“Müslüman, diğer Müslümanların elinden
ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların can ve malları
konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir.” (Tirmizî, Îmân, 12)
“Bir kişinin kalbinde iman ile küfür,
doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir
arada bulunmaz.”
(İbn
Hanbel, II, 349)
“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur; ahde
vefa göstermeyenin ise dini yoktur.” (İbn Hanbel, III, 134)
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda
yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği
zaman sözünde durmaz.” (Buhârî,
Vesâyâ, 8; Müslim, Îmân, 107)
“Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam
bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar
kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet
edildiğinde hıyanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verdiğinde cayar.
Husumet sırasında haktan sapar.” (Buhârî, Îmân, 24)
“Kulun kalbi doğru oluncaya kadar imanı dosdoğru
olmaz. Dili doğru oluncaya kadar da kalbi dosdoğru olmaz. Komşusunun
kendisinden bir kötülük gelmeyeceğine emin olmadığı
kimse de cennete giremez.”
(İbn
Hanbel, III, 199)
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Din samimiyettir.” “Kime karşı?” diye sorulunca, “Allah’a, kitabına,
Peygamberi’ne, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara.” buyurdu. (Müslim, Îmân, 95)
“(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda,
bu (Mekke) şehrinizde bu (Arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız,
mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir.”
(Buhârî,
İlim, 9; Müslim, Kasâme, 30)
“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona
hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor
durumda yüzüstü bırakmaz…”
(Tirmizî,
Birr, 18)
“Sana bir şey emanet eden kişiye
emanetini (hakkıyla koruyarak) iade et. Sana
hainlik edene sen hainlik etme.”
(Tirmizî,
Büyû’, 38; Ebû Dâvûd, Büyû’, İcâre, 79)
“Bir konuda seni tasdik ettiği (sana
inandığı) hâlde kardeşine yalan söylemen ne kadar
büyük bir ihanettir!”
(Ebû
Dâvûd, Edeb, 71)
“Kıyamet gününde ihanet eden her kişi
için bir sancak dikilecek ve bu falanın
ihanetidir’ denilecektir.”
(Müslim,
Cihâd, 12)
“Allah’ım, açlıktan sana sığınırım.
Şüphesiz o kötü bir arkadaştır.Hıyanetten de sana sığınırım. Çünkü o pek kötü
bir sırdaştır.”(Ebû
Dâvûd, Vitr, 32)
“Müslümanlar arasında aldatma
olamaz!Bizi aldatan, bizden değildir!”
(Dârimî,
Büyû’, 10; Müslim, Îmân, 164)
Resûlullah (s.a.s.) “Size oruç, namaz ve
sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu. Sahâbe “Elbette
ey Allah’ın Resûlü.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “İki
kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise (imanı) kökünden
kazır.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 50; Tirmizî,
Sıfatü’l-kıyâme, 56)
“Ara bozuculuk yapan, yaptığı iyiliği
başa kakan ve cimri olan kimse cennete giremez.”
(Tirmizî,
Birr, 41)
“Bana kendi adınıza altı şeyin
güvencesini verin, ben de size cennetin güvencesini vereyim: Konuştuğunuzda
doğru söyleyin, söz verdiğinizde sözünüzü tutun, size (bir şey) emanet
edildiğinde ona riayet edin, iffetinizi koruyun, gözlerinizi (bakılması yasak
olandan) sakının ve
ellerinizi (haramdan) çekin.”
(İbn
Hanbel, V, 323)
“Öyle insanlar vardır ki (adeta) hayrın
anahtarları, şerrin sürgüleri gibidir. Kimisi de şerrin anahtarları ve hayrın
sürgüleri gibidir. Ne mutlu! Yüce Allah’ın, hayrın anahtarlarını ellerine
verdiği o kimselere! Ve yazıklar olsun Yüce Allah’ın şerrin anahtarlarını
ellerine verdiği o kimselere!”
(İbn
Mâce, Sünnet, 19)
“İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı
insanların kendisinden çekindiği kimsedir.”
(Mâlik,
Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)
Dört özellik vardır ki bunlar sende
varsa dünyada elde edemediklerine üzülme: emaneti korumak, doğru sözlü olmak,
güzel ahlak ve helal rızıkla beslenmek. (İbn Hanbel, II, 177)
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden ya
hayır söylesin ya da sussun! Allah’a ve âhiret gününe iman eden komşusuna
eziyet etmesin! Allah’a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin!” (Buhârî, Rikâk, 23)
“Kıyamet günü Allah katında (hesabı sorulacak)
en büyük ihanetlerden biri, kişinin eşiyle birlikte olduktan sonra onun sırrını
ifşa etmesidir.”
(Müslim, Nikâh, 124)
“Dikkat edin! Yalancılıktan kaçının.
Çünkü ister ciddi olsun, isterse şaka yollu olsun yalan söylemek Müslüman’a
yakışmaz. Sakın kimse yerine getirmeyeceği bir şeyi küçük yaştaki çocuğuna
(bile) vaat etmesin (bu davranış da yalancılığa girer).” (İbn Mâce, Sünnet, 7)
Abdullah b. Âmir şöyle anlatır: “Bir gün
Resûlullah (s.a.s.) evimizde otururken annem, (bana) ‘Yanıma gel. Bak sana ne
vereceğim!’ diyerek beni çağırdı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), ‘Çocuğa ne
vereceksin?’ diye sordu. Annem, ‘Ona hurma vereceğim.’ deyince, Hz. Peygamber
(s.a.s.) şöyle buyurdu: Dikkat et! ‘Eğer çocuğa bir şey vermeseydin, bu söz
(amel defterine) bir yalan olarak yazılacaktı.’”
(Ebû
Dâvûd, Edeb, 80)
“‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de
iyilik yaparız; zulmederlerse biz de zulmederiz’, diyen zayıf karakterli
kimseler olmayın. Bilâkis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı,
kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.”
(Tirmizî,
Birr, 63)
“Birbirinize nefret ve düşmanlık
beslemeyin. Birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın
kulları! Kardeş olun! Bir Müslüman’ın (din) kardeşine üç günden fazla küsmesi
helâl değildir.”
(Buhârî,
Edeb, 57)
“Kardeşinle (düşmanlığa varan)
tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine
getiremeyeceğin sözü verme.” (Tirmizî,
Birr, 58)
“Ey diliyle iman edip, kalbine iman
girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli
hâllerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hallerini araştırırsa Allah
da onun gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde
bile (gizlice yaptıklarını
ortaya çıkararak) rezil eder.”
(Ebû
Dâvûd, Edeb, 35)
“El sıkışın içinizdeki kin gitsin,
birbirinize hediyeler verin sevginiz artsın ve
düşmanlıklar yok olsun.”
(Mâlik,
Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 4)
“Şüphesiz ben de bir insanım. Sizler
bana davalarınızı arz ediyorsunuz. Olabilir ki sizden biri delilini diğerinden
daha düzgün ifadelerle savunur, ben de duyduklarıma dayanarak onun lehine
hükmederim. Ben kimin lehine kardeşinin hakkından bir şeye hükmetmiş isem o
kimse bunu almasın. Çünkü ben ona ancakateşten bir parka vermişimdir.”
(Buhârî,
Hıyel, 10)
“Allah’a hiçbir şeyi ortak
koşmayacağınıza, zina etmeyeceğinize, hırsızlık yapmayacağınıza, Allah’ın haram
kıldığı bir canı haksız yere öldürmeyeceğinize biat edin…”
(Müslim,
Hudûd, 41)
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Biri
arkadaşına hainlik etmediği müddetçe, ben iki ortağın üçüncüsüyüm (onlara
yardım eder ve onları korurum). Ama onlardan birisi diğerine hainlik ederse,
ben aralarından çekilirim.” (Ebû
Dâvûd, Büyû’, 26)
“Sözü ve muamelesi doğru, dürüst tüccar;
(kıyamet gününde) peygamberler, peygamberleri tasdik eden doğru kimseler ve
şehitlerle beraber olacaktır.” ( Tirmizî, Büyû’, 4)
“Alışveriş yapanlar birbirlerinden
ayrılmadıkları sürece (alışverişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler.
Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alışverişleri
bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, (yaptıkları)
alışverişin bereketi gider.” (Ebû
Dâvûd, Büyû’, 51)
Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine
göre, Resûlullah (s.a.s.), (bir bedevinin kıyametin ne zaman kopacağını sorması
üzerine) şöyle buyurdu: “Emanet zayi edildiği vakit kıyameti bekle!” Bunun
üzerine bedevi, “Emanetin zayi edilmesi nasıl olur yâ Resûlallah?” diye
sorunca, Hz. Peygamber “Yönetim, ehli olmayan kimseye verildiğinde kıyameti
bekle.” buyurdu. (Buhârî,
Rikâk, 35)
“Aman dikkat edin! Anlaşmalı olarak
Müslüman topraklarında yaşayan gayrimüslimlerin mallarını haksız yere
ellerinden almak helâl değildir...”
(Ebû Dâvûd, Et’ime, 32)
“Bilesiniz ki! Kim Allah’ın ve
Resûlü’nün güvencesi altında bulunan anlaşmalı bir kimseyi (zimmîyi) öldürürse,
Allah’a verdiği sözü bozmuş olur ve cennetin kokusunu dahi alamaz.” (Tirmizî, Diyât, 11)
“Kim birine can güvenliği konusunda
teminat verip de daha sonra onu öldürürse kıyamet gününde zulüm sancağını
taşıyacaktır.”
(İbn
Mâce, Diyât, 33)
“Kim şu üç şeyden uzak olarak ölürse
cennete girer: Kibir, ganimet malına hainlik ve borç.”
(Tirmizî,
Siyer, 21)
“Emanete ihanet eden erkek ve kadının,
had cezasına çarptırılanın ve (din) kardeşine kin besleyenin şahitliği caiz
değildir.”
(İbn
Mâce, Ahkâm, 30)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder