31.5.13

Türk Tarihinde Askeri Darbe ve İsyanlar Manzumesi


27 Mayıs darbesinin yıldönümü.


Yıl döndü dönmesine. Lakin henüz keser dönmedi, sap dönmedi.

Keser döner sap döner gün gelir hesap döner demişler.

Ama o gün bir türlü gelmiyor galiba bizim memlekette.

Gelse de mazlum görmüyor o günü. Mazlumun gördüğü yanına kar kalan zulmü oluyor.


Asker milletiz. Türk tarihi ile Türk askeri tarihi yaşıttır ve yaşlıdır. Herhalde askeri müdahale tarihi de öyle.

Askeri müdahale öyle mi, nereye müdahale ediyor asker? Meşru siyasi idareye. Ne zaman? Tepesi attığında, keli kızdığında. Kim bu askerler? Yüzyılına göre değişiyor. Bir bakmışsın adına yeniçeri diyorlar, bir bakmışsın adına ittihatçı diyorlar, bir bakmışsın adına başka bir şey deniyor. Peki dertleri ne? Dertleri var elbet, var bir dertleri ki kazan kaldırıyorlar. Var bir dertleri ki bab-ı ali'yi basıyorlar, var bir dertleri ki ipte veziri azam - vezir - başbakan - bakan sallandırıyorlar. İyi ama dertleri ne? Yaptıklarına değiyor mu bari? Kurtarabiliyorlar mı memleketi?

Bunların dertleri ne? Yakın tarihin darbeleriyle ve darbe teşebbüsleriyle yeni yeni yüzleşmeye başladığımız şu günlerde, tarihimizdeki tüm darbeleri topyekün inceleyip kronik hastalığımıza külli ve ihatalı bir çözüm arama çabası ve gayreti içinde olmak vaciptir. Bu işe kalıcı bir çözüm gerekir.

Yakın tarihimizdeki askeri müdahale ve darbeler eksenli kitaplardan Türk tarihinde askeri müdahaleler ve darbeler eksenli kitaplara kaymanın, bu tür kitaplar da yazmanın vakti gelmiştir.

İşte o zaman görüntü daha da netleşebilir. Günlük siyasette ve aktüelin kargaşasında boğulmadan manzaraya bakmak için Türk tarihindeki askeri darbe ve müdahaleler topyekün incelenip bir eserde cem edilmeli. Yeniçerisinden Kalabalısına, ittihatçısından milli birlikçisine kadar, ve henüz cahilane bilemediğimiz diğer darbe ve müdahaleler atlanmadan esere alınmalı.

Tarihimizde çok sayıda devlet kurmuşuz. Bu biraz da şu demek, çoksa sayıda devlet yıkıp yeniden kurmuşuz. Çoğu zaman da yıkılan devlet bir askeri darbe sonucu yıkılıyor, yani yeni devlet darbeyi yapanlar tarafından kuruluyor. Türk tarihi adeta yıkılıp yeniden kurulan devletler manzumesidir. Her mısranın sonu genelde aynı şekilde kaçınılmaz sonla, bir müdahale ile biter. Sonra "kurucu irade" gelir, mısrayı bitirdiği yerden bir alt satıra geçip yeni mısrayı yazmaya başlar. Kafasında "kurduğu" şekilde yazar. Ama nedense hep bu kurulanlar kulak tırmalar, uymaz bizim milletin kalıbına, aruzuna. Uymasada uydururlar, zorlarlar uydurmak için. Zulmederler uydurana kadar. Uymasada uydu dersin, mecbur. Uymasada uydu.

Artık uymasın, Allah aşkına. Artık zulüm olmasın. Bırakın şu milleti, rahat çalışsın, üretsin. Enerjisini boşa harcamasın. Bırakın biraz rahat etsin, rahat rahat üretsin. Yeniden dünyaya adaleti ve hoşgörüyü yaysın. Toprak değil gönül fethetsin. Kan değil mürekkep akıtsın.

Bırakın şu milleti, artık gönlünce yaşasın!



19.5.13

Vakıf Taksi - Hayırlı Yolculuklar - Hayırlı Taksi - Taksi Hayır

Hayırda inovasyon. Nasıl olur hayırda inovasyon? Örneğin bir taksiyi-bir dolmuşu fisebilillah vakfetmekle olur hayırda inovasyon. Ve onu hayra çağıran reklamlarla süslemekle. Ve onun şöförünü iyiliğe çağıran gönüllü bir iyilik elçisi yapmakla olabilir mesela. Taksiye binenlere broşür-kitapçık-dergi-cd vermekle olabilir, birebir anlatmakla olabilir.

Öneri - VAKIF TAKSİ 

1.1-) Hayır sahipleri bir taksi alır ve bunu hayır kuruluşlarına bağışlar. Hayır kuruluşu bu taksiyi işletir. Şöförü mümkün olduğunca gönüllülerden oluşur. Taksinin dışında hayır kuruluşunun reklamı, iletişim bilgileri bulunur. Taksinin üzerinde de dikkat çekici tanıtım aparatı ile hayır kuruluşunun tanıtımı yapılır. Taksi şöförü-gönüllü, taksiye binen kişiye dernek faaliyetlerini anlatır, hayır kuruluşunun tanıtımını yapar, içinde bulundukları taksinin hayır sahipleri tarafından derneğe hibe edildiğini gelirinin derneğe bağışlandığından bahseder, dernek broşürünü müşteriye verir. Hatta ufak bir kitapçık da hazırlanıp verilebilir. Taksi duraklı bir taksi değil; gezen bir taksi olmalıdır. Bu sayede farklı farklı ve daha fazla insana ulaşılabilir. Bazı taksi duraklarıyla bila ücret anlaşılabilir, örneğin 26 durakla anlaşılır senenin 2 haftasında aynı durakta olacak şekilde şehrin farklı noktalarında insanlara ulaşılır. Taksinin içine tanıtım filmi oynatılacak ekranlar yerleştirilebilir. Ayrıca taksinin içine bir de hayır kumbarası konabilir, müşteri anında bu kumbaraya bağış yapabileceği gibi taksi ücretinden artan bozukları da bu kumbaraya atabilir. Bozukları atabileceği taksi şöförü tarafından yolcuya hatırlatılabilir.

1.2-) Devletimiz nasıl ki kamu yararına çalışan bazı hayır kurumlarına vergi muafiyeti veriyor vergi imtiyazı sağlıyor, aynı şekilde ulaşım alanında da imtiyaz sağlayabilir. Şöyle ki; belli bir sayıda ticari taksi çalıştırma ruhsatını hayır kurumuna verebilir. Normalde bilindiği üzere özel plakalar taksi olarak kullanılabiliyor, örneğin T plaa ya da TJK gibi T ile başlayıp üç harf sahibi olanlar. Önerilen imtiyaz ile kamu yararına çalışan hayır kurumuna gelir sağlaması ve halka kendisini daha iyi tanıtabilmesi adına ticari olmayan plaka ile ticariymişçesine taksi çalıştırma imtiyazı verilir. İmtiyaz hakkı kanunla verilir. Derneğin yerine getirmesi gereken şartlar ve uyması gereken kurallar imtiyaz veren makam(Maliye Bakanlığı olabilir) tarafından yönetmeliklerle belirlenir. Örneğin aracın dışında arasın yüzde doksanını kaplayacak şekilde hayır kuruluşunun görsel tanıtımının olması, aracın üzerinde de sonradan eklenen ışıklı bir tanıtım platformu ile hayır kuruluşunun tanıtımının yapılması devlet tarafından şart koşulabilir. Ya da belli saatlerde belli yollara müşterisi olmaksızın girmesine sınırlama getirilebilir. Hayır kuruluşuna kazanılan paradan vergi muafiyeti getirilir. Bu konuda devlet yetkilileri ile hayır kuruluşlarından temsilciler bir araya gelerek istişare yaparlarsa daha pek çok hayırlı fikir ortaya çıkar kanaatindeyiz. Bilhassa terminal ve havaalanlarına bu "hayır taksiler" yerleştirilebilir. Belediyeler, valilikler, hastaneler gibi yerlerde de sadece hayır taksilere mahsus olmak üzere özel durak yerleri ayrılabilir.

Bu tür taksilere: hayır taksi, taksi hayır, vakıf taksi, hayırlı taksi gibi isimler konabilir, kamu spotu tanıtım filmleriyle halka tanıtılabilir. Milletimizin "hayırlı yolculuklar" yapması sağlanabilir.



Her Taksiye Broşür ve Kumbara

2.1-) Yukarıdaki iki öneri orta-kısa vadede uygulanabilir. Önerilerin içerisinden seçilebilecek bazı uygulamalar ise derhal hayata geçirilebilir nitelikte. Örneğin her taksiye broşür ve kumbara uygulaması yapılabilir. Hayır kuruluşu tarafından hazırlanacak koltuk arkalığı ve kumbara taksici esnafına dağıtılır(federasyonca toplu dağıtımı yapılabilir, ya da dernek durak durak dolaşarak dağıtabilir), ayrıca broşür-cd-kitapçık gibi tanıtım dökümanları da taksicilere verilir. Taksicilere dökümalar bittiğinde isteyebilecekleri ya da gidip alabilecekleri irtibat noktalarının iletişim bilgileri de verilir. Bu uygulama Türkiyede ve yabancı ülkelerde onbinlerce taksiye rahatlıkla uygulanabilir. Taksi arkalıklarının ve kumbaraların üretiminde de gönüllülerin katkı sunacağı çalışma ortamları hazırlanabilir. Düşük maliyet ile kaliteli bir iş çıkartmak ve geniş kitlelere ulaşmak temel düsturlar olmalıdır.

2.2-) Her taksiye hayır kuruluşlarının broşürü ve kumbarasının konulması uygulaması taksiciler için devlet tarafından yasal bir zorunluluk haline de getirilebilir. Şöyle ki; sosyal devlet ilkesine uygun olarak, taksiciler dilerse Türk Kızılay'ının broşür ve kumbaralarını, dilerlerse kamu yararına çalışan özel hayır kuruluşlarının broşür ve kumbaralarını koyabilirler. Her takside kumbara ve broşür bulundurulması zorunlu tutulur. Uygulamayı trafik polisleri denetler. Bulundurmayanlara en düşük trafik cezası kesilir. Hangi kuruluşun kumbarasını ve  broşürünü koyacağını taksici kendisi seçebilir. Kumbara ve koltuk arkası broşür koyma aparatı birer seri numarasına sahip olurlar ve taksiciye zimmetlenirler. Kumbara kilitli olarak taksiciye teslim edilir. Kilit sadece hayır kuruluşu tarafından açılabilecek, kumbara; içerisinden para çekilemeyecek ve araca vida ile monte edilebilecek şekilde tasarlanır. Aynı şekilde otobüs ve dolmuşlarda da en az bir broşür-kumbara-A3 boyutlarında reklam uygulaması zorunlu tutulabilir. Önerimiz kısaca budur. Devletin ilgili kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmalar ve toplantılar yapmaları sağlanarak önerilen uygulamanın detaylandırılması kolaylıkla yapılabilir.

Böyle hayırlı uygulamaları toplumumuzda yaygınlaştırırsak; toplumsal dayanışmız, yardımlaşmız, farkındalık ve bilincimiz artacaktır. Bu şekilde gayretlerin içinde olan bir milleti inşaallah Allah bereketlendirir, kuvvetlendirir, zayi etmez. Yukarıda kısa ya da orta vadede , tamamen halk tarafından ya da devletin yasal düzenlemeleriyle uygulanabilecek temelde dört farklı  öneri bulunmaktadır. 1.1 ve 2.1 kısımlarında bahsedilen öneriler devlet bir düzenleme yapmasa da özel olarak şahısların ve derneklerin yapabileceği uygulamalardır. 1.2 ve 2.2 önerileri ise ancak devletin yapacağı düzenlemeler ve halkın da buna katkılarıyla hayata geçirilebilecek projeler-önerilerdir. Umarım devletimiz sosyal devlet olmanın getirdiği anlayış ile önerilen adımları atar.

Selam ve saygılarımızla.

12.5.13

Bir Öneri : Zekatın Vergiden Düşülmesi

"Devlet Yönetiminde İnovasyon" üst başlığı altında bir önerimiz var.

Öneri : Zekatın Vergiden Düşülmesi


Önerimiz: Müslümanların verdikleri zekatı vergiden düşmesi. 

Zekat dinen zengin sayılan her müslümana farzdır. Müslümanlar mallarının zekatlarını dinen fakir sayılanlara verirler. Bu verilen zekatların dini yönü burada konu edilmese de, sosyal açıdan; sosyo-ekonomik dengeyi sağlamada çok önemli bir fonksiyona sahiptir. Öyleki zekat müessesesinin hakkıyla uygulandığı kimi devirlerde zekat verilecek fakir müslümanın bulunamadığı tarihi bir vakıadır. Zekatın sosyal fonksiyonu, anayasamızda belirtilen devletin sosyal devlet olması ile örtüşmektedir.  



Zekat müessessi sosyal devlet anlayışını bütünüyle desteklemekte,
devletin sosyal devlet olma sorumluluk ve ödevlerini, devletin müslüman kimliğe sahip vatandaşlarına da zenginlikleri nispetinde pay ederek devletin sorumluluk ve ödevlerinden doğan yükünü nispeten hafifletmektedir. Bu bağlamda, zekatın vergiden düşülmesi yönünde yapılacak yasal düzenleme ve uygulamalar anayasanın ve devletin ruhuyla örtüşecek, aynı zamanda sosyal devlet anlayışının ziyadeleşmesine vesile olacaktır.



Önerimizde kısaca: Zekatın vergiden düşülmesi için devlet, verilen zekatın belgelendirilmesini öngörür, zekat toplama lisansı-izni verdiği kamu yararına çalışan kurum, kuruluş ve derneklere zekat olarak yapılan bağışları belgelendirilmek şartıyla vergiden düşürür. Açıklamalı bağış makbuzu, ya da açıklamalı banka dekontu ibrazı ile zekat veren verdiği zekatın belgelendirmesini yapar.


Zekatın vergiden düşürülmesini bir örnekle somutlayacak olursak, örneğin bir kişi ya da kuruluşun devlete 100 tl vergi vermesi gerekiyor. Bu şahıs daha önceden kamu yararına çalışan ve "vergi mufiyeti statüsü" kazanmış kuruluşa yaptığı ve belgelendirdiği 30 tl'lik bağışını, devlete ödemesi gereken 100 tl'lik vergiden düşer ve devlete 30 tl'lik bağışının belgesini de ibraz etmek kaydıyla 70 tl vergi öder. 


Zekatın vergiden düşülmesi uygulamasının yürürlüğe konulması sürecinde laikliğe aykırı olduğu iddiasında bulunanlar, bu nedenle önerilen uygulamaya karşı çıkanlar olabilir. Uygulama laikliğe aykırı değildir. Zira devlet bu uygulamayı dini esaslara dayanarak değil, sosyal devlet ilkesine dayanarak yürürlüğe koyacağından laikliğe aykırı bir tarafı bulunmamaktadır. Nasıl ki Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Başbakanlığa bağlı bir devlet kuruluşu olması, camiler yaptırması ve bu camilerdeki görevlilerin yetiştirilmesinin ve maaşlarının ödenmesinin devlet tarafından icra edilmesi laikliğe aykırı değilse, sosyal devlet anlayışı gereği yapılacak zekatın vergiden düşülmesi uygulaması da laikliğe aykırı olmayacaktır. Kaldıki günümüzde zekat da toplayan ve kamu yararına çalışan dernek sıfatına haiz bir takım kuruluşlara yapılan bağışlar 30.07.2003 tarihli ve 4962 sayılı Kanunun 20.maddesine göre kazançtan istisna edilebilmektedir. Gelir Vergisi Kanununun 89. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendine göre kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin yüzde 5’ini (kalkınmada öncelikli yörelerde % 10’u) aşmamak üzere makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilir. Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 14. üncü maddesinin 1/b alt bendine göre kamu menfaatlerine yararlı sayılan dernek ve vakıflara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5' ine kadar olan kısmı kurum kazancından indirim konusu yapılabilir. Hasılı, günümüzde yürürlükte olan vergi muafiyeti uygulaması, önerdiğimiz uygulamanın bir nev'idir ve bu cihetiyle, benzerinin halihazırda uygulanıyor olması, önerdiğimiz düzenlemelerin de uygulanabileceğinin en açık göstergesi ve ispatıdır. Zaten anayasaya aykırı bir uygulama yürürlüğe alınamaz. Biz, yukarıda izah ettiğimiz gerekçelerle anayasaya aykırı olmadığı görüşündeyiz.

Yukarıda atıfta bulunduğumuz mevcut uygulama, bağışın vergiye esas teşkil eden gelirden düşülmesidir. İndirim vergiden değil kurum kazancından yapılmaktadır. Bizim önerimiz ise bağışın, bilhassa zekat özelliklerine sahip ve sosyo-ekonomik dengeyi düzeltme etkisi yüksek olan bağışın Maliye Bakanlığı'nca Diyanet İşleri Başkanlığı(D.İ.B.) ile koordineli olarak belirlenecek olan belli şartlar altında vergiden düşülmesidir. Zekat da bir mal bağışıdır. Ancak alelade bir bağış gibi değildir, zekatın şartlarına bakılacak olursa doğrudan fakir kimseye verildiğinden sosyal dengesizliği kıyısından köşesinden değil tam merkezden kavrayan ve düzelten bir yapıdadır. Mevcut uygulama toplumumuz terminolojisinde sadaka olarak geçen bağışın vergiye esas gelirden düşülmesi iken, bizim önerimiz sadakadan belli şartlarla ayrık özellik gösteren zekatın, sosyal devlet ilkesine doğrudan hizmet etmesi hasebiyle, direkt olarak vergiden düşülmesidir.

Önerdiğimiz düzenleme sayesinde, devletin aldığı verginin bir kısmını zaten kullanacağı sosyal devlet anlayışıyla yürütülen faaliyetlerin bir bölümü, özel kuruluşlarca, gönüllülük esas alınarak yerine getirilmiş olur. Böylece devletin iş yükü hafifler, verimlilik artar, genel toplamda sağlanan kamu yararı arttırılmış olur. Zaten amaç da kamu yararının arttırılması, sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesi ve sosyal adaletin iyileştirilmesi, kamunun sosyal devlet olmasından doğan sorumluluklarının bir kısmının özel kurum ve kuruluşlara paylaştırılması ile verimliliğin ve etkinliğin arttırılmasıdır.

Önerilen düzenlemeyi yapacak makam Maliye Bakanlığı'dır. Maliye Bakanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli olarak çalışabilir, vatandaşın hassasiyetini göz önüne alarak tatminkar ve itimat edilir bir sistem kurmak için D.İ.B.'nın bazı konularda klavuzluğuna başvurabilir.


EK BİLGİ : 

"Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur. 
Vergi zekat yerine geçer mi? 
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekat ise dinî bir yükümlülüktür.Ayrıca zekat ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran , miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekat yerine geçmez. Zekatın ayrıca verilmesi gerekir. "(1)

Vergi muafiyeti konusunda bakınız : http://www.ihh.org.tr/tr/main/pages/vergi-muafiyeti/143

Kur'an'dan Peygamber Duaları


.: KURAN'I KERİMDEN PEYGAMBER DUALARI :.

Peygamberler ve onlarla birlikte Allah yolunda savaşan, bu konuda gevşeklik göstermeyen ve sabreden Allah dostlarının duası : “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!” (Âl-i İmrân, 3/147)

Hz.Âdem (a.s.) ve Eşi Hz.Havvâ’nın duası : “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” (A’râf, 7/23)

Hz.Nuh(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Bilmediğim şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer Sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen ben hüsrana düşenlerden olurum!” (Hûd, 11/47)

Hz.Nuh(a.s.)'ın duası : "Ey Rabbim! (Kavmimin) beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” (Mü’minûn, 23/26)

Hz.Nuh(a.s.)'ın duası :“Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mü’min olarak evime girene ve bütün mü’min erkek ve mü’min kadınlara mağfiret eyle. Zalimlerin de sadece helâkini artır.” (Nûh, 71/28)

Hz.Lût (a.s.)'ın duası : “Rabbim! Beni ve âilemi bunların yaptıklarından kurtar!” (Şu’arâ, 26/169).

Hz.Lût (a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Bozguncu / ortalığı fesada veren bu kavme karşı bana yardım et.” (Ankebût, 29/30)

Hz.İbrahim (a.s.)’in Duası : “Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler arasına dâhil et.” (Şu’arâ, 26/83)

Hz.İbrahim (a.s.)’in Duası : “Ey Rabbim! Bana sâlihlerden (bir oğul) ihsan et!” (Sâffât, 37/100)

Hz.İbrahim (a.s.)’in Duası : “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!” (İbrahim, 14/40)

Hz.İbrahim (a.s.)’in Duası : “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim, 14/41)

Hz.İbrahim (a.s.), oğlu Hz.İsmail (a.s.) ile Kâbe’yi inşa edince şöyle dua etmişlerdir : “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, hiç şüphesiz Sen işitensin, bilensin. Ey bizim Rabbimiz! Hem bizim ikimizi yalnız senin için boyun eğen müslümanlar kıl, hem de soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, tövbemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz tövbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.” (Bakara, 2/128)

Hz.Yusuf(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.” (Yûsuf, 12/33)

Hz.Yusuf(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih kulların arasına kat!” (Yûsuf, 12/101)

Hz.Şuayb(a.s.)'ın duası : “Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.” (A’râf, 7/89)

Hz.Şuayb(a.s.)'ın duası : “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben yalnızca O’na dayandım ve ancak O’na döneceğim.” (Hûd, 11/88)

Hz.Musa(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Kasas, 28/16)

Hz.Musa(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar.” (Kasas, 28/21)

Hz.Musa(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (A’râf, 7/151)

Hz.Musa(a.s.)'ın duası : “Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, Senin imtihanından başka bir şey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin. Bize bu dünyada da iyilik, güzellik ve nimet yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik.” (A’râf, 7/156-157)

“Mûsâ, dedi ki: Ey Rabbim! Göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çözüver de sözümü iyi anlasınlar. Bana âilemden bir vezir ver; Kardeşim Harun’u, onunla arkamı kuvvetlendir, onu da (elçilik) görevime ortak yap ki Seni çok tesbih edelim ve Seni çok analım. Şüphesiz Sen,
bizi görensin.” (Tâ-hâ, 20/25-35)

Hz.Musa(a.s.)'ın duası : “Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir.” (Mü’min, 40/44)

Hz.Zekeriya(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Bana katından temiz bir soy ihsan eyle, şüphesiz sen duayı işitensin!” (Âl-i İmrân, 3/38)

Hz.Zekeriya(a.s.)'ın duası : “Rabbim! Beni yalnız başıma bırakma (bana bir çocuk ver), Sen varislerin en hayırlısısın.” (Enbiyâ, 21/89)

Hz.Süleyman(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Bana ve anama-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle, beni iyi kulların arasına dâhil et.” (Neml, 27/19)

Hz.Süleyman(a.s.)'ın duası : “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk / hükümranlık bahşet. Şüphesiz, Sen çok bahşedicisin.” (Sâd, 38/35)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben O’na güvendim ve O, büyük Arş’ın Rabbidir.” (Tevbe, 9/129)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Ey Rabbim! Aramızda gerçekle(hak ile) hükmet ve Rabbimiz O Rahmân’dır ki, isnat ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı yardımına sığınılacak olan ancak O’dur.” (Enbiyâ, 21/112).

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı bana mutlaka göstereceksen, Rabbim! Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma.” (Mü’minûn, 23/93–94)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Mü’minûn, 23/97–98)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minûn, 23/118)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden de doğrulukla çıkmamı nasip et ve benim için kendi katından yardım edici bir kuvvet ver.” (İsrâ, 17/80)

Hatem-ülEnbiya Hz.Muhammed(s.a.s)'in duası : “Rabbim, ilmimi artır!” (Tâ-hâ, 20/114)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...