“Ey insanlar! Sizi tek bir candan
yaratan, ondan eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip
yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte
bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan
sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.”
(Nisâ, 4/1)
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz
sizi bir erkek bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi
boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı
gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla
haberdar olandır.”
(Hucurât 49/13)
“Allah, size kendi cinsinizden
eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz
gıdalarla rızıklandırdı, Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetine
nankörlük mü ediyorlar?”
(Nahl, 16/72)
“Allah’ın varlığının
belgelerinden biri de, kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için kendi
cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesidir. Bunda düşünen
bir toplum için elbette ibretler vardır.”
(Rûm, 30/21)
“Aranızdan bekâr olanları
evlendirin…”
(Nûr, 24/32)
“Onlar ‘Rabbimiz! Eşlerimizden ve
çocuklarımızdan göz aydınlığı olacak kimseleri bizlere nasip eyle ve bizi
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!’ diyenlerdir.”
(Furkân, 25/74)
“…Onlar (hanımlarınız) sizin için
(kötülüğe karşı koruyucu) bir elbise, siz de onlar için (koruyucu) bir
elbisesiniz…”
(Bakara, 2/187)
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar
birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı
dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara
Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe, 9/71)
“Kötü kadınlar, kötü erkeklere;
kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler
de temiz kadınlara lâyıktır. O temiz olanlar, iftiracıların söyledikleri
şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlama ve bolca verilmiş iyi bir rızık
vardır.”
(Nûr, 24/26)
“Allah’ın bazılarını bazılarından
üstün kılmasından ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı, erkekler
kadınları kollayıp gözetirler. İyi kadınlar, gönülden saygılı olup Allah’ın
kendilerini korumasına karşılık, iffet ve onurlarını muhafaza ederler…”
(Nisâ, 4/34)
“Hanımlarınızla güzel bir şekilde
geçinin. Onlardan hoşlanmasanız da Allah sizin hoşlanmadığınız bir şeyde birçok
hayırlar takdir etmiş olabilir.”
(Nisâ, 4/19)
“Senden kadınlar hakkında fetva
istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap’ta kendileri
için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlara,
çaresiz çocuklara ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan
âyetler (Allah’ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). İyilik adına ne
yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.”
(Nisâ, 4/ 127)
“Kadınlara mehirlerini (bir görev
olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle mehrin bir kısmını size
bağışlarlarsa, ondan gönül rahatlığıyla faydalanın.”
(Nisâ, 4/4)
“Eğer bir kadın, kocasının
kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak
aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak adına (daima)
hayırlıdır. Zaten nefisler bencilliğe elverişlidir. Eğer iyi geçinir ve Allah’a
karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Nisâ, 4/128)
“Eğer (evli) bir çiftin
aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının
ailesinden de bir hakem gönderin. Eğer iki taraf da barışmayı isterlerse, Allah
onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir ve her şeyden haberdardır.”
(Nisâ, 4/35)
“Biz, insana, ana-babasına iyi
davranmasını emrettik. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü
körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak
banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”
(Ankebût, 29/8)
“Rabbin, sadece kendisine kulluk
etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan
biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf!’ bile deme;
onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu
kanadını indir ve de ki: “Rabbim, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri
gibi sen de onlara acı.”
(İsrâ, 17/23)
“İnsana da anne babasına iyi
davranmasını emrettik. Annesi, onu sıkıntı üzerine sıkıntıyla karnında
taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte bu yüzden) biz
insana şöyle emrettik: Bana ve anne babana şükret. Dönüş ancak banadır.”
(Lokmân, 31/14)
“-Emzirmeyi tamamlamak isteyenler
için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların yiyeceği ve giyeceği,
örfe uygun olarak babaya aittir. Hiç kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk
yüklenemez. Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın.”
(Bakara, 2/233)
“Rabbimiz! Hesap görülecek günde,
beni, anne babamı ve inananları bağışla.”
(İbrahim, 14/41)
“Göklerin ve yerin hükümranlığı
Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek
çocukları verir. Yahut dilediğine hem erkek hem de kız evlât verir. Dilediğini
de kısır bırakır. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.”
(Şûrâ 42/49-50)
“Onlardan birine kızı olduğu
müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen
kötü müjde (!) sebebiyle halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılık duygusu içinde
yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın, ne kötü hüküm veriyorlar!”
(Nahl, 16/58-59)
“De ki: Gelin, Rabbinizin size
haram kıldığı şeyleri anlatayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Ana-babaya
iyi davranın! Yoksulluk sebebiyle çocuklarınızı öldürmeyin! Biz sizin de
onların da rızkını veririz.”
(En’âm, 6/151)
“Yoksulluk korkusuyla
çocuklarınızı öldürmeyin! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları
öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.”
(İsrâ, 17/31)
“Akılsızlıkları yüzünden körü
körüne çocuklarını öldürenler, Allah’ın kendilerine verdiği rızkı –Allah’a
iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten
sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir.”
(En’âm, 6/140)
“Ey iman edenler! Ellerinizin
altında bulunanlar (köle ve cariyeleriniz) ve aranızdan henüz bulûğ çağına
ermemiş olan çocuklar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin (yatıp
dinlenmek için) elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra
(yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üçü sizin mahrem
vakitlerinizdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) sizin için de
onlar için de bir sakınca yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.
İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.”
(Nûr, 24/58)
“Ailene namazı emret ve kendin de
ona devam et…”
(Tâhâ, 20/132)
“Rabbim! Beni namaza devam eden
bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler nasip eyle. Rabbimiz! Duamı kabul
eyle.”
(İbrahim, 14/40)
“Rabbim! Bana katından temiz bir
nesil ihsan et. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.”
(Âl-i İmrân, 3/38)
“Rabbimiz, bizi yalnız sana
teslim olmuş kullar eyle. Neslimizden de sana teslim olan bir ümmet nasip eyle.
Bize ibadetlerimizin usullerini göster, tevbelerimizi kabul et. Çünkü sen
tevbeleri çok kabul eden ve çok merhametli olansın.”
(Bakara, 2/128)
“Rabbim, bana ve anne babama
verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana
nasip et. Neslimi de salih kimseler eyle. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki
ben sana teslim olanlardanım.”
(Ahkâf, 46/51)
“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman
etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları
bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır.”
(Nûh, 71/28)
“Mal ve evlatlar, dünya hayatının
süsüdür. Bâki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit
olarak da daha hayırlıdır.”
(Kehf, 18/46)
“Bilin ki mallarınız ve
çocuklarınız birer imtihan vesilesidir. Katında büyük mükâfat olan ise ancak
Allah’tır.”
(Enfâl, 8/28)
“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve
çocuklarınızdan size düşman olabilecekler de vardır. Onlardan sakının. Ama
affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(Teğâbün, 64/14)
“Ey iman edenler! Mallarınız ve
evlâtlarınız Allah’ı zikretmekten sizi alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte
onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”
(Münâfikûn, 63/9)
“Ey iman edenler! Kendinizi ve
ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”
(Tâhrim, 66/6)
“De ki: Şüphesiz hüsrana
uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürenlerdir.
Dikkat edin! İşte apaçık hüsran budur!”
(Zümer, 39/15)
“İnkâr edenlerin ne malları ne de
evlâtları Allah’a karşı onlara bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliklerdir.
Onlar orada ebedî kalacaklardır.”
(Âl-i İmrân, 3/116)
“(Güzel son) Adn cennetleridir;
(Allah’a karşı gelmekten sakınan müminler) babalarından, eşlerinden ve
çocuklarından sâlih olanlarla beraber oraya girecekler, melekler de her bir
kapıdan yanlarına varacaklardır.”
(Râ’d, 13/23)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder