25.6.14

Elektronik Para Sistemi, Milli İşletim Sistemi ve VTYS

Elektronik Para Sistemi (EPS)

Sanayi devriminin dünyayı ne kadar değiştirdiği bugün herkesçe malumken içinden geçtiğimiz çağda bilgi devrimini yaşadığımız da bir gerçektir. Bilgi devrimi henüz tamamlanmamış, her geçen gün artan işlem hızı, veri depolama ve iletim kapasitesi, artan mobil uygulamalar, kısacası hayatımıza her geçen gün daha da fazla giren teknoloji bunu doğrulamaktadır.

Şüphesiz, günümüzde kullandığımız kredi kartlarıyla, elektronik fon transferi sistemiyle ayak seslerini duyduğumuz, gelecekte hayatımıza daha yoğun bir şekilde girecek teknolojilerden birisi de Elektronik Para Sistemi teknolojisi olacaktır. Sanayi devriminde olduğu gibi bilgi devriminde de milletçe treni kaçırma ya da arkadan gelen trene binme lüksüne sahip değiliz. Sonradan uygulayanların değil öncü olup yön verenlerin büyük devletler planında muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıktığını tarih göstermektedir.

Elektronik Para Sistemi, vatandaşın kağıt para kullanmadığı, bunun yerine elektronik cihazlar ile alış veriş işlemlerini gerçekleştirdiği, herkesin cihazının kendisine tanımlı olduğu ve bu sayede yüksek düzeyde takip edilebilirliğin sağlandığı, kayıtdışının önüne geçildiği ve suç ile mücadelede devletin daha rahat takip-tespit çalışmaları yapabileceği, dolaşımdaki paranın doğrudan bankacılık sistemine aktarılarak yatırıma dönüşmesinin sağlanabileceği, vergilendirme politikalarının kişiye-duruma-mala ve mekana bağlı olarak dinamik işletilebileceği, her türlü kalpazanlık ve sahteciliğin önüne geçildiği, kısaca ticaretin ve ekonominin topyekün elektronik ortamda gerçekleştiği bir sistemdir.

Depolama, veri transferi ve veri işleme sistemlerindeki hızlı gelişim gelecekte devletlerin bu sisteme geçeceğinin açıkça sinyalini vermektedir. Elbette avantajları olduğu gibi dezavantajları da olacaktır. Örneğin bilgi sistemlerinin yedeklenmesi, askeri saldırı, terör saldırısı ve doğal afet risklerine karşı sistemin idamesinin planlanması gibi bir takım güçlükleri de işin doğası gereği karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında böyle bir sistemi kurabilmek için Milli İşletim Sistemi, Milli Veritabanı Yönetim Sistemi Yazılımı gibi gereklerin sağlanması önemlidir.

Elektronik Para Sistemi kısa ve orta vadeli değil, uzun vadeli planlar içerisinde yer alabilecek bir projedir. Öte yandan, mevcut teknolojik seviye ve olanaklar dahi günümüzde böyle bir sistemi kurmak için henüz pahalı da olsa kabiliyet olarak yeterlidir. Kredi kartı teknolojisi, temassız ödeme teknolojisi, 3N-4N gibi kablosuz veri aktarım teknolojileri, internet bankacılığı, mobil bankacılık teknolojileri ve biyometrik kimlik doğrulama sistemleri Elektronik Para Sistemi teknolojisinin bileşenleridir ve günümüzde başarıyla uygulanmaktadır. Ancak böyle bir sistemin getireceği riskleri sıfıra yakın düzeye kadar minimize edecek modeller henüz akademik çevreler tarafından bırakın ortaya konmayı, tartışılmaya dahi başlanmamıştır. Milli Elektronik Para Sistemimizi nasıl oluşturabileceğimiz akademik çevreler tarafından ele alınmalı, konu üzerine araştırmalar yapılmalı, tezler, makaleler, kitaplar yazılmalıdır.

Uzun vadede böyle bir sisteme geçişin gerekeceği öngörüsü ile Milli İşletim Sistemi çalışmalarına

yeniden gereken önem verilmelidir. Devletçe teşvik edilmeli, yabancı işletim sistemi lisansının gereksiz kullanımından kamu sektörü şiddetle sakındırılmalıdır. Özel sektör için de yerli işletim sistemi alternatiflerinin kullanılması teşvik edilmelidir.

Yine aynı düşünce ile Milli Veri Tabanı Yönetim Sistemi(VTYS) geliştirilmelidir. Bugün maalesef devletimizin en kritik bilgilerinin çok büyük bir kısmı yabancı kaynaklı şirketlerin yazılımlarında ve sistemlerinde saklanmaktadır. Bunun da başlı başına bir güvenlik riski oluşturduğu açıktır. Milli güvenliğimizin temelini oluşturan kritik kurumlarımızda Oracle, MSSQL ya da DB2 VTYS yazılımları kullanılmaktadır. Bunlara ödenen lisans ücretleri ile rahatlıkla yerli VTYS ve işletim sistemlerinin geliştirilebileceğini düşünmekteyiz. Nasıl ki insansız hava aracı aldığımız maliyete yakın bir maliyetle kendi insansız hava aracımızı yaptıysak, kendi yazılımlarımızı da dışarıya ödediğimiz mali kaynak ile yapabiliriz.

Elektronik Para Sistemi ile kimin, nerede, ne zaman, kim ile para alışverişi yaptığı takip edilebilir. Kara para ile mücadelede son derece etkin olacağı açıktır. Mali suçların yanında diğer suçlarda da suçluların hareket sahasını daraltacağından suçla mücadelede devlete önemli bir güç verecektir. Aynı zamanda, bu sistem sayesinde devlet, dinamik vergi politikaları da uygulayabilir. Örneğin bir kişinin aylık gelirinin %60'ına kadar olan harcamalarında %8, %60'ından sonraki harcamalarında %18 Kdv uygulanarak vatandaş tasarrufa teşvik edilebilir. Bu tersi için de geçerlidir ve dinamik vergi politikalarını devlet konjonktüre göre belirleyebilir. Hatta yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir eşik değeri belirlemek yerine matematiksel bir formüle dayalı olarak da politikalar modellenip uygulanabilir. Tüm bu örnekleri vermekteki maksadımız, Elektronik Para Sistemi konusunun sadece bilişim alanı için değil finans, maliye, ekonomi, emniyet, ulusal güvenlik gibi alanlarda da büyük etkiler yaratabilecek, büyük fırsatlar doğurabilecek bir proje olduğunun altını çizmektir.

Diğer taraftan, böyle bir sistemin geliştirilmesi milli hedef olarak konduğunda, şüphesiz ülkedeki teknolojik gelişmeyi ve bilgi birikimini arttırıcı etkisi olacaktır. Tarihte J.F.Kennedy'nin ABD için koyduğu aya gitme hedefinin ülkenin teknolojik gelişiminde nasıl bir etki yarattığı malumdur.

EPS ütopik bir fikir olarak algılanmamalıdır. Gelişen bilgi teknolojilerinin eninde sonunda ülkeleri böyle bir sisteme götüreceği ortadadır. Bu nedenle şimdiden, daha dünya böyle bir sistemi gündemine dahi almıyor, tartışmıyorken bizim bilgi toplumu stratejilerimizi bu doğrultuda belirlememiz, geleceğe dair hesaplarımızda bu ihtimali de değerlendirmemiz gerekmektedir. Nasıl ki sanayi devrimi içinde buhar gücü kullanılırken içten yanmalı motorların icadıyla birlikte sanayileşme hızlanmış ve sanayi devrimini takip eden ülkeler ile takipte geç kalan ülkeler arasında makas açılmıştır, gelecekte de Elektronik Para Sistemi ya da Elektronik Ekonomiye geçen ülkeler ile geçmeyen ülkeler arasındaki refah farkı makasının benzer şekilde açılacağı kuvvetle muhtemeldir.
Devam eden Akıllı Kimlik Kartı Projesi de Elektronik Para Sistemi Projesi için bir ön adım olarak
değerlendirilebilir. Bu meyanda, akıllı kimlik kartlarına e-cüzdan özelliğinin katılmasına dönük çalışmalar yapılmalıdır.


Milli İşletim Sistemi ve Milli Veri Tabanı Yönetim Sistemi

Her ne kadar yukarıda Milli İşletim Sistemi ve Milli Veri Tabanı Yönetim Sistemi geliştirilmesi, uzun vadede muhtemelen geliştirilecek bir Elektronik Para Sisteminin (EPS) gereği olarak sunulmuşsa da, bu sistemlerin geliştirilmesi için EPS'ye geçiş dışında da pek çok neden vardır. Bu gerekçeler, dışa bağımlılığın azaltılması, sermayenin yurt içinde kalması, nitelikli insan gücünün ve milli bilgi birikiminin arttırılması, bilgi güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilirlik olarak özetlenebilir.

Milli Veri Tabanı Yönetim Sistemi zaten gündemimize gelmemiş bir konudur. Milli İşletim Sistemi konusunda ise yetersiz de olsa gündemimizde olan ancak son zamanlarda ihmal edildiği görülen bir konudur. Bu iki milli yazılımın geliştirilmesi ve idamesi noktasında devletimiz her türlü girişimde bulunmalı, özendirici politikalar gütmelidir.

8.6.14

Halk İçinde Hakla Olma 3 - Hafi Zikirde(Tesbihatta) Kare Yöntemi

Halk İçinde Hakla Olma 1 - Hafi Zikirde Sayı, Akıldan Saymak için Bir Yöntem yazısında ve Halk İçinde Hakla Olma 2 - Hafi Zikirde(Tesbihatta) Başka Bir Sayma Metodu yazısında halk içinde nasıl kalben ve sayısını aklen hesap ederek tesbihat yapılabileceğini iki yöntem ile arz etmiş idik. Aynı esasa dayanan başka bir yöntem daha arz etmeye çalışacağız. Hangisi kişinin kolayına geliyorsa o kullanılabilir. 
Diğer yöntemler başlangıç için daha kolay olabilir, bu yöntem ise sade ve kullanışlı bir yöntemdir.


Bu yöntemde kutucuklardan oluşan bir şekil  hayal edeceğiz ve her bir üçlü zikirde bir kutucuğun içini aklen boyayacak-renklendireceğiz. Örneğin her SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah dediğimizde (3 defa SubhanAllah) bir kutucuk zihnimizde renklenecek. Şekildeki tüm kutucuklar renklendiğinde 33 kere SubhanAllah demiş olacağız.


İlk önce bir kare hayal edelim.


Şimdi bu kareyi iki yatay çizgiyle üç parçaya bölelim.


Şimdide iki dikey çizgiyle bölelim.


Gördüğünüz gibi her katta üçer kutucuk olan, yatay ve düşeyde üçer kutucuktan müteşekkil bir kare oluştu. Böyle bir kareyi sahip olduğu simetriden dolayı akılda oluşturmak ve hatırlamak gayet kolaydır. Bu kareyi 27 kere yapacağımız tesbihlerde kullanabiliriz. Bu kareden her biri, her 3'lü zikrimizde (Yani örneğin 3 defa AllahuEkber dediğimizde) zihnimizde renklenecek. 33 lük tesbihat için devam ediyorum. 

Şimdi 33 sayısını yakalamak için şeklimize iki kutucuk daha ekliyoruz.


Şeklimiz tamamlandı. Toplam 11 kutucuk var. İlk önce her iki düzlemde  üçe bölünmü (9 kutulu) kareyi hayal edip buna yukarıdaki gibi iki kutucuk ekleyerek şeklimizi zihninizde kolayca canlandırabilirsiniz.

Şimdi sıra geldi zikretmeye ve zikrettikçe kutuları boyamaya.

Zikre başlıyoruz ve üç defa söyleyeceğimiz mübarek kelimeyi söylüyoruz. Örneğin üç defa Subahanallah dedik. Subahanallah,Subahanallah,Subahanallah. Üç defa söyledikten hemen sonra aklımızda canlandırdığımız şeklimizin sağ üstteki ilk kutucuğunu zihnen boyuyoruz.


Tesbihatımıza-zikrimize devam ediyoruz. 

Her üçlüde bir kutu boyuyoruz.

9 kere Subhanallah dediğimizde en üstteki satır dolmuş oluyor. 


Devam ediyoruz. Üç defa daha mübarek kelimeyi kalben zikrediyoruz. Burada en üstteki satır dolduğundan bir alt satıra en sağdaki kutudan başlamak üzere geçiyoruz.


Üçer üçer zikretmeye devam ediyoruz.


Üçe üçlük karemiz dolduğunda toplam 27 defa Subhanallah demiş oluyoruz. 33'e tamamlamak için 2 defa daha 3'er kere Subhanallah diyeceğiz.

Dikkat ediniz, her bir kutucuk her üçlü zikirden sonra teker teker boyanıyor. 



Şeklin tamamı boyandığında 33 defa zikretmiş oluyoruz. Parmak ya da tesbih kullanmadan zihnen  sayma işlemini gerçekleştirip zikrin hafiliğini muhafaza etmiş oluyoruz.

Eğer her bir zikrimiz için bir kutucuk olsaydı şeklimiz aşağıdaki gibi olurdu. Ancak bu teferruatlı ve zihinde canlandırılması zor olduğundan yukarıdaki şekli 3'erli zikirle kullanmak daha makbul.


Her bir kutucuğu zihnen boyamak yerine, daha önceki yöntemde pencerelerde yaptığımız gibi zihnen nurlandırma yoluna da gidebiliriz. Ya da kutucukların içini farklı bir renkle de (örneğin uçuk sarı) zihnen boyayabiliriz.

Bir diğer seçenek olarak her bir kutucuğu boyamak yerine teker teker Allah (cc) ismi cemili ile doldurabiliriz. Salavat çekiyorsak Muhammed (sav) ismi cemili ile de doldurabiliriz.


Zihinde daha iyi canlandırmak için kutucukların içi doldurulduğunda renkli ve parlak hayal etmede fayda var, bu daha iyi bir canlandırma sağlayacaktır.


Bu yöntemi kendinize kolay gelen şekilde farklı hayali görselleri kullanarak zenginleştirebilirsiniz. Halk içinde içinizden zikrederken, Halk içinde Hakla birlikte olurken, namaz tesbihatımızı bir yere giderken yaptığımız durumlarda, 33 er defa zikretmek için zikir sayısının aklen kullanıldığı bu yöntemlerden istifade edebilirsiniz.

Hayırlara vesile olması niyazıyla.

Allah'a emanet olun.

Halk İçinde Hakla Olma 2 - Hafi Zikirde(Tesbihatta) Başka Bir Sayma Metodu

Halk İçinde Hakla Olma 1 - Hafi Zikirde Sayı, Akıldan Saymak için Bir Yöntem yazısında önerilen yöntemin bir değişiği şu şekilde uygulanabilir.


Bir öğrenci yurdu hayal edin. 

Bu yurdun en alt katında bir kapısının olduğunu, kapının sağında ve solunda ise birer pencere olduğunu hayal edin. Giriş katının üstünde ise her katta üçer pencerenin olduğu üç kat hayal edin. Her bir pencere bir odaya ait ve her bir odanın içinde üç ilim talebesi kalıyor.

Gecenin karanlığında yurdun  tüm ışıkları sönük. Hiçbir pencerede ışık yok. 

Ve, sabah namazı vakti geliyor. Evet namaz vakti geldi, zikir başlıyor. 

En üstte sağdaki odanın talebeleri namaza kalkıyor
  1. SubhanAllah
  2. SubhanAllah
  3. SubhanAllah
Üç ilim talebesi de  namazlarını kıldı. Odanın ışığı yandı. Oda aydınlandı. Pencereden beyaz-sarı karışımı nurani bir ışık saçılıyor.

Şimdi onun hemen yanındaki, solundaki diğer odanın talebeleri namaza kalkıyor
  1. SubhanAllah
  2. SubhanAllah
  3. SubhanAllah
Onlar da zikirlerini eda etti. Nurları yandı.

Daha sonra onun yanındaki oda uyanıyor. Üç kere, SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah. Zikirleri bitti, ışıkları-nurları yandı, görülüyor.

Üst kat bitti, bir alt katta en sağdaki odaya geçiyoruz.
  • SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah
  • SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah
  • SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah
Üstten ikinci katın da ışıkları sağdan sola teker teker yandı. 

Bir alt kata geçtik. Oradakiler de teker teker nurlandı.

Son olarak en alt kata, kapının olduğu, kapının sağında ve solunda iki pencerenin olduğu kata geldik. Buradaki talebeler de kalkıyor.

Önce sağdaki oda. SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah. Sağdaki odanın penceresi nurlandı. Şimdi kapının diğer tarafındaki, soldaki oda. SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah. Orasıda nurlandı.

Tüm bina nurlandı.  33 defa zikrimizi eda etmiş olduk.

Her üç katta üç oda, her odada üç talebe var. En altta, kapının olduğu katta iki oda var, toplam 33 eder.

Allah kabul etsin.

En son olarak nurlanan binanın kapısında "Lailaheillallah Muhammedurrasulullah" diyerek kapıdan aklen girebilir ve nura gark olduğumuzu aklen tahayyül edip kalben hissetmeye çalışabiliriz. O nurların kalbimize aktığını, bir şelale gibi kalbimize akarak dolduğunu hayal edip hissetmeye çalışabiliriz.

Ya da zikre devam ederiz, Elhamdülillah, AllahuEkber, Lailaheillallah gibi mübarek zikirler için yurdumuz teker teker namaza kaldırıp nurlandırabiliriz. 

Bu bina bir yurt olabileceği gibi bir köşk de olabilir. Girişinde bir kapının ve iki pencerenin olduğu, onun üstünde de üçer pencerenin olduğu üç kata sahip bir köşk. Bu köşkün bir cennet köşkü olduğunu da hayal edebilirsiniz.

Birkaç denemeden sonra alıştığınızı ve çok kolay bir şekilde yaptığınızı göreceksiniz. Allah insana hayal etme kabiliyetini bahşetmiş, Elhamdülillah. Hayır yönünde kullanma lazım.

Gözünüz kapalı olarak hayal edebileceğiniz gibi alıştıkça ya da yapabiliyorsanız baştan itibaren gözünüz açık da bu tabloyu hayal edip bu metodu uygulayabilirsiniz.

Efendimiz (asm) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor : “Allah’ın kulunu sevmesinin belirtisi, Allah’ı anmayı sevmektir. Allah’ın kula buğz etmesinin belirtisi ise, kulun Aziz ve Celil olan Allah’ı anmaktan hoşlanmamasıdır.” (Câmiü’s-Sağîr, 3/1182.)

Bir hadis-i kudsîde ise Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Kulum! Sen Beni yalnızken anarsan, Ben de seni yalnızken anarım! Sen Beni bir topluluk içinde anarsan, Ben de seni onlardan daha hayırlı ve daha büyük bir topluluk içinde anarım!”

Hayırlara vesile olması niyazıyla.

Allah'a emanet olun.

Halk İçinde Hakla Olma 1 - Hafi Zikirde Sayı, Akıldan Saymak için Bir Yöntem

Günlük yaşamda sık sık Allah'ı anmak, kalpten gizlice anmak...

Otobüste, metroda, arabada, işte, okulda, parkta..

Her nerede olursan ol Allah'ı anmak iç dünyamızı ferahlatır, aydınlatır.

Burada belli bir sayı belirleyip o miktarda anmak, hem bıkkınlık duygusunun gelmesini önlemede, hem de dalıp gitmeme noktasında önemlidir.

Nasıl ki namazlardan sonra 33'er defa Subhanallah, Elhamdülillah ve AllahuEkber zikrini çekiyoruz, onun gibi de, Alemlerin Rabbini alemler içinde hafi zikrederken belli bir sayının olması daha isabetli ve bereketli oluyor.

Bunun için tesbih kullanılabilir.

Ancak Ahir zamanda  tesbih kullanamayacağımız yerler olabileceği gibi zikrimizi kimsenin  anlamaması için, mahremiyeti koruma noktasında gizli yapmak da isteyebiliriz. Bu durumda nasıl bir yöntem izleyeceğiz?

Parmaklarımızı kullanabiliriz. Ancak parmaklarımıza bakmamız veya parmaklarımızı hareket ettirmemiz gerekiyorsa ve bunu da yapamıyor veya yapmak istemiyorsak parmaklarımıza aklen bakar ya da parmaklarımızı aklen hareket ettiririz.

Şöyle ki: Elinizi aklınızda canlandırırsınız, her 3 defa Subhanallah dediğinizde aklınızda canlandırdığınız elinizin bir parmağının aklen nura gark olduğunu, ağarıp bembeyaz parlak bir hal aldığını hayal edebilirsiniz. Bir turu tamamlayıp başa döndüğünüzde tekrar aynı yöntemi uygularsınız. İkinciyi de tamamladığınızda bu iki tura bir parmak daha eklersiniz. Neticede 33 adet olmuş olur. Tıpkı namazlardan sonra tesbih bulunmadığında Peygamber Efendimiz'in parmaklarıyla saydığı gibi saymamıza benzer ama aklen saymış oluruz.


Bir kudsi Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor:

"Siz beni ibâdet ve itâatla zikredin ki, ben de sizi rahmetimle zikredeyim. Beni dua ederek zikredin, ben de sizin dualarınızı kabul edeyim. Benim verdiğim nimetleri hamd ve senâ ile zikredin, ben de size nimetlerimi artırayım. Siz beni dünyada zikredin, ben de sizi ahirette zikredeyim... Beni, varlık ve refah içinde olduğunuzda zikredin ki, ben de sizi belâ, musibet ve sıkıntılarınız zamanında zikredeyim... Beni, benim yolumda cihâd ederek zikredin ki, ben de sizi hidâyetimle zikredeyim. Beni sıdk, samimiyet ve ihlas ile zikredin, ben de sizi sıkıntılardan kurtarmak ve bilgi ile ihtisasınızı artırmakla zikredeyim. Beni Rabbiniz olarak bilip kulluğunuzla zikredin ki, ben de sizi sevdiğim kullarımdan kabul edip sonunda bağışlamakla zikredeyim" (er-Râzî, Mefâtihu'l-Gayb, Mısır 1937, IV,143 vd).

Zikrin önemini bildiren ve zikir hakkında emir ve tavsiyelerde bulunan bazı âyetlerin meâli şöyledir:

"Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah'ı zikrederler (anarlar). Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: "Rabb'imiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru!..." (Alu İmrân, 3/191).

"Onlar ki, inanmışlardır ve kalbleri Allah'ı zikretmekle (anmakla) yatışır. İyi bilin ki ancak Allah'ı zikretmek (anmak)la kalbler yatışır" (er-Ra'd, 13/28).

Âllah'ın emrine uyan müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, tâata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevâzi erkekler ve mütevâzi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar; işte Allah, bunlar için bir mağrifet ve büyük mükâfat hazırlamıştır" (el-Ahzâb, 33/35).

"Ey inananlar, Allah'ı çokça zikredin ve O'nu sabah akşam tesbih edin" (el-Ahzâb, 33/41, 42).

"Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin" (el-Bakara, 2/152).

http://www.sorularlaislamiyet.com/article/2247/zikir.html adresinden malumat edinebilirsiniz.

Allah'a emanet olun.


2014 Yılı Türkiye için Fitre 10 TL

Din İşleri Yüksek Kurulu, 2014 asgari fitreyi 10 TL olarak belirledi.


 “2014 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2015 yılıRamazan ayının başlangıcına kadar olan süre için, ülkedeki mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak en düşük  sadaka-i fıtır miktarı 10 TL (On Türk Lirası) olarak belirlenmiştir.” açıklaması ile duyuruldu.



Bu belirlenen miktar “asgari miktar”dır.



Sadaka-i fıtırda bir üst sınırın bulunmamaktadır. İsteyen 10 TL verir, isteyen daha fazla verebilir. Elbette sadaka ne kadar fazla verilirse o kadar iyidir. Verilen sadaka malı eksiltmez, Allah sonsuz hazinelerinden kat kat mükafatını verir.



Burada miktar belirlenirken kişinin kendi günlük gıda harcamasına bakılır. 10 TL de Türkiye ortalaması düşünülerek belirlenmiştir. Ancak kendi harcamanıza bakarsanız bu daha isabetli olacaktır. Günlük harcaması 30 TL olan birisinin 10 TL yerine 30 TL vermesi daha iyidir.



Bu miktar nakit olarak verilebileceği gibi aynı bedelde yiyecek maddesi olarak da verilebilir.



Allah cümlemize Ramazana erişmeyi, en güzel şekilde istifade edebilmeyi nasip eylesin. Amin


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...