“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı
olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
(Tirmizî, Menâkıb,
63)
“Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde
hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin
hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve
hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin!
Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını
güzelce karşılamanızdır.”
(Tirmizî, Radâ’,
11)
“Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü
tamamlayan diğer yarıdır.”
(Ebû Dâvûd,
Tahâret, 94)
“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz,
onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyıp) onları
kendinize helâl kıldınız.”
(Müslim, Hac, 147)
“Muâviye el-Kuşeyrî anlatıyor: Resûlullah’ın
(s.a.s) yanına giderek, “Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sordum. O da
şöyle buyurdu: “Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da
giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh,
40-41)
“Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin.
Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka
vardır.”
(Müslim, Radâ’, 61)
“Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma
(hayâ) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.”
(Tirmizî, Nikâh, 1)
“Kıyamet gününde, Allah katında konumu en kötü
olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına
ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.”
(Müslim, Nikâh,
123)
“Allah’ın hanım kullarına vurmayın!... (Bu gece)
Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi.
Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh,
41-42)
İbn Ömer (r.a.) şöyle diyor: “Biz Peygamber (s.a.v.)
zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz
söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (s.a.v.)
vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.”
(Buhârî, Nikâh, 81)
“Ailenin senin üzerinde hakkı var!”
(Ebû Dâvûd,
Tatavvû’, 27)
“Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânı olanınız
evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi
yoldur. Evlenme imkânı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü orucun, o kimse için
şehveti kesici özelliği vardır.”
(Buhârî, Nikâh, 3)
“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu
oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teâlâ katında, Rahman’ın yanında
nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.”
(Nesâî,
Âdâbü’l-kudât, 1)
Hz. Âişe’ye (r.a.) “Hz. Peygamber (s.a.v.) evde ne
yapardı?” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: “Ailesinin işlerini görür,
ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”
(Buhârî, Nafakât,
8)
“Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için
harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda
arkadaşları için harcadığı paradır.”
(Müslim, Zekât, 38)
“Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine
harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.”
(Buhârî, Îmân, 41)
“Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla
yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla.
Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.”
(Nesâî, Zekât, 51)
“Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur:
Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklarına
bedduası.”
(Tirmizî, Birr ve
sıla, 7)
“Resûlullah (s.a.v.), ‘Size büyük günahların en
büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Biz, ‘Evet, ey Allah’ın
Resûlü.’ diye cevap verdik. Bunun
üzerine, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne babaya kötü davranmaktır.’ buyurdu.”
(Buhârî, Edeb, 6)
“Anne baba cennet kapılarının en ortancasıdır. Bu
kapıdan girme fırsatını ister kaçırırsın ister yakalarsın.”
(Tirmizî, Birr ve
sıla, 3)
“Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin
geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!”
(Müslim, Birr ve
sıla, 20)
“Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe
karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik
yapandır.”
(Buhârî, Edeb, 15)
“Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık
etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram
kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru
sormak ve malı boşa harcamak!”
(Müslim, Akdiye,
12)
“Dul kalıp da asil ve güzel olduğu hâlde
evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar onlara
adayan… Ve bu uğurda iki yanağı çökmüş olan kadınla ben, kıyamet günü –şu iki
parmağım gibi- birbirimize yakın olacağız.”
(Ebû Dâvûd, Edeb,
120-121)
“Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın!
Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür.”
(Buhârî, Ferâiz,
29)
“Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait
olduğunu) inkâr ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve
gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder.”
(Ebû Dâvûd, Talâk,
28-29)
“Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet
günü onu sevdiklerinden ayırır.”
(Tirmizî, Büyû’,
52)
“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası
onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.”
(Buhârî, Cenâiz,
92)
“Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha
kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”
(Tirmizî, Birr ve
sıla, 33)
“Allah’tan korkun ve çocuklarınızın arasında
adaletli olun!”
(Müslim, Hibe, 13)
“Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar, onları
terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!”
(Ebû Dâvûd, Edeb,
120-121)
“Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.”
(Tirmizî, Diyât,
21)
“Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selâm ver.
Bu, sana ve ev halkına bereket olur.”
(Tirmizî, İsti’zân,
10)
“Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza
başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok
tedirgin olduğunu bildiğimden namazı kısa tutuyorum.”
(Buhârî, Ezân, 65)
“Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine
gelmelerine engel olmayın!”
(Müslim, Salât,
136)
“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu
iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte
bu imtihan için kefaret olur.”
(Buhârî, Mevâkîtü’s-salât,
4)
“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi,
kişiye günah olarak yeter.”
(Ebû Dâvûd, Zekât,
45)
[Allah Resûlü (s.a.v.) namazlarının sonunda şöyle
dua ederdi.] “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve
âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!”
(Ebû Dâvûd, Vitr,
25)
[Allah Resûlü (s.a.v.) akşam ve sabah şöyle dua
ederdi.] “Allah’ım! Senden dünya ve âhirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden
dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah’ım! Ayıbımı
gizle.”
(Ebû Dâvûd, Edeb,
100-101)
[Allah Resûlü (s.a.v.) yolculuğa çıkacağı zaman
şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride
bıraktığımız ailemizin vekili sensin! Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından,
kederli görünüşten, aile ve malımızın kötü hallere düşmesinden sana sığınırım.”
(Müslim, Hac, 425)