Resulullah (s.a.v) faiz alana, verene, faiz muamelesini yazı ile tesbit edene ve şahitlik yapanlara lanet etti ve "Bunlar günahta eşittir" buyurdu.
Öyle bir zaman gelecek ki, kişi eline
geçen malın, helalden mi haramdan mı geldiğine aldırış
etmeyecektir.
Ey tüccar topluluğu, şeytan ve günah
satışta beraber bulunurlar. Öyle ise siz de alış verişe sadaka
ve zekat karıştırarak onlardan korunmaya çalışınız.
Dürüst ve güvenilir tüccar,
Ahirette peygamberler, sıddıkler ve şehidlerle beraber olacaktır.
Cenabı-ı Hak hiçbir peygamber
göndermemiştir ki, çobanlık yapmamış olsun.
Resulullah (s.a.v), şarap konusunda on
kişiye lanet etti: Şarap yapmak için üzüm sıkana, sıktırana,
içene, taşıyana, kendisine getirilene, dağıtana, satana,
parasını yiyene, satın alana, kendisi için şarap satın
alınana."
Resulullah (s.a.v) ölçü ve tartı
ile meşgul olanlara şöyle buyurdu : "Siz öyle önemli iki
işle meşgul oluyorsunuz ki, sizden önce gelen milletler bunlara
riayet etmemek yüzünden helak olmuşlardır."
Bir zat Resulullah (s.a.v)'in yanına
gelerek daima aldatıldığını söyledi. Resulullah (s.a.v)'de
cevaben, "Sen de alışveriş esnasında 'Dinde aldatma yoktur'
de buyurdu."
İnsanlar, "Ey Allahın Resulü,
fiyatlar yükseldi. Şu halde sen fiyatları donduruver"
dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) şöyle cevap verdi:
"Fiyatları tespit eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran
yalnız Allah'tır. Ve ben, içinizden hiçbir kimsenin ne mal, ne de
kan bakımından benim tarafımdan bir haksızlığa uğramamış
olarak Rabbime kavuşmayı arzu ederim."
Allah şöyle buyurdu: 'İki ortaktan
biri diğerine ihanet etmediği müddetçe, onlardan üçüncüsü
Benim (Rahmetimle aralarında bulunurum.) Ancak biri diğerine ihanet
ettiği zaman aralarından çıkarım.'
Resulullah (s.a.v), alıcı olmadığı
halde fiyat teklif edip piyasa kızıştırmayı yasakladı.
Kim bir Müslümanın malını ele
geçirmek maksadıyla, bilerek yalan yere yemin ederse, Allah'ın
gazabına uğramış olarak Onun huzuruna varır.
Kim haksız olarak bir araziye el
koyarsa, Mahşer meydanına bu el koyduğu araziyi sırtında
taşıyarak gelmeye de zorlanır.
Mescidde bir şey satan veya satın alan
birisini gördüğünüz zaman, 'Allah ticaretine hayır getirmesin'
deyin ve kaybettiğini mescid içinde soruşturan kimse gördüğünüz
vakit, 'Allah onu sana buldurmasın!' deyin.
Allah birinize bir cihetten rızık
gönderiyorsa, o yolla geçimini temin etmekte zorlanmadıkça
orasını terk etmesin.
Malını satışa sunan bol rızka
mazhar olur; halkın ihtiyaç maddelerinde ihtikâr, stokçuluk yapan
da Allah'ın rahmetinden uzak kalır.
Kusurunu söylemeden bir malı satan
kimse daima Allah'ın gazabı altındadır ve melekler o adamın,
Allah'ın rahmetinden uzak kalmasını dilerler.
Hiçbir şehirli köylü hesabına
malını satmasın. İnsanları alışverişte kendi hallerine
bırakınız. Allah onların bir kısmını diğer bir kısmı
vasıtasıyla rızıklandırır.
Günahkar ve isyankar kimseden başkası
ihtikâr, stokçuluk yapmaz.
Resulullah (s.a.v) ücretini
belirtmeden işçi tutup çalıştırmayı yasakladı.
Helal olan şeyler bellidir, haram olan
şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında halkın bir çoğunun
helal mi haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.
Şüpheli işlerden sakınanlar dinlerini ve ırzlarını korumuş
olurlar. Şüpheli şeylerden sakınmayanlar ise zamanla harama dalıp
giderler. Aynen sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında
otlatan çoban gibi ki, onların o araziye girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her hükümdarın girilmesi yasaklanmış bir arazisi
vardır. Unutmayın Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı
şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda bir et parçası
vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur.
Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası
“kalb”dir.
Bir kimse elinin emeğinden daha
hayırlı bir yemeği asla yememiştir. Dâvud (a.s.)'da kendi
kazancından yerdi.
Birşey sattığında, satın aldığında
ve alacağını istediğinde, kolaylık gösteren kula Allah merhamet
etsin.
Yiyeceklerinizi alıp satarken ölçünüz
ki, sizin için bereketli olsun.
Resulullah (s.a.v), "Ya Rabbi,
ümmetimin sabah erken saatlerde yaptıkları işleri mübarek ve
bereketli kıl" diye dua ederdi. Peygamberimiz müfreze olsun
ordu olsun, bir yere asker sevk edeceği zaman sabahın erken
saatlerinde gönderirdi. (Bu hadis-i şerifi rivayet eden sahabî)Sahr
ticaretle meşguldü. Bir yere ticaret malı göndereceği zaman,
günün erken saatlerinde gönderirdi. Bu yüzden malı çoğaldı ve
çok zengin oldu.
Her kim darda kalan borçluya mühlet
verir veya alacağından vazgeçerse Allah Kıyamet Gününde o
kimseyi Arşının gölgesinden başka gölgenin olmadığı o günde
gölgelendirecektir.
Kim sattığı malı geri getiren
müşterisinden kabul ederse Allah da Kıyamet Gününde onun
günahlarını affeder.
Alışverişte çok yemin etmekten
sakının, çünkü yemin malı sattırsa da, sonra bereketini yok
eder.
Resulullah (s.a.v) Veda Haccı
Hutbesinde şöyle buyurmuştur : "Emanet olarak alınan şeyler
iade edilmeli, asıl borçlu ödeyemediği halde kefil borcu ödemeli
ve borç da ödenmelidir."
Mal sahibinin talimatı üzerine gönül
hoşluğu ile vazifesini yapan kasa görevlisi, kendi malından
sadaka veren kimse gibidir.
Bir şey satın almak istediğin zaman,
doğrudan arzuladığın fiyatı teklif et. Sana ister verilsin ister
verilmesin.
Yemin ederim ki, bir kimsenin arazisini
ekip biçmek üzere kardeşine emaneten vermesi, o arazi karşılığında
belirli bir ücret almasından daha hayırlıdır.
Kim dualarının kabul edilmesini ve
sıkıntılarının giderilmesini isterse zor durumda olan birisini
sevindirsin.
Hiçbir topluluk yoktur ki aralarında
faiz yaygınlaşsın da fakirliğe maruz kalmasınlar. Ve yine hiçbir
topluluk yoktur ki, aralarında rüşvet yaygınlaşsın da korkuya
maruz kalmasınlar.
Kim kırk gün gıda maddesi stoku
yaparsa, Allahü Teala (rahmetiyle) ondan, o da Allah'tan uzak olur.
Borçlu olarak vefat eden kimsenin
ahirette bunu dinar veya dirhem olarak ödemesi mümkün değildir.
Ancak kendi sevaplarını borçluya vermekle, o da yoksa alacaklının
günahlarını yüklenmekle öder.
Allah'ın yasak ettiği büyük
günahlardan sonra Allah nezdinde en büyük günah, bir kimsenin
ödeyecek ölçüde mal bırakmadan borçlu olarak Allah'ın huzuruna
varmasıdır.
Varlıklı birisinin, borcunu ödemeyip
uzatması zulümdür.
Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a
yemin ederim ki, borçlu birisi Allah yolunda şehid olsa, sonra
dirilip tekrar şehid olsa, daha sonra dirilip yine şehid olsa,
borcu ödenmedikçe Cennete giremez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder