2. Abdülhamit Han etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2. Abdülhamit Han etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7.3.13

Bir Vatan Evladının Vefası - Menderesin Osmanoğullarına Vefası


Merhum, 1952 yılında NATO toplantısı için Fransa'ya gider. Bir ara Paris büyükelçisini yanına çağırarak; - "Osmanoğulları ailesinin Paris'te yaşıyor olması gerek. Bunlar ne yer, ne içer, ne ile geçinir?" diye sorar. Büyükelçinin hanedan hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını gören Menderes, büyük bir hayıflanma içerisinde; - "Sana 24 saat mühlet! Ya Osmanlı ailesinin adresi ile ya da istifanla gelirsin" der.

Bir müddet sonra büyükelçi adresle gelir. Hanedanın ziyaretine giden Menderes, gördükleri karşısında çılgına döner. Devlet-i Aliye'nin ulu Hakanı Sultan Abdülhamid Han'ın 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar. Menderes gözyaşlarını tutamaz. Şefika Sultan'ın ellerine sarılır ve; - "Anne ne olur affet bizi, geç geldik" der. Ayşe sultan sürgünden otuz yıl sonra gördüğü bu vatan evladına; - "Sen kimsin"? diye sorar. Menderes de; - "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım" der. - "Ben başbakanım" sözünü duyan koca sultan sevinçten öyle bir çığlık atar ki kalbi duracak gibi olur, bayılır.


Menderes Türkiye'ye döner dönmez doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a çıkar. - "Osmanlı hanımlarını bulaşık yıkarken gördüm. Onların Türkiye'ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım" der. Celal Bayar da; - "Adnan Bey sus! Sakın bu konuyu bir daha başka yerde açma, malum gazeteler tahrikiyle silahlı kuvvetlerin içindeki cunta Türkiye'de ihtilal yapar" der. Menderes cebinden çıkardığı bir mektubu masanın üzerine bırakarak dışarı çıkar. Mektupta şunlar yazılıdır: - "Analarının ve babalarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes." Menderes'in istifadan vazgeçmesi için epeyce uğraşılır ve hanedan hanımlarının yurda dönmelerine izin verilmesi şartıyla Menderes istifadan vazgeçer. Dönüş: İstanbul'a dönenler arasında Sultan II. Abdülhamid'in hanımı ve kızı da vardır. Bir sabah erken saatte Teşvikiye'deki evlerinin kapısı çalınır. Kapıyı Abdülhamid'in kızı Ayşe Sultan açar. Gelen kişi Menderes'tir. - "Şayet kabul buyururlarsa Valide Sultan'ı görmek isterim" der. Başında tülbent elinde tespihiyle Menderes'i karşılayan Şefika Sultan; - "Berhudar olasın evlâdım, hoş geldiniz..." der. Başbakan da; - "Teşekkür ederim Valide hazretleri; hoş bulduk..." demesinden sonra Şefika Sultan; - "Beyefendi, niçin önceden haberimiz olmadı? Böyle, hazırlıksız ve gâfil avlandık" der. Menderes de; - "Zararı yok efendim. Bendeniz elinizi öperek hayır duanızı almak ve bir ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek için geldim" der. Ayrılırken daha sonraları Yassıada da onun da hesabının sorulduğu şişkince bir zarf bırakır. İşte Menderes'in amansız suçlarından birisi budur!..

Onu derin bir saygı ve sevgi ile anıyoruz. Allah taksiratını affetsin. Allah hizmetlerinin mükafatını kat kat nasip etsin, günahlarını hata ve kusurlarını da affetsin.

Bu cümle ancak yüce ruhlu bir ağızdan dökülebilir:
''Analarının ve babalarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes."

Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun Şehit Başbakan..

İşte Menderesi idam sehpasına, kötü muamele ve işkencelere götüren bu vefasıydı. Bu milletin has evladı nasıl vefalıysa; millette vefalı, elhamdülillah. Bu millet ne Menderesi unutur ne de 2.Abdülhamit Hanı. İsterseniz kitapları toplattırıp yakın, isterseniz sonu baştan belli davlarada kurmaca mahkemelerde yargılayın, isterseniz dar ağaçlarında ip çürüyüp kopana kadar sallandırın, fark etmez, bu millet vefalı evlatlarını unutmaz! Hak ve adalet aşıklarını unutmaz. Ne plan kurarsanız kurun, unutmayın ki plan kuranların en hayırlısı Allah'tır. 



11.11.12

Hicaz Yüksek Hızlı Tren Yolu Projesi

Hicaz Demiryolu Projesi, Osmanlının son dönemine damgasını vurmuş, büyük ve merhametli devlet adamı Abdülhamit Han'ın hayata geçmiş büyük bir projesidir. İnternetten ve konu ile alakalı yazılmış kitaplardan ve çekilmiş belgesellerden konu öğrenilebilir, genel kültür sahiplerince malum bir konudur.

Hicaz Demiryolu Projesi 100 sene sonra tekrar canlandırılabilir. Türkiye'nin Ortadoğu siyasetinde bir enstrüman olur. Ticari, sosyal, kültürel, teknik pek çok faydaları olur. Turizme de katkısı olur. 

Ancak bu yüzyıldaki adı tabii biraz farklı olacak: Hicaz Yüksek Hızlı Tren Yolu Projesi

Evet maksadımız basit bir demiryolu değil, yüksek hızlı tren yolunun yapılması. Öyle ki sabah trene binen birisi bir yaz gününde akşam olmadan Medine'yi Münevveriye'ye salimen ulaşabilsin. Hem de pasaportsuz, vizesiz, sadece nufus cüzdanını kullanarak bunu yapabilsin.

Teknik anlamda yerli firma ve teknolojinin kullanılması teknik kabiliyetlerimizi arttırır. Bunun yanında siyaseten Ortadoğuda önemli bir gelişme olur. Türkiye'nin Arap kardeşlerimizce daha yakından tanınmasına vesile olur, belki bazı meselelerde bizleri örnek alabilirler, ilham kaynağı olabiliriz. Aynı şekilde belki bazı meselelerde de biz onlardan ilham alırız.

Bu konu, böyle bir projenin nasıl yapılabileceği, psikolojik etkileri, sosyal, ekonomik ve teknik boyutları belki bir ya da birkaç kitaba konu olabilecek şumullü bir konudur. O yüzden fikri yüksek idraklerinize arz edip işin devamını ve dallandırılmasını sizlere bırakıyoruz.

İnşallah Türkiye böyle büyük siyasetleri ve teknik projeleri yapabilecek siyasi, ekonomik ve teknolojik seviyeye ulaştığını en yakın zamanda ispatlar, dünya müslümanlarının gönlündeki gerçek makamı olan tahta kurulur.

* * * * *

Gençliğin verdiği heyecan ile bir araştırma yapmadan bir çırpıda yukarıdaki yazıları yazmışız. Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun ki böyle bir çalışma zaten başlatılmış. Tabii teknoloji olarak bizim bahsettiğimiz seviyede olmasa da çok güzel bir gelişme. 


Bitme tarihi olarak 2015 verilmiş. İnşallah o günleri ve daha nice güzel günleri hep beraber afiyet içinde görürüz.

* * * * *

Cennet Mekan Sultan 2. Abdülhamit Han'ı da maalesef millet olarak hakkıyla tanımıyoruz. Az uz tanıyanımız da maalesef doğru tanımıyor. Birisi istibdat mı dedi? Yoksa Duyun-u Umumiye mi? 

İstibdat diyenler 2. Abdülhamit Han'ın dönemindeki askeri isyanları ve sultanın merhametini, Duyun-u Umumiye diyenler ise sultanın tahta çıktığı tarihte Osmanlı'nın kaç milyon altın borcu olduğuyla sultan tahttan indirilirken kaç milyon altın borcu olduğunu incelesin.


Sultan için bakın kimler ne demiş, 

İlber Ortaylı'ya göre Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II. Abdülhamid Han'dır. [19]

Abdülhamid'in idare tarzı azami müsamahadır. Atatürk. [20]

Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir. ( Alman Milli Birliğinin kurulmasını gerçekleştiren meşhur Alman devlet adamıPrens Bismarck )[21]

Padişahım gelmemişken yâda biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz
- Süleyman Nazif



Hele ki Prens Bismarck gibi tarihte yeri ve ağırlığı bilinen bir kişinin böyle konuşması, herhalde insanda bir kanaat oluşturur. Evet yine döndük dolaştık bize öğretilenlerle hakikatler arasındaki çelişkilere geldik. Maalesef yine bu noktaya geldik. Döndük dolaştık, Hicaza gittik geldik, bu kederli ve acı noktaya geri döndük. 

Bu meseleyi burada noktalayalım en iyisi, 
                         çünkü tehlikeli ve derindir bu noktanın ilerisi.

Biz meseleyi kapsamlı olduğundan şimdilik burada noktalandırıyoruz, tehlikesinden de, derinliğinden de, korktuğumuzdan da değil yoksa. Zira, Yaradan'dan korkacağına yaratılmıştan korkmak, Yaradan'a haksızlık olur.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...