Ramazanın gittiğine mi üzülelim, bayramın geldiğine mi sevinelim, doğrusu bilemiyoruz..
Oruç vazifemiz bitti, inşallah bayramı yaşayacağız, umarım dünyadaki kulluk vazifemiz bittiğinde de bayramı yaşayanlardan oluruz.
İçtimai (toplumsal) hayatın en canlı olduğu günler malumunuz bayram günleridir. Toplumun nabzı hızla atarken her bir birey, damar çeperlerine çarpışını bayram günlerinde daha bi sert hisseder. Devinim içinde gündem yaratıp dünya vücudunu, bir akyuvar misali hastalıktan temizlemek herhalde bayram günü yapılabilecek en güzel işlerden biri olur.
Dünya vücudunun, islam toplumunun bir organı olan Arakan'daki hastalığın adı açlık-yokluk-çaresizlik.
O halde bayramda, Arakan'daki açlıktan-yokluktan-çaresizlikten ve oraya yardım etmemiz gerektiğinden fırsat buldukça bahsedersek hayırlı bir iş yapmış oluruz.
Geçen sene de benzer bir yazıyı Somali için yazmıştık. Dünyada zulüm bitene kadar, ya da biz bu dünyaya gözlerimizi kapatana kadar, Allah'ın izni ve tevfikiyle yazacağız, konuşacağız. Hatta gücümüz yettiği ölçüde elimizle de bazı şeyleri düzeltmeye çalışacağız. Gayret de, tevfik de Allah'tan, kusurlar ve eksiklikler bizden.
Ramazan Bayramımız Mübarek Olsun.
Bir Hadis:
Numan b. Beşir (r.a)’dan, Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
«Bütün mü’minleri biribirlerine merhamette, sevgide, lütuf ve güzel muamele hususlarında sanki bir vücud gibi görürsün. O vücudun bir organı hastalanınca, vücudun öbür organları biribirlerini hasta organın sancısına uykusuzlukla, sıcaklıkla ortak olmaya çağırırlar.»
(Buhari)
Bir Hadis:
Bir kötülük gördüğünde gücün yetiyorsa elinle engellemeye çalış. Buna gücün yetmezse dilinle engellemeye çalış. Buna da güç yetiremezsen kalbinle buğz et. Bu üçüncüsü imanın en zayıf noktasıdır.