“Mü’minler
ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.
Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
(Hucurât, 49/10)
“Kendilerine
apaçık belgeler geldikten sonra ihtilafa düşerek parçalananlar
gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.”
(Al-i
İmrân, 3/105)
“İşte
bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yolara uymayın.
Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır.
İşte Allah sakınasınız diye size bunları emretti.”
(En’am,
6/153)
“İnkâr
edenler birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Eğer siz
birbirine arka çıkıp yardımcı olmazsanız, yeryüzünde fitne ve
büyük bir fesat çıkar.”
(Enfâl,
8/73)
“Onlardan
(muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da
gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler.
Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar.
Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları
kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından
korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”
(Haşr,
59/9)
“Ey
iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a)
girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık
bir düşmandır.”
(Bakara,
2/208)
“İyilik
ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın.
Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı
gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”
(Mâide,
5/2)
“Eğer
inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını
düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın
buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşsın.
Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle
düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli
davrananları sever.”
(Hucurât,
49/9)
“Şeytan
şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin
sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık
bunlardan vazgeçersiniz değil mi?”
(Mâide, 5/91)
“Onlardan
sonra gelen (mümin) ler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve
bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İman
edenlere karşı kalplerimizde hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz!
Şüphesiz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.””
(Haşr,
59/10)
“Rahman’ın
(has) kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yüreyen
kimselerdir. Cahiller onlara (hoşa gitmeyen) bir lâf attığı
zaman, ‘selâmetle!’ der (geçerler).”
(Furkân,
25/63)
“Ey
iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların
yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da
Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü,
kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda cihad eder ve
bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar.
İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah
ihsanı bol olan, en çok bilendir.”
(Mâide,
5/54)
“İşte
onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine
rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları sebebiyle,
mükâfatları kendilerine iki kat verilecektir.”
(Kasas,
28/54)
“(Kendi
din kardeşinizle ilgili) o iftirayı duyduğunuzda, ‘Bunu konuşup
yaymanız bize yakışmaz. Haşa! Bu, çok büyük bir iftiradır’
demeli değil miydiniz? ”
(Nûr,
24/16)
“Kibirlenip
insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme.
Çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini
sevmez.”
(Lokman,
31/18)
“Ey
iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar
kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya
almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi
karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan
sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte
onlar zalimlerin ta kendileridir.”
(Hucurât,
49/11)
“Bir
tatlı söz, bir kusur bağışlama, peşinden gönül kırma gelen
bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız
zengindir, hemen cezalandırmaz, mühlet verir.”
(Bakara,
2/263)
“O
gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar
birbirine düşman olurlar.”
(Zuhrûf,
43/67)
“Müminler,
bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.”
(Şûrâ,
43/29)
“İyilikle
kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda
uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında
düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş.”
(Fussilet,
41/34)
“Kendileri
de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah’ın
rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler. Ve
derler ki: ‘Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz,
yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile
beklemiyoruz.’”
(İnsân,
76/8-9)
“Söyle
o kullarıma: “(İnsanlara karşı ) hep en güzel sözü
söylesinler, çünkü şeytan aralarını bozmaya çalışır.
Gerçekten şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.””
(İsrâ,
17/53)
“Size
ne oluyor da Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan: ‘Ey
büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu memleketten bizi kurtarıp
çıkar. Tarafından koruyup kollanan bir dost bize gönder, katından
bize bir yardımcı yolla!’ diye yalvarıp yakaran bir kısım
erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla
çarpışmıyorsunuz?”
(Nisa, 4/75)
“Allah’ın
rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba,
katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp
giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan
bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de
karar verip azmettin mi, artık Allah’a dayanıp güven. Şüphesiz
Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
(Al-i
İmran, 3/159)
“Ey
iman edenler! Eğer fâsıkın size bir haber getirecek olursa, onun
(doğruluğunu) araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa da
sataşır yaptığınıza pişman olursunuz.”
(Hucurât,
49/6)
“Kim
bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı
cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için
büyük bir azap hazırlamıştır.”
(Nisa,
4/93)
“(Kurtuluşa
eren o müminler), emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet
ederler.”(Müminûn, 23/8)
“Bir
iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi
(din kardeş) leri hakkında iyi zan besleyip, ‘Bu, apaçık bir
iftiradır’ deselerdi ya!”
(Nûr,
24/12)
“O
takva sahipleri bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcar,
kızdıklarında öfkelerini yener, insanlar (ın kusurlarını)
affederler; Allah, iyilik edenleri sever.”
(Al-i
İmrân, 3/134)
“Muhammed
Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar kâfirlere karşı
zorlu ve tavizsiz, birbirlerine karşı da son derece şefkatli ve
merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken, Allah’tan lütuf
ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onların nişanları yüzlerindeki
secde izidir.”
(Fetih,
48/29)
“Rabbimiz!
Hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inanları
bağışla.”
(İbrahim, 14/41)
“Ey
insanlar! Şüphe yok ki, bizi sizi bir erkekle bir kadından
yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavim ve kabilelere
ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı
gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla
bilendir, hakkıyla beraber olandır.”
(Hucurât, 49/13)
“Ey
iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir
kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini
araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz
ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan
tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah
tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”
(Hucurât,
49/12)
“İman
edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri)
barındırıp onlara yardımcı olanlar var ya; işte onlar gerçek
müminlerdir. Onlar için bir bağışlama ve bol bir rızık
vardır.”
(Enfâl,
8/74)
“Sana
yetimler hakkında soru sorarlar. De ki: Onların gerek kendilerini,
gerek mallarını iyileştirip geliştirmek, elbette hayırlı bir
iştir. Eğer onlara sahip çıkmak için kendileriyle beraber
oturmak isterseniz bu da mümkündür; Zira onlar sizin
kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyu ıslah ediciden ayırmasını
pek iyi bilir. Şayet Allah dileseydi sizi zora sokardı. Muhakkak ki
Allah mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Bakara,
2/220)
“Doğrusu
Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde
çarpışanları sever.”
(Saff,
61/4)
“Sizin
yar ve yardımcınız ancak Allah’tır, Resulüdür ve O’nun
emirlerine boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden,
zekâtlarını veren müminlerdir.”
(Mâide,
5/55)
“Mümin
erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır.
Onlar iyiliği teşvik edip, kötülükten alıkoyarlar. Namazı
dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Peygamberine itaat
ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah
mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe,
9/71)
“(Müminlerin)
kalplerini birbirine ısındırıp kaynaştıran Allah’tır. (Ey
Peygamber!) Eğer yeryüzünde olan her şeyi toptan harcasaydın,
sen onların kalplerini bağdaştırıp kaynaştırmazdın, ama işte
Allah onları bir araya getirip uzlaştırdı. Şüphesiz ki O mutlak
güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Enfâl,
8/63)
“Hep
birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın.
Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi
birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de
O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle
apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”
(Âl-i
İmrân, 3/103)