islamda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
islamda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8.11.14

Ayetlerle Kardeşlik ve Hukuku (Kartelalar - 26)

“Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” 
(Hucurât, 49/10)

“Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra ihtilafa düşerek parçalananlar gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.”
(Al-i İmrân, 3/105)

“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yolara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte Allah sakınasınız diye size bunları emretti.”
(En’am, 6/153)

“İnkâr edenler birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Eğer siz birbirine arka çıkıp yardımcı olmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat çıkar.”
(Enfâl, 8/73)

“Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”
(Haşr, 59/9)

“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
(Bakara, 2/208)

“İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”
(Mâide, 5/2)

“Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşsın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.”
(Hucurât, 49/9)

“Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?” 
(Mâide, 5/91)

Onlardan sonra gelen (mümin) ler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimizde hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.””
(Haşr, 59/10)

“Rahman’ın (has) kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yüreyen kimselerdir. Cahiller onlara (hoşa gitmeyen) bir lâf attığı zaman, ‘selâmetle!’ der (geçerler).”
(Furkân, 25/63)

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda cihad eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir.”
(Mâide, 5/54)

İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları sebebiyle, mükâfatları kendilerine iki kat verilecektir.”
(Kasas, 28/54)

“(Kendi din kardeşinizle ilgili) o iftirayı duyduğunuzda, ‘Bunu konuşup yaymanız bize yakışmaz. Haşa! Bu, çok büyük bir iftiradır’ demeli değil miydiniz? ”
(Nûr, 24/16)

“Kibirlenip insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez.”
(Lokman, 31/18)

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”
(Hucurât, 49/11)

“Bir tatlı söz, bir kusur bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, hemen cezalandırmaz, mühlet verir.”
(Bakara, 2/263)

“O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.”
(Zuhrûf, 43/67)

“Müminler, bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.”
(Şûrâ, 43/29)

“İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş.”
(Fussilet, 41/34)

“Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler. Ve derler ki: ‘Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz.’”
(İnsân, 76/8-9)

Söyle o kullarıma: “(İnsanlara karşı ) hep en güzel sözü söylesinler, çünkü şeytan aralarını bozmaya çalışır. Gerçekten şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.””
(İsrâ, 17/53)

Size ne oluyor da Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan: ‘Ey büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu memleketten bizi kurtarıp çıkar. Tarafından koruyup kollanan bir dost bize gönder, katından bize bir yardımcı yolla!’ diye yalvarıp yakaran bir kısım erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?”
(Nisa, 4/75)

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a dayanıp güven. Şüphesiz Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
(Al-i İmran, 3/159)

“Ey iman edenler! Eğer fâsıkın size bir haber getirecek olursa, onun (doğruluğunu) araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa da sataşır yaptığınıza pişman olursunuz.”
(Hucurât, 49/6)

“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”
(Nisa, 4/93)

“(Kurtuluşa eren o müminler), emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”(Müminûn, 23/8)

“Bir iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş) leri hakkında iyi zan besleyip, ‘Bu, apaçık bir iftiradır’ deselerdi ya!”
(Nûr, 24/12)

“O takva sahipleri bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcar, kızdıklarında öfkelerini yener, insanlar (ın kusurlarını) affederler; Allah, iyilik edenleri sever.”
(Al-i İmrân, 3/134)

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar kâfirlere karşı zorlu ve tavizsiz, birbirlerine karşı da son derece şefkatli ve merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir.”
(Fetih, 48/29)

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inanları bağışla.”
(İbrahim, 14/41)

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, bizi sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla beraber olandır.”
(Hucurât, 49/13)

“Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”
(Hucurât, 49/12)

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp onlara yardımcı olanlar var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlama ve bol bir rızık vardır.”
(Enfâl, 8/74)

“Sana yetimler hakkında soru sorarlar. De ki: Onların gerek kendilerini, gerek mallarını iyileştirip geliştirmek, elbette hayırlı bir iştir. Eğer onlara sahip çıkmak için kendileriyle beraber oturmak isterseniz bu da mümkündür; Zira onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyu ıslah ediciden ayırmasını pek iyi bilir. Şayet Allah dileseydi sizi zora sokardı. Muhakkak ki Allah mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Bakara, 2/220)

“Doğrusu Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever.”
(Saff, 61/4)

“Sizin yar ve yardımcınız ancak Allah’tır, Resulüdür ve O’nun emirlerine boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.”
(Mâide, 5/55)

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyiliği teşvik edip, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Peygamberine itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe, 9/71)

“(Müminlerin) kalplerini birbirine ısındırıp kaynaştıran Allah’tır. (Ey Peygamber!) Eğer yeryüzünde olan her şeyi toptan harcasaydın, sen onların kalplerini bağdaştırıp kaynaştırmazdın, ama işte Allah onları bir araya getirip uzlaştırdı. Şüphesiz ki O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Enfâl, 8/63)

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”
(Âl-i İmrân, 3/103)






7.12.13

Uçak Biletlerine Tavan Fiyat Konulmasının İslamda Yeri Var Mı?

Uçak biletlerine tavan fiyat konulduğu yönünde haberler okuduk. Bunun haricinde devletlerin tavan fiyat taban fiyat uygulamalarını zaman zaman çeşitli alanlarda görmekteyiz.

Peki ama tavan-taban fiyat uygulamalarının islamda yeri var mı? Caiz mi? İslama uygun mu? Allah Resulü (s.a.v.) zamanında böyle uygulamalar olmuş muydu? Bunların detaylı cevabını aşağıdaki kısa birkaç paragrafta bulabilirsiniz.

* * *


 İslamda Tavan-Taban Fiyat Koyma Yasağı: İslam ekonomisinde fiyat koymak, taban veya tavan fiyatlarını belirleme diye bir şey yoktur. Fiyat koymak, haramdır; genel çoğunluğun görüşü budur. Fakat Malik, bunun caiz olduğu görüşündedir. Fakat bundan maksadın, çarşıda bir adamın ihtikâr yapmasıyla ve fiyatlarda tekel tahakkümü kurmasıyla devletin uygun olan bir fiyatı belirlemesi ümit edilir. (Mansur Ali Nasıf, Tac, II, 204, dip not: 4)

Hz. Peygamber (asv), fiyatların devlet tarafından tespit edilmesini, enflasyonu önleyici bir tedbir olarak görmemiştir. (bk. Fazlurrahman, İslamiyet ve İktiadi Adalet meselesi, (çev: Yusuf Ziya Kavakçı) s. 42). Ömer Nusuhi Bilmen, devletin narh koymaması, malların fiyatlarını tayin ve tespit etmemesi esastır. Allah Teala hazretlerinin her işte bir hikmeti vardır. Fiyatların bazen düşmesi, bazen de yükselmesi, sadece doğal şartlarla meydana geliyorsa, bunu normal karşılamak gerekir, demiştir. (Ö.N.Bilmen, Istılahat-ı Fıkhiyye, VI, 125) Diğer taraftan fiyat koymak, ticari hayatta malların gizlenmesine sebep olabilir. Malların gizlenmesi de fiyatların yükselmesi sonucunu doğurur. Fiyatların yükselmesi de fakirlere zarar verir. (Seyyid Sabık, Fıkhu’s Sünneh, III, 105) 

Enes ve Muhammed b. Abdurrahman’dan rivayet ediliyor ki, Resulüllah (asv) zamanında bir vakit fiyatlar yükseldi. İnsanlar Hz. Peygambere gelip bizim için fiyat koy, dediler. Bunun üzerine Resulüllah da şöyle buyurdular: 

“Fiyatları koyan, kıtlık ve bolluk yapan ve rızk veren Allah’tır. Allah’a yemin ederim ki, ben size kendiliğimden ne bir şey verebilir ve ne de men edebilirim. Ben ancak bir hazinedarım; işleri emir olunduğum gibi yaparım; veren ise Allah’tır. Ben, mal, can ve kan hususunda hiç kimsenin hakkını üzerime geçirmeden Allah’a kavuşmak istiyorum.” (Ebu Yusuf, Kitab-ül Harac, s. 91; Ebu Davud, III, 272; Tirmizi, III, 605; İbn Mace, II, 741) 


Tam metin ve kaynak için bakınız : http://www.sorularlaislamiyet.com/m/index.php?oku=180274


Evet, İslamda durum budur. Faiz yeyip duran kirli gözler bunları görmeyebilir, kirli kulaklar bunları duymayabilir, kirli ağızlar bu hakikatleri dile getirmeyebilir, kirli eller hakikati ayağa kaldırmaya bu gibi yanlışları düzeltmeye çalışmayabilir, kirli zihinler belki bunları anlamamazlıktan gelebilir. Ama hakikat budur. Hakikatı söndürmeye hiçbir beşerin gücü yetmez. Hala düşünüp öğüt almayacaklar mı?

Allah'ın Selamı Selameti Rahmeti ve Bereketi Hakkı ve Hakikatı savunanların üzerine olsun.

  

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...