hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19.10.24

Kudüs ve Beyt'i Makdis'le İlgili Hadisler

 


-- BEYT’İ MAKDİS’LE İLGİLİ HADİSLER –


İlk Kıblemiz, Beyt-i Makdis

Berâ b. Âzib (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.s.) Medîne’ye geldikten sonra on altı ve on yedi ay kadar Beyt-i Makdis’e doğru namaz kıldı. (Tirmizî, Salat, 138)

 

Mescid-i Aksâ: Yeryüzünde İnşa Edilen İkinci Mescid

Ebû Zerr’den rivayet edilmiştir: Ben: “Yâ Rasûlallah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. O (s.a.s.): “Mescid-i Haram’dır” buyurdular. “Sonra hangisidir?” dedim. O: “Mescid-i Aksâ’dır” buyurdular. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim.“Kırk sene” dedi. (Müslim, Mesâcid 1)

 

Üç Kutsal Mabed: Mescid-i Nebevî, Kâbe ve Mescid-i Aksâ

Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(Namaz kılıp daha fazla sevap almak için) Ancak şu üç mescide yolculuk yapılabilir: Benim bu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya.” (Müslim, Hac, 511)

 

Mescid-i Aksâ: Nesillerin Yetişeceği Bereketli Mekân

Zi’l-Esâbi’ (Sevbân b. Yemred) (r.a.) dedi ki: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” O (s.a.s.): “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 27/190, no: 16632; İbn Sa’d, VII. 296)

 

Mescid-i Aksâ: Etrafı Bereketle Çevrilen Mübarek Mekân

Ebû Ümâme (r.anha) Rasûlallah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç, muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Yâ Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O: “Onlar, Beyt-I Makdis’te ve Beyt-i Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu.

 (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 36/657, no: 22320)

 

Mescid-i Aksâ: Toplanış ve Diriliş Mekânı

Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): “Yâ Rasûlallah! Beyti Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedim. Allah Rasûlü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu. Ben: “Peki oraya gidecek imkan bulamazsam ne dersiniz?” dedim. O: “Oraya aydınlanmada kullanılmak üzere zeytinyağı gönderirsin. Bunu yapan, oraya gitmiş gibi olur” buyurdu. (İbn Mâce, İkâme, 196)

 

Mescid-i Aksâ: Şayet Gidemezsen, Bari Orayla İlgilen

Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): “Yâ Rasûlallah! Beyti Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedi. Allah Rasûlü: “Gidin ve orada namaz kılın!” diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!” buyurdu.” (Ebû Davûd, Salât 14)

 

Mescid-i Aksâ: Adak Adanılacak Mübarek Mekân

Câbir b. Abdullah’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre bir adam: “Yâ Rasûlallah! Ben, Allah sana fethi nasip ederse Beyt-i Makdis’te namaz kılacağım diye adakta bulundum, ne dersiniz?” dedim. O: “İşte burada kıl!” buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarlayınca Hz. Peygamber: “Öyleyse sen bilirsin (git adağını yerine getir)” buyurdu. (Dârimî, Nüzûr 4)

 

Mescid-i Aksâ: Daralana Ferahlık Vadeden Mekân

Şeddâd b. Evs’in (r.a.) anlattığına göre kendisi Rasûlullah’ın (s.a.s.) yanındaydı ve can çekiştirmekteydi. O (s.a.s.): “Ey Şeddâd! Neyin var?” diye sordu. O: “Bana dünya dar geldi!” dedi. O: “Hayır, dünya sana dar gelmeyecek, aksine Suriye bölgesi ve Beyt-i Makdis fethedilecek de inşallah sen ve çocukların oradakilere önderler olacaksınız.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VII. 289, no: 7162)

 

Kudüs’ten Yapılan Umre, Kefarettir Günahlara

Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme (r.anha) Rasûlullah’ın (s.a.s.) buyurduğunu rivayet etti: “Kim Beyt-i Makdis’ten umre yaparsa, bu onun önceki günahları için kefaret olur.” (İbn Mâce, Menâsik, 49)

 

Mescid-i Aksâ’daki Hıtta Kapısı, Saygı ve İstiğfar Kapısıdır

Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: İsrâiloğulları’na: “(Beyt-i Makdis) kapısından secde ederek (saygı ile) giriniz ve ‘hıtta’ = ‘Hata (ettik Yâ Rabbi, affet bizi)!’ deyiniz” (Bakara, 2/58) denildi. Onlar, kalçaları üzerinde sürünerek girdiler ve bu emri değiştirerek (hıtta yerine) ‘habbetun fî şearatin’ ‘Arpadaki tane!’ dediler. (Buhârî, Tefsir, 7/4, Enbiyâ, 28)

 

Ağlama Duvarı Değil, Burak Duvarı

Büreyde’den (r.a.) rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: Beyt-i Makdis’e vardığımızda Cibril parmağıyla kayayı delerek Burak’ı oraya bağladı. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17)

 

Mescid-i Aksâ’da Kılınan Namaza Kat Kat Sevap

Enes b. Mâlik’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin evinde kıldığı namaza bir, kabile mescidinde kıldığı namaza yirmi beş, cuma namazı kılınan yerlerde kıldığına da beş yüz namaz sevabı verilir. Mescid-i Aksâ’da kıldığı namaza elli bin; benim mescidimde kıldığı namaza da elli bin; Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin namaz sevabı verilir.” (İbn Mâce, İkâme, 198)

 

Mescid-i Aksâ’da Namaz Kılan, Doğmuş Gibi Olacak Anasından

Abdullah b. Amr (r.a.), Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Dâvud’un oğlu Süleyman (a.s.) Beyt-i Makdis’in binasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulundu: 1. “İlâhî hükme uygun bir hüküm verme kudreti; 2. Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat; 3. Namaz kılmak için Mescidi Aksâ’ya gelen kimsenin annesinden doğduğu gün gibi günahlarından çıkması.” Peygamber (s.a.s.) buyurdu ki: “Süleyman’ın (a.s.) dilediği ilk iki şey kendisine verilmiştir. Üçüncü dileğinin de kendisine verilmiş olmasını umarım.”  (İbn Mâce, İkâme, 196)

 

Kubbetu’s-Sahra’daki Kaya, Cennettendir

Râfi’ b. Amr el-Müzenî (r.a.), Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Acve hurması ve (Beyt-i  Makdis’deki) kaya, cennettendir.” (İbn Mâce, Tıb, 8)

 

Mescid-i Aksâ: Peygamber Dilinde Mesafe Ölçüsü

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.), Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Benim (cennette) Kâbe ile Beyt-i Makdis arası kadar genişlikte süt gibi beyaz, yıldızlar sayısınca kapları olan bir havuzum vardır. Ve ben, kıyamet günü, peygamberler içerisinde tabiîleri en çok olan kimse olacağım.” (İbn Mâce, Zühd, 36)

 

Hz. Mûsâ’nın Kabri, Beyt-i Makdis’e Çok Yakın

Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle rivayet etti: “Hz. Mûsâ’ya (a.s.) ölüm meleği gönderildi… O, Allah’dan cesedini mukaddes bölgeye bir taş atımı mesafeye yaklaştırmasını istedi.” Ebu Hüreyre Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şayet ben orada olsaydım, size o yoğun kırmızı topraklı bölgede yola yakın yerdeki kabrinisize mutlaka gösterirdim.” (Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ, 31)

 

Beyt-i Makdis: Semaya Açılan Pencere

Huzeyfe b. el-Yemân, Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ben ve Cibrîl onun sırtında Beyt-i Makdis’e vardık ve bize semanın kapıları  açıldı da ben cennet ve cehennemi gördüm.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 38/356, no: 23332)

 

Kabe’ye de, Mescid-i Aksâ’ya da Arkanı Dönme

Ma’kıl b. Ebî Ma’kıl el-Esedî (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.s.) bize büyük ve küçük abdest bozarken Ka’be’ye ve Beyt-i Makdis’e yönelmeyi yasakladı.” (Ebû Davûd, Tahâre, 4)

Mescid-i Aksâ’da Fıtratın Seçilmesi ve Semaya Geçilmesi

Enes b. Mâlik (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana merkepten büyük, katırdan küçük, beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ona bindim ve Beyt-i Makdis’e vardım. Onu önceki peygamberlerin bağlamış olduğu halkaya bağladım. Sonra mescide girip orada iki rekat namaz kılıp çıktım. Derken bana Cibrîl (a.s.) bir kap şarap ile bir kap süt getirdi. Ben sütü seçtim. Bunun üzerine Cibrîl (a.s.): “Fıtratı seçmiş oldun” dedi ve bizi semaya çıkardı.” (Müslim, Îmân,259)

 

Mescid-i Aksâ’da Fıtrat ve Ümmet

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.s.) İsrâ gecesi götürüldüğünde kendisine birinde şarap diğerinde süt olan iki bardak getirildi. Rasûlullah onlara baktı ve sütü aldı. Bunun üzerine Cibrîl (a.s.), ‘Seni fıtrata (insan tabiatına) uygun olanı almaya yönlendiren Allah’a hamdolsun. Eğer şarabı alsaydın ümmetin azgınlaşırdı.’ dedi.” (Nesâî, Eşribe, 41)

 

İsrâ Dönüşü Ümmete Verilen Semavî Hediyeler

Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.) şöyle demiştir: “İsrâ olayı gerçekleştiğinde Rasûlullah’a (s.a.s.) üç şey verilmiştir: 1. Beş vakit namaz verildi; 2. Bakara Sûresi’nin son âyetleri verildi; 3. Ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların büyük günahları mağfiret olundu.” (Müslim, Îmân, 279)

 

İsrâ ve Mirac’da Hz. Peygamber’e Öteler Ötesinden Gösterilenler

Câbir b. Abdullah’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “(İsrâ konusunda) Kureyş beni yalanlayınca Hıcr’de ayağa kalktım ve Allah Beyt-i Makdis’i gözümün önüne getirdi. Ben de ona bakarak özelliklerini Kureyş’e anlatmaya başladım.” (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 41)

 

İsrâ’da Hz. Peygamber’in Gördüğü Peygamberler

Ebu Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(İsrâ gecesi) yürütül-düğümde ayaklarımı Beyt-i Makdis’te  Peygamberlerin basmış olduğu yerlere koydum. Derken bana Meryem oğlu İsa arz edildi. Bir de baktım ki o insanlar içinde en çok Urve b. Mes’ud’a benziyor. Sonra bana Mûsâ arz edildi. Gördüm ki o da Yemen’in Ezd-Şenüe kabilesindeki adamlardan bir adama benzemektedir. Ardından da bana İbrahim arz edildi. O da insanlar içinde en çok arkadaşınıza (bana) benzemektedir.”  (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XVI, 484, no:10830)

 

Hz. Peygamber’e Gösterilen, Rüya Değil, Gerçeğin Ta Kendisi

İbn Abbas (r.a.) şöyle demektedir: “Sana gösterdiğimiz rüyayı ancak insanlar için bir sınama yaptık” (17 İsrâ 60) âyetinde sözü edilen “rüya”, Beytü’l-Makdis’e yapmış olduğu gece yolculuğunun sonradan Hz. Peygamber’e gözü ile gösterilmesidir. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17, no: 3134)

 

Allah Rasûlü: Burak’a Binenlerin En Hayırlısı

Enes b. Mâlik’in (r.a.) anlattığına göre Hz. Peygamber’e (s.a.s.) İsrâ gecesi gemlenmiş ve eğerlenmiş olarak Burak getirildiğinde onun binmesine zorluk çıkardı. Bunun üzerine Cibrîl: “Muhammed’e bu yapılır mı?! Sana Allah katında ondan daha değerli kimse binmemiştir!” deyince (Burak’tan) ter boşandı.  (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17, no: 3131)

 

Mucizeye İnanmayanlara Verilen İbretlik Ders

İbn Abbas’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ben bu gece götürüldüm.” “Nereye?” dediler. O: “Beyt-i Makdis’e” dedi. “Sonra sabahleyin aramıza katıldın, öyle mi?!” dediler. O: “Evet” dedi. (İbn Abbas) dedi ki: Bunun üzerine onun yalan bir iddiada bulunduğuna şaşırarak kimi el çırptı, kimi elini başına koydu. “Peki, bize oradaki mescidi anlatabilir misin?” dediler. Topluluğun içinde o beldeye gitmiş ve mescidi görmüş kimseler vardı. Rasûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: “Ben anlatmaya başlamıştım. Derken bazı yerleri karıştırdım. Tam o sırada mescid Ikâl veya Ukayl’ın evinin önüne getirildi ve ben ona bakarak orayı anlattım.” (İbn Abbas) dedi ki: Bununla birlikte bir anlatım vardı ama ben ezberlemedim. Sonunda topluluk: “Vallahi doğru anlattı!” dedi.  (Ahmed b. Hanbel,Müsned, V, 28, no: 2819)

 

Hz. Peygamber’in, Peygamberlere İmamlık Yaptığı Kutsal Mabed

Enes b. Mâlik (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Beyt-i Makdis’e girdim. Peygamberler (s.a.s.) benim için burada toplandı. Cibrîl beni ileri geçirdi ve onlara imamlık yaptım. Sonra da dünya semasına yükseltildim.” (Nesâî, Salât, 1)

16.1.19

40 HADİSTE NİKAH

"Evlenmek benim sünnetimdir. Kim benim sünnetim ile amel etmezse, benden değildir. Evlenin! Çünkü ben (kıyamet günü diğer) ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim."
(İbn Mace, Nikah, l)
'Üç kısım insan vardır ki, Allah onlara mutlaka yardım eder:
1- Hürriyetine kavuşmak için efendisiyle anlaşma yapıp borcunu ödemeye çalışan köle
2- İffetli kalmak için evlenip borçlanan kimse
3- Allah yolunda savaşan mücahid."
(Nesaî, Nikah, 5)

"Birbirini seven iki insan için nikah gibisini görmedik."
(İbn Mace, Nikah, 1)

Ey gençler topluluğu! Evlenme imkanı bulanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur. Evlenme imkanı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için bir tür korumadır.
(Buharî, Nikah, 3)

"Kişi evlendiğinde dinin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı için de Allah'tan korksun!"
(Beyhaki, Şuabü'l-iman, IV, 382)

"(Yeni evlenenlere) -Allah ona seni, sana da onu mübarek eylesin- deyin."
(İbn Hanbel, I, 202)

"Nikahın en hayırlısı, en kolay (külfeti en az) olanıdır."
(Ebu Davud, Nikah, 30-31)

"Dinini ve ahlakını beğendiğiniz, bir kimse size (dünür olarak) geldiğinde onu (kızınızla) nikahlayın. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve fesat çıkar."
(Tirmizî, Nikah, 3)

Kadınla dört şey için evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanını seç ki iki elin bereket görsün."
(Buharî, Nikah, 16)

"İyi erkeklerle iyi kadınları (birbirleriyle) evlendiriniz."
(Darimî, Nikah, 10)

"Ey Ali! Üç şeyi geciktirme, vakti geldiğinde namazı (kılmayı), hazır olduğunda cenazeyi (defnetmeyi), dengini bulduğun zaman eşi olmayan kadını (evlendirmeyi)."
(Tirmizî, Salat, 13)

"Birlikte olacağınız eşler konusunda seçici davranın, denginizle evlenin. (Kızlarınızı da) emsalleriyle evlendirin."
(İbn Mace, Nikah, 46)

"Bir kadınla halası, yine bir kadınla teyzesi birlikte nikahlanamaz."
(Buharî, Nikah, 28)

"İslam'da şigar nikahı (iki erkeğin mehir istememek şartıyla velisi olduktarı iki kızı berdel şeklinde karşılıklı nikahlaması) yoktur."
(Müslim, Nikah, 60)

"Kendi onayı alınmadıkça dul kadınla, kendisinden izin alınmadıkça da bakire kız ile nikah yapılmaz. " Oradaki sahabîler, "Ya Resulallah! Bakire bir kızın izni nasıl
olur?" diye sordular. Peygamberimiz "Sessiz kalmasıyla." buyurdu.
(Buharî, Nikah, 42)

Bir adam Hz. Peygambere (sas) gelerek ensardan bir kadınla evlenmek istediğini söyledi. Peygamber Efendimiz, "Onu gördün mü?" diye sordu ve şöyle buyurdu: "Gidip onu gör. Çünkü ensarın gözleri biraz farklıdır (küçük ve mavidir)."
(Müslim, Nikah, 74)

"Birinci talip vazgeçmeden veya sizin istemenize izin vermeden dünürcü olmayın."
(Buharî, Nikah, 46)

"Veli (izni ve haberi) olmadan nikah olmaz."
(Tirmizî, Nikah, 14)

"Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en layık olanı, kadınları kendinize helal kıldığınız (mehir) şartıdır.'
(Müslim, Nikah, 63)

"Velime (düğün yemeği) vermek ilk gün görevdir. İkinci gün meşrudur. Üçüncü gün riya ve gösteriştir."
(İbn Mace, Nikah, 25)

"Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver."
(Buharî, Büyu, 1)

"Haram olan (ilişki) ile helal olan (evlilik) arasındaki ayırıcı özellik, tef çalmak ve (nikah kıyıldığını) ilan etmektir."
(Tirmizî, Nikah, 6)

"Bu nikahı ilan edin, onu (topluma açık olan) mescitlerde yapın ve tef çalın."
(Tirmizî, Nikah, 6)

Efendimiz yeni evlenen bir insanı tebrik ederken. "Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin." diye dua ederdi.
(Ebu Davud, Nikah, 35-36)

"Dünya, kendisinden faydalanılan geçici bir varlıktır. Dünyanın en değerli varlığı ise iyi huylu bir kadındır.'
(Müslim, Rada, 64)

"Allah, bir kimseye iyi bir hanım vermişse, dininin yarısında ona yardım etmiş demektir. Artık diğer yarıyla ilgili olarak da Allah'a karşı kendisine çeki düzen versin."
(Müstedrek, II, 175)

Muaviye el-Kuşeyri anlatıyor: "Resülullah'ın (sas) yanına giderek, 'Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?' diye sordum. O da şöyle buyurdu: 'Yediklerinizden onlarada yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin."
(Ebu Davud, Nikah, 40-41)

"Dikkat edin! Sizin hanımlanız üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır."
(Tirmizî,Rada,ll)

"Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlakı en iyi olanlardır. Sizin en hayırlınız da eşlerine karşı en iyi davrananınızdır.'
(Tirmizî, Rada, 11)

"Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'ın emaneti olarok aldınız ve Allah'ın adını anarak (nikah kıyıp) kendinize helal kıldınız."
(Müslim, Hac, 147)

"Sizden biriniz hanımını köle döver gibi dövmesin.
Sonra günün sonunda bir de aynı yatağı paylaşırsınız."
(Buharî, Nikah, 94)

"Mümin bir kimse mümine olan eşine nefret beslemesin; çünkü onun bir huyunu beğenmezse de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır."
(Müslim, Rada, 61)

"Bana dünya nimetlerinden kadın ve güzel koku sevdirildi. Namaz ise gözümün nuru kılındı.'
(Nesaî, Işratü'n-nisa, 1)

"Bir kişi, sevabını Allah'tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur."
(Buharî, İman, 41)

"Kişinin ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile imtihanı var ya; oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.
(Buharî, Mevakîtu's-salat, 4)

"Kıyamet gününde Allah nezdinde sorumluluğu en büyük olan emanetlerden biri, bir kimsenin karısı ile birlikte olduktan sonra onun sırrını yaymasıdır."
(Müslim, Nikah, 124)

"Bir kadını kocası aleyhinde kışkırtan bizden değildir."
(Ebu Davud, Talak, 1)

"Kim bana iki dudağı arasındakini ve iki bacağı arasındakini korumayı garanti ederse,
ben de ona cenneti garanti ederim."
(Buharî, Rikak, 23)

"Ey insanlar, kadınlarla mut'a nikahı yapmanız (belli bir süreliğine evlenmeniz) konusunda önce size izin vermiştim. Ama şimdi Allah bunu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında mut'a ile nikahladığı bir kadın varsa ondan ayrıldın. Ve onlara verdiğinizden hiçbir şeyi geri almayın."
(Müslim, Nikah, 21)

"Ey Muhammed ümmeti! Allah'a yemin ederim ki erkek veya kadın bir kulunun zina etmesine Allah kadar gazaplanan kimse yoktur}"
(Buharî, Küsuf, 2)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...