öneri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öneri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11.3.17

Bir Öneri - Okullarda Çağrı Filmi İzletilsin


Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarımızda gerek zorunlu gerekse seçmeli din derslerinde sınıflardaki projektörler kullanılarak Çağrı, Hz.Ömer gibi, Diyanet İşleri Başkanlığımızın da uygun göreceği dizi, çizgi film ve filmlerin, öğrencilerin yaşları ve sınıfları da dikkate alınarak gösterilmesinin, bunun öğretmenlerin insiyatifinde değil düzenli ve sistemli bir şekilde, disiplinle yerine getirilmesinin, okullara gerekli cd ve videoların elektronik ortamda ulaştırılmasının, telif hakkı ve gösterim hakkı hususlarının da halledilmesiyle öğrencilere gösterilmesinin son derece faydalı ve hayırlı olacağını, öğrencilerin ilgisini de çekeceğini düşünüyoruz. Telif hakları konusunda Kültür Turizm Bakanlığı da devreye girebilir, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ortak çalışmasıyla güzel ve faydalı bir hizmet olacaktır.

Seçmeli derslerde olduğu gibi burada da gönüllülük esas alınabilir, izlemek istemeyene zorla izletilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu yazıyı okuyup siz de böyle bir uygulamanın faydalı olacağını düşünüyorsanız BİMER ve CİMER üzerinden sesimizi ilgili kurum ve kuruluşlara  duyurabiliriz.

Selam ve dualarımızla..

18.1.15

Her Müftülüğe Resmi Twitter ve Facebook Hesabı Açılması Önerisi - (Diyanet İşleri Başkanlığınca Yapılabilecek Bazı Proje Önerileri -3)

Sosyal medya toplumumuzda da, tüm dünyada olduğu gibi yaygın olarak kullanılmaktadır. Devlet kurumlarımızın da bu gelişmelere kayıtsız kalmayıp birer birer sosyal medya hesapları(facebook,twitter vb.) açtıklarını görüyoruz. 

Yapılan iş gereği il ve ilçe müftülüklerimiz toplumla diğer devlet kurumlarından çok daha iç içe çalışmakta ve etkileşimde bulunmaktadılar. 

Verilen hizmetin kalitesi etkileşimin artması ile de doğru orantılı olarak artmaktadır. 

Gelinen bu noktada önerimiz her il ve ilçe müftülüğünün en az birer Facebook ve Twitter hesaplarının olması, bu resmi hesapların gov.tr uzantılı resmi siteleri üzerinde duyurulması ve buradan gelebilecek soru-görüş ve önerileri alarak vatandaşımızla ve bilhassa bu mecraları yoğun kullanan gençlerimizle daha etkili iletişimin kurulmasıdır. 

Bir sonraki adımda belki her din görevlimiz için de bu sosyal medya hesapları gündeme gelebilir, ya da imkanı olan din görevlilerimiz bu konuda özendirilebilir, ancak ilk planda her il ve ilçe müftülüğü için, müftülük seviyesinde sosyal medya kesinlikle kullanılmalıdır. Buradan vatandaşın istek ve sorularına cevap verilebilir, duyurular, hutbeler, vaazlar ve dini paylaşımlar yayınlanabilir. 

Ayrıca yöre halkı ile de lokalde yakın ve şahsi(bire bir) ilişkiye geçilmiş olur. Bir genelge ile ya da müftülüklere gönderilecek bir resmi yazı ile bu işlem tesis edilebilir.

Bu proje hayata geçirilirse, sosyal medyada bir müslümanın nasıl davranması gerektiği ve bu mecraların da dine uygun nasıl kullanılacağı Diyanet İşleri Başkanlığımız Müftülüklerince halkımıza uygulamalı olarak gösterilmiş olur. Pratikte bazı din görevlilerimizin bu mecraları etkili bir şekilde ve dini çerçevede kullandıklarını, çok güzel ve faydalı paylaşımlarda bulunduklarını görmekteyiz.


Bu konuda siz de BİMER üzerinden ya da doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığına yazarak gündem oluşturabilir, fikrinizi beyan edebilirsiniz.

Önerimizin dikkate alınması dileğiyle.

Harem-i Şerif ve Mescid-i Nebevi'den Canlı Yayın Yapan Bir Site Önerisi - (Diyanet İşleri Başkanlığınca Yapılabilecek Bazı Proje Önerileri -2)


Harem-i Şerif ve Mescid-i Nebevi'den canlı yayın yapan televizyon kanalları mevcut, ara ara  bu yayın Youtube video sitesi üzerinden de yapılmakta ve Suudi Arabistan'a ait .gov uzantılı sitelerden de bu yayın ara ara yapılmaktadır ancak sürekli ve kaliteli bir yayın yapılmamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinde de bu yayınlardan alınan görüntüler link olarak verilmektedir ancak ana kaynakta yaşanan aksaklık ve kesintilerden bu linkler de etkilenmekte ve sürekli olarak çalışmamaktadır. Bu noktada önerimiz DİB'nın bu konuda teknik altyapıyı kurarak kendi serverları üzerinden tüm dünyaya canlı yayını (live stream) sağlamasıdır. Bu konuda Suudi Arabistanda bulunan benzer makamlarla da iletişime geçip ortak bir proje yürütülebilir ya da en azından Suudi makamlarına verecekleri hizmetin kesintisiz ve büyük ölçeklerde verilebilecek altyapıya sahip olması noktasında teşvik edilebilir, cesaretlendirme ve tavsiyeler ile yönlendirmeler yapılabilir.

Gelişen teknoloji bu hizmetin sunulmasını kaçınılmaz hale getirmektedir, bu hizmet ne kadar çabuk ve ne derece kaliteli yapılırsa o denli faydalı olur. Zira hadis-i şeriflerde Kabe-i Muazzamanın seyrinin dahi sevap olduğu geçmektedir. 

www.kaabalive.net internet sitesi üzerinden bu yayınları vermeye çalışsak da ana kaynaklarda yaşanan aksaklıklardan ve kesintilerden muzdaribiz, site ziyaretçilerine mahçup olabiliyoruz. Burada kesinlikle kaliteli ve geniş ölçekli kesintisiz bir hizmete ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu konuda siz de BİMER üzerinden ya da doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığına yazarak gündem oluşturabilir, fikrinizi beyan edebilirsiniz.

Saygılarımızla.


9.1.14

Devlet Yönetiminde İnovasyon - Elektronik Suç Duyurusu ve Elektronik İhbar

Devlet Yönetiminde İnovasyon Kavramı başlığı altında, devletimiz ve milletimiz için faydalı olabileceğini düşündüğümüz bir öneri sunmak istiyoruz.

E-devlet kapısı üzerinden elektronik imzalarını kullanarak avukatlar dava açabilmekte, dava dosyalarını görüntüleyebilmekte, vatandaşlar davalarını takip edebilmektedir. Bu noktada e-devlet üzerinden suç duyurusu neden yapılamasın sorusu akla geliyor.

Önerimiz, e-devlet sistemi üzerinden vatandaşların ihbar ve suç duyurusu yapabilmeleridir. Bu ihbar ve suç duyurularını yaparken varsa kanıt ve delil olabilecek dökümanlar elektronik ortamda sisteme yüklenebilmelidir. (Örneğin ses, video, fotoğraf dosyaları ya da farklı ofis belgeleri sisteme upload edilebilmeli)

İhbar ve suç duyurusu kavramı geniş bir kavram. Bu kavramın içine girenleri sıralayacak olursak: Cumhuriyet Savcılıklarını ilgilendiren suç duyuruları ve şikayetler(kadına şiddet, yolsuzluk vb.), Polisi ilgilendiren ihbarlar(narkotik, asayiş, terör, organize suçlar vb. konularda), Maliyeyi ilgilendiren ihbarlar(vergi kaçakçılığı, fiş kesmeme vb.), Belediyeyi - Zabıtayı ilgilendiren konular(kaldırım işgali, tabela kirliliği, kaçak yapılaşma, otobüs şöförü kural ihlali ihabarı vb.), Trafik polisini ilgilendiren ihbarlar (yolda yapılan hatalı sollama, kırmızıda geçme gibi kural ihlalleri, hatalı park vb. durumlar)

Bir ileri aşamada, isimsiz ihbar ve şikayetlerin yapılabileceği bir sistemin kurulması da gündeme gelebilir.

Tüm bunların e-devlet kapısı üzerinden devlete, devletin ilgili kurumlarına kolayca iletilebilmesi halkımızın yaşam standartlarını yükseltecektir kanaatindeyiz.

Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Büyükşehir Belediyeleri ve e-devlet teknik altyapısının sağlayıcısı konumundaki Türksat A.Ş birlikte çalışarak bu türden faydalı hizmetleri daha da çeşitlendirerek milletimize sunabilirler.

Detaylandırma faaliyetlerini icra koltuklarında oturan sorumlulara havale etmekle birlikte, milletimizin refah ve saadeti adına yukarıda çerçevesini kabaca çizmeye çalıştığımız hizmetleri devletimizden talep eder, bilgilerinize arz ederiz.


2.8.13

Ramazanda Her İle En Az Bir Kitap Fuarı

Ankara Kocatepe Camiinde birkaç senedir yapılan, yavaş yavaş gelenek haline gelen kitap fuarı etkinliği
ilimle halkın buluşmasına vesile nadide bir platform.

Bu güzelliğin tüm illerimize yayılmasını arzu ediyoruz.

Tüm illerde belirlenen alanlarda ücretsiz olarak kitapçıların stand kurması, bilhassa Ramazan ayında fuar kurulması sağlanabilir. Yerel ve ulusal çapta tanınmış kişiler etkinliğe çağrılarak halkın alakası çekilmeye çalışılır. Standlar ücretsiz olmalıdır. Zira amaç para kazanmak değil halkı kitapla, bilgiyle buluşturmaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu organizasyonu yapabilir, kitap fuarı etkinliklerini tüm yurda yayabilir. Belediyeler de bu organizasyonlarda rol oynayabilirler.

2014 Ramazanında her ilde en az bir kitap fuarı görmek hedefimiz olmalı.

Önerimizin dikkate alınması dileğiyle.

(Not: D.İ.B. Başkanı Görmez, fuar açılışında “Gönül istiyor ki her şehrimizin ulu camisinin avlusunda veya yakınında kitap fuarları olsun ve bu fuarlar en büyük kitabı getiren Ramazan ayında kitapla buluşmamıza vesile olsun” dedi. Ramazan ayı boyunca gece 00.00’a kadar açık olacak kitap fuarı bu yıl ilk defa İstanbul’un Anadolu yakası, Bursa ve Konya’da da kitapseverlerle buluşuyor.)

15.3.12

Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker Derneği Kurulması Hakkında

Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker Hakkında yazısında bu konunun önemini görmüştük.

Şu anda toplumunda bu vazife hocalar-alimler-gönüllüler tarafından herkesin kendi gayretleriyle bir nebze de olsa yapılmaya çalışılmaktadır. Örneğin bu vazifeyi yerine getirmeye çalışan insanlar mümkün mertebe ilk önce kendi nefislerine, sonra elinin altındakilere, daha sonra yakın aile bireylerine, komşularına ve uzak aile bireylerine nasihatlarda bulunuyorlar. Bazen de olumsuz tepki alma, ters tepme, ve yanlış anlaşılma korkusu, konuyu tam olarak bilememe vs. gibi nedenlerden dolayı emri bil maruf nehyi anil münker hakkıyla yerine getirilememektedir.

Emri bil maruf nehyi anil münker çok önemli bir vazifedir, çok önemli bir iştir. Bu işin daha organize bir şekilde ve daha etkin olarak yapılması toplumumuz için hava gibi su gibi gereklidir. Hatta daha fazla gereklidir.

Bu bağlamda önerimiz Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker Derneği'nin kurulmasıdır. Bu dernek zaman-mekan-insan değişkenlerini göz önünde bulundurarak, mümkün olan en doğru şekilde topluma farz olan bu vazifeyi ifa etmelidir.

Bu dernek telefon, sms, fax, posta, elektronik posta, yüzyüze görüşme, kitap, dergi, broşür gibi araçları kullanarak çalışabilir. Burada önerilen derneğin amacı kimseyi zorlamak ya da hor görmek ya da rencide etmek değildir. Amaç sadece doğru ve güzel olanın bildirilmesidir. Doğruyu ve güzeli bildiren bunu önce kendisine bildirir, daha sonra da ihtiyacı olanlara. Son derece nazik ve kibar bir üslup benimsenmelidir.

Bu dernek nasıl bir dernek olmalıdır noktasında akla gelenlerden kısaca bahsedecek olursak; dernek faaliyetlerini yürüten insanlar temel olarak iki zümreden oluşmalıdır. Birinci zümre alim-ilim adamı zümresidir. Bu zümre toplumdaki ihtiyacı tespit eder, dine uygun olanın nasıl olacağını ortaya koyar, iyiliği tavsiye etme vazifesinin hangi zamanda hangi mekanda hangi usulle kim tarafından ya da nasıl ifa edileceğini belirler. Gerektiğinde; örneğin bir mektup gönderilerek emri bil maruf nehyi anil münker yapılacaksa gönderilecek mektubun metni bu alimler tarafından yazılır. İkinci zümre ise gayret sahipleri, islama hizmet etme isteğini içlerinde duyan gönüllülerdir. Bu kişilere cahitler de denebilir. Bunlar da gerek emri bil maruf nehyi anil münker'in kimlere karşı yapılabileceğini tek tek tespit eder, gerekse bu amaçla hazırlanan metinlerin, yazıların, cd'lerin, mail'lerin vs. yerlerine ulaşmalarını sağlarlar.

Somutlaştıracak olursak gönüllüler kumar oynatılan bir işletmeyi tespit ederler(örneğin bir ganyan bayii), alimler bu işletme sahibine yönelik bir yazı kaleme alırlar, gönüllüler bu yazıyı işletme sahibine ulaştırır. İşte önerdiğimiz derneğin tüm işi bundan ibarettir.

Söz konusu yazı mektup yoluyla, email yoluyla ya da fax yoluyla ulaştırılabilir. Burada yöntem teferruattır. Önemli olan mümkün olduğunca etkin bir şekilde mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşmak. Örneğin mail atmak son derece düşük maliyetli ve basit bir iştir, bu noktada önceden alimlerce hazırlanmış metinler gerekli yerlere toplu mailler halinde atılabilirler.

Dernek kurulursa: tamamen toplumu bilgilendirme amacı taşıyan, barışçıl amaçlara hizmet eden son derece faydalı bir dernek olur. Esasen derneğin  insanları deprem anında nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilinçlendiren herhangi bir sivil toplum örgütünden hiçbir farkı yoktur. Tek işi insanları o gün gelmeden gerekli tedbirleri alması konusunda uyarmak olacaktır.

Böyle bir derneği şu an için bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Eğer kurulursa emri bil maruf nehyi anil münker'in yaygınlaşmasında, sistematikleşmesinde ve kurumsallaşmasında çok büyük bir mesafe kat edilir, çocuklarımıza iftiharla bırakacağımız güzel bir miras olur inancındayız.

Özellikle e-mail nimetinden faydalanılarak uluslararası olarak da dernek faaliyetlerde bulunabilir. Örneğin bugün Feyyaz Bilişim internet teknolojilerinden faydalanarak Türkçe sitelerin yanında diğer yaygın dünya dilleri ile de siteler kurmaktadır ve tüm dünyaya bu yayını yapmaktadır. Önerdiğimiz derneğin Almanca olarak, İngilizce olarak, Arapça ya da Azerice olarak internet üzerinden iyiliğin yayılmasına çalışması için hiçbir engel bulunmamaktadır. Dernek kurulduktan ve Türkiye için işler hale geldikten sonra uluslararası faaliyetler için de gerekli organizasyonlar yapılabilir.




(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda cihada [savaşa]verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Cihad sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i anil-münker sevabı yanında, denize nispetle bir damla su gibidir.) [Bir Hadis-i Şerif Meali, Kaynak:Deylemi]




Aşağıdaki istatistiklerde de görülebileceği gibi Türkiyede yaklaşık 15 bin dini temalı dernek bulunmaktadır. Camilerimizde para toplanabilmesi için derneklerin kurulduğunu biliyoruz. Yani para toplama işine resmiyet kazandırıp karşılığında makbuz verebilmek için dernekler kuruluyor. Bu nedenle de 15 bin dernek içerisinde, yukarıda kabaca anlatılan türde bir organizasyona sahip, sistematik çalışan, bu konuyu ana faaliyet alanı haline getirmiş, bu konuya yoğunlaşmış ve bu konuda uzmanlaşmış bir derneğe maalesef henüz biz rastlamadık.  İnşallah o günleri de görürüz.

"Dernek nasıl kurulur?"  sorusunun cevabı İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı http://www.dernekler.gov.tr/ internet sitesinde bulunabilir. Yine bu resmi siteden aldığımız birkaç istatistiksel veriyi aşağıda görsel olarak paylaşıyoruz.

Yıllara Göre Dernek Sayısı
Derneklerin Faaliyet Alanları
Derneklerin Teması

Derneklerin Hedef Kitleleri

29.9.11

Kabe'den Canlı Yayının Önemi

Kabe'den canlı yayın konusunu çok önemsediğimi özellikle belirtmek isterim. Hudeybiye Anlaşması'ndan sonraki sene müslümanların yaptığı umre'nin bir çok gayrimüslim üzerinde büyük etki yarattığı, onların müslüman olmaları için bir vesile olduğu bilinen bir gerçektir. Kabe'de, insanların huşu içindeki ibadeti müslüman olsun gayrimüslim olsun hiçbir insanın ilgisiz kalamayacağı bir manzaradır. Tüm bu düşüncelerden yola çıkarak Özellikle namaz vakitlerinde Kabe'yi izlemek gerçekten çok güzel oluyor, yayının altında da dünyanın önemli şehirleri için Kabe'deki namazları yerel saatleriyle saat kaçta izleyebilecekleri bilgisi akıyor. Çok sayıda insanın istifade edeceğini tahmin ediyorum.



Suudi hükümetinin resmi internet sitesinde (gov.sa uzantılı) Kabe'den canlı yayın tüm dünyaya verilmektedir. Bkn: http://live.gph.gov.sa/mkch.html Bknhttp://live.gph.gov.sa/

Ben kendi blogumda aşağıdaki kodları kullanarak bu yayını aktarıyorum. Şuradan bakabilirsiniz:
http://www.mademir.com/p/kabeyi-canli-izle.html

<iframe align="absMiddle" border="0" frameborder="0" height="420" marginheight="1" marginwidth="1" name="iframe" scrolling="no" src="http://live.gph.gov.sa/mkch.html" width="620"></iframe>

veya şu kodlar da kullanılabilir:

<iframe frameborder="0" scrolling="no" allowtransparency="true" style="border:none; overflow:hidden; width:530px; height:344px;" src="http://www.kabeizle.com/api.php?width=530&height=344&renk=turuncu"></iframe>


19.9.10

Fiş Meselesi

Kasım 2009'da yazdığım bir yazı..
Vergi iadesi kaldırıldıktan sonra esnaf fiş kesmez, vatandaş da istemez oldu. Artık fiş isteyenlere farklı gözle bakıyor esnaflar. İçlerinden farklı sözler söyledikleri yüzlerinin her halinden belli. Kimi daha müşteri sormadan fişini kesiyor ama bunlar o kadar az ki motorlu taşıtlar vergisine ya da benzine zam yapılmasına şaşırmamalı. Geçenlerde cep telefonu aparatı aldım, fiş kesmediler, istedim, kestiler, çıktım eve geldim. Fişi atmadan “bi bakayım devlete millete ne kadar kazandırmışım” dedim, 0.00 TL. Bi de baktım ki adam kontör fişi kesmiş. İşte bunlar resmen devletin milletin parasını çalıyorlar. Bu olay toplumda öyle bir noktaya geldiki benim gibi bu konuyu kendisine sıkıntı yapan biri bile fiş isterken utanır hale geldi. Acaba ne derler? Ne derlerse desinler. Bazen de insan acıyor, bakıyor ki zaten adamcağız birşey kazanmıyor, bi de ben fiş isteyip karını daha da azaltmayayım diyor. Ama yanlış! Belki etkilerini hemen gözle göremiyoruz ama bu davranış o fakirliği daha da derinleştiriyor. Sorun ortada. Gelelim önerdiğim çözümlere ya da çözüme katkı sağlayacak önerilerime.

Öneri 1:
Nasıl ki fahri trafik müfettişleri varsa fahri vergi müfettişleri de olabilir. Bunlar belirlenirken katı kurallar uygulanır. Örneğin hiç sabıkası olmayacak, daha önceden vergiyle ilgili bir sıkıntısı olmayacak, belirli bir süre gözlenecek, fişini alıyor mu vergi hileleri ile devletten vergi kaçırıyor mu vs., üniversite mezunu olma şartı aranabilir. Bu müfettişler ceza keserlerken bunu belgelendirmek durumunda olabilirler, örneğin bir yada birden fazla şahitle ya da bir video kaydıyla. Günümüzde kalem şeklinde, saat şeklinde casus kameralar var, cep telefonlarıyla görüntü kaydı yapılabiliyor. Cezayı kesene kesilen cezadan %10 gibi bir pay verilebilir. Bu sayede müfettişlerin vergi denetiminde motivasyonları arttırılabilir. Hatta bu sistem, işsizler için yeni bir iş kolu haline bile dönüşebilir.

Öneri 2:
Bu biraz daha uygulanması zor bir yöntem. Büyük bir teknolojik altyapı gerekiyor. Önerim; her vatandaşın bir alışveriş kartı olsun, yazar kasalarda bu kartı okuyacak bir mekanizma olsun,. Kimin ne aldığı ne kadar aldığı nerden aldığı kayıt altına alınsın. Nasıl ki eskiden memurlar gelirlerine göre fişlerle vergi iadesi veriyorlardı, bu sefer de tüm vatandaşlar o kartlarla vergi iadesi versin. Bu sistem çok detaylı bir şekilde düşünülüp uygulamaya konursa kayıtdışı diye bir olay kalmayacaktır. Ancak bu sistemin uygulanabilmesi için çok büyük teknoloji ve altyapı yatırımına gerek vardır. Orta ve uzun vadede düşünülebilecek bir çözüm. Bunun da bir adım ötesinde tamamen elektronik paraya geçilmesi var ki üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konu.

Uygulanan yöntemler sonucunda vergi gelirleri artacaktır. Artan vergi gelirlerine paralel olarak vergiler planlı ve kademeli olarak düşürülmelidir. Bu sayede ekonomoik dengeleri fazla bozmadan adil bir vergi sistemine giden yolda ilerleme sağlanabilir.


                                                                                                                              M.Ali      
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...