----------------
Yıllardan 1974. Aylardan Temmuz.
Kıbrıs’ta Türk düşmanları darbe yapmış, soykırım an meselesiydi. Sadece Anadolu Türkü, Kıbrıs Türkü değil, tüm dünyada vicdan sahipleri Türk ordusunun adaya çıkıp barışı tesisini bekliyordu.
Çünkü Türk beklenendir.
Adanın kuzeyinde sahilin arkasında aşılmaz bir engel var ki Kıbrıs ovasında kıyıya örülmüş bir duvar gibi 170 kilometre boyunca uzanır, Beşparmak Dağları. Dağın hakim tepelerinden ada ayaklar altındadır. Yüksekliği 1023 metreye ulaşan ve doğal bir savunma hattı olan bu dağ, Türk ordusunun aşması gereken ilk ve en büyük engeldi.
Batılı askeri uzman ve gözlemciler bu mevzilerin 6 aydan önce düşmeyeceğini raporlamışlardı.
Rumlar dağın yamaçlarını ve hakim tepelerindeki kritik mevzileri tutmuş, Türk seline direnmeyi umuyorlardı.
Komandolar helikopterlerle dağa indi, kıyıdan Türk piyadesi adaya akın akın çıkmaktaydı. Paraşütçülerse dağın arka tarafına, güneyindeki ovaya indirildiler. Görev, dağın temizlenip piyadelerle paraşütçülerin birleşmesidir. 6 ayda aşılmaz denen savunmanın günler içinde aşılması, Türk ordusunun karaya çıktığı dar alandan, geniş Kıbrıs ovasına ulaşması gerekmektedir. Dar bir alana sıkışmış ordu muhtemel bir düşman saldırısının açık hedefi olabilir, harekât sekteye uğrayabilirdi. 20 Temmuz 1974 harekâtın belki de en kritik günüydü.
Türk Ordusunun Savaş Tertibi ve Girne Lefkoşa Yolu
Birbirine yakın iki tepe olan Atak tepe ve Doğruyol tepe Türk ordusu gelmeden önce de mücahitlerce mevzilenilmiş, 1964 yılından beri nöbet tutularak Rum’a karşı savunulmuş önemli mevzilerdendir. Görev Atak Tepe’ye çıkılıp Türkiye’deki harekât merkezi ile irtibatı sağlayacak büyük telsizin çalıştırılmasıydı. Bir tim kurudu, adına Atak timi dendi. Sabaha karşı 4’te yola çıkan Atak timi tepeye ulaştı. Telsizleri kurdular. İçlerinden bazıları diğer görevlerinin icabı karargaha döndü. Aynı günün gecesi Rum komandoları çatışmalar neticesi çıkan yangınları da perde gibi kullanarak doğudan ve batıdan tepeleri kuşattı. 3 Türk telsizcisine[1] karşı 120 Rum komandosu. Hemen telsizden durum komutanlığa bildirildi, gelen emir “Geri çekilin”di. Düşman eline geçmesin diye telsizi hemen parçaladılar, önemli parçalarını sağa sola savurdular. Kahramanca çarpıştılar. Muhabere Çavuş Zeki ve Onbaşı Ülkü şehit oldu, Astsubay Bayram ise yaralı halde esir düştü. İlk kaybedilen tepe Atak tepe oldu.
Doğruyol tepede mücahitler bir Rum saldırısı beklemiyordu. Sızma harekatıyla iki tepeye birden saldıran Rum’lar Doğruyol tepedeki mücahitlere yaklaşırken onlara Türkçe seslendi. Rumların içinde iyi Türkçe konuşanlar olduğundan gece karanlığında bir Türk birliği gibi yaklaştılar. Mücahitleri hileyle kandırdılar. Beklemedikleri yönden gelen düşman tarafından kuşatılan mücahitler fazla direnemedi. Orada kahramanca çarpışarak şehit oldular. Bir kısmı da esir düştü.
Dimos[2] isimli Rum komandosu yıllar sonra o günü şöyle anlatır : "20 Temmuz günü askerdim. 31. Rum Komando Taburu’nun görevi, Doğruyol tepesinin ele geçirmekti. Diğer tepeler de Türklerin elindeydi, aralarından sızdık. Tepe, gerek Lefkoşa gerekse Girne tarafından görülüyordu. Gece saat 20.00’de hedefe doğru yola çıktık. 120 kadar komandoyduk. Bölüğün komutanı Üsteğmen Karahalios’tu. Türkleri gafil avladık. Kaçmayı başaramayanlar ya öldürüldüler ya da esir düştüler. Esirler yaklaşık 30 kişiydi.”
Rumlar yaralı Bayram Çavuşun da aralarında bulunduğu esirlere önce işkence etti, ardında savaş suçu işleyerek oradaki uçurumdan aşağı attı.[3]
Rum komandoları ele geçirdikleri tepelere 700 askerle mevzilendi. Doğruyol tepe, çıkarma yapan birlikler ile paraşütle inen birliklerin tam ortasındaydı. Bir anda harekat planları aksadı.
Türk Komando Tugayının 1. Tabur Komutanı Yarbay Cemal Eruç’a Atak tepe ve Doğruyol tepe’nin düştüğü haberi gece 23:30’da verildi. Bu haber Keskinsırt ve Yanıkçamlık bölgesine taarruz hazırlığı yapmakta olan tabur için son derece kötüydü. Çünkü bu taburun kuşatılması anlamına geliyordu. Kuşatma yarılamazsa havadan dağın güneyinde ovaya inen paraşütçülerle dağın kuzeyinde sahile çıkan piyadelerin birleşmesi mümkün olmayacaktı. Taburun kuşatmayı yarıp çemberden çıkması gerekiyordu.
[1] Mu. Astsb. Kd. Bçvş. Bayram Gümüş ve Mu.Çvş. Zeki Alpsoley, Mu. Onb. Ülkü Akbulut.
[2] Dimos Dimitriu, 1954 Limasol doğumlu.
[3] Vedat Toksoy’un tanıklığı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder