Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda
harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız
Allah onu bilir
(Âl-i İmran,3/92)
Ey iman edenler, hiçbir alışverişin,
hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmayacağı kıyamet gününe
gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda
harcayın. İnkar edenler ise zalimlerin ta kendileridir.
(Bakara,2/254)
Herhangi birinize ölüm gelip de "Ey
Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktrsen de sadaka verip
iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz
şeylerden Allah yolunda harcayın. (Münafikun,63/10)
Herkesin yöneldiği bir yön vardır.
Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah
hepinizi biraraya getirir. Şüphesiz, Allah'ın gücü herşeye
hakkıyla yeter.
(Bakara,2/148)
İyilik ve takva (Allah'a karşı
gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık
üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü
Allah'ın cezası çok şiddetlidir.
(Mâide,5/2)
(Mallarınızı) Allah yolunda
harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz
Allah iyilik edenleri sever.
(Bakara, 2/159)
İnanan kullarıma söyle, namazı
dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı
bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz
şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
(İbrahim,14/31)
(İbrahim,14/31)
Onlar, Rablerinin rızasına ermek içi
sabredenler, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz
rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve
kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için
dünya yurdunun iyi sonucu vardır.
(Râd,13/22)
Onlar bollukta ve darlıkta Allah
yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir.
Allah iyilik edenleri sever.
(Al-i İmran,3/134)
Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve
başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel
rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi
misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'a mahsustur, fakat
onların çoğu bilmezler.
(Nahl,16/75)
Allah'ın sana verdiği şeylerde
ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana
iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk
isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.
(Kasas,28/77)
De ki:"Şüphesiz Rabbin rızkı
dilediğine bol bol veriri ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her
ne harcarsanız Allah onun yerine başkasının verir. O rızık
verenlerin en hayırlısıdır."
(Sebe,34/39)
Mümin erkekler ve mü'min kadınlar
birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten
alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah'a ve
Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir.
Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Tevbe,9/71)
Mallarını gece ve gündüz; gizli ve
açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında
mükafatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak
değillerdir.
(Bakara,2/274)
(Bunlar), "Rabbimiz, biz iman
ettik. Bizim günahımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru"
diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun
büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde
(Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir.
(Al-i İmran,3/16-17)
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula,
yetime ve esire yedirirler. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:)
"Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir
karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz." (İnsan,76/8-9)
O halde, gücünüz yettiği kadar
Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi
iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa
işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
(Tegâbun,64/16)
(Tegâbun,64/16)
İşte onların, sabredip kötülüğü
iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden
Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükafatları
kendilerine iki kez verilecektir.
(Kasas,28/54)
Onlar, Allah anıldığı zaman
kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı
dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah
yolunda harcayan kimselerdir.
(Hac,23/35)
Onlar, korkarak ve ümid ederek
Rablerine ibadet etmek için yatakalarından kalkarlar. Kendilerine
rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.
(Secde, 32/16)
Şüphesiz, Allah'ın kitabını
okuyanlar, namazını kılanlar ve kendilerine rızık olarak
verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda
harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.
(Fatır,35/29)
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik
yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık
ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size
öğüt veriyor.
(Nahl,16/90)
Size ne oluyor da, Allah yolunda
harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası
Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce
harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların
derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir.
Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti)
vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır.
(Hâdid, 57/10)
Allah'a ve Resulüne iman edin ve sizi
üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda)
harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var
ya; onlar için büyük bir mükafat vardır. (Hadîd,57/7)
Mallarını Allah yolunda harcayanların
durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir
tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş
olandır, hakkıyla bilendir.
(Bakara,2/261)
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret
gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını
harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak
suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz
toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini
çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar
kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler
topluluğunu hidayete erdirmez.
(Bakara 2/264)
Siz, insanlar için çıkarılmış en
hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve
Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri
için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu
fasık kimselerdir.
(Al-i İmran, 3/110)
Onlar gaybe inanırlar, namazı
dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de
Allah yolunda harcarlar.
(Bakara, 2/3)
Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını
soruyorlar. De ki:"Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba,
akraba,yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır
olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir."
(Bakara,2/215)
(Bakara,2/215)
Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir
şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,
yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya,
elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve
övünen kimseleri sevmez.
(Nisâ,4/36)
Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda
(Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş
olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verdiklerinden dolayı
içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç
içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim
nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa
erenlerin ta kendileridir.
(Haşr,59/9)
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya
çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim
cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah
her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakiriniz. Eğer ondan
yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir topluluk getirir de
onlar sizin gibi olmazlar.
(Muhammed, 47/38)
Rüştüne erişinceye kadar, yetimin
malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de
yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.
(İsra,17/34)
(İsra,17/34)
Yetime mallarını verin. Temizi pis
olana (helâli harama) değişmeyin. Onların mallarını kendi
mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.
(Nisâ,4/2)
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış
yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
(İsra,17/26)
Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? Seni ihtiyaç
içinde bulup da zengin etmedi mi? Öyleyse sakın yetimi ezme! Sakın
isteyeni azarlama! Rabbinin nimetlerine gelince; işte onu anlat.
(Duha, 93/6-11)
Hayır, hayır! Yetime ikram
etmiyorsunuz. Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik
etmiyorsunuz. Haram helal demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
Malı da pek çok seviyorsunuz.
(Fecr,89/17-20)
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin
malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı
adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiğiyle sorumlu
tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile
olsa adil olun. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları
Allah size öğüt alasınız diye emretti.
(En'am,6/152)
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü
yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi
özendirmeyen kimselerdir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş
yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.
(Maûn, 107/1-7)
(Maûn, 107/1-7)
Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak
vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını)
göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşa atılmadı. Sarp yokuşun ne
olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek (kçle azat
etmek)tir. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı
olan bir yetimi yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
(Beled, 90/8-16)
(Beled, 90/8-16)
* * *