kırk hadıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kırk hadıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29.10.14

Kırk Hadiste Ramazan (Kartelalar -24)

“Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi: Allahım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-esvat, IV, 189)

“Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı, Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.”
(Nesâî, Sıyâm, 5)

“Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: ‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir.”
(Tirmizî, Savm, 1)

“Ay yirmi dokuz gündür. Dolayısıyla siz (Ramazan ayına ait) hilâli görmedikçe oruç tutmayın, yine (Şevval ayına ait) hilâli görmedikçe de bayram yapmayın. Eğer hava bulutlu olursa ayı takdir edin (otuza tamamlayın).
(Müslim, Sıyâm, 6)

“Peygamber (s.a.s.) insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu anlar ise Ramazan’da Cebrail (a.s.)’in kendisiyle buluştuğu zamanlardı. Cebrail (a.s.) Ramazan’ın her gecesinde onunla buluşur ve onunla Kur’ân’ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Resûlullah (s.a.s.) hayırda, rahmet yüklü rüzgârdan daha cömertti.”
(Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

“Kişi büyük günahlardan kaçındığı takdirde, beş vakit namazlar, cumadan cumaya ve Ramazan’dan Ramazan’a, aralarında işlenen günahlara kefarettir.”
(Müslim, Tahâret, 16)

“Ramazan’ı yaşadığı hâlde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!”
(Tirmizî, Deavât, 100)

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur; Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”
(Müslim, Îmân, 21)

“Kim Allah’a inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Îmân, 28)

“Oruç (sahibini koruyan) bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, “Ben oruçluyum.” desin.”
(Buhârî, Savm, 2)

“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. (Zira Allah buyuruyor ki): “Oruçlu yemesini, içmesini ve şehvetini sırf benim için terk ediyor. Bu nedenle onun mükâfatını ben vereceğim. İyiliğin karşılığı ise on misliyledir.””
(Buhârî, Savm, 2)

“Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ‘Âdemoğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna, o benimdir. Onun mükâfatını verecek olan da benim’. Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir.”
(Müslim, Sıyâm, 161)

“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur… Oruç sabrın yarısıdır.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 44)

“Cennet’te Reyyân denilen bir kapı vardır. Oruç tutanlar o kapıdan çağrılacaklardır. Kim oruç tutanlardan ise o kapıdan Cennete girecektir. Kim de, o kapıdan girerse ebedi olarak susuzluk çekmeyecektir.”
(Tirmizî, Savm, 55)

“Yalan söylemeyi ve yalan amel etmeyi bırakmayanın yemeyi, içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”
(Buhârî, Savm, 8)

“Nice oruçlu vardır ki onun orucu sadece açlık (ve susuzluktur). Nice gece ibadete kalkan vardır ki onun bu kalkışı sadece uykusuzluktur.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 21)

“Oruçluyken unutarak yiyip içen kimse, orucunu tamamlasın. Zira onu ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir.”
(Müslim, Sıyâm, 171)

“Yolculukta oruç tutmak iyilik değildir.”
(Buhârî, Savm, 35)

“Kim Ramazan orucunu tutar, sonra buna Şevval ayında altı gün daha eklerse bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.”
(Müslim, Sıyâm, 204)

Oruçlu için biri iftar ettiğinde, diğeri ise Rabbiyle karşılaştığında olmak üzere iki sevinç zamanı vardır.”
(Müslim, Sıyâm, 164)

“Her iftar vaktinde Allah tarafından (Cehennemden) azat edilenler vardır ve bu (Ramazan’ın) her gecesinde böyledir.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 2)

“Her kim bir oruçluya iftar verirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksilmez.”
(Tirmizî, Savm, 82)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi: “Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.”
(Dârimî, Savm, 51)

“Peygamber (s.a.s.) Efendimiz iftar açtığı zaman şöyle buyururdu: “Susuzluk gitti, damarlar suya kavuştu. İnşallah orucun ecri de hâsıl olmuştur.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 22)

“İnsanlar (vakti girince) iftar etmekte acele ettikleri sürece hayır üzeredirler.”
(Buhârî, Savm, 45)

“Resûlullah (s.a.s.), akşam namazını kılmadan önce orucunu birkaç taze hurma ile şayet yoksa kuru hurma ile iftar ederdi, o da yoksa birkaç yudum suyla açardı.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 21)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) iftar ederken şöyle dua ederdi: Allah’ım Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 23)

“Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”
(Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45)

“Allah’ın Resulü (s.a.s.), kesin bir şekilde emretmeksizin insanları Ramazan geceleri namaz kılmaya teşvik eder ve şöyle buyururdu: “İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini namazla ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”
(Nesâî, Siyam, 39)

“İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini namaz kılarak ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”
(Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 173)

“Resûlullah (s.a.s.) vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününü itikâfta geçirmişti.”
(Buhârî, İ’tikâf, 1)

“Hz. Peygamber (s.a.s.), (Ramazan’ın) son on günü geldiğinde, ibadet hususunda gayretini daha da artırır, gecesini ihya eder ve ailesini uyandırırdı.”
(Buhârî, Leyletu’l-Kadr, 5)

“İtikâfa giren, günahlardan uzak kalır ve kendisine tüm iyilikleri işleyen gibi sevap yazılır.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 67)

“Her kim inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Savm, 6)

“Resûlullah (s.a.s.), Ramazan’ın son on gününde itikâfa gireceği yere çekilir ve; “Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on gününde araştırın” derdi.”
(Buhârî, Fadlu Leyleti’l-kadr, 3)

“Kadir Gecesi’ni (Ramazan’daki) son yedi (gece) içerisinde arayınız.”
(Ebu Dâvûd, Şehru Ramazan, 5)

“Hz. Âişe: “Ey Allah’ın Resûlü! Kadir Gecesi olduğunu bilirsem hangi duâyı okumamı tavsiye edersin?” dedim, bana “Şöyle de!” buyurdu: “Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin beni de affet.”
(Tirmizî, Deavât, 84)

“Resûlullah (s.a.s.) fıtır sadakasını, oruçluyu faydasız ve müstehcen söz ve fiiller(in vebalin)den temizleyici, fakirlere de yiyecek olmak üzere belirledi. Kim onu bayram namazından önce verirse, o kabul olunmuş bir zekâttır. Kim de onu bayram namazından sonra verirse, o sadakalardan bir sadakadır.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 18)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) fıtır sadakasının insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.”
(Buhârî, Zekât, 76)

Ramazan orucundan sonra hangi oruç daha üstündür” diye sorulunca Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Ramazan’ı tazim için tutulan Şaban ayındaki oruç.” Sonra hangi sadaka daha faziletlidir? diye sorulunca; “Ramazan’da verilen sadakadır.” buyurdu.”
(Tirmizî, Zekât, 28)






25.10.14

40 Hadiste Cami Cemaat İmamlık ve Müezzinlik (Kartelalar-23)

Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir mescit/cami yaparsa, Allah da ona cennette bir ev yapar.”
(Müslim, Mesacid 24)

Rasûlullah (s.a.s.), bize mahallelerimizde mescitler/camiler inşa etmemizi, onları sağlam yapmamızı ve temiz tutmamızı emrederdi.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 13)

Her kim namaz için güzelce abdest alır; sonra farz namazı kılmak için camiye gider ve cemaatle kılarsa Allah o kimsenin günahlarını affeder.”
(Müslim, Tahâre, 13)

Bir kimse mescide gitme niyetiyle evinden çıktığında, attığı her adımından biri için kendisine bir sevap yazılırken, diğeri için bir günahı silinir.”
(Nesâî, Mesâcid, 14)

Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece faziletlidir.”
(Buhârî, Ezân, 30)

Her kim (namaz için) mescide/camiye gider gelirse, her gidiş gelişte Allah ona cennetteki yerini hazırlar.”
(Buhârî, Ezân, 37)

Karanlıklarda mescitlere/camilere yürüyenleri, kıyamet gününde tam bir nûr ile müjdele.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 49)

Allah, mescitleri namaz ve zikir için yurt edinen bir Müslümanın durumuna, gurbetteki bir adamın dönüşüne ailesinin sevindikleri gibi sevinir.”
(İbn Mâce, Mesâcid,19)

Yapıldığında, Allah’ın dereceleri yükselteceği ve hataları sileceği hasletleri size göstereyim mi? Mescitlere/camilere gidiş-gelişlerde atılan çokça adım, bir namazdan sonra diğer namazı beklemek, zorluklara rağmen güzelce abdest almak.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 301)

Allah’ın kadın kullarını, Allah’ın mescitlerinden men etmeyin.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 52)

Bir adamın mescide devamı alışkanlık haline getirdiğini gördüğünüzde onun imanına şahitlik yapın. Çünkü Yüce Allah: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar eder” (Tevbe, 9/18) buyurmaktadır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 76)

Yedi sınıf insan, Allah’ın (Arş’ının) gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde onun gölgesinde gölgelenecektir: Adaletli yönetici, Allah’a kulluk üzere yetişen genç, kalbi mescitlere bağlı olan kimseler…”
(Müslim, Zekât, 91)

Üç kişinin bulunduğu bir köy veya kırda cemaatle namaz kılınmazsa şeytan onları kuşatır. Aman cemaatle namaza devam edin. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer.”
(Nesâî, İmâmet, 48)

(Cemaatle kılınan) namazın bir rek’atına yetişen, cemaatle namaza yetişmiş olur.”
(Mâlik, Muvatta, Vukûti’s-Salât, 3)

Kim sabah namazını cemaatle kılarsa Allah’ın koruması altına girmüş demektir. Öyle ise Allah’ın korumasını bozmayın.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Yatsı namazını cemaatle kılan kimse gece yarısını ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır. Yatsı ve sabah namazını cemaatle kılan kimse ise geceyi tümüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Kim Allah’ın rızasını kazanmak için kırk gün ilk tekbire yetişecek şekilde cemaate devam ederse, o kimseye birisi ateşten diğeri münafıklıktan olmak üzere iki kurtuluş yazılır.”
(Tirmizî, Salât, 64)

Yeryüzü bana hem mescit hem de temiz/leyici kılındı. Ümmetimden kim bir namaz vaktine erişirse orada namazını kılsın.”
(Buhârî, Salât,56)

Bir kul, abdestini bozmaksızın mescitte namazı beklediği müddetçe namazda (sayılmakta)dır.”
(Buhârî, Vudû, 34)

Sizden biri namaz için beklediği sürece namazda sayılır. Abdestli olarak mescitte bulunduğu sürece melekler o kimseye “Allah’ım onu bağışla, ona merhamet et” diye dua ederler.
(Tirmizî, Salât, 128)

Biriniz mescide geldiği zaman oturmadan önce, (Tahıyyatü’l-mescit denilen) iki rek’at namaz kılsın.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 19)

Namaz için çağrıldığında yürüyerek ve sükûnetle gelin! Yetişebildiğiniz kadarını (imamla) kılın, kaçırdığınızı da (kendiniz) tamamlayın!”
(Buhârî, Ezân, 20, 21, 23)

Biriniz camiye girdiğinde; “Allah’ım, bana rahmetinin kapılarını aç” desin, (oradan) çıktığında ise “Allah’ım, ben senden, senin lütfunu istiyorum” desin.
(Dârimî, İsti’zân, 56)

(Namazda imamın hatasını bildirmek için) erkekler “Sûbhanalah” der; kadınlar ise el çırpar.”
(Nesâî, Sehiv, 15)

Herhangi bir cemaat camilerden birinde toplanıp Kur’an okur ve onu aralarında müzakere ederlerse, onların üzerine huzur iner; onları rahmet kaplar, melekler kuşatır ve Allah kendi nezdindeki meleklere onlardan bahseder.”
(Müslim, Zikir, 38)

İnsanlar, ezân okumanın ve ilk safta durmanın ne denli faziletli olduğunu bilseler ve bunlara nâil olmak için başka çare bulamasalardı mutlaka aralarında kur’a çekerlerdi. Namaza erken gitmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, bu hususta mutlaka yarış ederlerdi. Yatsı ile sabah namazlarının faziletini bilselerdi onlara emekleyerek dahi olsa giderlerdi.”
(Müslim, Salât, 129)

Saflarınızı düzgün tutun, çünkü safların düzgün olması namazın kemalindendir.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 94)

Namazlarda safları düzgün tutun. Çünkü safların düzgün olması, namazın güzelliğindendir.”
(Buhârî, Ezân, 74)

Eğer namaz kılanın önünden geçen kişi, bunun vebalini bilse, tam kırk (gün, yıl) beklemesi, onun önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu.”
(Buhârî, Salât, 101)

Kim Ezânı dinlerken şöyle dua ederse kıyamet günü şefaatim helal olur: “Ey bu tam davetin ve kılınacak namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed (s.a.s.)’e vesile ve fazilet ver. Ve onu vaat ettiğin övülmüş makama iletiver.”
(Buhârî, Ezân, 8)

Biriniz halka namaz kıldırdığında hafif kıldırsın! Çünkü onların içinde zayıf, hasta ve yaşlı olanlar vardır. Tek başına kıldığında ise namazını dilediği kadar uzatsın.”
(Buhârî, Ezân, 62)

İmam “Âmîn” dediği zaman, siz de “Âmîn” deyin. Zira kimin “Âmîn” demesi, meleklerin “Âmîn” demesine denk düşerse, geçmiş günâhları bağışlanır.”
(Buhârî, Ezân, 111)

İmamı (safın önüne ve) ortaya durdurun, (safta bulunan) boşlukları da doldurun.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 98)

Rasûlullah (s.a.s.) namazda iken annesiyle beraber bulunan çocuğun ağlayışını işitince hafif yahut kısa bir sûre okurdu.”
(Müslim, Salât, 191)

İnsanlara Allah’ın Kitabını en iyi okuyan namaz kıldırır. Şayet kıraatte eşit iseler, sünneti en iyi bilen kıldırır…”
(Tirmizî, Salât, 60)

İmamlar, sorumlu; müezzinler güvenilir kimselerdir. Allah, imamlara doğru yolu göstersin, müezzinleri de bağışlasın.”
(Şafıî, Müsned, No: 126, I.33)

Müezzinler, kıyamet günü boy/unları en uzun insanlardır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 98)

Müezzin, sesi ulaşacağı yer kadar (günahı olsa da) bağışlanır. Sesini duyan yaş ve kuru her şey ona şahitlik eder. Cemaatle namazda bulunan kişiye yirmi beş hasene yazılır ve iki namaz arasındaki (küçük) günahları silinir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 411)

Ezânı duyduğunuz zaman siz de müezzinin dediğini deyin.”
(Müslim, Salât, 10)

İmam, ancak kendisine uyulan kimsedir. Öyleyse onun yaptıklarına aykırı davranmayın. O tekbir getirdiğinde, siz de tekbir getirin; o rükû ettiğinde siz de rükû edin. O “Semia’llâhu limen hamideh = Allah kendisine hamd edeni işitir” dediğinde siz: “Allâhümme Rabbenâ leke’l-hamd = Rabbimiz olan Allahım! Hamd sanadır” deyin. O secde ettiğinde, siz de secde edin.”
(Buhârî, Ezân, 74, 82)







17.10.14

40 Hadiste Aile (Kartelalar 19)

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
(Tirmizî, Menâkıb, 63)

“Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.”
(Tirmizî, Radâ’, 11)

“Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.”
(Ebû Dâvûd, Tahâret, 94)

“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyıp) onları kendinize helâl kıldınız.”
(Müslim, Hac, 147)

“Muâviye el-Kuşeyrî anlatıyor: Resûlullah’ın (s.a.s) yanına giderek, “Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sordum. O da şöyle buyurdu: “Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41)

“Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır.”
(Müslim, Radâ’, 61)

“Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (hayâ) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.”
(Tirmizî, Nikâh, 1)

“Kıyamet gününde, Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.”
(Müslim, Nikâh, 123)

“Allah’ın hanım kullarına vurmayın!... (Bu gece) Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 41-42)

İbn Ömer (r.a.) şöyle diyor: “Biz Peygamber (s.a.v.) zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (s.a.v.) vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.”
(Buhârî, Nikâh, 81)

“Ailenin senin üzerinde hakkı var!”
(Ebû Dâvûd, Tatavvû’, 27)

“Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânı olanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur. Evlenme imkânı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü orucun, o kimse için şehveti kesici özelliği vardır.”
(Buhârî, Nikâh, 3)

“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teâlâ katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.”
(Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)

Hz. Âişe’ye (r.a.) “Hz. Peygamber (s.a.v.) evde ne yapardı?” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: “Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”
(Buhârî, Nafakât, 8)

“Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır.”
(Müslim, Zekât, 38)

“Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.”
(Buhârî, Îmân, 41)

“Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.”
(Nesâî, Zekât, 51)

“Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklarına bedduası.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 7)

“Resûlullah (s.a.v.), ‘Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Biz, ‘Evet, ey Allah’ın Resûlü.’  diye cevap verdik. Bunun üzerine, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne babaya kötü davranmaktır.’ buyurdu.”
(Buhârî, Edeb, 6)

“Anne baba cennet kapılarının en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçırırsın ister yakalarsın.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 3)

“Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!”
(Müslim, Birr ve sıla, 20)

“Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik yapandır.”
(Buhârî, Edeb, 15)

“Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!”
(Müslim, Akdiye, 12)

“Dul kalıp da asil ve güzel olduğu hâlde evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar onlara adayan… Ve bu uğurda iki yanağı çökmüş olan kadınla ben, kıyamet günü –şu iki parmağım gibi- birbirimize yakın olacağız.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121)

“Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür.”
(Buhârî, Ferâiz, 29)

“Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkâr ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder.”
(Ebû Dâvûd, Talâk, 28-29)

“Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayırır.”
(Tirmizî, Büyû’, 52)

“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.”
(Buhârî, Cenâiz, 92)

“Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 33)
“Allah’tan korkun ve çocuklarınızın arasında adaletli olun!”
(Müslim, Hibe, 13)

“Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar, onları terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121)

“Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.”
(Tirmizî, Diyât, 21)

“Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selâm ver. Bu, sana ve ev halkına bereket olur.”
(Tirmizî, İsti’zân, 10)

“Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazı kısa tutuyorum.”
(Buhârî, Ezân, 65)

“Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın!”
(Müslim, Salât, 136)

“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.”
(Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 4)

“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

[Allah Resûlü (s.a.v.) namazlarının sonunda şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!”
(Ebû Dâvûd, Vitr, 25)

[Allah Resûlü (s.a.v.) akşam ve sabah şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Senden dünya ve âhirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah’ım! Ayıbımı gizle.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)

[Allah Resûlü (s.a.v.) yolculuğa çıkacağı zaman şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin! Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından, kederli görünüşten, aile ve malımızın kötü hallere düşmesinden sana sığınırım.”
(Müslim, Hac, 425)





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...