Evliya
Çelebi :
Beraber
olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme. Buna
riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.
Erzurumlu
İbrahim Hakkı Hz :
Yumuşak
söz ve bol selam insanların sevgisini kazandırır.
Erzurumlu
İbrahim Hakkı Hz :
Dilin
adeti, kalbin düşüncesidir. Hakkı zikredeni, Hak da zikreder.
Bişr-i
Hafi :
Kardeşlerim,
dün öldü, bu gün can veriyor. Yarın henüz doğmadı. Zamanın
kıymetini bilin.
Bişr-i
Hafi :
Kulağın
şükrü bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu
unutmaktır.
Bişr-i
Hafi :
Ölçünüz
Allah rızası olsun. Şükredin. Bütün azalarınızla şükrederek
gerçek şükredenlerden olun.
Hacı
Bayram-ı Velî :
Hiçbir
günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin
bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.
Hacı
Bayram-ı Velî :
Allah´a
isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.
Sadi
Şirazi :
Allah’ın
emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı
çıkmasın...
Sadi
Şirazi :
Hiddetle
hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler
Hz
Mevlana :
Dostlarınızı
sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken
ve çalılarla kaplanır.
İmam
Azam :
Hakki
söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.
Ebû
Hâşim :
İğne
ile dağı devirmek, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.
Hz
Ali (ra) :
Akıl
gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi mîras ve ilim gibi şeref
olmaz.
Abdullah
bin Mübârek :
Allahü
teâlâdan korkan kimselerle berâber ol. Bid'at sâhipleriyle
oturmaktan sakın!
Bişr-i
Hafi :
İnsanlar
arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz.
Ebû
Abdullah Dîneverî :
Nefsini
hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle
meşgul eder.
Bündâr
bin Hüseyin :
Allahü
teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam kavuşamaz.
Hasan
Basrî :
Hiç
kimse altın ile Allah katında azîz olmadı. Altını olmayan
hiçbir kimse de Allah katında bu sebeple zelîl olmadı.
Süfyân-ı
Sevrî :
Allahü
teâlânın senin üzerinde hakları vardır. Bu vazîfelerden gâfil
olma. Kıyâmet gününde onlardan hesâba çekileceksin.
Ebû
Abdullah el-Kureşî :
Dostlarının,
arkadaşlarının hukûkunu gözetmeyen, onlarla sohbetin, berâber
olmanın bereketine kavuşamaz.
Bündâr
bin Hüseyin :
Dünyâ
sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü teâlâya ibâdet
etmekten alıkoyar.
Yûsuf
bin Hüseyin Râzî :
Nefsin
aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın
tadını alamaz.
Ahmet
bin Ebûl-Havârî :
Kalbinde
katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, yemeği azalt,
nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır.
Bişr-i
Hâfi :
Bir
kimse gadabını, öfkesini yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.
Bişr-i
Hâfi :
Zünnûn-i
Mısrî :
İnsanı
arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza
etmektir.
Hz
Ali (ra) :
Takvâ,
dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.
Hz
Hüseyin (ra) :
Dil
gönlün,gönül rûhun, rûh da insanın hakikatinin aynasıdır.
Hz
Mevlana :
Gerek
yok her sözü laf ile beyana.. Bir bakış bin söz eder bakıştan
anlayana.
İbrahim
Hakkı Erzurum :
Dünya
harâbdır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları
kederlidir. Kendini kovalayandan kaçar, kaçanı ise kovalar.
Ahmed
bin Hanbel :
İnsana
az bir mal yetişir. Çok mal ise kafî gelmez.
Ahnef
bin Kays :
Yerine
getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa
olmayınca da arkadaşın hayrı yoktur.
Zünnûn-i
Mısr :
“Recep
tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”
Şah-ı
Nakşibend :
Sevgi,
bütün sıkıntıları, kirli şeyleri, yok etmese de örter. Sevgi,
sevdiği insanın birçok kusurlarını affettirir.
İmam-ı
Rabbani :
Bir
kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!
Mîrim
Halvetî :
Hak
yolun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara
kapılmamalıdır. Bir olan Allah'a bağlanmalı,başka şeylere
heves etmemelidir.
Hasan-ı
Basri :
Eshab-ı
kiram öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak
harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı.
Kasım
bin Muhammed :
Büyüklerimiz,
gelen musibetleri güzellikle karşılamayı, kendilerine verilen
nimetleri alçak gönüllülük ederek almayı severlerdi.
İmam-ı
Gazali :
Ebedi
sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti
vardır ki, insan onunla sevinip, mağrur olsun?
Malik
bin Dina :
Ağır
hastanın yediği kıymetli gıdalar sağlığına fayda vermediği
gibi,dünya sevgisine dalmış kalplere de nasihat fayda vermez.
Abdülganî
Nablüsî :
İnsan,
ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi, kıskançlığı terk
eder.
Hasan-ı
Basri :
Dinde
seninle yarışanla yarış! Dünyalıkta yarışanla yarışma,
dünyayı onun kucağına at!
Hatem-i
Esam :
Cehennemde,
yalancılar köpeğe, hasetçiler domuza, gıybetçiler maymuna
çevrilecektir.
İmâm-ı
Gazâl :
Dünyâda
herkes yolcudur. Geldik gidiyoruz. Yolcuların birbirlerine yardım
etmesi, el ele vermeleri, kardeş gibi olmaları lâzımdır.
Hazret-i
Mevlana :
İnsan,
beyinle ve yürekle sevmemeli, Çünkü yürek durur, beyin unutur.
Ruhla sevmeli; Ruh ne durur, ne unutur, ne de ölür.
Vehb
bin Münebbih :
Başkalarının
elindeki nimetleri kıskanıp, bunun için üzülen, aslında
Rabbinin takdirine kızmıştır.
Süfyân
bin Uyeyne :
Allahü
Teâlâyı seven Allahü Teâlânın sevdiklerini de sever.Allahü
Teâlânın sevdiklerini seven,Allahü Teâlânın rızâsı için
sever.
Süfyan-ı
Sevri :
Bir
zamanlar günahlarımız için ağlardık, şimdi Müslümanlık
elden gidecek diye endişeleniyorum.
Rûzbehân
Baklî :
Kalb,
şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.
Hazret-i
Ali (ra) :
Sonu
cennet olan bir hayatta şer yoktur, böyle hayatta kötülük
olamaz. Sonu ateş olan bir hayatın da hiçbir kıymeti yoktur.
Selman-ı
Faris :
Şaşılır
şu kimseye ki, dünyaya sarılır, ama ölüm onu aramaktadır.
Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, değil midir?
Ubeydullah-ı
Ahrar :
Allahü
teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme
yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.
Ali
bin Muhammed :
Müminde,
ihlâs ve pişmanlık bulunursa, Allahü teâlâ onun bütün
günahlarını affeder.
Hazret-i
Osman :
“Cenab-ı
Hak, size bu hayatı ve dünyayı verdi ki onunla ahiretinizi
kazanasınız diye. Yoksa dört elle sarılasınız diye değil.”
Hazreti
Mevlana :
Nefis
üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.
Hz
Ali (ra) :
Hüküm
verdiğiniz zaman karşınızdaki dostunuz da düşmanınız da olsa
adil davranınız. Verdiğimiz hükümlerden hesaba çekileceğiz.
Şah-ı
Nakşibend :
Bizim
yolumuzun başı edeb, ortası edeb, sonu yine edebdir. Hiç bir
edebsiz, Allah dostu olamaz.
Hz
Ali (ra) :
Neşeli
olduğunuz zamanda da, kızgın olduğunuz zamanda da söylediğiniz
sözlere dikkat ediniz. Daima hak söz söyleyiniz.
İmam-ı
A’zam :
Paranın
gittiği yerden, geldiği yer belli olur.
Câfer-i
Sâdık :
Bir
müslümana ait, kötü bir şey duyduğun vakit, bir'den, yetmiş'e
kadar özür kapısı ara. Yine de hiç su-i zan etme müslümanlara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder