Kudüs ve Beyt-i Makdis'in Türk ve İslam
tarihindeki yeri ve önemine binaen ortaokul ve liselerimizde DiyanetTV
tarafından hazırlanan "Peygamberler Şehri Kudüs Belgeseli" nin Din
Kültürü ve Ahlak Dersi kapsamında izlettirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Hem
dini hem milli varlığımızın çok önemli bir parçası olan Kudüs ve Mescid-i
Aksa'nın gelecek nesillere hakkıyla anlatılması ve aktarılması, halihazırdaki
konjonktür düşünüldüğünde, tarihte belki de hiç olmadığı kadar boynumuza borç
olmuştur. Bu bağlamda öğrencilere sınıflarda ya da konferans salonlarında
birkaç sınıf birden olacak şekilde bu belgesel serisinin tamamı ya da
orjinalinden kesitler alınarak hazırlanan özel bir bölümü mutlaka
izlettirilmelidir kanaatindeyim.
bir öneri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bir öneri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
16.10.24
25.4.17
Bir Öneri - Din Derslerinde Öğrencilere Kur'an Meali, Hadis Kitabı Dağıtılsın
Öncelikle okullarda verilen dini eğitimin kalitesinin arttırılması yönünde bugüne kadar yapılan tüm çalışmalar için milletimiz ve şahsımız adına emeği geçen herkese çok teşekkür eder, şükranlarımızı sunar, bu yolda gayret edip cehd gösterenlereYüce Allah'tan kolaylıklar ve muvaffakiyetler dileriz. Allah onlardan razı olsun.
Okullarımızda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarının yanında, ders kitaplarına ek olarak Kur'an-ı Kerim meali ve öğrencinin sınıfına ve yaşına uygun olarak derlenmiş-hazırlanmış hadis ya da siyer kitabı verilmesinin, tıpkı ders kitaplarından ücret alınmadığı gibi bunların da ücretsiz dağıtılmasının çok faydalı ve hayırlı olacağını düşünüyoruz.

Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ortak bir çalışma yürütebilir. Kur'an meali örneğin ortaokulun bitimi olan 8. sınıfta ve lise birimi olan 12. sınıfta dağıtılabilir, hadis ve siyer kitapları ise öğrencilerin yaşlarına göre yıllık olarak dağıtılabilir.
Bu kitaplar öğrencilere fayda sağlayacağı gibi çoğu öğrenci ailesine de büyük fayda sağlayacaktır, çoğu aile bireyi tarafından da ilgiyle okunacaktır.
Önerimizin dikkate alınarak değerlendirilmesi ve hayata geçirilmesi için çaba sarf edilmesi temennisi ile saygılarımızı sunar, ilgili makamlardan gereğini ve bilgilerini arz/rica ederiz.
18.1.15
Her Müftülüğe Resmi Twitter ve Facebook Hesabı Açılması Önerisi - (Diyanet İşleri Başkanlığınca Yapılabilecek Bazı Proje Önerileri -3)
Sosyal medya toplumumuzda da, tüm dünyada olduğu gibi yaygın olarak kullanılmaktadır. Devlet kurumlarımızın da bu gelişmelere kayıtsız kalmayıp birer birer sosyal medya hesapları(facebook,twitter vb.) açtıklarını görüyoruz.
Yapılan iş gereği il ve ilçe müftülüklerimiz toplumla diğer devlet kurumlarından çok daha iç içe çalışmakta ve etkileşimde bulunmaktadılar.
Verilen hizmetin kalitesi etkileşimin artması ile de doğru orantılı olarak artmaktadır.
Gelinen bu noktada önerimiz her il ve ilçe müftülüğünün en az birer Facebook ve Twitter hesaplarının olması, bu resmi hesapların gov.tr uzantılı resmi siteleri üzerinde duyurulması ve buradan gelebilecek soru-görüş ve önerileri alarak vatandaşımızla ve bilhassa bu mecraları yoğun kullanan gençlerimizle daha etkili iletişimin kurulmasıdır.
Bir sonraki adımda belki her din görevlimiz için de bu sosyal medya hesapları gündeme gelebilir, ya da imkanı olan din görevlilerimiz bu konuda özendirilebilir, ancak ilk planda her il ve ilçe müftülüğü için, müftülük seviyesinde sosyal medya kesinlikle kullanılmalıdır. Buradan vatandaşın istek ve sorularına cevap verilebilir, duyurular, hutbeler, vaazlar ve dini paylaşımlar yayınlanabilir.
Ayrıca yöre halkı ile de lokalde yakın ve şahsi(bire bir) ilişkiye geçilmiş olur. Bir genelge ile ya da müftülüklere gönderilecek bir resmi yazı ile bu işlem tesis edilebilir.
Bu proje hayata geçirilirse, sosyal medyada bir müslümanın nasıl davranması gerektiği ve bu mecraların da dine uygun nasıl kullanılacağı Diyanet İşleri Başkanlığımız Müftülüklerince halkımıza uygulamalı olarak gösterilmiş olur. Pratikte bazı din görevlilerimizin bu mecraları etkili bir şekilde ve dini çerçevede kullandıklarını, çok güzel ve faydalı paylaşımlarda bulunduklarını görmekteyiz.
Bu konuda siz de BİMER üzerinden ya da doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığına yazarak gündem oluşturabilir, fikrinizi beyan edebilirsiniz.
Önerimizin dikkate alınması dileğiyle.
Harem-i Şerif ve Mescid-i Nebevi'den Canlı Yayın Yapan Bir Site Önerisi - (Diyanet İşleri Başkanlığınca Yapılabilecek Bazı Proje Önerileri -2)

Gelişen teknoloji bu hizmetin sunulmasını kaçınılmaz hale getirmektedir, bu hizmet ne kadar çabuk ve ne derece kaliteli yapılırsa o denli faydalı olur. Zira hadis-i şeriflerde Kabe-i Muazzamanın seyrinin dahi sevap olduğu geçmektedir.
www.kaabalive.net internet sitesi üzerinden bu yayınları vermeye çalışsak da ana kaynaklarda yaşanan aksaklıklardan ve kesintilerden muzdaribiz, site ziyaretçilerine mahçup olabiliyoruz. Burada kesinlikle kaliteli ve geniş ölçekli kesintisiz bir hizmete ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu konuda siz de BİMER üzerinden ya da doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığına yazarak gündem oluşturabilir, fikrinizi beyan edebilirsiniz.
Saygılarımızla.
Hutbelerin Yayınlandığı Bir Site Önerisi - (Diyanet İşleri Başkanlığınca Yapılabilecek Bazı Proje Önerileri -1)
Hutbelerin düzenli olarak yayınlandığı, geriye dönük son 15 yılın hutbelerinin de yer aldığı, her bir hutbenin sesli olarak da dinlenebileceği ve yeni hutbelerin video kayıtlarının da izlenebileceği (video kayıtları Ahmet Hamdi Akseki Camii'ndeki hutbelerden alınabilir) bir site kurulmalı ve bu sitenin akıllı telefon uygulamaları da devreye alınmalıdır. Halihazırda DİB'nın resmi sitesinden yayınlanan hutbeler son birkaç ayı kapsamaktadır ve geriye dönük bazı hutbelere de bazı müftülüklerin kendi sayfasından ulaşılmaktadır. Bizim önerimiz bunların derli toplu bir arada olduğu, sesli ve görsel iletişimin de devreye alındığı bir modeldir. Bu sitede mail ile üyelik sistemi de olabilir, bu sayede mail üyesi olan kişilere haftalık olarak hutbe içeriği elektronik posta olarak da gönderilebilir. Site ismi de www.hutbeler.gov.tr olabilir.
Siz de bizim gibi bunun faydalı olabileceğini düşünüyorsanız bu öneriyi BİMER üzerinden yazarak Diyanet İşleri Başkanlığı'na iletebilirsiniz. Ne kadar fazla kişi iletirse o kadar fazla karşılık bulacaktır.
Allah razı olsun.
12.5.13
Bir Öneri : Zekatın Vergiden Düşülmesi
Öneri : Zekatın Vergiden Düşülmesi
Önerimiz: Müslümanların verdikleri zekatı vergiden düşmesi.
Zekat müessessi sosyal devlet anlayışını bütünüyle desteklemekte,
devletin sosyal devlet olma sorumluluk ve ödevlerini, devletin müslüman kimliğe sahip vatandaşlarına da zenginlikleri nispetinde pay ederek devletin sorumluluk ve ödevlerinden doğan yükünü nispeten hafifletmektedir. Bu bağlamda, zekatın vergiden düşülmesi yönünde yapılacak yasal düzenleme ve uygulamalar anayasanın ve devletin ruhuyla örtüşecek, aynı zamanda sosyal devlet anlayışının ziyadeleşmesine vesile olacaktır.
devletin sosyal devlet olma sorumluluk ve ödevlerini, devletin müslüman kimliğe sahip vatandaşlarına da zenginlikleri nispetinde pay ederek devletin sorumluluk ve ödevlerinden doğan yükünü nispeten hafifletmektedir. Bu bağlamda, zekatın vergiden düşülmesi yönünde yapılacak yasal düzenleme ve uygulamalar anayasanın ve devletin ruhuyla örtüşecek, aynı zamanda sosyal devlet anlayışının ziyadeleşmesine vesile olacaktır.
Önerimizde kısaca: Zekatın vergiden düşülmesi için devlet, verilen zekatın belgelendirilmesini öngörür, zekat toplama lisansı-izni verdiği kamu yararına çalışan kurum, kuruluş ve derneklere zekat olarak yapılan bağışları belgelendirilmek şartıyla vergiden düşürür. Açıklamalı bağış makbuzu, ya da açıklamalı banka dekontu ibrazı ile zekat veren verdiği zekatın belgelendirmesini yapar.
Zekatın vergiden düşürülmesini bir örnekle somutlayacak olursak, örneğin bir kişi ya da kuruluşun devlete 100 tl vergi vermesi gerekiyor. Bu şahıs daha önceden kamu yararına çalışan ve "vergi mufiyeti statüsü" kazanmış kuruluşa yaptığı ve belgelendirdiği 30 tl'lik bağışını, devlete ödemesi gereken 100 tl'lik vergiden düşer ve devlete 30 tl'lik bağışının belgesini de ibraz etmek kaydıyla 70 tl vergi öder.

Yukarıda atıfta bulunduğumuz mevcut uygulama, bağışın vergiye esas teşkil eden gelirden düşülmesidir. İndirim vergiden değil kurum kazancından yapılmaktadır. Bizim önerimiz ise bağışın, bilhassa zekat özelliklerine sahip ve sosyo-ekonomik dengeyi düzeltme etkisi yüksek olan bağışın Maliye Bakanlığı'nca Diyanet İşleri Başkanlığı(D.İ.B.) ile koordineli olarak belirlenecek olan belli şartlar altında vergiden düşülmesidir. Zekat da bir mal bağışıdır. Ancak alelade bir bağış gibi değildir, zekatın şartlarına bakılacak olursa doğrudan fakir kimseye verildiğinden sosyal dengesizliği kıyısından köşesinden değil tam merkezden kavrayan ve düzelten bir yapıdadır. Mevcut uygulama toplumumuz terminolojisinde sadaka olarak geçen bağışın vergiye esas gelirden düşülmesi iken, bizim önerimiz sadakadan belli şartlarla ayrık özellik gösteren zekatın, sosyal devlet ilkesine doğrudan hizmet etmesi hasebiyle, direkt olarak vergiden düşülmesidir.
Önerdiğimiz düzenleme sayesinde, devletin aldığı verginin bir kısmını zaten kullanacağı sosyal devlet anlayışıyla yürütülen faaliyetlerin bir bölümü, özel kuruluşlarca, gönüllülük esas alınarak yerine getirilmiş olur. Böylece devletin iş yükü hafifler, verimlilik artar, genel toplamda sağlanan kamu yararı arttırılmış olur. Zaten amaç da kamu yararının arttırılması, sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesi ve sosyal adaletin iyileştirilmesi, kamunun sosyal devlet olmasından doğan sorumluluklarının bir kısmının özel kurum ve kuruluşlara paylaştırılması ile verimliliğin ve etkinliğin arttırılmasıdır.
Önerilen düzenlemeyi yapacak makam Maliye Bakanlığı'dır. Maliye Bakanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli olarak çalışabilir, vatandaşın hassasiyetini göz önüne alarak tatminkar ve itimat edilir bir sistem kurmak için D.İ.B.'nın bazı konularda klavuzluğuna başvurabilir.
EK BİLGİ :
"Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Vergi zekat yerine geçer mi?
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekat ise dinî bir yükümlülüktür.Ayrıca zekat ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran , miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekat yerine geçmez. Zekatın ayrıca verilmesi gerekir. "(1)
(1)Kaynak: www.sorularlaislamiyet.com
Vergi muafiyeti konusunda bakınız : http://www.ihh.org.tr/tr/main/pages/vergi-muafiyeti/143
16.2.13
Bir Öneri - Sesli Kuranı Kerim Meali Dağıtımı Projesi

Türkiye'nin demografik yapısına bakılacak olursa şehirlerde yaşayan insanların oranı yüksektir. Modern şehir hayatında günlük 8-9 saat mesai yapılmakta ve çalışanların vakitlerinin önemli bir kısmı işe gelip giderken trafikte geçmektedir.
Trafikte geçen zamanlar islami radyo programları ile ya da dini cd ve kasetlerle değerlendirilebilir. Önerdiğimiz proje de trafikte geçen zamanı değerlendirmeye yöneliktir.
Trafikte insanların dinleyebileceği mp3 formatında doldurulmuş islami cdler hazırlanır ve aracında mp3 formatını destekleyen cd çaları olanlara dağıtılır. Bilhassa Kuranı Kerim'in yüce meali baştan sona (mp3 formatında) 1 cd içersine sığmaktadır, bunlar halkımıza dağıtılırsa çok güzel bir açılım olacağını ve halkımızın Kuran ile daha yakından tanışacağını ümit ediyoruz.

Cdler camilerde, otoparklarda, yoğun trafikte bekleyen araçlara , muayene istasyonlarında, araçların tamir edildiği sanayi sitelerinde, galerilerde, halkın yoğun kullandığı cadde sokak ve meydanlarda kurulan stantlarda, iş ve ticaret merkezlerinde, pazar yerlerinde, veyahut tek tek evler gezilerek kapı kapı gönüllüler tarafından ya da eğitimli personel tarafından dağıtılabilir. Çeşitli gazete, dergi, kitap vb. ürünlerin yanında hediye olarak verilebilir.

Bir müslüman evden işine giderken ya da işinden evine dönerken Mehmet Emin AY Hocamızın o güzel sesinden Kuranı Kerim mealini arabasındaki cd çalarından dinlemesinden, ya da Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in mübarek hadis-i şeriflerinin meallerini dinlemesinden daha güzel ne olabilir ki?
İletişim teknolojileri her geçen gün gelişiyor ve ucuzluyor, bunları en güzel şekilde kullanmaya müslümanlar herkesden daha fazla layıktır ve muhtaçtır. Şüphesiz Allah'ın hiçbir işinde bir abeslik göremezsin, hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır. O halde Allah'ın bize bahşettiği imkan ve nimetleri yine O'nun yolunda ve rızası ekseninde en güzel şekilde kullanmaya gayret edelim. Bu yönde projeler geliştirelim, fizibilitelerini yapalım, planlayalım, organize edelim, uygulayalım. Güneşin doğup battığı her yere, bilhassa en yakınımızdan başlamak üzere ulaşmaya çalışalım.
Önerimizi yabana atmamanız dileğiyle,
Selam, saygı ve dualarımızla..
1.7.12
Devlet Yönetiminde İnovasyon Kavramı
İnovasyon çağındayız.
Ürünler ve pazarlama yöntemleri konusunda inovasyon faaliyetlerinin yoğunlaştığı günlük yaşantıda gözlense de, topluma ve insanlığa inovasyonun sağlayacağı faydanın maksimize edilebileceği alan devlet yönetimidir. Örneğin bir cep telefonu üreticisinin geliştirdiği bir yenilik sadece o üreticinin müşterilerini etkiler, onlara fayda sağlar. Oysa bir devletin inovatif bir anlayışla geliştirdiği yenilikçi bir hizmet o devletin tüm vatandaşlarını etkiler.
O halde toplum olarak devlet yönetiminde inovasyon konusuna daha fazla eğilmeliyiz.
Ürünler ve bunların pazarlanması üzerindeki inovasyon faaliyetlerini sermaye sahipleri zaten yeterince yapıyor. Ancak Toplumsal alandaki inovasyon faaliyetlerinin yapılması için toplumsal duyarlılık şart. Çünkü bu faaliyetlerin devamlılığını sağlayacak tahrik kuvveti özel sektördeki gibi paraya dayanmıyor, dolayısıyla bu işin taliplisi de çok olmuyor.

Bu işi hangi kurum yapabilir diye baktığımızda: eski adıyla DPT, yeni adıyla Kalkınma Bakanlığı bu işi üstlenmelidir. Bu alanda faaliyet gösterecek en az bir daire başkanlığı kurulmalıdır
Devlet yönetiminde inovasyonun nasıl yapılabileceğine dair ufak bir örnek verelim:
Hastanelerin İki Vardiya Çalışması
Problem: Hastanelerde, özellikle de büyük şehirlerdeki hastanelerde yaşanan yoğunluklar, oluşan kuyruklar, hastaların muayene olmak için uzun saatler beklemesi.
Çözüm önerisi: Hastaneleri hizmet üreten fabrikalar olarak düşünebiliriz. Girdiyi insan emeği, çıktıyı ise sağlık olarak somutlaştırılabilir. Günümüzde fabrikalar talebi karşılayamadıklarında vardiya sayısını arttırıyorlar. Bazen iki vardiya bazen de işler çok yoğunsa üç vardiya halinde çalışıyorlar. Hastaneler neden 2 vardiya halinde çalışmasın?
İnovatif çözüm: Yoğun hastanelerin sabah 6'dan akşam 10'a kadar randevu usulüyle çift vardiya çalıştırılması. Özellikle tıbbi cihazlara bağlı olarak çalışan bazı yoğun bölümlerin ise (röntgen-mr-tomografi-tahlil gibi) gerek duyulması halinde üç vardiya çalışması.
Risk Analizi:
A-Riskler
Risk 1)...
Risk 2)...
B- Önlemler
Önlem 1)...
Önlem 2)...
Gerekçe: Hastanelerin ürettiği sağlık hizmetinin sabah 6 ile akşam 10 arasında iki vardiya olarak verilmesiyle, hem mesai saatleri içerisindeki insan yoğunluğu önlenmiş olur, hem de çalışanların mesai saatlerinde hastanelere gitmesiyle oluşabilecek iş gücü ve verim kaybı berteraf edilir. Hastanelerden hizmet talebinde bulunanlar için (sağlığa verilen genel önemden dolayı) genellikle hizmeti ne zaman aldıkları değil, hangi kalitede ve hızda aldıkları daha önemlidir. Hizmet aldıkları saatlerde ulaşım imkanlarının olması hastalar için yeterlidir. Hiçbir hasta mesai saatleri dışındaki zamanlarda hizmet almaları için zorlanamaz. İşlerinin çabuk hallolmasını isteyecek hastalar ile iş yoğunluğu nedeniyle hastanelere gelemeyen çalışanlar için, mesai saatleri dışında da tam teşekküllü sağlık hizmeti almak, daha cazip gelecektir. Hastaneler sağlık hizmeti üreten fabrikalar olarak düşünülmeli ve buraların en verimli şekilde tam kapasitede çalışmaları sağlanmalıdır.
Boyutu büyüdükçe verimi düşen hastanelerde, yukarıda örneklendiği gibi, inovasyon ile verim arttırılabilir. Riskler baştan iyi hesaplanmalı, gerekli tedbirler en baştan alınmalıdır. Risk yönetimi iyi yapılmalıdır. Oluşabilecek riskleri minimize etmek için çeşitli metodolojiler geliştirilmeli ve kullanılmalıdır.
Yukarıdaki örnekte de görülebileceği gibi, sürecin ilk adımı problemin belirlenmesidir. Bu alanda çalışacak bir devlet kurumu – bir başkanlık kurulduğunda problemlerin belirlenmesinde ve çözüm önerilerinin bulunmasında mutlaka halktan doğrudan geridönüş almalılar. Kurulacak bir internet sitesi ile, çeşitli yarışmaların düzenlenmesi ile ve yazışma adreslerinin duyurulması ile bu geri dönüşler alınabilir. Milletimiz, pratik zekası ve yenilikçiliği ile bulunmaz bir hazinedir. Milletimizin fikir okyanusundan, bu paha biçilemez hazineden mutlaka yararlanılmalıdır.
"Devlet Yönetiminde İnovasyon" anlayışı devletimize ve milletimize uluslararası boyutta bir farklılaşma sağlayabilir. Bu farklılaşmanın getireceği avantajlarla ile diğer milletlerden daha hızlı gelişebilir ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine her alanda çıkabiliriz. Yukarıda sadece hastaneler üzerinde bir örnek verdik, bunun yanında demokrasi, yönetim, askeriye, eğitim, adalet gibi çokça alanda çokça inovatif uygulama hayata geçirilebilir.
"Devlet Yönetiminde İnovasyon", gelen iktidarların insafına ve cesaretine bırakılmaktansa devlet tarafında organize, bilimsel ve planlı olarak geliştirilebilir. Bunun için de uygun kurum ve kuruluşların devlet içerisinde kurulup işletilmesi gerekmektedir.
"Devlet Yönetiminde İnovasyon" üzerine kitaplar yazılabilecek, önemli ve toplumların ihtiyacı olan bir kavramdır. Bu konudaki toplumsal duyarlılığımızı yükseltmeliyiz, idarecilerden bu yönde çalışmalar yapmalarını talep etmeliyiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)