“Her
çeşit hamd ve övgü, yalnızca bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O,
Rahmandır (sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir), O, Rahim’dir (çok şefkatli ve
merhametlidir).”
(Fatiha, 1/2-3)
“Bu
Kur’an, Bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Şu halde ona uyun ve Allah’ın
buyruklarına karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
(En’âm, 6/155)
“Ey
Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi hakikatten saptırma
ve yüce katından rahmetini bizlere bağışla. Şüphesiz ki Sen çok lütuf sahibisin.”
(Âl-i
İmrân, 3/8)
“Hesap
gününden yüzlerinin akıyla çıkan müminlere gelince, Allah onları rahmetiyle
kuşatmıştır, ebedi olarak da cennette kalacaklardır.”
(Âl-i İmrân, 3/107)
“Allah’a
ve Peygamberlere itaat edin ki ilahî rahmet ve merhamete nail olasınız.”
(Âl-i İmrân, 3/132)
“(Ey
Peygamber!) Allah’ın rahmeti sayesinde sen müminlere yumuşak davrandın. Eğer
kaba, katı kalpli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık
sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Toplumu ilgilendiren
konularda onlara danış. Sonra bir hareket tarzına karar verince, Allah’a
dayanıp güven. Şüphesiz Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
(Âl-i İmrân, 3/159)
“Kim
kötülük yapar veya günah işleyerek nefsine zulmeder, sonra da Allah’tan af
dilerse, Allah’ın çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olduğunu görür.”
(Nisâ, 4/110)
“Allah’a
iman edip O’na sımsıkı bağlananlara gelince, Allah onları rahmeti ve lütfu ile
kuşatacak ve Kendisine varan dosdoğru bir yola iletecektir.”
(Nisâ, 4/175)
“(Ey
Peygamber! İnkârcılara) ‘Göklerde ve yerde olanlar kime aittir?’ diye sor ve
şöyle de: ‘Şefkati ve merhameti kendine ilke edinen Allah’ındır. Andolsun ki O,
mutlaka sizi kıyamet gününde toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur. Ancak,
inkâra saparak kendilerine yazık edenler var ya, işte onlar buna inanmazlar’.”
(En’âm, 6/12)
“(Ey
Peygamber!) Ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde onlara şöyle de: ‘Size
selâm olsun, yarattığı varlıklara şefkatli ve merhametli olmayı Rabbiniz
Kendine prensip edinmiştir. Eğer sizden biri cahillikle kötü bir fiil işler ve
sonra tövbe edip dürüst ve erdemlice bir hayat sürerse, hiç şüphe yok ki
Allah’ın çok bağışlayan, çok şefkatli ve merhametli olduğunu görecektir’.”
(En’âm, 6/54)
“(Ey
Rabbimiz!) Bize hem bu dünyada hem de ahirette iyilik ve güzellikler nasip et.
Şüphesiz biz tövbe ederek Senin yolunu tuttuk. Allah da şöyle buyurdu: ’Ben
dilediğimi cezalandırırım, ama merhamet ve şefkatim her şeyi kuşatmıştır. Bu
sınırsız rahmetimi özellikle Bana karşı gelmekten sakınan, zekât veren ve
ayetlerimize gönülden inananlara nasip edeceğim’.”
(A’râf, 7/156)
“Kur’an-ı
Kerim okunduğu zaman ona kulak verip sessizce dinleyin ki Allah’ın rahmet ve
merhameti sizinle olsun.”
(A’râf, 7/204)
“Mümin
erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcılarıdır. Onlar, hep
iyi ve doğru olanın yayılması, kötü ve zararlı olanın da ortadan kalkması için
uğraşırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve peygamberine
itaat ederler. İşte Allah bunları rahmet ve merhametiyle kuşatacaktır. Şüphesiz
Allah mutlak güçlü, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe,
9/71)
“Andolsun,
size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sıkıntıya düşmeniz ona çok
ağır gelir. O, siz müminlere çok düşkün, son derece şefkatli ve merhametlidir.”
(Tevbe, 9/128)
“Ey
insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden bir öğüt, kalplerdeki manevî hastalıklara
şifa, inananlar için bir rehber ve rahmet kaynağı olan Kur’ân geldi.”
(Yunus, 10/57)
“Ey
Peygamber! Kullarıma benim elbette çok bağışlayan, çok şefkatli ve merhametli
olduğumu; haber ver.” (Hicr,
15/49)
“Allah’ın
size lütfettiği nimetleri saymaya kalksanız, asla sayamazsınız. Şüphesiz Allah,
çok bağışlayıcı, çok merhametli ve şefkatlidir.”
(Nahl, 16/18)
“Anne
babana alçakgönüllü olarak sevgi ve şefkatle kol kanat ger ve onlar için şöyle
yalvarıp yakar: ‘Ey Rabbim! Nasıl ki beni küçüklüğümde koruyup yetiştirdilerse,
Sen şefkat ve merhametinle onlara muamele et’.”
(İsrâ, 17/24)
“Ey
Peygamber! Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 21/107)
“Ey
müminler! Namazı gerektiği şekilde kılın, zekâtı verin peygambere itaat edin ki
ilahî rahmet ve merhamete nail olasınız.”
(Nûr, 24/56)
“Allah,
sizlere olan rahmet ve merhametinin bir eseri olarak, dinlenmeniz için geceyi,
lütfettiği nimetlerden geçiminizi sağlamanız için de gündüzü yaratmıştır. O
halde O’na şükretmelisiniz.”
(Kasas, 28/73)
“Allah’ın
sınırsız kudretinin delillerinden biri de, kendileri ile huzur bulasınız diye
sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet duygusu var
etmesidir. Şüphesiz bunda düşünen kimseler için çıkarılması gereken ibretler
vardır.”
(Rûm, 30/21)
“Allah’ın
rahmet ve merhametinin işaretlerine hele bir bak! O, ölmüş topraklara nasıl da
hayat veriyor? İşte ölüleri tekrar diriltecek olan da O’dur. Zaten O, dilediği
her şeyi gerçekleştirme gücüne sahiptir.”
(Rûm, 30/50)
“Ey
müminler! Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah rahmetiyle sizlere
muamele eder; melekleri de sizler için dua ederler. Şüphesiz ki Allah,
müminlere çok şefkatli ve merhametlidir.”
(Ahzâb, 33/43)
“Ey
Peygamber! Kullarıma söyle: ‘Ey benim günaha dalarak kendilerine yazık eden
kullarım! Allah’ın rahmet ve şefkatinden ümidinizi asla kesmeyiniz. Şüphesiz
Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok merhamet
edendir’.” (Zümer, 39/53)
“Arşı
taşıyan ve onun etrafında bulunan melekler, her daim Rablerini överek tespih
eder ve O’na gerçekten inanırlar. Müminler için de şöyle diyerek bağışlanma
dilerler: ‘Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde,
tövbe eden ve senin yolundan gidenleri bağışla; onları cehennem azabından
koru’.”
(Mü’min, 40/7)
“(Melekler,
Allah yolunda kararlılıkla yürüyenlere ölüm anında şöyle derler): Biz, dünya
hayatında sizin dost ve yardımcılarınız idik. Ahirette de böyle olacaktır. Çok
bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama ve ikram olarak,
cennette canınızın çektiği her şey vardır, istediğiniz her şeye orada
kavuşacaksınız.”
(Fussilet, 41/31-32)
“Muhammed,
Allah’ın elçisidir. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı zorlu ve
tavizsiz, birbirlerine karşı da son derece şefkatli ve merhametlidirler. Onları
rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün.
Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir…”
(Fetih, 48/29)
“Müminler,
ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’ın
buyruklarına karşı gelmekten sakının ki ilahî rahmet ve merhamete nail
olasınız.”
(Hucurât, 49/10)
“Ey
iman edenler! Gerek eşlerinizden ve gerekse evlatlarınızdan size düşmanlık
edenler çıkabilir. Onlara karşı dikkatli olun. Eğer onları affeder, hoş görür
ve bağışlarsanız, hiç şüphe yok ki Allah da (size karşı) çok affedici ve çok
merhametlidir.”
(Teğâbun, 64/14)
“Sonra,
gönülden iman edip zorluklara karşı birbirlerine sabrı, şefkati ve merhameti
tavsiye edenler yok mu, işte bunlar, amel defterleri sağ ellerine verilecek ve
gerçek kurtuluşa erecek olanlardır.” (Beled,
90/17-18)
“Rabbinize
sessizce ve bütün samimiyetinizle yalvararak dua edin; şüphesiz O haddi
aşanları sevmez. Yeryüzünde düzen sağladıktan sonra orada bir daha asla
bozgunculuk çıkarmayın. Hem azabından korkarak hem de hoşnutluğunu umarak
Allah’a kulluk edin ve O’na yalvarıp yakarın. Doğrusu, Allah’ın şefkat ve
merhameti, iyi ve güzel ameller yapanlara pek yakındır.”
(A’râf, 7/55-56)
“Ey
Peygamber! Rableri, müminlere hem rahmet ve hoşnutluğuna nail olacaklarını hem
de içinde bitmez tükenmez nimetler bulunan cennetlere kavuşacaklarını
müjdeliyor.”
(Tevbe, 9/21)
“Hesap
gününde her kim azaptan kurtulacak olursa, hiç şüphe yoktur ki Allah rahmet ve
merhametiyle ona muamele etmiştir. İşte en büyük mutluluk, en açık başarı
budur.” (En’âm, 6/16)
“Allah’ın
insanlar için açtığı rahmet kapısını hiçbir güç kapatamaz. O’nun kapattığı
kapıyı da kendinden başka hiçbir kimse açamaz. O gerçekten çok güçlü, hüküm ve
hikmet sahibidir.”
(Fâtır, 35/2)
“(Allah
katında inkâr eden mi) yoksa geceleyin ayakta durarak ve secde ederek ibadet
eden, ahiretten çekinen ve Allah’ın rahmetini uman kimse mi (daha değerlidir)?
De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri düşünüp
öğüt alırlar.”
(Zümer,
39/9)
“Böylece
Biz, Yusuf’un ülkede iktidar sahibi olmasını sağladık. O, dilediği yerde
konaklardı. İşte Biz, rahmetimizi dilediğimiz kimselere böyle lütfederiz,
iyilik yapanların mükâfatlarını da asla zayi etmeyiz.”
(Yusuf, 12/56)
“İman
edip doğru ve yararlı işler yapanları Rableri, rahmet ve şefkatiyle kuşatır.
İşte en açık başarı ve mutluluk budur.”
(Casiye, 45/30)
“Ey
iman edenler! Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakının, elçisine de
gönülden inanın ki rahmet hazinesinden size iki kat bağışlasın, manevî
aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık lütfetsin, üstelik günahlarınızı da
affetsin. Şüphesiz ki Allah, çok affedici ve çok merhametlidir.”
(Hadîd, 57/28)
“Şöyle
yalvarıp yakar: ‘Ey rabbim, Sen beni affeyle, bana rahmet ve şefkatini ihsan
eyle. Çünkü merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin Sen!”
(Mü’minûn, 23/118)