29.6.13

Fıtır Sadakası Ne Kadar 2013

2013 yılı fıtır sadakasının ne kadar olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlendi.

Bu sene fıtır sadakası 1 kişi için 9.25 TL. Bu miktar 2014 yılı Ramazan ayı başlangıcına kadar geçerlidir.

Fıtır sadakası vermek küçük-büyük kadın-erkek her müslümana vermesi vacip bir sadakadır.

Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan Bayramı’nın birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir.

Fıtır sadakası ile ilgili daha detaylı bilgiyi www.sorularlaislamiyet.com sitesinden de bulabilirsiniz. Mezkur siteden bir yazı da aşağıdadır.

Sadaka-i Fıtır Nedir?

Sadaka-i fıtır (fıtır sadakası) Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisab miktarı bir mala sâhip bulunan her müslümanın vermesi gereken vâcib bir sadakadır. Buna yalnız fıtra da denir. Bu kelime halk arasında fitre şeklini almıştır.
Fıtır sadakası (fitre), insanın yaradılışına bir şükür olmak üzere sevab kazanmak kasdıyla verdiği sadaka demektir.
Fitre, orucun kabûlüne, ölüm sekeratından ve kabir azâbından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram gününün neş'esinden onların da istifade etmelerine bir yardımdır. Bu cihetle fitre, insanî bir hayır ve medeni bir vazifedir.

Fitre Kimlere Vâcibdir?

Fitre vermek için şart olan, müslüman olmak, hür olmak ve aslî ihtiyaçlar dışında nisab miktarı mala sâhip olmaktır. Akıl ve bülûğ fitrede şart değildir. Zengin akıl hastalarının ve çocukların fitreleri, velileri tarafından verilmelidir.
Fitre vâcib olduktan sonra nisab miktarı olan mal telef olsa bile, fitrenin ödenmesi şarttır.

Fitre Ne Zaman Ödenmelidir?

Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur. Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.
Bu görüş İmam Ebû Hanife'nindir. Diğer üç İmama göre, fitre, Ramazanın son akşamı güneşin batmasından itibaren vâcib hâle gelir. Ödemenin bayram namazından sonraya te'hiri de câiz değildir.
Ramazan bayramının 1. günü fecrin doğuşundan evvel vefat eden veya fakir düşen kimseye fitre vermek vâcib olmaktan çıkar. Fecrin doğuşundan sonra vefat eden zengine ise, fitre vâcibdir. Mirasından ödenir.
Nisab miktarını bulan mal, fitrenin vâcib olmasından sonra, ödenmeden telef olsa fitre sâkıt olmaz.

Kimler Fitre Verir?

Nisab miktarı malı olan bir müslüman, hem kendisi için, hem fakir olan çocukları için, hem de hizmetçisi için fitre verir. Zengin olan çocukların fitreleri, İmam-ı A'zam'a göre o çocuğun malından verilir. İmam-ı Muhammed'e göre ise, onu da babası verir.
Bülûğa girmekle beraber aklî dengesi yerinde olmayan çocukların fitresini de yine babası verir. Henüz doğmayan çocuk için ise, fitre verilmez.
Bir kimse, kendi evinde otursalar bile, babası, anası, dedesi, ninesi için fitre vermekle mükellef değildir. Akrabalar da böyledir. Babaları hayatta olsun olmasın dede, oğlunun fakir çocukları (torunları) için fitre vermekle mükellef değildir.
Bir kimse kendi hanımıyla büyük ve akıllı olan oğlunun fitresini vermekle mükellef değildir. Çünkü bunlar kendilerine sahip ve tek başlarına tasarrufa yetkilidirler. Fakat bunların müsaadesini alarak kocanın veya babanın onlar yerine fitre vermesi câiz olur. Ve bunlar kendi evinde ve idaresi altında iseler izinsiz de verebilir. Fakat aslolan herkesin kendi fitresini kendi malından ödemesidir.
İmam-ı Şâfiî'ye göre kadının fitresini kadın zengin bile olsa kocası öder. Fitre zekât gibi veren tarafından niyet edilmelidir. Ve fakirlere temlik suretiyle verilip fakirin mülkiyetine geçirilmelidir. Fitre verirken verilen şey'in fitre olduğunu belirtmek şart değildir.
Fitreyi aralarında evlilik veya babalık - oğulluk (usul - füru') ilişkileri olanlar birbirlerine veremezler. Meselâ bir kimse fitresini fakir olan kocasına veya babasına veya oğluna veremez.

Fitre Nasıl Ödenir?

Bir kimse fitresini bir fakire verebilir. Fakat bir fitre bölünerek birkaç fakire verilemez. Müteaddit kimseler fitrelerini birleştirip tek bir fakire verebilirler.
Müteaddit fitreler sahiplerinin izniyle karışmış halde fakirlere verilebilir. Her fitreyi ayrı ayrı vermek lüzumu yoktur. Bununla beraber ayrı ayrı verilmesi daha güzel görülmüştür.
Fitreler mükellefin bulunduğu yerin fakirlerine verilmelidir. Başka yerlere gönderilmek mekruhtur.

Fitrenin Miktarı Ne Kadardır?

Fitre başlıca 4 madde üzerinden verilir:
1 - Buğday veya buğday unundan. Bunun vâcib olan miktarı, yarım sa' (520 dirhem: 1667 gr.) dır.
2 - Arpadan veya arpa unundan. Bunun miktarı ise, bir sa' (1040 dirhem: 3333 gr.) dır.
3 - Her türlü kuru üzümden. Bunun miktarı da bir sa' (3333 gr.) dır.
4 - Kuru hurmadan. Bunun miktarı ise yine 1 sa' (3333 gr.) dır.
Bu 4 gıda maddesinden herhangi birine göre fitre verilebilir. Bu fitreler aynen hurma, buğday, üzüm olarak verilebileceği gibi, kıymetleri para olarak da verilebilir. Hattâ kıymetlerinin para olarak ödenmesi, daha da efdaldir.
Kişinin fitresini verirken kendi malî imkânını ve zenginliğini göz önünde bulundurarak, fitresini bu 4 gıda maddesinden birinin kıymeti üzerinden ödemesi gerekir. Meselâ çok zengin olanlar fitrelerini hurmanın değeri üzerinden ödemelidirler. Çünkü en yüksek fitre miktarı hurmadır. Onun o zenginliğine münasib olan, fitresini hurma üzerinden ödemektir. Artık zenginlik derecesine göre, kuru üzüm, arpa ve buğday olmak üzere fitre ödenecek gıda maddesi değişir. Her yıl Ramazan ayında, müftülükler bu 4 gıda maddesine düşen fitre bedellerini ilân ederler. O bedellere göre fitreyi ödemek mümkündür.

Fitre ile Zekât Zengini Arasında Bir Fark Var mıdır?

Vardır. Zekât verecek zengin için, nisab miktarı tutarında bir mal, bir yıl elde bulunmalıdır. Fitrede ise, bu şart yoktur. Fitrenin verileceği en son gün bile, nisab miktarı mal eline geçse, kendisine derhal fitre vâcib olur.
Zekâtta günümüzde ekseriya nisab ölçüsü olarak altın alınmaktadır. Fitrede ise gümüşün esas alınması iyidir. Fitrenin zekâta göre daha geniş bir kitle tarafından verilmesinin sebebi de budur.
Yaşlılıktan veya hastalıktan dolayı Ramazan orucunu tutamayan kimseden fitre düşmez. Onların da bu vâcibi yerine getirmeleri icabeder.
Fitre, İslâm memleketlerinde yaşayan gayr-ı müslimlere verilebilirse de küfür diyarındaki gayr-i müslimlere verilemez.
Fitrenin rüknü temliktir. Fitreyi fakirin mülkiyetine geçirmeden fitre ödenmiş olmaz.

28.6.13

35'inci Madde ve Vakayı Hayriye


TSK İç Hizmet kanunu 35. maddenin darbelere mazeret oluşturmayacak şekilde değiştirilmesi Vakayı Hayriye (Hayırlı Vak'a) olur.

Madde 35: Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.

Yeni Haliyle Taslak 35. Madde : "Silahlı Kuvvetler'in vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır"

Artık bu madde inşaAllah millet iradesine müdehalelere, darbelere, zulümlere bahane olmaz. Milletimiz inşaAllah aynı acıları tekrar yaşamaz.

NOT :(15 Haziran 1826). Yeniçeri ocaginin kaldirilmasi Osmanli tarihinin dönüm noktalarindan biridir. Yenileşme hareketinin en önemli adımı sayılır. Bu olay tarihimizde "Vak'a-i Hayriye=Hayirli olay" diye adlandırılır.



23.6.13

Elektronik Referandum Sistemi (ERS) (E-Referandum) Önerisi


"Devlet Yönetiminde İnovasyon Kavramı" üstbaşlığı altında, bir önerimiz, bir tavsiyemiz olacak.

Günümüzde devlet hizmetlerinin bazıları www.turkiye.gov.tr üzerinden yapılmakta. Örneğin adli sicil belgesi artık buradan alınabilmekte. Vatandaş e-devlet şifresi(PTT'den alınır) ya da e-imzası ile sisteme girip işlemini yapabilmekte.

Önerimiz edevlet sistemine referandum bölümünün de eklenmesidir. 

Örneğin 2010 yılındaki gibi bir referandum değil de, zaman zaman belediyelerin vb. kurum ve kuruluşların yaptığı tarzda referandumlar e-devlet üzerinden yapılabilir.

Bu referandumlar bir bağlayıcılık taşımayabilir. İlk aşamada, sadece halkın görüşünün çabuk ve maliyetsiz bir şekilde ortaya çıkması yönünde bir işleve sahip olabilir.

Bazı yasalar çıkmadan önce halka, e-devlet sistemi üzerinden e-referandum yapmak suretiyle sorulabilir.

Edevlet sistemi üzerinden nelerin halka götürüleceğini Bakanlar Kurulu'nun oybirliği ile belirlemesi yerinde olacaktır. Bu iş meclis salt çoğunluğuna da bırakılabilir. Bu yöntemler haricinde daha kolay bir şekilde e-referandum yapılabilmesi, birlik ve beraberliği zedeleyecek ya da milletimizi gereksiz yere meşgul edecek abes konuların kolayca e-referanduma taşınabilmesi ise yerinde olmaz. En isabetli yöntemin,  Bakanlar Kuruluna ve Cumhurbaşkanına teklif yetkisi verilmesi, karar yetkisinin de Meclis salt çoğunluğuna verilmesi olacağı kanaatindeyiz.

Referandum belirli bir gün olabileceği gibi belirli tarihler arasında da olabilir. Örneğin sadece bir gün sürebileceği gibi, 3 gün ya da 1 hafta da sürebilir. Hatta 1 ay sürebilecek bir e-referandum dahi organize edilebilir.

Referandumda oy oranları referandum sonuçlandığında paylaşılabileceği gibi referandum devam ederken de paylaşılabilir.

Bilgisayarı olmayan, kullanmayı bilmeyen, edevlet şifresi olmayan vatandaşlarımız da noterler aracılığıyla 1 TL gibi cüzi bir hizmet ücreti karşılığında, ya da ücretsiz, oy kullanabilirler. Bunun da ötesinde, Valiliklerin ve Kaymakamlıkların bünyesinde de vatandaşımız nüfus cüzdanını ibraz etmek kaydıyla oyunu kullanabilmeli. Böylece e-referandum belli bir zümrenin ulaşabileceği bir sistem değil, tüm vatandaşlarımızın ulaşabileceği kullanabileceği demokratik bir hak olur.

Örneğin "Kamuda memurlara uygulanan başörtüsü yasağının kaldırılması konusu" e-referandum ile millete taşınabilir. Bu konuda Memur-Sen milyonlarca imza topladı, milletimizin gönlünden geçenin de inanç özgürlüğü ile bağdaşmayan bu yasağın kaldırılması yönünde olduğu kanaatindeyiz.

Burada dikkat edilmesi gereken husus para ile oy satma, şifreyi para karşılığı bir başkasına süreli olarak verme vb. olayların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınmasıdır. Örneğin bir kişi çıkıp da bir vatandaşa "e-devlet şifreni ver senin yerine oy kullanalım, yarın şifreni değiştirirsin" diyememeli. Bu noktada toplumun e-devlet şifresinin ne kadar ciddi ve resmi bir enstrüman olduğu, ne gibi yasal yükümlülükler getirdiği, yanlış kişilerin eline geçtiğinde ne gibi zararlara sebebiyet verebileceği konusunda bilinçlendirilmesi önem arz eder. Bu doğrultuda yasal düzenleme ile oy satma ve satın alma şuçuna caydırıcı maddi cezalar uygulanabilir. Ayrıca edevlet sistemine öyle uygulamalar konulur ki, insanların bir başkasına güvenip şifresini vermesinin önüne geçilebilir; oy kullanılırken anne kızlık soyadının tamamının ya da belli harflerinin sorulması, ya da adınıza kayıtlı bir kredi kartının numarasının girilmesi gibi. E-devlet ile insanlar belli maddi külfet ve sorumlulukların altına giriyorlarsa zaten e-devlet şifrelerini her ne sebeple olursa olsun satmayacaklar ve başkalarına söylemeyeceklerdir. Örneğin bir nüfus cüzdanını kimse bir başkasına sebepsiz vermez, edevlet şifresinin de halkımızca bu bilinçle kullanılmasına yönelik politikalar izlenmeli. Kısacası edevlet sistemine öyle uygulamalar konulmalı ki kimse şifresini güvenip de bir başkasına veremesin, vermekten kaçınsın.

Kimin hangi yönde oy kullandığının alenen, açık bir şekilde herhangi bir veritabanında tutulması ya da kayıt altına alınması doğru da değildir. Böyle bir uygulama bir nevi fişleme olarak da algılanabilir ya da kötü niyetli kişilerce fişleme amacıyla kullanılabilir. Bu nedenle verilen oylar belki şifreli olarak sistem tarafından kaydedilir, ancak kesinlikle kimin ne yönde oy verdiği devlet ve üçüncü kişiler tarafından anlaşılmayacak şekilde sistemde tutulur. Oy kullanan kişiye de bir doğrulama kodu verilebilir. Bu kod sayesinde ilerleyen zamanlarda, örneğin referandumdan sonra edevlet sistemine girerek doğrulama kodunu girer ve hangi yönde oy kullandığının teyidini yapmış olur. Bu sayede e-referandum'un şeffaflığı sağlanmış olur. Bir bilgisayar mühendisi olarak yukarıda anlatılanların kurulacak algoritmalarla sağlanabileceğini, farazi konuşulan şeyler ya da gerçekleştirilemeyecek hayaller olmadığını da ayrıca belirtmek isterim. Örneğin günümüzde kullanıcıların şifrelerinin veritabanında şifreli olarak tutulması söz konusudur. Bu sayede bir kişi veritabanını görse ve veritabanında her türlü yetkiye sahip olsa dahi bir başkasının şifresine muttali olamaz. Çünkü şifre de şifreli tutulmaktadır. Günümüz bilgisayar teknolojisiyle, Hash algoritmaları ve doğrulama kodları kullanılarak: şeffaf, hile yapılıp yapılmadığının rahatlıkla kontrol edilebileceği ve fişlemenin de mümkün olmayacağı bir e-referandum sistemi (ERS ya da ERSis denebilir) geliştirmek mümkündür. Böyle bir sistemin hayata geçirilmesi, milletimizin demokrasisi adına, iradesinin kesintisiz ve aracısız ortaya konması adına, çok büyük bir hizmet ve kazanç olacağı ortadadır.

(Not: Sistemin nasıl olabileceğine de teknik olarak değinmeden geçemeyeceğim. Oy verenin TC Nosu, Oyunun Rengi ve Rastgele Üretilen Doğrulama Kodu birleştirilerek Hashing algoritmasına sokulur ve bunun neticesinde hash algoritmasından çıkan anlamsız veri devletin veritabanı sistemine kaydedilir. Sözkonusu doğrulama kodu oy kullanma işlemi esnasında rastgele olarak üretilir ve sadece oy kullanan vatandaşa verilir. Bu doğrulama kodu kesinlikle hiçbir veritabanında doğrudan saklanmaz, saklanmamalıdır. Şifreli olarak saklanmasında ise bir sakınca yoktur. Hashing işleminden sonra meydana gelen belli uzunluktaki veri devlet tarafından veritabanlarında saklanır. Bu sayede devlet hiçbir şekilde kimin ne oy kullandığını bilemez, ancak bir kişi kullandığı oyun devlet veritabanında ne şekilde gözüktüğünü doğrulayabilir. Doğrulamak için: TC nosunu, verdiği oyu ve sadece kendisinde bulunan doğrulama kodunu girerek elde ettiği verinin devlet veritabanındaki veri ile karşılaştırır, bu işlemin sonucunda oyu doğrulanmış olur. Sistem Yüksek Seçim Kurulu tarafından kurulur ve işletilir.(Seçsis gibi.). Bu temeller üzerine daha gelişmiş iş akış modelleri de üretilebilir. E-imza benzeri sistemler de devreye sokulabilir. doğrulama kodu YSK(Yüksek Seçim Kurulu) tarafından vatandaşa e-imza ile imzalanarak verilir. Bu sayede vatandaşın doğrulama kodunu inkar etmesinin de önüne geçilebilir. Bu teknik detaylara sözkonusu e-referandum sisteminin teknik olarak uygulanmasının mümkün olduğunu ispatlamak için girdim. ) Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nün bu konuda en sağlam ve güvenilir sistemleri tasarlayabileceği kanaatindeyiz.

Sağlam, şüpheye ve şaibeye yer bırakmayacak bir sistem kurmak elzemdir. Zira seçimlere-oylamalara hile karıştırıldığı yönünde propoganda yababilecek dahili ve harici bedbahtların türeyebileceği milletimizce malumdur. Bilhassa sosyal medya üzerinde bazı olayların nasıl çarpıtıldığını ve speküle edildiğini, nasıl yalan ve yanlış yansıtılmaya çalışıldığını bazı üzücü olaylarda açıkça gördük.

Umarız e-referandum gibi bir ileri demokrasi argümanını ülkemiz, milletimiz en yakın zamanda kazanır. Demokrasi alanında başka ülkeleri geriden takip etmek yerine ileri demokrasimiz ile başı çekmek milletimizin on yıllardır gönlündeki arzusudur.

Gerekli çalışmaların ve yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılmasını millet olarak, milletin vekillerinden, bakanlarından, başbakanından, cumhurbaşkanından, devletin bürokratlarından, memurlarından, mühendislerinden, siyasetçilerinden bekliyoruz. Lütfen önerimizi dikkate ve ciddiye alınız, üzerinde ciddi çalışınız.


16.6.13

KaabaLive Programı Yeni Versiyonu Çıktı

Bu program ile kutsal topraklar (Mekke-Medine) canlı olarak izlenebilmektedir.

Programın 2. versiyonu yayınlanmıştır. İlk versiyonda bazı yoğun günlerde (üç aylar, ramazan, perşembe geceleri vb.) Arap devletinin yaptığı yayında serverlar kaldırmadığından kesintiler olabiliyordu. Yeni versiyonda kesinti olmaması için yayın YouTube serverları üzerinden alınmaktadır. Ayrıca yayın kaynağının ileride değişmesi ihtimaline karşı da ekstra önlem alınmıştır. Dil ayarlarının kaydedilme problemi de giderilmiştir. ESKİ VERSİYONU KULLANAN VE ZAMAN ZAMAN KESİNTİ SORUNU YAŞAYANLARA DA YENİ VERSİYONA GEÇMELERİNİ ÖNERİRİZ.



Bu program ile kutsal toprakları canlı olarak 7 gün 24 saat kesintisiz izleyebilirsiniz. Program ücretsizdir ve para ile satılamaz.  Mekke'de Kabe-i Muazzama'yı Medine'de ise Mescid-i Nebevi'yi izleyebilirsiniz. Yayın Suudi Arabistan devletinin ücretsiz resmi yayınıdır. Kabe'yi izlediğiniz bölümde ayrıca Kur'an-ı Kerim sesli yayını yapılmaktadır. Mescid-i Nebevi'yi izlediğiniz bölümde ise hadis-i şerif sesli yayını yapılmaktadır. Kabe'yi izlediğiniz bölümde alt yazı olarak dünya şehirlerine göre Kabe'de namazların saat kaçta kılındığını görebilirsiniz. Bu saatlerden yararlanarak Kabe'de namaz kılındığı anları da canlı olarak izleyebilirsiniz. Kabe'de kılınan bir vakit namazını canlı olarak izlemek gerçekten heyecan vericidir. Son derece basit bir programdır.  Bu masaüstü programınız ile; herhangi bir siteye vs. girmeden, reklam görmeden, tek tıkla kutsal toprakları canlı izleyebilirsiniz.  Ayrıca programı kurarsanız programın kısayolu masaüstünüzde otomatik olarak yer alacaktır. Kurulum dosyası ile programı kurmanızı tavsiye ederiz. 

10.6.13

Ey Nefsim, Ateşe de Direnebilecek Misin?

Dün camileri ahır yapan zihniyet değişmedi,

Bugün de camilere ayakkabılarıyla giriyor.

Dün camilerde ezanı susturan zihniyet bugün camide bira içiyor.

Dün kazan kaldıran - isyan eden - padişah deviren zihniyet,

Bugün yine kazan kaldırıyor, başbakan asıyor, cumhurbaşkanı zehirliyor.

Dün düzeni bozan zihniyet bugün yine bozmaya çalışıyor.

Bize düşen bozan değil onaran olmaktır.

Bize düşen kıran değil saran olmaktır,

Bize düşen yakan değil, yapan olmaktır,

Bize düşen bağıran değil, konuşan-anlaşan olmaktır,

Bize düşen diklenen değil, dik duran olmaktır,

Bize düşen oturan değil çalışan olmaktır,

Çalışan, çalışan ama Hak yolda, Hak yolunda çalışan!

Ey Nefsim, Ey Şaşar Beşer,

Bağırsan da öleceksin, taş atsan da öleceksin, kaldırımları kırsan da öleceksin,

Peki o gün kabre ne götüreceksin?

Ölüme de direnebilecek misin?

Direnelim, direnelim ama günahlara karşı direnelim.

Direnelim, ama şeytanlara, nefsimize karşı direnelim.

Direnelim ama; şirke, puta - putlaştırmaya karşı direnelim.

Yoksa ateşe nasıl direniriz?

Evet direneceksek Hz. Yusuf gibi direnelim,

Dünya tüm güzelliği ve ihtirasıyla üzerimize geldiğinde

Sırtımızı dönüp kaçmasını bilelim. Yırtılacaksa gömleğimiz arkadan yırtılsın.

Direneceksek Hz. İbrahim gibi direnelim,

Şeytan evlat sevgisiyle aldatmaya geldiğinde; suratına taş atmasını bilelim.

Direneceksek Hz. Nuh gibi direnelim, kavmine 950 sene sabreden Hz. Nuh gibi.

Denizi yaran Hz. Musa gibi direnelim, hastalıkla yanan Hz. Eyup gibi direnelim,

Kavmine ağlayan Hz. İsa gibi direnelim. Kapıları zorlanan Hz.Lut gibi direnelim,

Eğer direneceksek, Taifte taşlanan Hz. Muhammed Mustafa gibi direnelim. (s.a.v.)

Aktif sabırla, dua ve namazla, oruç ve zekatla, şeytana ve nefsimize karşı direnelim.

Eğer bilirsen bu senin için daha hayırlıdır, Ey Nefsim. Evet, eğer bilirsen..

Ölüme direnebilecek misin? Ya da ateşe, söyle Ey Nefsim. 

Direnebilecek misin? 

Allah hepimizi direne direne ateşi kazananlardan değil, direne direne cenneti kazananlardan eylesin. 

Allah'a ve resulüne direnenlerden değil, şeytana ve günahlara direnenlerden eylesin. 

Batıl yolda boşuna yürüyenlerden değil, Hak yolda Hak aşkına cihat eden-gayret gösteren Hak aşıklarından eylesin. 

Amin, amin, amin..  VelHamdülillahiRabbilAlemin.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...