(Ey
Resûlüm! Rabb’in) seni yetim bulup da barındırmadı mı? Arayış
içerisinde bulup da doğru yola iletmedi mi? Seni muhtaç bulup da
ihtiyacını gidermedi mi?
(Duhâ,
93/6-8)
(Ey
Resûlüm!) Sen, bu Kitab’ın sana verileceğini beklemiyordun.
Ancak o, Rabb’inden bir rahmet olarak sana verildi. Öyle ise sakın
inkar edenlere arka çıkma.
(Kasas,
28/86)
Muhammed,
Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar (saldırgan)
inkârcılara karşı sert, birbirlerine karşı da merhametlidirler.
Onların, rükû ve secde halinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk
istediklerini görürsün.
(Feth, 48/29)
Resûl’üm
de ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, Allah’ın hepinize
gönderdiği Peygamber’iyim. O Allah ki, yer ve göklerin
hükümranlığı O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.
O, diriltir ve öldürür. Şu hâlde Allah’a bir de O’na ve
sözlerine inanan Resûl’üne, o ümmi (okuması yazması olmayan)
Peygamber’e iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”
(A’raf,
7/158)
Resûlüm
de ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz
çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.”
(Âl-i
İmran, 3/32)
Ey
iman edenler! Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve işittiğiniz
hâlde (Kur’an’dan) yüz çevirmeyin.
(Enfâl,
8/20)
Ey
iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile
kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.
(Enfâl,
8/27)
Şüphesiz
Firavun’a bir Peygamber gönderdiğimiz gibi, size de şahit(örnek)
olacak bir Peygamber gönderdik.
(Müzemmil, 73/15)
Andolsun
ki Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan,
kötülüklerden arındıran, Kitap ve hikmeti öğreten bir
Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar,
daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
(Âl-i
İmrân, 3/164)
Ey
Resûl! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş
olursun. Allah, seni insanlardan korur.
(Mâide,
5/67)
Allah,
bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini rehberlik ve
hak din ile gönderendir. Şahit olarak Allah yeter.
(Fetih,
48/28)
Ey
iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve
sizden olan yetkililere de. Allah’a ve ahiret gününe gerçekten
inanıyorsanız, herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüzde
onu Allah ve Resûlü’ne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç
bakımından da daha güzeldir.
(Nisa,
4/59)
Allah
ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir
mü’min erkek ve kadın için kendi işleri konusunda tercih
kullanma hakkı yoktur. Kim Allah ve Resûlü’ne karşı gelirse,
şüphesiz ki o apaçık şekilde sapmıştır.
(Ahzâb,
33/36)
Andolsun,
Allah’ın Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe
kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir
örnek vardır.
(Ahzâb,
33/21)
Şüphesiz
sen, çok yüce bir ahlâk üzeresin.
(Kalem,
68/1-4)
Andolsun,
size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin
sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün,
mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
(Tevbe,
9/128)
Peygamber,
mü’minlere kendilerinden daha yakındır. Onun eşleri de
mü’minlerin analarıdır…
(Ahzâb,
33/6)
Muhammed,
ancak bir Peygamberdir. Ondan önce peygamberler gelip geçmiştir.
Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz?
Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah,
şükredenleri mükâfatlandıracaktır.
(Âl-i
İmrân, 3/144)
Biz,
seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik.
(Enbiya,
21/107)
Şüphesiz
Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de
ona salat edin ve içtenlikle selam edip esenlikler dileyin.
(Ahzap,
33/56)
Biz,
senden öncede hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. şimdi sen
ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?
(Enbiya,
21/34)
Şüphesiz
biz sana Kevser'i (bol nimetleri) verdik. O halde, Rabb'in için
namaz kıl ve kurban kes. Sana kin besleyene gelince , soyu tükenecek
olanın ta kendisi işte o dur. (Kevser,
108/1-3)
Rabbinin
yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel
şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabb'in, kendi yolundan
sapanları da doğru yolda olanları da en iyi bilendir.
(Nahl,
16/125)
Allah'ın
rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba,
katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp
giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan
bağışlanma dile. (Yapacağın) işlerde onlara danış. (Bir iş
yapmaya) karar verdiğin zaman da artık Allah'a güvenip dayan.
Şüphesiz Allah, kendisine tevekkül edenleri (güvenip dayananları)
sever.
(Al-i
İmran, 3/159)
Allah,
bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur.
Yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz
O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Şura, 42/51)
Gecenin
bir kısmında da kalkarak sana özgü (bir ibadet) olmak üzere
teheccüt namazı kıl ki, Rabb'in seni Makam-ı mahmud'a (övgüye
şayan bir makama) ulaştırsın.
(İsra, 17/79)
Hayır!
Rabb'ine andolsun ki onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde
seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir
sıkıntı duymaksızın,
tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
(Nisa,
4/65)
Allah,
ümmilere (daha önce kendilerine peygamber gönderilmemiş olanlara)
içlerinden, ayetlerini okuyan, onları kötülüklerden temizleyen,
onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir.
Halbuki onlar bundan önce apaçık sapıklık içinde idiler.
(Cuma,62/2))
Onlar,
yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları resul'e,
ümmi (okuması yazması olmayan) peygambere uyan kimselerdir. O,
onlara iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar. Onlara iyi ve temiz
şeyleri helal, kötü ve çirkin şeyleri haram kılar. Üzerlerine
yüklenmiş olan yükü indirir ve onları zincirlerden kurtarır.
Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona
indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya işte onlar kurtuluşa
erenlerdir.
(A'raf,
7/157)
Nitekim
kendi aranızdan, ayetlerimizi size okuyan, her kötülükten sizi
arındıran, Kitab'ı, hikmeti ve bilmediklerinizi size öğreten bir
peygamber gönderdik.
(Bakara,
2/151)
Ey
peygamber! Biz seni bir şahit (örnek), bir müjdeleyici, bir
uyarıcı, Allah'ın izniyle kendi yoluna çağırn bir davetçi ve
ışık saçan bir kandil olarak gönderdik.
(Ahzap, 33/45,46)
O
gün zalim kişi (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle
diyecektir; Keşke ben de Peygamber'le beraber bir yol tutsaydım.
(Furkan,
25/27)
Kim,
kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygamber'e karşı
çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına uyarsa, biz onu döndüğü
yola çevirir ve (neticede)
cehenneme sokarız. Orası
varılacak ne kötü bir yerdir.
(Nisa,
4/115)
Ey
iman edenler! Size hayat verecek şeylere davet ettiğinde, Allah ve
Resulü'nün çağrısına uyun!
(Enfal,
8/24)
Kim
Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse, işte onlar, Allah'ın
kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, (özü sözü bir olan)
sıddıklarla, şehitlerle ve iyi işler yapanlarla birliktedirler.
Ne güzel arkadaştır onlar.
(Nisa,
4/69)
Resulüm
de ki; 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.
(Al-i
İmran, 3/31)
Muhammed,
sizden hiç kimsenin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resulü ve
peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
(Ahzap,
33/40)
(Ey
Resulüm!) Sen şu Kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuş ve elinle
de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı batıl peşinde koşanlar
elbetteki şüpheye düşeceklerdi. (Ankebut,
29/48)
(Ey
Resulüm!) Biz senin (daralan) gönlünü ferahlatmadık mı?
Ağırlığı sırtını çatırdatan yükünü kaldırmadık mı?
Senin şanını yüceltmedik mi?
(İnşirah,
94/1-4)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder