peygamber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
peygamber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21.6.18

Sevelim, Sevilelim, Dünya Kimseye Kalmaz

Sevmek, sevilmek ne güzel.

İnsanların muhabbetini teveccühünü görmek ne güzel.

Gözlerde samimiyet,

        Yüzlerde parıltı görmek,

                                           Sevildiğini bilmek ne güzel.

Demek ki sevmiş seni Yaradan,

Sevmiş de yaratmış,

                       Sevmiş de sevdirmiş,

Gönüllere muhabbetini serpiştirmiş.

Sevgiyi yaradanı sevmek ne güzel.

 Yaradan kusurumuzla sevmiş,

              Kulunu kusuruyla sevmek ne güzel,

Yaradan affetmiş,

              Kulunu affetmek ne güzel,

Şefkat, merhamet ne güzel,

Rabbimin sevdiği, Ey Gül Yüzlü Peygamber (s.a.v.)

Senden gördüklerimiz öğrendiklerimiz ne güzel!

Ey Allah'ım, gönderdiğin Peygamber, din ne güzel.

Sen,                 Ne güzelsin, güzeli bilmek ne güzel.

13.9.14

Kuran'dan Peygamber Duaları (Kartelalar - 3)

Hz.Adem(a.s) ve Hz. Havva'nın Duası (Araf-23) :
Ey Bizim Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Şayet sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uğrayanlardan oluruz.

Hz.Nuh(a.s)'ın Duası (Nuh-28) :
Ya Rabbi, beni, anamı, babamı ve evime mü'min olarak girenleri, erkek ve kadın olarak bütün mü'minleri affeyle.

Hz.Nuh(a.s)'ın Duası (Hud-47) :
Hakkında kesim bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana merhamet etmezsen, her şeyi kaybedenlerden olurum.

Hz.Nuh(a.s)'ın Duası (Kamer-10) :
Ya Rabbi ben mağlubum. Artık sen bana yardım eyle.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (İbrahim-40) :
Ya Rabbi, neslimden çoğunu namazı devamlı olarak ve gereğince kılan kullarından eyle. Duamı lütfen kabul buyur Ya Rabbi.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (İbrahim-41) :
Ey Rabbimiz, beni, ana babamı ve bütün mü'minleri kıyamet günü affeyle.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Şuara-83) :
Ya Rabbi bana hikmet ver ve beni salihler arasına dahil eyle.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Saffat-100) :
Ya Rabbi salih evlatlar lütfet bana.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Mümtehıne-4) :
Ey Yüce Rabbimiz, yalnız sana güvenip dayandık, sana yöneldik ve sonunda da senin huzuruna varacağız.

Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Mümtehıne-5) :
Ey Yüce Rabbimiz, bizi kafirlere deneme konusu kılma, affet bizi. Çünkü sen Aziz ve Hakimsin; mutlak galib, tam hüküm ve hikmet sahibisin

Hz.Lut(a.s)'ın Duası (Ankebut-)30 :
Ya Rabbi, bu müfsitler, bu bozguncular gürühuna karşı bana sen yardım eyle.

Hz.İsmail(a.s) ve Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Bakara-127) :
Ey bizim Kerim Rabbimiz! Yaptığımız bu işi kabul buyur bizden. Hakkıyla işiten ve hakkıyla bilen ancak sensin.

Hz.İsmail(a.s) ve Hz.İbrahim(a.s)'ın Duası (Bakara-128) :
Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.

Hz.Yakup(a.s)'ın Duası (Yusuf-86) :
Sıkıntımı, keder ve üzüntümü sadece Allah'a arzediyorum.

Hz.Yusuf(a.s)'ın Duası (Yusuf-101) :
Ey gökleri ve yeri yaratan. Dünyada da, ahirettede Meevlam, yardımcım Sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni salihler(iyi insanlar) zümresine dahil eyle.

Hz.Eyüb(a.s)'ın Duası (Enbiya-83) :
Ya Rabbi bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.

Hz.Yunus(a.s)'ın Duası (Enbiya-87) :
Ya Rabbi Sensin ilah, senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlıklardan münezzehsin. Yücesin. Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Araf-143) :
Sübhansın Ya Rabbi, tevbe ettim. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi dünyada seni görmemizden de münezzehsin. Ben iman edenlerin ilkiyim.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Araf-151) :
Ya Rabbi, beni ve kardeşimi affet. Rahmetine bizi de dahil et; çünkü merhamet edenlerin en merhametlisi sensin.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Araf-155) :
Sensin bizim mevlamız, affet bizi, merhamet eyle. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Araf-156) :
Bize bu dünyada da ahirette de iyilik nasip et. Biz sana yöneldik, senin yolunu tuttuk.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Taha-25-27) :
Ya Rabbi, göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin bağını çöz. Ta ki sözümü anlasınlar.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Kasas-16) :
Ya Rabbi ben kendime yazık ettim. Affeyle beni.

Hz.Musa(a.s)'ın Duası (Mü'min-27) :
Ben, ahirete, hesap gününe inanmayan her kibirli ve zorbadan benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım.

Hz.Süleyman(a.s)'ın Duası (Neml-19) :
Ya Rabbi, beni nefsime öyle hakim kıl ki gerek bana gerek ana-babama ihsan ettiğin nimetlere şükredeyim. Seni razı edecek güzel ve makbul işler yapabileyim. Bir de, lütfedip beni salih kulların arasına dahil eyle.

Hz.Süleyman (a.s)'ın Duası (Sad-35) :
Ya Rabbi affet beni ve bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü sen lütufları son derece bol olan Vehhabsın.

Hz.Zekeriya(a.s)'ın Duası (Al-i İmran-38) :
Ya Rabbi, bana senin tarafından tertemiz, hayırlı zürriyet ihsan eyle. Şüphesiz ki sen dualar işitip icabet edensin.

Hz.Muhammed(s.a.v.)'in Duası (İsra-80) :
Ya Rabbi, gireceğim yere dürüst olarak girmemi, çıkacağım yerden de dürüst olarak çıkmamı nasip et ve kendi katından beni destekleyecek kuvvetli bir delil ver bana.

Hz.Muhammed(s.a.v.)'in Duası (İsra-80) :
Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben yalnız ona dayanırım. Çünkü O, büyük Arşın, muazzam hükümranlığın sahibidir.

Hz.Muhammed(s.a.v.)'in Duası (Tevbe-129) :
Allah'ım, ey yerleri ve gökleri yaratan! Ey görünen görünmeyen ne varsa bilen. Hakkında ihtilaf ettikleri her meselede kulların arasında sen elbette hükmedeceksin. Ben bu güven içinde bekliyor ve sabrediyorum.

Hz.Muhammed(s.a.v.)'in Duası (Zümer-46) :
Ya Rabbi adaletle hükmünü ver. Rabbimiz Rahmandır. Sizin bunca isnat ve iftiralarınıza karşı Müsteandır. (Yardım istenilecek olan yine O'dur.)

Meleklerin Mü'minlere Duası (Mü'min-7) :
Ey ulu Rabbimiz, senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır! O halde tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanları mağfiret eyle ve onları o cehennem azabından koru!








23.2.13

Gül Bahçesinden Bir Demet





Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.  (Tirmizî, İlm, 14 )


“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.” (Sahih-i Buhari- İlk hadis)
Açıklama: (Mekke’den Medine’ye herkes Allah için hicret ediyordu. Ancak ismini bilemediğimiz bir sahabi, sevdiği Ümmü Kays adındaki bir kadın için hicret etmişti. Şüphesiz bu zat bir mü’mindi ama, niyet ve düşüncesi davranışlarının önünde değildi...  O da bir muhacirdi ama, Ümmü Kays’ın muhaciriydi. Ancak Allah için katlanılabilecek bunca meşakkate o, bir kadın için katlanmıştı. İsim zikredilmeden, bu hâdise, Allah Resûlü’nün yukarıda zikrettiğimiz mübarek sözüne mevzu olmuştur. Sebebin husûsiyeti, hükmün umûmiyetine mâni değildir. Onun için bu hadîsin hükmü, umumidir, her işe ve herkese şâmildir. )


Hz. Abdullah b. Mesud (radıyallahu anh), İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Zekatını vermek suretiyle mallarınızı koruyup takviye edin.. hastalarınızın tedavisinde sadakanın belaları defediciliğini değerlendirin.. bela ve musibetlere karşı da her zaman Allah’a duaya yönelin!.” (Mecmeu`z-Zevâid, 3,63; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 10,128)


“Al lah, kar şı lık ola rak cen ne ti ve rmek suretiyle mü min ler den can la rı nı ve mal la rı nı sa tın al mış tır.” (Tevbe Suresi, 111)



“Sizden kime dua kapısı açılmışsa, ona pek çok hayır kapısı açılmış demektir.” 


Hazreti Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallalahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuşlardır: "Başkaları hakkında hüsn ü zan beslemek, kişinin kulluğunun güzelliğindendir." (Ebû Davud, 2/716;Müsned, 2/297


Sahabe-i güzîn efendilerimizin Hadis ilminde herkesçe hüccet kabul edilen seçkinlerinden Hazreti Ebû Hureyre (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (aleyhi efdalüssalavâti vetteslîmât) şöyle buyurur: “Kim bir mümin kardeşinin dünyaya ait bir sıkıntısını giderirse, Cenab-ı Allah da onun ahirete ait bir sıkıntısını giderir. Yine kim iman sahibi bir kardeşinin ihtiyacını giderirse,  Allah ü Zü’l-Cemâl de onun ihtiyacını giderir. Kim de inanmış bir kardeşinin herhangi bir kusurunu gizlerse, Settar olan Yüce Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. -Unutulmasın ki- kul, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, 1, 63; Biraz farklılıkla: Buhari, Mezalim, 3; Birr, 59; Ebû Davud, Edeb, 38; Tirmizî, Hudûd, 3)



Hazreti Ali (radiyallahü anh) Peygamber Efendimiz'in (aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “İnsanların en kerimi olmak isteyen Allah'a karşı takva duygusuyla dopdolu olsun..  en kuvvetli olmayı dileyen Allah'ın havl ve kuvvetine sığınıp O'na mütevekkil bulunsun.. ve her kim de insanların en zengini olmayı murad ederse kendi elindekinden çok Allah'ın bitip tükenmeyen hazinelerine güvensin.”   Müsnedü'ş-Şihab, 1/234; (az farkla) el-Müstedrek, 4/301; Mecmeu'z-Zevaid, 2/967 

 Hazreti Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, her ifadesi lâl ü güher Efendiler Efendisi şöyle buyurur: “Çok gülmeyiniz! Zira çok gülmek kalbi öldürür." (İbn Mace, Zühd, 19)


Ebû Hureyre (radıyallahu azze ve celle anh) insanlık âleminin şeref tablosu Efendimiz (aleyhi ekmelüttehayâ)’nın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Mümin, aldansa da aldatmayı asla düşünmeyen ve şartlar ne olursa olsun her zaman kendi karakterini sergileyen bir asil; fâcir ise, türlü türlü ayak oyunlarına teşebbüs etmekten hiçbir zaman sıkılmayan seviyesiz bir zelildir.” Ebû Davud, Edep, 5; Tirmizî, Birr, 41; Müsned, 2/294


Sahabe-i güzîn efendilerimizden Abdullah ibn-i Amr (radıyallahü anh) hazretleri, Peygamber-i zîşan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Dünyaya gönülde yer vermemek hem kalbi rahatlatır hem de bedeni. Ona perestiş etmek ise sadece tasa ve hüznü artırır. Gayr-ı ciddi ve laubali olmaya gelince, o, kalbi katılaştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz." Müsned-i Şihab, 1, 188; Feyzu’l-Kadîr, 4, 74


Tebük seferine hazırlanılırken Resulullah (s.a.s.)'in emri üzerine, sahabiler (r. anhum) orduya sadaka, nafaka ve binek hayvanları getirmeye başladılar. Hz. Ebu Bekir (r.a.) malının tamamı olan 40 bin dirhem altın getirdi. Resulullah (s.a.s.) ona: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca o: "Onlara Allah ve Resulünü bıraktım" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.) malının yarısını getirdi. Resulullah (s.a.s.) ona da: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca Ömer (r.a.): "Evet, malımın yarısını" diye cevap verdi. Abdurrahman ibnu Avf iki yüz evkiye altın, Asım ibnu Adiy yetmiş deve yükü hurma getirdi. Hz. Osman (r.a.) ise ordunun üçte birini techiz etti. İbnu Hişam'ın bildirdiğine göre Osman ibnu Affan bu sefer için büyük bir infakta bulundu; öyle ki, o zamana kadar hiç kimse bu kadar infakta bulunmamıştı. Osman ibnu Affan, Tebuk gazvesinde dar durumda olan orduya bin dinar infak etti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.) mealen şöyle buyurdu: "Allah'ım! Osman'dan razı ol, çünkü ben ondan razıyım." 


Yumurta büyüklüğünde bir altın getirip, başka hiçbir malı olmadığını, ama bunu sadaka olarak vermek istediğini söyleyen bir adama Resulullah şöyle buyurdu: "Sizden biriniz sahip olduğu servetini getirir ve "şu sadakadır" diye verir sonra da oturur, insanların zekâtlarını alacağım diye onlara avuç açar. Sadakanın en hayırlısı kendisi başkasına muhtaç olmayacak kadar arkada malı var iken verilenidir" (Sünen-i Ebû Dâvud, Zekât, 42).


"Ve harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisinin arasındadır, dengelidir" (el-Furkan, 25/67).


“Ashabıma sebbetmeyiniz sizden birisi uhud dağı kadar sadaka vermiş olsa onlardan birinin bir müd, yarım müd sadakasına ulaşamaz.” (Sahîhul-Buharî (Fezail-i Ashabı Nebi) IV, 195;  bk. Hayatus-Sahâbe II, 559 (Abdurrahman b. Avfla ilgili olarak).)  
Açıklama: Rasulüllah (s.a.v) daha sonra müslüman olan sahabelerine, ilk müslüman olan sahabelerine yetişemeyeceklerini ihtar etmektedir. 


Hz. Peygamber dünya malları karşısındaki tavrını şöyle belirtmiştir: "Eğer benim "Uhud dağı kadar altınım bulunsa, borç için sakladığımdan başka, ondan yanımda bir dirheminin üç gece kalmaması beni sevindirir" (Buhârî, Temenna', 2; Rıkâk, 14; Müslim, Zekât, 31, 32; İbn Mâce, Zühd, 8).


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...