tek sayfa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tek sayfa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18.12.14

Günlük Zikirler (Kartelalar - 44)

Kim her namazdan sonra 33 defa sübhânellâh, 33 elhamdulillâh, 33 Allâhu ekber ve bir kere de
Okunuşu: la ilâhe ille’l-lâhu vahdehû lâ şerîke lehû, lehû’l-mülkû ve lehû’l-hamdu ve hüve alâ külli şey’in kadir.
Manası: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Her şeye kudret yeten O’dur.
tehlilini söylerse, hata ve günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa bağışlanır.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 10)

Kim, sabah namazından sonra diz çökmüş durumda hiçbir şey konuşmadan on kere,
Okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve alâ külli şey’in kadir”
Manası: Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur sadece Allah vardır. O tektir Onun ortağı yoktur. Saltanat Ona aittir. Hamd Ona mahsustur hayat verip öldüren de O’dur. Onun her şeye gücü yeter.
derse kendisine on sevap yazılır on günahı silinir. On derece yükseltilir. O gün boyunca her türlü kötülüklerden korunur. Şeytandan korunur. Allah’a şirk koşmaz ise işleyeceği hiçbir günah ona zarar vermez; günahları silinmiş olur.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3474)

Câbir’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre;
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim,
Okunuşu: “Sübhanallahi’l-azîmi ve bihamdihi”
Manası: Büyükler büyüğü Allah’ı hamdiyle tesbih ederim,
derse kendisi için cennette bir hurma ağacı dikilir.
(Tirmizî, Süneni nr. 3464; Hâkim, el-Müstedrek, 1/501, 502)

Kim sabah namazından sonra 3 defa
Okunuşu: E’ûzûbillâhi’s-semîi’l-‘alîmimine’ş-şeytâni’r-racîm.
Manası: Tardedilmiş(kovulmuş) şeytandan İşiten ve Bilen Allah’a sığınırım.
deyip, haşır süresinin son üç ayetini (lev enzelna) okursa;
 Allah (c.c.) o kimse için 70 bin melek görevlendirir; bu melekeler akşama kadar o kişiye hayır duada bulunurlar. Akşam namazından sonra okursa yine sabaha kadar hayır dua ederler. Bu arada vefat ederse şehid sevabı alır.
(Tirmizî, İbnî Sünnî)

Kim efendimiz’e (s.a.s.) bir salâvât okursa
Okunuşu: Allâhümme salli alâ seyyidina muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.
Manası: “Allahım! Muhammed’e ve Muhammed’in âline (aile efradına) rahmet bereket ihsan eyle!.”
Allah (c.c.) da ona on salât getirir, on dileğini karşılar.
(İbnî Sünnî, Nesâî)

Allah’ın (c.c.) en çok hoşlandığı zikir
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İki kelime vardır, bunlar dilde hafif, terazide ağır, Rahman’a sevgilidirler:
Okunuşu: Sübhâne’l-lahi ve bihamdihi, Sübhane’l-lahi’l-‘azîm
Manası: Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim, yüce Allah’ım seni tenzih ederim.
kelimeleridir.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 6406; Müslim, Sahîh, nr. 2694)

Benim nazarımda üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha üstün ve sevimlisi;
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve’l-hamdû lillâhi ve lâ ilâhe ill’l-lâhû va’l-lâhû ekber. zikridir.
Manası: “Hamd Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilâh yoktur ve Allah en büyüktür.”
Bu zikri okuyana cennette kendisine okuduğunca meyve ağacı dikilir. Kimse onun daha üstünü ile gelemez.
(Müslim)

Kim günde 100 defa
Okunuşu: “La ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr
Manası: “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur. Mülk Onundur. Hamd de Ona mahsustur. O, her şeye kadirdir.”
derse (bu zikir) onun için (sevap bakımından) İsmail’in (a.s.) evladından bir köle âzat etmeye denk olur. Ayrıca o kimse için on iyilik (sevabı) yazılır, on (küçük) günahı silinir. (Cennetteki yeri) on derece yükseltilir. Akşama kadar şeytandan korunmuş olur. Eğer bu kelimeleri akşamleyin söyleyecek olursa onun için aynı şeyler sabaha kadar olur.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5077; İbn Mâce, Sünen, nr. 3867; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/59)

Efendimiz’in (s.a.s.) peş peşe 3 defa okumasını tavsiye ettiği zikir
Okunuşu: “Sübhânellâhi adede halkıhî. Sübhânellâhi rıdâ nefsihî. Sübhânellâhi zinete arşihî. Sübhânellâhi midâde kelimâtihî”
Manası: “Allah’ı mahlûkatı sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı nefsinin rızasınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı arşının ağırlığınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı (sonsuz) kelimelerinin sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.”
(Müslim, Sahîh, nr. 2726)

Sad b. Ebî Vakkâs (r.a.) anlatıyor: Bizler Resûlullah’ın (s.a.s.) yanındaydık. Bir ara bizlere, “Sizler her gün bin sevap kazanmaktan âciz misiniz?” buyurdu. Oturanlardan biri, “Bizler (günde) bin sevabı nasıl kazanırız?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.), “Yüz kere tesbih çekene bin sevap yazılır. Yahut ondan bin günahı silinir,” buyurdu.
Okunuşu: Sübhâne’l-lâh
Manası: “Allah’ım Seni noksanlıklardan tenzih ederim.”Desin.
(Müslim, Sahîh, nr. 2968)

Cehennem azabından korunma duası
Okunuşu: Allâhümme ecirnî mine’n-nâri.
Manası: “Allahım! Beni cehennem azabından koru.”
Kim sabah ve akşam namazından sonra 7 kere okursa; cehennem azabından korunmuş olur.
(Ebû Dâvûd)

Günahları silen zikir:
Enes b. Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiğine göre Nebî (s.a.s.) buyurmuştur ki: “Herkim Cuma günü sabah namazının farzından önce, üç defa;
Okunuşu: “Estağfirullâhellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayye’l-kayyûme ve etûbü ileyhi”
Manası: “O daima diri olan (Hayy), bütün varlığın idâresini yürütendir (Kayyûm), kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tan bağışlanmamı diler ve ona tövbe ederim,
derse, günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa, Allah Teâlâ onu bağışlar.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 82)

Efendimiz (s.a.s.) vitir namazından sonra 3 defa;
Okunuşu: Sübhâne’l meliki’l kuddûsi
Manası: “Mukaddes ve her şeyin sahibi olan Allahım!”
zikrini okurdu.
(Ebû Dâvûd, Nesâî)

Tehlike anında okunacak zikir
Okunuşu: “Bismillâhirrahmânirrahîm, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”
Manası: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Güç, kuvvet ve kudret yalnız yüce ve her şeyden büyük olan Allah’a mahsustur.”
Kişi bunu söylediğinde, Allah Teâlâ onu her türlü bela ve musibetten korur.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 331)

Zor durumdayken okunacak zikir
Okunuşu: “Hasbünellâhu ve ni’me’l-vekîl”
Manası: “Allah bize yeter! O ne güzel bir vekildir.”
(Ebû Dâvûd)

Bunu söyleyen kişiye Allah (c.c.) “kulum doğru söyledi” der.
Okunuşu: Lâ ilâhe ille’l-lâhû vallâhû ekber.
Manası: “Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O Allah en büyüktür.”
Kişi hasta olarak bu zikri yaptığı zaman iyileşmeden vefat ederse cehennem ateşi ona dokunmaz.
(Tirmizî)

Efendimiz (s.a.s.) tarafından cennet hazinelerine benzetilen zikir
Ebû Musa el-Eşarî (r.a.) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (s.a.s.) bana, “Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstermemi ister misin?” buyurdu. Ben, “Elbette isterim ey Allah’ın Resûlü!” dedim. O da;
Okunuşu: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Manası: “Güç kuvvet ve kudret yalnızca Allah’a mahsustur.”
dedi.
(Buhârî, Sahîh, nr. 4205; Müslim, Sahîh, nr. 2704)
  
Hz. Yunus (a.s.)’ın balığın karnında ettiği zikir
Okunuşu: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’zâlimin.
Efendimiz (s.a.s.) tarafından hem dua hem de zikir olarak tavsiye edilmiştir.
(Tirmizî)

Mağlubiyet anında yapılması istenen zikir
İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz sıkıntılı zamanlarında şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâllâhu’l-azîmu’l-halîmu. Lâ ilâhe illâllâhu Rabbü’l-Arşi’l-azîmi. Lâ ilâhe illâllâhu Rabbü’s-semâvâti ve Rabbu’l-ardı ve Rabbu’l-arşi’l-kerîm”
Manası: “Azim ve Halîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Göklerin Rabbinden, yerin Rabbinden ve yüce arşın sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 6345; Müslim, Sahîh, nr. 2730)

Efendimiz (s.a.s.) tarafından çokça tekrarı tesviye edilen zikir
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn”
Manası: “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Doğrusu ben yapılması gerekeni yapmamak suretiyle kendime haksızlık edenlerdenim!”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 345; Nesâî, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 655)

Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor;
Okunuşu: Yâ erhame’r-râhimîn
Diyenlerden sorumlu bir meleği vardır. Kim 3 defa bu zikri tekrarlarsa, sorumlu melek; “merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah sana bakıyor ne istiyorsan hemen iste!” der
(Hakîmi Müstedrek)

Efendimiz’in (s.a.s.) bir oturuşta 100 defa tekrar ettiğini sahabe (r.a.) rivayet etmiştir;
Okunuşu: Rabbi’ğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbu’r-rahîm.
İstiğfara devam edenin Allah (c.c.) sıkıntılarını giderir, darlıktan çıkarır ve geniş rızık verir.
(Ebû Dâvûd, Tirmizî)

Kur’ân-ı Kerîm’i okumanın fazileti
Kim Kur’ân-ı Kerim’den bir harf okursa onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da 10 sevaptır. Ben “elif lâm mim” bir harftir demiyorum, bilakis elif 1, lâm 1 ve mim de 1 harftir.
(Tirmizî)

Mülk Sûresi’nin fazileti
Kur’ân’da 30 ayetten ibaret bir sûre bir adama şefaat etti ve o kişi bağışlandı. O Sure Mülk Sûresi’dir.
(Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce)

Amenâr-rasûlü’nün fazileti
Bakara Sûresi’nin son iki ayetini (amenâ’r-resûlü) yatsı namazından sonra okuyan kimseye bu okuduğu yeter.
(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd)

Allah (c.c.)’ın en çok sevdiği kelam ve melekler için seçtiği zikir;
Okunuşu: Sübhâne rabbi ve bihamdihi.
Manası: “Allahım seni hamdinle tesbih ederim.”
(Müslim, Tirmizî)

Allah’ın (c.c.) en çok hoşlandığı zikir
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve bihamdihi.
Manası: “Allahım seni hamdinle tesbih ederim.”
Kim günde 100 kere okursa günahları deniz yüzeyindeki köpük kadar fazlada olsa silinir.
(Buhârî, Müslim)

Câbir b. Abdullah diyor ki;
Ben Resûlullah’ın (s.a.s.) şöyle dediğini işittim:
“Zikirlerin en üstünü,
Okunuşu: Lâ ilâhe ille’l-lâh
Manası: “Allah’tan başka ilâh yoktur.”
kelime-i tevhididir.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3383)

Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki;
Okunuşu: Radîtü billâhi rabben ve bil’islâmi dînen ve bimuhammedin rasûlâ
Manası: “Rabb olarak Allah’tan, Peygamber olarak Hz. Muhammed’den, din olarak da İslam’dan razı oldum.”
demelidir, böyle derse; cennete girmesi vacip olur.
(Ebû Dâvûd, Nesâî)

Ayet-el Kûrsi’nin fazileti
Efendimiz (s.a.s.) buyurdu ki;
“Her kim, farz namazların arkasından Ayet-el Kûrsi’yi okursa, Cennet’e girmekten onu ancak ölüm men eder. Her kim onu yatacağı zaman okursa, Allâhu Teâlâ ona kendi evi, komşusunun evi ve etraftaki evler hakkında güvence verir.”
(Beyhâki)

Kur’an okuyunuz!
Çünkü Kur’an kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.
(Müslim, Ahmed b. Hanbel)

Yasin Sûresi’nin fazileti
Kim bir gün ve gecede yalnız Allah rızası için Yasin Sûresi’ni okursa onun günahları bağışlanır.
(İbn Sünnî)

Vakıâ Sûresi’nin fazileti
Kim her gece Vakıâ Sûresi’ni okursa kendisine fakirlik isabet etmez.
(İbn Sünnî)

Efendimiz (s.a.s.) buyurdu;
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve’l hamdu lillâhi
Zikri yer ile gök arasını sevap ile doldurur.
(Müslim, Tirmizî)

İhlas, Felak ve Nas Sûreleri’nin fazileti
Sabah-akşam üç kere “İhlas” ile “Muavvizeteyn”i (felak-nas) okumak, bela ve sıkıntılardan korur.
(Tirmizî)

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği dua
Ey Muâz! Allah’a yeminle söylüyorum ki, ben seni seviyorum. Ey Muâz, sana tavsiyem olsun; her namazın peşinden;
Okunuşu: “Allâhümme e’inni alâ zikrike ve şukrike ve hüsni ibâdetike”
Manası: Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibâdet etmek için bana yardım et.”
duasını okumayı sakın ihmal etme.
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 1522)

Hz. Âişe’den (r.anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.), rükûda ve secdede şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Sübbûhun kuddûsün, rabbü’l-melâiketi ve’r-rûhi”
Manası: “Cebrail’in ve meleklerin Rabbi olan Allahım! Sen her şeyden münezzehsin. Çok yüce ve mukaddessin.”
(Müslim, Sahîh, nr.487)

Hz. Âişe’den (r.anh) rivayet edildiğine göre, ayrıca Resûl-u Ekrem (s.a.s.), rükû ve secdelerinde şöyle de dua etmiştir:
Okunuşu: “Sübhânekellâhümme rabbenâ ve bihamdik. Allahümme’ğfir lî”
Manası: “Allah’ım, sana hamd-ü sena edersek bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Sen bizim Rabbimizsin. Allahım beni bağışla.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 794, Müslim, Sahîh, nr. 484)

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği günlük zikir
Ebû-Derdâ’nın (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Herkim, sabah kalktığında ve akşama erdiğinde, yedi defa,
Okunuşu: “Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbü’l-arşi’l-azîm.”
Manası: Allah bana yeter! O’ndan başka ilâh yoktur. Ben ona tevekkül ettim. Allah büyük Arş’ın Rabbidir,
derse, Allah Teâlâ onun hem dinine hem de dünyasına yeter.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5081; İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 70)




15.12.14

Kırk Hadiste Komşuluk Akrabalık ve Dostluk (Kartelalar -41)

Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 42)

Komşusu açlıktan kıvranırken, tok yatan kimse iman etmiş olamaz.”
(İbn Ebî Şeybe, Musannef, Îmân ve Rü’yâ, 6)

Sizden biri kendisi için istediğini din kardeşi için –yahut komşusu için- de istemedikçe (tam) iman etmiş olamaz.”
(Müslim, İman, 71)

Bir adam Hz. Peygamber’e (s.a.s.), “İyi veya kötü yaptığımı nasıl bilebilirim?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Komşularının, ‘İyi yaptın’ dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların, ‘Kötü yaptın’ dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır.”
(İbn Mâce, Zühd, 25)

Ebû Zer (r.a.) şöyle demiştir: “Dostum (Hz. Peygamber) (s.a.s.) bana şunu tavsiye etti: Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşularının hâline bak da uygun bir şekilde kendilerine ondan ikram et.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 143)

Şerrinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.”
(Müslim, Îmân, 73)

Ey mümin hanımlar! Sizden biri –yanık bir koyun parçası dahi olsa- komşusunun ikram ettiği şeyi küçümsemesin.”
(Muvatta, Sıfatü’n-nebî, 10)

Bir Müslüman öldüğünde, yakın komşularından üç hane halkı onun iyi bir insan olduğuna şahitlik ederse, Yüce Allah da onun için şöyle der: “Şahitlikte bulunan kullarımın bildiklerine göre yaptıkları şahitliğini kabul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 409)

Allah’a ve âhiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun; Allah’a ve âhiret gününe iman eden komşusunu rahatsız etmesin; Allah’a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin.”
(Buhârî, Rikâk, 23)

İki kişi birden davet edecek olursa sen kapısı en yakın olana git. Çünkü kapısı en yakın olan en yakın komşudur. Eğer onlardan birisi daha önce davet etmişse, onun davetine icabet et.”
(Ebû Dâvûd, Et’ime, 9)

Resûlullah (s.a.s.) şöyle demiştir: “Ey Ebû Hüreyre! Şüpheli şeylerden titizlikle sakın ki insanların en iyi kulluk yapanı olasın. Kanaatkâr ol ki insanların (Allah’a) en şükredeni olasın. Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev ki (kâmil) mü’min olasın. Komşularına iyi komşuluk et ki (gerçek) Müslüman olasın. Bir de az gül, zira çok gülmek kalbi öldürür.”
(İbn Mâce, Zühd, 24)

Hz. Âişe’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben Hz. Peygamber’e (s.a.s.) “Ey Allah’ın Resulü! Benim iki komşum var. (Ziyaret veya hediye vermede) hangisinden başlayayım?” diye sorduğumda O, şu cevabı verdi: “Kapısı en yakın olandan.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 122-123)

Bir adam Resûlullah’a (s.a.s.) gelerek “Ey Allah’ın Resûlü! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının çok olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız ettiğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “O cehennemde olacaktır.” Buyurdu. Adam bu kez “Ey Allah’ın Resûlü! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının az olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “ O da cennette olacaktır.” buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel, II, 440)

Allah katında arkadaşların en hayırlısı arkadaşına karşı en iyi olandır; komşuların en hayırlısı ise, komşularına karşı en güzel davranandır.”
(Dârimî, Siyer, 3)

Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş arayın.”
(Taberâni, el-Mu’cemü’l-Kebir, IV, 268)

Komşu (komşusunun malını satın almada) öncelik hakkına sahiptir.”
(Buhârî, Hıyel, 14)

Bir arazisi olup ta satmak isteyen kişi onu önce komşusuna teklif etsin.”
(İbn Mâce, Şuf’a, 1)

Zarar vermek te zarara uğramak ta yoktur. Bir kimse (kendi evine destek olmak üzere) komşusunun duvarına ağaç dayayabilir.”
(Ahmed b. Hanbel, I, 313)

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle dua ederdi: “Allahım! İkamet ettiğim yerdeki komşunun şerrinden sana sığınırım.”
(İbn Hibbân, es-Sahîh, III, 307)

Merhametlilere, Rahman merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin! ‘Rahim’ (akrabalık bağı) Rahman kökünden türemiş bir ağaçlıktır. Kim akrabalık ilişkisini sürdürürse Allah da onunla ilişkisini sürdürür; kim de bu ilişkiyi koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 16)

Allah, ‘Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının) adı da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de keserim.’ buyurdu.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akrabalık ilişkilerini sürdürsün!”
(Buhârî, Edeb, 12)

Allah’a ve âhirete inanan, misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve âhiret gününe inanan, akrabalık ilişkilerini sürdürsün…”
(Buhârî, Edeb, 85)

Akrabalarla ilişkiyi sürdüren, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi onlarla ilişkiyi sürdürendir.”
(Buhârî, Edeb, 15)

Akrabalarla ilişkiyi kesen, cennete giremez.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 19)

Bir adam yakınından ihtiyaç fazlası eşyasını ister ve o da yanındaki bu eşyayı ona vermezse kıyamet gününde o eşya zehirli yılan olarak karşısına çıkar.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120)

Herhangi bir yoksula verilen sadaka, bir sadaka sayılırken; yoksul akrabaya verilen, biri sadaka, diğeri ise sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka sayılır.”
(Nesâî, Zekât, 82)

Akrabalık ilişkilerinizi sürdürebilmeniz için soyunuzu tanıyınız. Zira akrabalar arası bağların sürdürülmesi, aile içinde sevgiye, malda bolluğa ve ömrün bereketlenmesine sebeptir.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 49)

Sevabı en hızlı verilecek hayır, iyilik etmek ve akraba ile ilişkiyi sürdürmektir. Cezası en çabuk verilecek kötülük de, azgınlık yapmak ve akraba ile iyi ilişkiyi kesmektir.”
(İbn Mâce, Zühd, 23)

Ruhlar, bir araya gelmiş topluluklardır. Birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşmayanlar ise anlaşamayıp ayrılır.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 159)

Mümin cana yakındır. Başkalarıyla kaynaşmayan ve kendisiyle kaynaşılamayan kimsede hayır yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 400)

Kişi dostunun dini üzeredir. Şu halde sizden biri kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”
(Tirmizî, Zühd, 45)

İyi arkadaşla kötü arkadaşın örneği, misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku alırsın!”
(Müslim, Birr ve Sıla, 146)

Sadece müminle arkadaş ol, yemeğini de takva sahibi olan yesin.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

Resûlullah’ın (s.a.s.) huzuruna bir adam geldi ve; “Yâ Resûlullah! Bir topluluğu seven ama henüz onların aralarına katılmamış kimse hakkında ne dersin?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.); “Kişi sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi.
(Buhârî, Edeb, 96)

Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün nefret edebilirsin. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün dostun olabilir.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 60)

Sizden biri, din kardeşini sevdiği zaman bunu ona bildirsin.”
(Tirmizî, Zühd, 54)

Bir kimse biriyle arkadaşlık kuracağı zaman ona ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü bu sevgiyi pekiştirir.”
(Tirmizî, Zühd, 54)

İyiliklerin en iyisi, kişinin baba dostuna yaptığı iyiliktir.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 12)

(Din) kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (incitici biçimde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”

(Tirmizî, Birr ve Sıla, 58)










9.12.14

Sahabe Efendilerimizden Bazıları Hakkında Kısa Bilgiler (Kartelalar - 37)

Hz. Haris Bin Süreka  (r.a.)
Ensardan ilk şehit olan sahabe

Hz. Nesibe Hatun  (r.a.)
Uhutta vücudu kanlar içinde iken peygambere siper olan hanım sahabe

Hz. Talha Bin Ubeydullah  (r.a.)
Uhutta peygambere atılan oka elini siper edip çolak kalan sahabe

Hz. Abdullah b. EbuBekir  (r.a.)
Sevr mağarasına müşrikler hakkında Efendimize (sav) bilgi götüren sahabe

Hz. Zübeyr Bin Avvam  (r.a.)
Allah yolunda ilk kılıc çeken sahabe

Hz. Musab Bin Umeyr  (r.a.)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ilk diplomatı. Medine’de müslümanlara cemaatle ilk defa namazı  kıldıran sahabi

 Hz. Mihca  (r.a.)
Bedir savaşında ilk şehit olan sahabe

Hz. Abdullah Bin Zeyd  (r.a.)
Ezanı rüyasında ilk gören sahabe

Hz. Eyyub El Ensari  (r.a.)
İstanbul’da metfun meşhur sahabe

Hz. Zeyd    (r.a.)
Kur’an’ı Kerimde ismi geçen sahabe

Hz. Abdullah bin Mesut    (r.a.)
Mekke’de Kur’an’ı Kerim’i ilk kez açıktan okuyan  sahabe

Hz. Kab b. Malik   (r.a.)
Tebuk seferine katılmadığı için Peygamberimiz (s.a.v.) ve ashabın kendisiyle (hakkında ayet nazil oluncaya kadar) 50 gün konuşmadığı sahabe

Hz. Zeyd bin Sabit.   (r.a.)
Halife Hz. Ebu Bekir’in emriyle kitap haline getirilen Kur’an’ı Kerim’i toplama komisyonunun başkanı olan sahabe

Hz. Ebu Seleme (Abdullah)   (r.a.)
Ashaptan Medine’ye ilk hicret eden sahabe

Hz. Ebu Hureyre     (r.a.)
En çok hadis rivayet eden sahabedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona kedileri çok sevdiği için kedilerin babası ismini verdiği 5374 hadis rivayet eden sahabe kimdir?

Hz Osman   (r.a.)
“Zinnureyn” (iki nur sahibi) lakablı, Meleklerin bile hayâ ettiği sahabe

Hz. Ebu Zer Gifari    (r.a.)
Mekke’de ilk kez halkın içersinde “La ilahe İllallah” diyen sahabe

Hz. Abdullah Bin Cübeyr    (r.a.)
İslam tarihinde okçuların emiri (komutanı) adıyla meşhur olan sahabe

Hz. Ebu Basir     (r.a.)
İslam’da ilk gerilla kurucusu olan sahabe

Hz. Dıhyetül Kelbi   (Dıhye İbni Halife)   (r.a.)
Cebrail (a.s.) Resulü Ekrem (s.a.v.)’in huzuruna onun suretinde gelirdi. Bu güzel simalı sahabe

Hz. Osman Bin Talha     (r.a.)
Mekke fethedildiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kabe’nin anahtarını verdiği sahabe

Hz. Ebu Ubeyde Bin Cerrah    (r.a.)
Uhut savaşında Rasulüllah (s.a.v.)’in miğferinin demir halkalarının mübarek yüzüne batması üzerine, dişleriyle halkaları çıkartan, bunu yaparken iki dişi kırılan sahabe

Hz. Saat Bin Muaz    (r.a.)
Ölümünde Rahmanı arşı titreyen sahabe

Hz. Muaz Bin Cebel   (r.a.)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in seni seviyorum dediği sahabe

Hz. Huzeyfe    (r.a.)
Allah Resulü (s.a.v.)’in hendek savaşında düşmanı gözetlemek için  görevlendirdiği, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sır katibini sabahe

Hz. Abdurrahman Bin Avf    (r.a.)
Hz. Osman  ’ı halife ilan eden sahabe

Hz. Habbab b.Eret  (r.a.)
slâm’dan dönmesi için müşrikler tarafından yanmakta olan bir ateşin üzerine sırt üstü yatırılan ama yine de dininden vazgeçmeyen sahabe

Hz. Ebu Lübabe  (r.a.)
Tevbesi ile meşhûr sahâbe

Hz. Erkam b. Ebi'l Erkam  (r.a.)
Evi ilk vakıf olan sahâbe

Hz. Hubeyb bin Adiyy  (r.a.)
Darağacında ilk namaz kılan sahâbe

Hz. Osman bin Maz'un  (r.a.)
Medîne'de ilk vefât eden muhâcir sahâbe

Hz. Übeyy bin Ka'b  (r.a.)
Kırâati ile meşhûr sahâbe

Hz. Velid bin Velid  (r.a.)
Kardeşleri tarafından işkence gören sahâbe

Hz. Beşir bin Sad  (r.a.)
Hz. Ebû Bekire ilk bîât eden sahabe

Hz. Hamza   (r.a.)
Şehidlerin efendisi sahabe

Hz. Abdullah bin Abbas  (r.a.)
Tefsîr âlimlerinin şâhı sahabe

Hz. Abdullah bin Amr bin As  (r.a.)
Hadîs-i şerîf yazması ile meşhûr sahâbe

Hz. Abdullah bin Süheyl  (r.a.)
Bedir'de babasına karşı savaşan sahâbe

Hz. Abdullah bin Zübeyr  (r.a.)
Medîne'de muhâcirlerden ilk doğan sahâbî

Hz. Asım bin Sabit  (r.a.)
Arıların koruduğu sahâbî

Hz. Bilal-i Habeşi  (r.a.)
Peygamber efendimizin müezzini sahabi

Hz. Enes Bin Malik  (r.a.)
Resûlullahın hizmetini gösren sahabi

Hz. Es'ad bin Zürare  (r.a.)
Câhiliye devrinde de tek bir Allaha inanan sahâbî

Hz. Kab bin Malik  (r.a.)
Peygamber efendimizin şâirlerinden olan sahabi

Hz. Muaz bin Cebel  (r.a.)
Helâl ve harâmı iyi bilen sahâbî

Hz. Sehl bin Sa'd  (r.a.)
Medîne'de en son vefât eden sahâbî

Hz. Selman-ı Farsi  (r.a.)
Ehl-i beytten sayılan İranlı sahâbî

Hz. Hatib bin Ebi Beltea  (r.a.)
Peygamber efendimizin elçilerinden olan  sahabi

Hz. İmran bin Husayn  (r.a.)
Meleklerle konuşan Sahâbî

Hz. Kab bin  Züheyr  (r.a.)
Peygamberimizin hırkasını verdiği şâir Sahâbî

Hz. Ümmi Hiram  (r.a.)
Hala sultan olarak tanınan kadın sahabi

Hz. Zeyd bin Harise  (r.a.)
İlk îman eden azatlı köle sahabi efendimiz

Hz. Zeyt bin Sabit  (r.a.)
En meşhur vahiy kâtibi Sahâbî

Hz. Ebu bekir  (r.a.)
Sadakati ile tanınan sahabi

Hz. Ömer   (r.a.)
Adaleti ie biline sahabi

Hz. Halid bin Velid  (r.a.)
Komutanlığı ile tanınan sahabi

Hz. Ebu Ubeyde bin Cerra  (r.a.)
Ümmetin emini olan sahabi

Hz. Zeyd  b Harise  (r.a.)
Kur’an’ı Kerimde ismi geçen sahabi

Hz. Yasir   (r.a.)
İslamın ilk şehidi  sahabi






6.12.14

Ashabı Bedir Sahabe Efendilerimiz (Kartelalar - 33)


Ashabı Bedir Sahabe Efendilerimiz (Kartelalar - 33) Metnini Yazdırılabilir Pdf Formatında İndirmek İçin Buraya Tıklayınız..




1- Bedir Savaşı'na katılanların cennetlik olduklarını bizzat Resulü Ekrem Efendimiz müjdelemişlerdir.

2- Savaşın seyri sırasında kendilerine Allah tarafından gönderilen meleklerin de katıldığı Kur'ân'da bildirilmiş olup bu onlar için ayrıca bir fazilet sebebidir.

3- Ehli kemâl bazı zevatın beyanına nazaran Evliyâullah'dan pek çoğu velilik makamına Bedir ehlinin mübarek isimlerini okumaya devam etmekle nail olmuşlardır.

4- Birçok hastalığa tutulan kimsenin Bedir ehlinin mübarek ismini zikr ederek bu vesile ile şifa taleb edip lütfü ilâhiye mazhar olarak hastalık­larından kurtuldukları rivayet edilmektedir

5- Ehli irfan bir zat: "Hasta bir kimsenin başı­na elimi koyup halis bir niyyetle Bedir ashabının adını okuduğumda mutlak şifa hâsıl olmuştur. Hatta hastanın eceli dahi gelmişse en azından rahatsızlığı hafiflemiştir." demektedir.

6- Bazıları da: "Duadan önce Bedir ashabının isimlerinin okunmasının duânin sür'atle kabulüne vesile olduğunu" söylemişlerdir.

Cafer b. Abdullah şöyle diyor:

"Babam bana Peygamber (S.A.V.)'in bütün ashabını sevmemi vasiyet eder ve şunu ilave ederdi.

"Ey canım yavrum, Bedir ashabının adı zikr edilince duâ kabul olunur, bu mübarek isimleri zikreden kulu, ilâhi rahmet; bereket gufran ve rızâ-ı İlâhî kuşatır. Bu isimleri okuyarak hacetde bulunanın dileği mutlaka yerine getirilir..."

7- "Ehli Bedrin üzerinde bulundurmak, oku­mak, hıfzetmek, düşman üzerine nusret, düşman­ların şerrinden vikayet ve yangın ve hırsız ve boğul­maktan sıyânet ve veba ve tâûn ve cünûn ve emrazı sâireden himayet ve zevali fark ve husûlu gına ve vefâi duyûn ve güfrânü zünûb ve keşfi kürûb ve ten­viri kulûb velhâsıl cemîi matâlibi dünyeviyyeye ve mekâsıdı uhreviyyeye vusul ve celbi menfaii âlakiyye ve enfüsiyye ve ins ve cinnin mazarat-larını def etmek ve merâtibi dünyeviyyeye nail olmak için iksiri mücerreb olduğuna Meşihât-ı İslâmiyye tarafından mücahidini Islamiyyeye hediye olunmuştur."

Şu kadar var ki: Bu mübarek isimlerin okunuşu sırasında herbirinin adı söylenince, Radıyallahü anh (Allah ondan razı olsun) demek lazımdır. Şüphe yok ki Peygamberimizin adı söylenince Sallallahü Aleyhi ve Sellem denecektir. Zira bu edebe riayet etmek, maksadın daha kısa zamanda elde edilmesinde vesiledir.

Cenab-ı Hakk (c.c.) bizleri onların şefaatine nail eylesin. Amin  

---------------


8.11.14

Ayetlerle Kardeşlik ve Hukuku (Kartelalar - 26)

“Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” 
(Hucurât, 49/10)

“Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra ihtilafa düşerek parçalananlar gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.”
(Al-i İmrân, 3/105)

“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yolara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte Allah sakınasınız diye size bunları emretti.”
(En’am, 6/153)

“İnkâr edenler birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Eğer siz birbirine arka çıkıp yardımcı olmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat çıkar.”
(Enfâl, 8/73)

“Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”
(Haşr, 59/9)

“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
(Bakara, 2/208)

“İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”
(Mâide, 5/2)

“Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşsın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.”
(Hucurât, 49/9)

“Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?” 
(Mâide, 5/91)

Onlardan sonra gelen (mümin) ler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimizde hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.””
(Haşr, 59/10)

“Rahman’ın (has) kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yüreyen kimselerdir. Cahiller onlara (hoşa gitmeyen) bir lâf attığı zaman, ‘selâmetle!’ der (geçerler).”
(Furkân, 25/63)

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda cihad eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir.”
(Mâide, 5/54)

İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları sebebiyle, mükâfatları kendilerine iki kat verilecektir.”
(Kasas, 28/54)

“(Kendi din kardeşinizle ilgili) o iftirayı duyduğunuzda, ‘Bunu konuşup yaymanız bize yakışmaz. Haşa! Bu, çok büyük bir iftiradır’ demeli değil miydiniz? ”
(Nûr, 24/16)

“Kibirlenip insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez.”
(Lokman, 31/18)

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”
(Hucurât, 49/11)

“Bir tatlı söz, bir kusur bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, hemen cezalandırmaz, mühlet verir.”
(Bakara, 2/263)

“O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.”
(Zuhrûf, 43/67)

“Müminler, bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.”
(Şûrâ, 43/29)

“İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş.”
(Fussilet, 41/34)

“Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler. Ve derler ki: ‘Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz.’”
(İnsân, 76/8-9)

Söyle o kullarıma: “(İnsanlara karşı ) hep en güzel sözü söylesinler, çünkü şeytan aralarını bozmaya çalışır. Gerçekten şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.””
(İsrâ, 17/53)

Size ne oluyor da Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan: ‘Ey büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu memleketten bizi kurtarıp çıkar. Tarafından koruyup kollanan bir dost bize gönder, katından bize bir yardımcı yolla!’ diye yalvarıp yakaran bir kısım erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?”
(Nisa, 4/75)

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a dayanıp güven. Şüphesiz Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
(Al-i İmran, 3/159)

“Ey iman edenler! Eğer fâsıkın size bir haber getirecek olursa, onun (doğruluğunu) araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa da sataşır yaptığınıza pişman olursunuz.”
(Hucurât, 49/6)

“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”
(Nisa, 4/93)

“(Kurtuluşa eren o müminler), emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”(Müminûn, 23/8)

“Bir iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş) leri hakkında iyi zan besleyip, ‘Bu, apaçık bir iftiradır’ deselerdi ya!”
(Nûr, 24/12)

“O takva sahipleri bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcar, kızdıklarında öfkelerini yener, insanlar (ın kusurlarını) affederler; Allah, iyilik edenleri sever.”
(Al-i İmrân, 3/134)

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar kâfirlere karşı zorlu ve tavizsiz, birbirlerine karşı da son derece şefkatli ve merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir.”
(Fetih, 48/29)

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inanları bağışla.”
(İbrahim, 14/41)

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, bizi sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla beraber olandır.”
(Hucurât, 49/13)

“Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”
(Hucurât, 49/12)

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp onlara yardımcı olanlar var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlama ve bol bir rızık vardır.”
(Enfâl, 8/74)

“Sana yetimler hakkında soru sorarlar. De ki: Onların gerek kendilerini, gerek mallarını iyileştirip geliştirmek, elbette hayırlı bir iştir. Eğer onlara sahip çıkmak için kendileriyle beraber oturmak isterseniz bu da mümkündür; Zira onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyu ıslah ediciden ayırmasını pek iyi bilir. Şayet Allah dileseydi sizi zora sokardı. Muhakkak ki Allah mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Bakara, 2/220)

“Doğrusu Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever.”
(Saff, 61/4)

“Sizin yar ve yardımcınız ancak Allah’tır, Resulüdür ve O’nun emirlerine boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.”
(Mâide, 5/55)

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyiliği teşvik edip, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Peygamberine itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe, 9/71)

“(Müminlerin) kalplerini birbirine ısındırıp kaynaştıran Allah’tır. (Ey Peygamber!) Eğer yeryüzünde olan her şeyi toptan harcasaydın, sen onların kalplerini bağdaştırıp kaynaştırmazdın, ama işte Allah onları bir araya getirip uzlaştırdı. Şüphesiz ki O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Enfâl, 8/63)

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”
(Âl-i İmrân, 3/103)






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...