40 hadıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
40 hadıs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8.11.14

Kırk Hadiste Kardeşlik (Kartelalar - 25)

“Sizden biriniz kendisi için sevdiğini mü’min kardeşi için de sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.”
(T2515, Tirmizî, “Sıfatü’l-Kıyâme” 59)

“Mü’minler birbirlerini sevmede, birbirlerine karşı sevgi ve merhamet göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateş çekerler.”
(M6586, Müslim, “Birr” 66)

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (zalimlere de) teslim etmez. Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın (kusurunu) örterse Allah da kıyamet günü onu örter.”
(M6578, Müslim, “Birr”; T1426, Tirmizî, “Hudud” 3)

“Dikkat edin! Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Müslümana, gönül rızası olmadan kardeşinin malı helal değildir.”
(T3087, Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân” 9)

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümanın din kardeşine maldaki kusuru açıklamaksızın satması helal değildir.”
(İM2246, İbn Mâce, “Ticaret” 45)

“Bir Müslümanın din kardeşlerine karşı şu beş görevi vardır: Selâmı almak, aksırana “Yerhamukellâh” (Allah sana merhamet etsin) diye dua etmek, davete katılmak, hastayı ziyaret etmek ve cenazelere katılmak.”
(M5650, Müslim, “Selâm” 4)

“Sadakanın en faziletlisi, Müslüman kişinin ilim öğrenmesi, sonra da onu din kardeşlerine öğretmesidir.”
(İM243, İbn Mâce, “Sunne” 20)

Kim, gıyabında bir din kardeşi için dua ederse, onun yanındaki görevli melek: ‘Âmin! Senin için de bir benzeri verilsin’ der.”
(M6928, Müslim, “Zikir” 87)

Allah Resûlü: “Zalim olsun, mazlum olsun din kardeşine, yardım et!” buyurdu. Bir adam: “Yâ Resûlallah! Mazlum olduğunda ona yardım ederim, fakat zalim olduğunda nasıl yardım ederim?” dedi. Resûlullah: “Onu zulümden alıkoyarsın, işte bu da ona yardımdır.” buyurdu.”
(B6952, Buhârî, “İkrah” 7; B2444, Buhârî, “Mezâlim” 4)

“Biriniz kardeşine sevgi duyduğunda bu sevgisini ona bildirsin.”
(T2391, Tirmizî, “Zühd” 53)

“Müslüman, hasta kardeşini ziyaret ettiğinde dönünceye dek cennet bahçelerinde demektir.”
(M6553, Müslim, “Birr” 41; T967, Tirmizî, “Cenâiz” 2)

“Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.”
(T1932, Tirmizî, “Birr ve Sıla” 21)

“Zandan sakının. Zira zan sözün en yalan olanıdır. İnsanların özel hallerini araştırmayın, konuşmalarını dinlemeye çalışmayın, birbirinizin alışverişini kızıştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeşler olun.”
(B6066, Buhârî, “Edeb” 58; B5143, Buhârî, “Nikâh” 46)

“Kimin kardeşine karşı yaptığı bir haksızlık varsa, (ahirette) iyiliklerinden alınıp ona verilmeden önce (dünyada iken) onunla helâlleşsin. Çünkü kıyamette ne bir dinar ne de dirhem vardır. Şayet o hakkı karşılayacak iyiliklerinden bulunmazsa, kardeşinin kötülüklerinden alınır ve o haksızın üzerine atılır.”
(B6534, Buhârî, “Rikâk”, 48)

“Biriniz din kardeşine danıştığı zaman, danışılan kişi ona görüşünü belirtsin.”
(İM3747, İbn Mâce, “Edeb”, 37)

“Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.”
(HM7461, Ahmed b. Hanbel, II. 252.)

“Bir kimse din kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın, onun dünürlüğü üzerine de –izin vermedikçe- dünür göndermesin.”
(M3812, Müslim, “Buyû” 8)

“Hizmetçileriniz sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin emrinize vermiştir. Her kimin emrinde din kardeşi varsa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güçleri yetmeyecek işler yüklemeyiniz. Şayet yüklerseniz, bari onlara yardım ediniz.”
(B30, Buhârî, “İman” 22)

“Selamı yayın, yemek yedirin ve Allah’ın (c.c.) size emrettiği gibi kardeşler olun.”
(İM3252, İbn Mâce, “Et’ime” 1)

“Cennetin kapıları, Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Din kardeşi ile arasında düşmanlık olan kimse hariç Allah’a hiçbir şeyi eş koşmayan her Müslüman kul bağışlanır. ‘Bu iki kişiyi aralarında anlaşıncaya kadar bekletiniz, barışıncaya kadar bekletiniz!’ denilir.”
(MU1652, Muvatta, “Husnu’l-Hulk” 4)

“Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve onuru Müslümana haramdır.”
(M6541, Müslim, “Birr” 32)

“Kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(T1995, Tirmizî, “Birr” 58)

“Her iyilik, bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman, kovandan ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kovasına boşaltman da bu tür iyiliklerdendir.”
(T1970, Tirmizî, “Birr” 45)

“Din kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa hiçbir iyiliği küçük görme!”
(M6690, Müslim, “Birr” 144)

“Beni yaşatan (Allah)’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayın.”
(HM10180, Ahmed b. Hanbel, II, 478)

“Biriniz kardeşinde beğendiği bir şey gördüğünde, ona bereketli olması için dua etsin.”
(İM3509, İbn Mâce, “Tıb” 32)

“Kişi yerine getirme niyetiyle kardeşine söz verir de yerine getiremez ve zamanında sözünü tutamazsa günahkâr olmaz.”
(D4995, Ebû Dâvûd, “Edeb” 82)

“Kardeşi özür dilediği halde özrünü kabul etmeyen kişiye onun hatası gibi hata yazılır.”
(İM3718, İbn Mâce, “Edeb” 23)

“Kim din kardeşinin onurunu korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü cehennem ateşinden korur.”
(T1931, Tirmizî, “Birr ve Sıla” 20)

“Bir konuda seni tasdik ettiği hâlde kardeşine yalan söylemen, ne kadar büyük bir ihanettir!”
(D4971, Ebû Dâvûd, “Edeb” 71)

“Yâ Resûlullah! Gıybet nedir?” denildi. Resûlullah: ‘Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır.’ buyurdu. ‘Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersin?’ denilince Resûlullah: ‘Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun.’ buyurdu.”
(D4874, Ebû Dâvûd, “Edeb” 35)

“Biriniz kardeşini illâ medh edecekse ve şayet onun öyle olduğu biliniyorsa, “Falanın şöyle olduğunu zannediyorum, Allah’a karşı kimseyi temize çıkaramam.” desin.”
(M7502, Müslim, “Zühd ve Rekâik” 66)

“Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.”
(T2506, Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme” 54)

“Kim Müslüman kardeşini bir günahtan dolayı ayıplarsa, kendisi de o günahı işlemeden ölmez.”
(T2505, Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme” 53)

“Her kim kardeşine bile bile doğru olmayan bir görüş bildirirse ona ihanet etmiş olur.”
(D3657, Ebû Dâvûd, “İlim” 8)

“Sizler, kardeşlerinizin yanına gidiyorsunuz. Bineklerinize iyi bakın, kıyafetlerinizi de düzeltin ve böylece insanların gözdesi olun! Allah çirkin görünümü ve çirkinleşmeyi sevmez.”
(D4089, Ebû Dâvûd, “Libâs” 25)

“Her kimin tarlası varsa onu eksin; kendisi ekmezse onu din kardeşine (karşılıksız) ektirsin!”
(M3917, Müslim, “Buyû” 88)

“İki Müslümandan biri, din kardeşine silâh çekerse, ikisi de cehennemin kenarındadırlar. Biri diğerini öldürüşe, ona ikisi birden girerler.”
(M7255, Müslim, “Fiten” 16)

“Davalarınızla bana başvuruyorsunuz. Ben de bir insanım. Belki biriniz delilini diğerinden daha güzel ifade eder ve ben ondan duyduğuma göre (onun lehine) hüküm veririm. Bu şekilde kime (yanlışlıkla) kardeşinin hakkından bir şey vermişsem, asla onu almasın. Zira böyle bir durumda ona ben ancak bir ateş parçası vermiş olurum.”
(B7169 Buhârî, “Ahkâm” 20; N5403, Nesâî, Âdâbu’l-Kudât” 13)







25.10.14

40 Hadiste Cami Cemaat İmamlık ve Müezzinlik (Kartelalar-23)

Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir mescit/cami yaparsa, Allah da ona cennette bir ev yapar.”
(Müslim, Mesacid 24)

Rasûlullah (s.a.s.), bize mahallelerimizde mescitler/camiler inşa etmemizi, onları sağlam yapmamızı ve temiz tutmamızı emrederdi.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 13)

Her kim namaz için güzelce abdest alır; sonra farz namazı kılmak için camiye gider ve cemaatle kılarsa Allah o kimsenin günahlarını affeder.”
(Müslim, Tahâre, 13)

Bir kimse mescide gitme niyetiyle evinden çıktığında, attığı her adımından biri için kendisine bir sevap yazılırken, diğeri için bir günahı silinir.”
(Nesâî, Mesâcid, 14)

Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece faziletlidir.”
(Buhârî, Ezân, 30)

Her kim (namaz için) mescide/camiye gider gelirse, her gidiş gelişte Allah ona cennetteki yerini hazırlar.”
(Buhârî, Ezân, 37)

Karanlıklarda mescitlere/camilere yürüyenleri, kıyamet gününde tam bir nûr ile müjdele.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 49)

Allah, mescitleri namaz ve zikir için yurt edinen bir Müslümanın durumuna, gurbetteki bir adamın dönüşüne ailesinin sevindikleri gibi sevinir.”
(İbn Mâce, Mesâcid,19)

Yapıldığında, Allah’ın dereceleri yükselteceği ve hataları sileceği hasletleri size göstereyim mi? Mescitlere/camilere gidiş-gelişlerde atılan çokça adım, bir namazdan sonra diğer namazı beklemek, zorluklara rağmen güzelce abdest almak.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 301)

Allah’ın kadın kullarını, Allah’ın mescitlerinden men etmeyin.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 52)

Bir adamın mescide devamı alışkanlık haline getirdiğini gördüğünüzde onun imanına şahitlik yapın. Çünkü Yüce Allah: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar eder” (Tevbe, 9/18) buyurmaktadır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 76)

Yedi sınıf insan, Allah’ın (Arş’ının) gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde onun gölgesinde gölgelenecektir: Adaletli yönetici, Allah’a kulluk üzere yetişen genç, kalbi mescitlere bağlı olan kimseler…”
(Müslim, Zekât, 91)

Üç kişinin bulunduğu bir köy veya kırda cemaatle namaz kılınmazsa şeytan onları kuşatır. Aman cemaatle namaza devam edin. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer.”
(Nesâî, İmâmet, 48)

(Cemaatle kılınan) namazın bir rek’atına yetişen, cemaatle namaza yetişmiş olur.”
(Mâlik, Muvatta, Vukûti’s-Salât, 3)

Kim sabah namazını cemaatle kılarsa Allah’ın koruması altına girmüş demektir. Öyle ise Allah’ın korumasını bozmayın.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Yatsı namazını cemaatle kılan kimse gece yarısını ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır. Yatsı ve sabah namazını cemaatle kılan kimse ise geceyi tümüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Kim Allah’ın rızasını kazanmak için kırk gün ilk tekbire yetişecek şekilde cemaate devam ederse, o kimseye birisi ateşten diğeri münafıklıktan olmak üzere iki kurtuluş yazılır.”
(Tirmizî, Salât, 64)

Yeryüzü bana hem mescit hem de temiz/leyici kılındı. Ümmetimden kim bir namaz vaktine erişirse orada namazını kılsın.”
(Buhârî, Salât,56)

Bir kul, abdestini bozmaksızın mescitte namazı beklediği müddetçe namazda (sayılmakta)dır.”
(Buhârî, Vudû, 34)

Sizden biri namaz için beklediği sürece namazda sayılır. Abdestli olarak mescitte bulunduğu sürece melekler o kimseye “Allah’ım onu bağışla, ona merhamet et” diye dua ederler.
(Tirmizî, Salât, 128)

Biriniz mescide geldiği zaman oturmadan önce, (Tahıyyatü’l-mescit denilen) iki rek’at namaz kılsın.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 19)

Namaz için çağrıldığında yürüyerek ve sükûnetle gelin! Yetişebildiğiniz kadarını (imamla) kılın, kaçırdığınızı da (kendiniz) tamamlayın!”
(Buhârî, Ezân, 20, 21, 23)

Biriniz camiye girdiğinde; “Allah’ım, bana rahmetinin kapılarını aç” desin, (oradan) çıktığında ise “Allah’ım, ben senden, senin lütfunu istiyorum” desin.
(Dârimî, İsti’zân, 56)

(Namazda imamın hatasını bildirmek için) erkekler “Sûbhanalah” der; kadınlar ise el çırpar.”
(Nesâî, Sehiv, 15)

Herhangi bir cemaat camilerden birinde toplanıp Kur’an okur ve onu aralarında müzakere ederlerse, onların üzerine huzur iner; onları rahmet kaplar, melekler kuşatır ve Allah kendi nezdindeki meleklere onlardan bahseder.”
(Müslim, Zikir, 38)

İnsanlar, ezân okumanın ve ilk safta durmanın ne denli faziletli olduğunu bilseler ve bunlara nâil olmak için başka çare bulamasalardı mutlaka aralarında kur’a çekerlerdi. Namaza erken gitmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, bu hususta mutlaka yarış ederlerdi. Yatsı ile sabah namazlarının faziletini bilselerdi onlara emekleyerek dahi olsa giderlerdi.”
(Müslim, Salât, 129)

Saflarınızı düzgün tutun, çünkü safların düzgün olması namazın kemalindendir.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 94)

Namazlarda safları düzgün tutun. Çünkü safların düzgün olması, namazın güzelliğindendir.”
(Buhârî, Ezân, 74)

Eğer namaz kılanın önünden geçen kişi, bunun vebalini bilse, tam kırk (gün, yıl) beklemesi, onun önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu.”
(Buhârî, Salât, 101)

Kim Ezânı dinlerken şöyle dua ederse kıyamet günü şefaatim helal olur: “Ey bu tam davetin ve kılınacak namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed (s.a.s.)’e vesile ve fazilet ver. Ve onu vaat ettiğin övülmüş makama iletiver.”
(Buhârî, Ezân, 8)

Biriniz halka namaz kıldırdığında hafif kıldırsın! Çünkü onların içinde zayıf, hasta ve yaşlı olanlar vardır. Tek başına kıldığında ise namazını dilediği kadar uzatsın.”
(Buhârî, Ezân, 62)

İmam “Âmîn” dediği zaman, siz de “Âmîn” deyin. Zira kimin “Âmîn” demesi, meleklerin “Âmîn” demesine denk düşerse, geçmiş günâhları bağışlanır.”
(Buhârî, Ezân, 111)

İmamı (safın önüne ve) ortaya durdurun, (safta bulunan) boşlukları da doldurun.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 98)

Rasûlullah (s.a.s.) namazda iken annesiyle beraber bulunan çocuğun ağlayışını işitince hafif yahut kısa bir sûre okurdu.”
(Müslim, Salât, 191)

İnsanlara Allah’ın Kitabını en iyi okuyan namaz kıldırır. Şayet kıraatte eşit iseler, sünneti en iyi bilen kıldırır…”
(Tirmizî, Salât, 60)

İmamlar, sorumlu; müezzinler güvenilir kimselerdir. Allah, imamlara doğru yolu göstersin, müezzinleri de bağışlasın.”
(Şafıî, Müsned, No: 126, I.33)

Müezzinler, kıyamet günü boy/unları en uzun insanlardır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 98)

Müezzin, sesi ulaşacağı yer kadar (günahı olsa da) bağışlanır. Sesini duyan yaş ve kuru her şey ona şahitlik eder. Cemaatle namazda bulunan kişiye yirmi beş hasene yazılır ve iki namaz arasındaki (küçük) günahları silinir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 411)

Ezânı duyduğunuz zaman siz de müezzinin dediğini deyin.”
(Müslim, Salât, 10)

İmam, ancak kendisine uyulan kimsedir. Öyleyse onun yaptıklarına aykırı davranmayın. O tekbir getirdiğinde, siz de tekbir getirin; o rükû ettiğinde siz de rükû edin. O “Semia’llâhu limen hamideh = Allah kendisine hamd edeni işitir” dediğinde siz: “Allâhümme Rabbenâ leke’l-hamd = Rabbimiz olan Allahım! Hamd sanadır” deyin. O secde ettiğinde, siz de secde edin.”
(Buhârî, Ezân, 74, 82)







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...