30.11.14

Yabancıların Dilinden Efendimiz(s.a.v.) (Kartelalar - 30)

İnsanlığın sorunlarının üst üste yığılarak neredeyse çözülmez bir noktaya ulaştığı günümüzde Hz. Muhammed (sav) aramızda olsaydı, bütün bu sorunları, oturup bir kahve içme rahatlığı içinde çözerdi…George Bernard Shaw (Nobel ödüllü İrlanda’lı oyun yazarı)

Muallimi ve naşiri olduğun bu kitap senin değildir; O, Allah’a aittir. Bunun ilahin bir kitap olduğunu inkar etmek,mevcut ilimlerin batıl olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için beşeriyet, senin gibi mümtaz bir şahsiyeti bir defa görmüştür, bundan sonra da göremeyecektir. Ben yüksek huzurunda hürmetle eğilirim. Prens Bismarck (Almanya Kurucu Devlet Başkanı)

Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti insan dehasının üç ölçüsü ise modern tarihin en büyük şahsiyetlerini bile Hz.Muhammed’le kıyaslamaya kim cesaret edebilir? Thomas Carlyle (Ünlü İngiliz Düşünür)

Hz.Muhammed, tarihte dini ve dünyevi açılardan en üstün başarıya ulaşmış tek şahsiyettir. O, insanlık tarihinin en büyük şahsiyetidir.” Prof.Dr.M.H.Hart ('Tarihteki yüz büyük insan' kitabının yazarı)

Büyük İslâm Peygamberi, Yüce Yaratıcının katına çıkıp onunla buluşmuştur. Ben miraca bütün kalbimle inanıyorum. Dostoyevski (Ünlü Rus yazar)

Hiç kimse Hz Muhammed (sav)’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Biz Avrupa Milletleri medeni imkanlarımıza rağmen Hz. Muhammed (sav)’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki hiç kimse bu yarışmada Onu geçemeyecektir. Goethe (Alman şair)

Bütün insanlık Hz. Muhammed'in insanlığıyla övünmelidir. Biz Avrupalılar iki bin sene sonra bile onun hakikatine ve kıymetine yetişemeyiz. Shebol (1927 – Hukuk Kongresi Başkanı)

Ben bu hayret uyandırıcı insanın hayatını inceledim. Benim görüşüme göre O’nu (sav), insanlığın kurtarıcısı olarak tanımamız lazımdır. George Bernard Shaw (Nobel Ödüllü İrlanda’lı Oyun Yazarı)

Modern tarihin en büyük şahsiyetlerini bile Hz Muhammed’le (sav) kıyaslamaya kim cesaret edebilir? O şahsiyetlerin en meşhurları ancak maddi kuvvetler kurdular. Halbuki O (sav), orduları, hukuk sistemleri, kavimleri ve dünyanın üçte biri üzerindeki milyonlarca insanı harekete geçirdi… Lamartine ( Fransız Tarihçi)

İslamiyetten daha eski dinler insanların ruhları üzerindeki hakimiyetlerini günden güne kaybetmekte oldukları halde, Hz. Muhammed (s.a.v)in dini bütün kudret ve hakimiyetini muhafaza etmektedir. Dr. Gustave Le Bon (Ünlü Sosyolog, Tarihçi)

Meşhur Peygamberler, fatihler arasında tarihi hayatı; Hz. Muhammed’in tarihi gibi, en ince teferruatına kadar, en vesikalı şekilde kayd ve zapt olunan bir kimse gösterilemez. John Davenpot (İngiliz Bilgin)

Ben şahsen Hz. Muhammed (s.a.v)in hayranlarındanım. Hür milletlerin karşısında bulunan ateizm (dinsizlik) ve kominizm, ancak Hz. Muhammed (s.a.v)in gösterdiği prensiplere sadık kalınmak şartıyla bertaraf edilebilir. V.D Eratsen (Sosyolog)

Koruduklarının en vefalı koruyucusu ve konuşması en tatlı, en kabul edilir olandı. O'nu ilk görenler, karşısında önce saygıyla ürperir, yanına yaklaşanlar ise O'nu sever ve O'nu tarif edenler, "Ne daha önce, ne de daha sonra O'nun gibisini görmedim." derlerdi. Çok az konuşurdu, fakat konuştuğu zaman da vurgulu ve bilerek konuşur ve dinleyen kimse, O'nun söylediklerini unutmazdı. Stanley Lane Poole (İngiliz Araştırmacı)

Allah, insanlara şimdiye kadar birçok haberciler, peygamberler göndermiştir. Fakat Muhammed (sav) o peygamberlerin en yenisi ve sonuncusu değil midir? Allah'ın ilhamı ona zeka veriyor. Demek ki, herşeyden evvel onu dinlemeliyiz.
Thomas Carlyl (Ünlü İngiliz Mütefekkir)

Hz. Muhammed (s.a.v), kelimenin tam anlamıyla Peygamberdir. O (s.a.v), İslamın idealleştirdiği hayat tarzının modelidir. Hz. Muhammed (s.a.v)i bir defa Peygamber kabul ettiğimizde, tutarlı olmak için O nun (s.a.v) elindeki kitabı da Allah Kelamı kabul etmemiz gerekirdi. Hans Kung (Alman İlahiyatçı)

Şöyle bir göz atmakla, Hz. Muhammed’in, bütün vasıflarını ve kahramanlıklarını görmek mümkündür. Bunlardan bazıları Peygamberliğinin ilk günlerinde ve bazıları da peygamberliğinden sonra olmuştur. Eşsiz mucizeleri gördüğüm zaman, O’nu rütbe bakımından insanların en büyüğü ve en yücesi olarak mütala ediyorum. Hatta; insanlık O’nun bir benzerini görmemiş ve görmeyecektir de…”
Prof. Bosworth Smith (Mohammed and Mohammadanism, London)

Peygamber Hz. Muhammed (sav) büyük bir ıslahatçıdır. İnsanlığa çok büyük hizmette bulunmuştur. Bir ümmeti hak nuruna kavuşturdu. O’na bu şeref olarak yeter. Onları kan dökmekten kurtardı. Barışa eriştirdi. Onlara yükselme yollarını açtı. O’nun gibi büyük bir zat, her türlü saygıya layıktır… Tolstoy (Ünlü Rus Yazar)

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davet ettiği din, 14 yüzyıl önce medeniyetin ve kültür merkezlerinin dışındaki bir bölgede doğmuştu. Ve zor şartlar altında yol aldı. Buna rağmen İslâm, dünyanın her yönüne yol buldu. Ve inanıyorum ki Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi, her yönüyle mükemmel bir insan, bir daha gelmez.
Prof. Michael Hart

Büyük liderlerin hayat ve karakterleri ile yapılan hiçbir eleştiri İslâm Peygamberi için söylenemez. (Prof. Bosworth Smith)

Kral ve vezirler gibi azamet ve debdebe perdeleriyle gizlenmiş değildi. Kendi hırkasını kendi yamalar, kendi ayakkabısını kendi tamir ederdi. Harbe gider, ashabı ile istişare eder, emirlerini onlarla beraber verirdi. Nasıl bir insan olduğunu her yönü ile kavminin bilmesi için böyle yaptı. Ona artık, siz ne isterseniz öyle deyiniz.Dünya’da taç ve ihtişam sahibi hiçbir imparatora, yamalı bir hırka içindeki bu insan kadar hürmet ve itaat edilmemiştir. Yirmiüç yıllık dünya imtihanı, gerçek bir kahraman için lüzumlu bütün unsurları taşımaktadır.” “İnsanlar her şeyden daha fazla Muhammed’e kulak vermelidir. Diğer bütün sözler, onun karşısında boş sözlerdir.” Thomas Carlyle (Ünlü İngiliz Düşünür)

Baştanbaşa bütün insanlık tarihi içinde, Hazret-i Muhammed'in (sav) şahsiyetine benzeyen tek bir insan mevcut değildir. O'nun elinde bulunan maddi araçlar ne kadar azdı; göstermiş olduğu kahramanlıklar ise ne kadar büyüktü. Sadece bu yönde tarihi araştırmış olsaydık, Hazret-i Muhammed'in (sav) isminden başka, bu derece parlak ve bu derece ayan bir isim bulamazdık. Prof.Dr.Stubart (Tarihçi)

Hz. Muhammed (sav), hayatının sonunda da, peygamberliğinin başında iddia ettiği şeyleri iddia etmiştir. Ben onun meşrettiği şeyler karşısında şöyle düşünüyorum: Birgün, doğru olan felsefî cereyanlar ve hıristiyanlık O'nun peygamber olduğunu mutlaka kabul edecektir. Bosorth Smith

Ben şunu iddia ediyorum ki, Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Yaratıcının böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır. Sana muasır bir vücut olamadığımdan müteessirim Ey Muhammed(s.a.v) - Prens Bİismark (Almanya Kurucu Devlet Başkanı)

İnsanlar her şeyden daha fazla Hz Muhammed (sav)’e kulak vermelidir. Diğer bütün sözler, onun karşısında boş sözlerdir. Thomas Carlyle (İngiliz Düşünür)

Hz Muhammed (sav), halkı için parlak bir örnekti. Şahsiyeti,öylesine pak ve lekesizdi. Evi, elbisesi,yitecekleri… kısaca, bütün hayatı sade idi. Herkes, her zaman huzuruna girebilirdi. Hastaları ziyaret ederdi ve herkese karşı sevgi doluydu. Dr. Gustave Weil (Alman Şarkiyatçı)

Binlerce mâbedde mü'minler, Allah'ın Peygamberi, Resüllerin sonuncusu olarak kabul ettikleri bu Zât'a salâvat getirir. Beşerî tanınmışlığın ölçüleriyle değerlendirildiğinde, hangi fâninin şerefi O'nunkiyle mukayese edilebilir? J. W. H. Stab (Islam and its founder kitabının yazarı)
Felsefe, hitabet, dini hayat, hukuk, devlet nizamı, fikirlerin fethi, hayal ve hurafeden arınmış akla dayanan bir inanç sisteminin kurulması bakımlarından önder ve yirmi dünyevi, bir ruhani imparatorluğun kurucusu olan insan. İşte Hz. Muhammed (s.a.v) budur. İnsan büyüklüğünün ölçülebileceği bütün standartlara göre O’ndan daha büyük bir insan var mıdır? Lamartine (Meşhur Fransız Tarihçi)

Maksadı dünyayı aydınlatmak olan büyük bir ruh
Bu Zât'ın etrafına maksatlı bir şevkle yığdığımız yalanlar, bizim için sadece bir utanç vesilesidir. Sessiz ve büyük bir ruh; ancak ciddî olabilen biri. Maksadı, dünyayı aydınlatmaktı; dünyayı Yaratan, böyle emretmişti. Thomas Carlyle (Heroes and Hero Worship and the Heroic in History, 1840. )

Ahlâkın gücü ve dininin dupduru hâliyle devamlılığı Hz.Muhammed'in hayatının en büyük başarısı, sadece ahlâkının gücünde yatmaktadır. Hayranlığımızı çeken, O'nun dininin anlatılması değil, devam edebilme gücüdür. O'nun Mekke ve Medine'ye nakşettiği aynı duru ve mükemmel tesir, onca olup bitene rağmen, 12 asırdır Hint, Afrikalı ve Türk Müslümanlarca aynen korunmaktadır. Simon Oakley (History of the Saracen Empire, Londra)

Krallıktan kaçan çok tabiî bir zühd hayatı Hz. Muhammed'in sağduyusu, krallığın ihtişamını çok hakir görüyordu. Allah'ın Elçisi, ailesinde bir hizmetçi gibi davranıyor, ateşi yakıyor, yeri süpürüyor, koyunları sağıyor, elbiselerini ve ayakkabılarını bizzat kendisi tamir ediyordu. Bir rahip, bir keşiş görüntüsü verme gereği de duymadan, çok tabiî bir zühd hayatı yaşıyordu. Edward Gibbon (Ünlü İngiliz Tarihçi - The Decline and Fall of the Roman Empire )

Tek ve büyük bir gerçeği hayatının zembereği yapmış ciddiyet ve tevazu sembolü Muhammed, tarihin, tek ve büyük bir gerçeği hayatlarının zembereği yapma saadetine ermiş birkaç mutlu insanından biridir. O, Allah'ın Resülü idi ve hayatın sonuna kadar kim olduğunu ve varlığının özünü oluşturan mesajını hiçbir zaman unutmadı. Aldığı mesajları halkına, çok büyük memuriyetinin şuurunda olmaktan kaynaklanan büyük bir ciddiyetle, fakat aynı zamanda en tatlı bir tevazu ile iletti." Stanley Lanea Poole, Studies in a Mosque.

Bitmeyen bir hayranlık, sürekli bir saygı Arabistan'ın bu büyük Peygamberinin hayatını ve şahsiyetini inceleyen ve nasıl öğrettiğini, nasıl yaşadığını bilen herkesin, Ulu Zât'ın elçilerinin en büyüklerinden biri olan bu güçlü Peygamber için ürpertici bir saygıyla dolmaması mümkün değildir. Arzettiğim bu eserde söyleyeceklerimin pek çoğu, çoklarının bildiği şeyler olsa da, ben onları ne zaman yeni baştan okusam, bu Arabistanlı Muallim için hep yeni bir hayranlık, yeni bir saygı duyuyorum. Annie Besant, The Life and Teachings of Muhammad, Madras, 1932. 



Mevlana'dan İnciler (Kartelalar - 29)

Sevgide güneş gibi ol.
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol.
Hataları örtmede gece gibi ol.
Tevazuda toprak gibi ol.
Öfkede ölü gibi ol.
Her ne olursan ol;
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.

Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim,
Ben Hz.Muhammed'in(s.a.v.) ayağının tozuyum.
Biri benden bundan başkasını naklederse;
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

İçteki kiri su değil ancak gözyaşı temizler.

Bulutlar ağlamazsa, yeşillikler nasıl güler?

Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir;
Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.

Dünya tuzaktır, yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının.

Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir.
Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.

Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.

Bir kimseyi tanımak istiyorsan düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.

Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.

Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yok.
Şaşılacak olan odur ki; bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.

Mazlum ol..Zalim olma.. Üzül de Üzen olma.."Mahşerde" hesap zordur.. Ezil de Ezen olma..
Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır:
Dikkat, intizam ve çalışma.

Bütün cihanı araştırdım,
İyi huydan daha iyi bir liyakat görmedim.
Dua ve ibadet Allah ile olmaktır.
Allah ile olan kimse için ölüm de, ömür de hoştur.

Fikir ona derler ki bir yol açsın.
Yol ona derler ki, bir gerçeğe ulaşsın.

Sözü ve kalbi bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.

Birisi güzel bir söz söylüyorsa; bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.

Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.

Adalet Nedir? Her şeyi yerine koymak.
Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.

Yüce mevkiler elde etsen bile, gene kaybetmek korkusundan can çekişirsin.

Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür.

Testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar.

Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.

A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, 
Tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.

Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma.

Kimseden sana kötülük gelmesini istemiyorsan;
fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma.

Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.

Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağazım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, Sevmek ve Sevilmek için çareler arayın.

Bulanlar ancak arayanlardır.

Günün adamı olmaya çalışma, Hakikatın adamı olmaya çalış. Çünkü gün değişir, Hakikat değişmez.

Suskunluğum asaletimdendir!.. Her lafa verilecek bir cevabım var.. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, Bir de söyleyene bakarım adam mı diye!

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman bilmem, sen yeter ki o kapıda durmayı bil.

Sen gül ol da, Uğruna ötmeyen bülbül utansın.

Yürek yanmadıkça göz yaşarmaz.

Bencillik göze takılan ayna gibidir. O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başka birini görmez..

Eğer imtihan oluyorsanız bu Allah'ın(c.c) sizi unutmadığının müjdesidir.

Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu kirini alır, Niye Kederlenirsin?

Allah'ın verdiği de vermediği de imtihandır.

Üzülme, ayağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir.

25.11.14

Günlük Dualar (Kartelalar - 28)

Uykudan uyanıldığı zaman okunacak dua
Okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehu’l- mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr.
Manası: “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Her şeye kudreti yeten O’dur.”
tehlilini söylerse, hata ve günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa bağışlanır.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 10.)

Abdest bozmaya girerken okunacak dua
Enes’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) abdest bozmaya gireceği zaman şu duayı okurmuş;
Okunuşu: “Allâhümme inni e’ûzu bike mine’l-hubsi ve’l habâis”
Manası: “Allahım! şeytanların ve diğer pis şeylerin şerrinden sana sığınırım.”
(Buhârî, Sahîh nr. 142; Müslim, Sahîh, nr. 375.)

Abdest bozmadan dönerken yapılacak dua
Okunuşu: “Gufrâneke, elhamdü lillâhi’l-lezi ezhebe annî’l-ezâ ve âfânî”
Manası: “Allahım, senin mağfiretini diliyorum. Benden eziyeti gideren ve bana afiyet veren Allah’a hamd olsun.”
(Sünen Nesâî’nin ve İbn Mâce)

Abdestten sonra okunacak dua
Okunuşu: “Eşhedü en lâ ilâhe İllallâhu vahdehû lâ şerike leh, ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Rasûluhû.”
Manası: “Allah’tan başka ilâh olmadığına, O’nun ortağı bulunmadığına şâhitlik ederim. Yine Şâhitlik ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.”
(Müslim, Sahîh, nr. 234.)

Namazdan sonra okunacak dua
Okunuşu: “Allâhümme e’innî alâ zikrike ve şukrike ve hüsni ‘ibâdetike”
Manası: “Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibâdet etmek için bana yardım et.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 1522.)

Sabah-Akşam okunacak dua
Okunuşu: “Bismi’l-lahi’l-lezi lâ yedurru me’a ismihi şey’ün fi’l-ardi velâ fi’s-semâi ve hüve’s-semî’ü’l-alîm”
Manası: “(İsminin anılması) ile yerde ve gökte (bulunana belâ ve musibet cinsinden) hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın ismi ile (korunuyorum). O (hem her sözü) işiticidir, (hem de her şeyi) bilicidir,
diyen kimseye ansızın bir musibet gelmez.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5088; Tirmizî, Sünen, nr. 3388.)

Musibetlerden korunmak için okunacak dua
Abbâs (r.a.) anlatıyor: Adamın biri Resûlullah’a (s.a.v.) gelerek, devamlı olarak başına bir takım bela ve musibetler geldiğinden şikâyet etti. Resûlullah (s.a.v.) ona şöyle dedi:
Sabah olduğu zaman şu duayı oku:
Okunuşu: “Bismi’l-lâhi ‘alâ nefsî ve ehlî ve mâlî”
Manası: “Nefsimi, ailemi ve malımı Allah’ın adıyla korurum.”
Adam bunları söyleyince üzerindeki bütün bela ve musibetler kalktı.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 50)

Evden çıkarken okunacak dua
Okunuşu: “Bismi’l-lâhi tevekkeltü ala’l-lâhi velâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh”
Manası: “Allah’ın adıyla… Allah’a güvendim, Allah’a dayandım çaba ve güç gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir”
derse kendisine, “İhtiyaçların karşılandı koruma altına alındın
denilir ve şeytan o kimseden uzaklaşır.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5059; Tirmizî, Sünen, nr. 2426; İbn Mâce, Sünen, nr. 3886.)

Vasıtaya binerken okunacak dua
Okunuşu: “Sübhâne’l-lezî sahhara lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehu mukrinîn ve innâ ilâ rabbinâ lemünkalibûn.”
Manası: “Rabbinizin ni’metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni teşbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, (diyesiniz.) Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).”
(Zuhruf 13-14)
(Ebû Dâvûd. Tirmizî, Nesâî.)

Çarşı-pazara çıkarken okunacak dua
Okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve hayyun lâ yemûtu biyedihi’l-hayru ve hüve ‘alâ külli şey’in kadir.”
Manası: “ ‘Allah’tan başka ilah yoktur ancak Bir tek O vardır O tektir, O’nun ortağı yoktur. Saltanat ve irade tümüyle Ona aittir. Hayat veren O’dur, öldüren de O’dur. O daima hayat sahibidir ve ölmeyecektir. Bütün hayırlar O’nun kudretindedir. Ve O, her şeye gücü yetendir’
derse, Allah bunu söyleyen kimseye bir milyon kere sevap yazar, bir milyon günahını siler ve derecesini bir milyon kere yükseltir.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3428; İbn Mâce, Sünen, nr. 2235; Hâkim, el-Müstedrek, 1/359.)

Alış-Verişin bereketi için okunacak dua
Okunuşu: “Allahümme bârik lenâ fî semerinâ ve bârik lenâ fî medînetinâ ve bârik lenâ fî sâ’inâ ve bârik lenâ fî müddinâ”
Manası: “Ya Rabbi! Mahsulümüzde bereket, şehrimize bereket, ölçek ve tartılarımıza bereket ihsan eyle…
diye dua ederdi, Efendimiz (s.a.v.) daha sonra oradaki en küçük çocuğu çağırır ve mevsimin bu ilk meyvesini ona verirdi.”
(Müslim, Sahîh, nr. 1373.)

Güzel ahlak için okunacak dua
Okunuşu: “İtteki’l-lâhe haysümâ künte ve etbi’i’s-seyyiete’l-hasenete temhuhâ ve hâliki’n-nâse bihulukin hasenin.”
Manası: “Nerede olursan ol, Allah’tan kork! Yaptığın bir kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki onu silsin. İnsanlara karşı güzel ahlaklı ol!”
(Tirmizî, Sünen, nr. 1987.)

Kötü ahlaktan korunmak için okunacak dua
Okunuşu: “Allâhümme inni e’ûzü bike mine’l-‘aczi ve’l-keseli, ve’l-cübni ve’l-heremi, ve’l-buhli, ve e’ûzü bike min ‘azâbi’l-kabri ve eûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memâti.”
Manası: “Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, kötü yaşlılıktan, cimrilikten sana sığınırım. Yine, kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 2823; Müslim, Sahîh, nr.2706.)

Ezandan sonra okunacak dua
Okunuşu: “Allâhümme rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmme, ve’s-salâti’l-kâime, âti seyyidenâ Muhammeden el-vesîlete ve’l-fazîlete ve-d-deracete-r-râfi’ate ve’b’ashü makâmen mahmuden, ellezî va’adtehü inneke lâ tuhlif’ül-mî-‘âd.”
Manası: “Ey bu eksiksiz davetin ve kılınmakta olan namazın Rabbi! Muhammed’e (s.a.v.) vesile, fazileti ve yüksek dereceleri ver. O’na va’dettiğin makam-ı mahmuda çıkar. Muhakkak sen va’dinde caymazsın.”
Ezandan sonra okuyana kıyamet gününde şefaatim vacip olur.
(Buhârî, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî)

Camiye girerken okunacak dua
Resûlullah (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: “Biriniz mescide girdiği zaman bana salâvât okusun ve,
Okunuşu: “Allahümme’ftah lî ebvâbe rahmetike”
Manası: “Allahım! Bana rahmetinin kapılarını aç.” desin.
(Müslim, Sahîh, nr. 713; Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 465; İbn Mâce, Sünen, nr. 772.)

Camiden çıkarken okunacak dua
Resûlullah (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: “Biriniz mescide çıktığı zaman bana salâvât okusun ve;
Okunuşu: “Allahümme innî eselüke min fadlike”
Manası: “Allahım! Ben senin fazlından istiyorum, desin.”
(Müslim, Sahîh, nr. 713; Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 465; İbn Mâce, Sünen, nr. 772.)

Geçim sıkıntısından kurtulmak için dua
Okunuşu: “Bismi’l-lâhi ‘alâ nefsî ve mâlî ve dînî. Allâhümme raddinî bikadâike ve bârik lî fîmâ kuddire lî hattâ lâ uhibbe ta’cîle mâ ahherte velâ te’hîre mâ’accelte.”
Manası: “Nefsim, malım ve dinim için Allah’ın adıyla O’ndan yardım dilerim. Allahım! Senin hükmettiğine beni razı kıl. Benim için takdir edilende bereket ver ki, benim için geciktirdiğin (nimetin) acele gelmesini ve acele verdiğini de geciktirmesini istemeyeyim.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 352.)

Toplantıdan kalkarken okunacak dua
Okunuşu: “Sübhâneke’l-lâhümme ve bihamdike, eşhedû en lâ ilâhe illâ ente. Estağfiruke ve etûbu ileyke.”
Manası: “Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah olmadığına ancak senin ilah olduğuna şahitlik ederim. Senden bağışlanmayı ister, tövbe eder ve sana yönelirim’
derse o toplantıda meydana gelen hataları bağışlanır.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3433.)

Öfke anında okunacak dua
Hz. Âişe (r.anh) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) yanına gelmişti. O sırada ben bir sebepten ötürü öfkeliydim. Resûlullah (s.a.v.) burnumun ucundan tutup ovaladı ve şöyle dedi:
-Ey Âişecik! (Öfkelendiğin zaman) Şöyle söyle:
Okunuşu: “Allahümme’ğfirlî zenbî, ve ezhib ğayza kalbî, ve ecirnî mine’ş-şeytanî”
Manası: “Allahım benim günahımı bağışla, kalbimdeki öfkeyi dindir ve beni şeytandan koru.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 457.)

Kalplerin itaati için dua
Abdullah b. Amr b. El-Âs’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre. Resûlullah (s.a.v.) şöyle dua edermiş:
Okunuşu: “Allâhümme yâ musarrife’l-kulûb, sarrif kulûbenâ ‘alâ tâ’atike.”
Manası: “Ey kalpleri çevirip idare eden Allahım! Kalplerimizi senin itaatine çevir.”
(Müslim, Sahîh, nr. 2654.)

Yemek duası
Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Nebî (s.a.v.) yemeğini bitirdikten sonra şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Elhamdü lillâhi’l-lezî et’amenâ ve sekânâ ve ce’alenâ müslimin.”
Manası: “Bizi yediren, içiren ve Müslümanlardan kılan Allah Teâlâ’ya hamdolsun…”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 3850; Tirmizî, Sünen, nr. 3457.)

Yatarken okunacak dua
Okunuşu: “Biismike Rabbi, vada’tü cenbî ve bike erfa’uhû. İn emsekte nefsî ferhamhâ. Ve in erseltehâ fahfazhâ bimâ tahfezu bihî ibâdeke’s-sâlihîn.”
Manası: “Rabbim, senin isminle yan tarafımı yatağıma koydum ve yine senin isminle de kaldırdım. Ey Allahım! Eğer canımı çekip alacaksan, nefsime merhamet ihsan eyle! Eğer salıverip bırakacaksan, canımı sâlih kullarını muhafaza ettiğin gibi muhafaza eyle!”
(Buhârî, Sahîh, nr. 6320; Müslim, Sahîh, nr. 2714.)

Uykusunda korkanlar için dua
Okunuşu: “E’ûzü bikelimâti’l-lâhi-t-tâmmeti min ğadabihî ve şerri i’bâdihi ve min hemezâti’ş-şeyâtîni ve en yahdirûn.”
Manası: “Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve beni kötülüğe atan beraberliklerinden Allah’a sığınırım!”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 762.)

Kötü rüyadan sonra okunacak dua
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Sizden biri, hoşlanmadığı bir rüya gördüğünden, sol tarafına üç defa tükürsün ve şöyle dua etsin:
Okunuşu: “Allahümme innî e’ûzü bike min ‘ameli’ş-şeytâni ve seyyiâti’l-ahlâmi”
Manası: “Allah’ım! Şüphesiz ben, şeytanların işlerinden ve kâbusların kötülüğünden sana sığınırım.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 775)

Yeni elbise giyerken okunacak dua
Muâz b. Enes’in (r.a.) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Her kim, elbise giyerken,
Okunuşu: “Elhamdü lillâhi’l-lezî kesânî hâzâ ve rezekanihî min gayri havlin minnî velâ kuvvete”
Manası: “Hiçbir gücüm ve kuvvetim olmadığı halde bu elbiseyi bana giydiren ve bunu giydirmekle (elbise cihetiyle) rızkımı veren Allah’a hamdolsun,
derse Allah Teâlâ o kişinin geçmiş günahlarını bağışlar.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 272.)

Nazar için okunacak dua
Okunuşu: “Ve in yekâdü-l-lezîne keferû leyüzlikûneke biebsârihim lemmâ semi’û-z-zikra ve yekûlûne innehû lemecnûn.
Manası: “O küfredenler, öğüt ve talimatlar kitabı (Kur’an)’ı işittikleri zaman kin ve nefretlerinden dolayı bakışlarıyla seni neredeyse çarpıp kaydıracaklar! Ve (senin hakkında) “O, hiç şüphesiz delinin teki!” diyorlar.
(Kalem-51)

Af ve mağfiret için okunacak dua
Okunuşu: “Allahümme innî zâlemtü nefsî zulmen kesîran, ve innehü lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente, fe’ğfirlî mağfireten min indike verhamnî, inneke ente’l-gafûrü’r-rahîm.”
Manası: “Allahım! Ben (günah işleyerek) kendime çok yazık ettim. Doğrusu günahları ancak sen bağışlarsın. Beni kendi katından bir mağfiretle bağışla. Bana merhamet eyle. Doğrusu sen bağışlayan ve esirgeyensin.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 834; Müslim, Sahîh, nr. 2705.)

Belalardan korunma, huzur ve sâadet için okunacak dua
Adamın biri Resûlullah’ın (s.a.v.) yanına geldi ve –Yâ Resûlullah! Rabbimden bir şey isteyeceğim zaman, nasıl söyleyeyim? dedi. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-De ki:
Okunuşu: “Allahümme’ğfirlî ve’rhamnî, ve âfinî ve’rzuknî”
Manası: “Allahım! Beni bağışla! Bana merhamet et! Bana afiyet ve rızık ver,
de, Zira bu kelimeler senin hem dünyanı hem ahiretini bir araya getirir.”
(Müslim, Sahîh, nr. 2697.)

Allah’ın sevgisini kazanmak için okunacak dua
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yuhib-buke ve’l’amele’l-lezî yubelliğunî hubbeke. Allâhümme’cal hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mine’l-mâi’l-bârid.”
Manası: “Allahım senden seni sevmeyi, seni seven kişilerin sevgisini, senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allahım! Senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan(dünya nimetlerinden) daha sevimli eyle…”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3490.)

Kulağı çınlayanın okuyacağı dua
Resûlullah’ın (s.a.v.) azatlısı Ebû Râfi’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Birinizin kulağı çınladığında beni hatırlasın; bana salât-ü salam getirsin ve şöyle desin:
Okunuşu: “Zekera’l-lahü bihayrin men zekerani”
Manası: “Beni ananı Allah da hayırla ansın.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 165)

Kişi sevdiğini gördüğü zaman okuyacağı dua
Hz. Âişe’nin (r.anh) anlattığına göre, Resûlullah (s.a.v.) hoşa giden bir şey gördüğünde,
Okunuşu: “el-Hamdü lillâhi’l-lezî bini’metihî tetimmu’s-sâlihât”
Manası: “O Allah’a hamdolsun ki, O’nun verdiği nimetlerle güzel işler tamam ermektedir, derdi.
Hoşa gitmeyen bir şey gördüğünde de,
Okunuşu: “el-Hamdü lillâhi ‘alâ külli hâl”
Manası: “Her türlü durum için Allah Teâlâ’ya hamdolsun, derdi.”
(İbn Mâce, Sünen, nr. 3803; Hâkim, el-Müstedrek, 1/499.)

Peygamberimizin öğrettiği tevbe duası
Enes b. Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiğine göre Nebî (s.a.v.) buyurmuş ki: “Herkim Cuma günü sabah namazının farzından önce, üç defa,
Okunuşu: “Esta’ğfiru’llâhe’l-lezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayye’l-kayyûme ve etûbü ileyhi”
Manası: “O Dâima diri olan (Hayy), bütün varlığın idâresini yürütendir (Kayyûm), kendisinden başka ilah olmayan Allah’tan bağışlanmamı diler ve O’na tövbe ederim,
derse, günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa, Allah Teâlâ onu bağışlar.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 82)

Cehennem azabından fakirlik ve zenginliğin şerrinden korunmak
Hz. Âişe’den (r.anh) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şu lafızlarla dua edermiş:
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike min fitneti’n-nâri ve ‘azâbi’n-nâri ve min şerri’l-ğınâ ve’l fakri”
Manası: “Allahım! Cehennemin fitnesinden (cehenneme götürecek kötü amellerden), cehennemin azabından, zenginlik ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 1543; Tirmizî, Sünen, nr. 3495.)

Çocukların korunması için okunacak dua
İbn Abbâs (r.a.) şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.v.) torunları Hasan ile Hüseyin’e şu duayı okurdu:
Okunuşu: “E’ûzu bikelimâti’l-lâhi’t-tâmmeti min külli şeytânin ve hâmmetin ve min külli ‘aynin lâmmetin”
Manası: “Her nevi şeytandan, her haşereden ve her kötü gözden Allah’ın tam olan (şifâ verici) kelimelerine sığınırım.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 3371.)

Yalnız kalan kimsenin okuyacağı dua
Berâ b. Âzib (r.a.) anlatıyor: “Adamın biri Resûlullah’ın (s.a.v.) yanına gelerek yalnızlıktan ve korktuğundan şikâyet etti. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: -Sana öğreteceğim şu duayı çokça zikret:
Okunuşu: “Sübhâne’l-meliki’l-kuddûsi Rabbi’l-melâiketi ve’r-rûhi. Cellelte’s-semâvâti ve’l-arda bi’l-izzeti ve’l-ceberûti”
Manası: Meleklerin ve Cebrail’in Rabbi, mukaddes ve her şeyin sahibi olan Allahım! Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Sen göklere yeri, izzet ve kudretinle yücelttin, büyük kıldın.”
Adam bu sözleri söyledikten sonra kendisinden yalnızlık hissi kayboldu.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 644.)

Bağışlanma için okunacak dua
Hz. Âişe (r.anh) anlatıyor:
Resûlullah (s.a.v.) vefat hastalığında bana yaslandı ve şöyle dedi.
Okunuşu: “Allahümme’ğfir lî ve’rhamnî ve elhıknî bi’r-refîki’l-a’lâ”
Manası: “Allahım! Beni bağışla ve merhamet et. Beni en yüce dosta ulaştır.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 4440; Müslim, Sahîh, nr. 2444; Mâlik, Muvatta, 1/238.)

Borcunu ödeyebilmek için duâ
Okunuşu: “Allahümme’kfinî bihelâlike an harâmike ve eğninî bifadlike ammen sivâke.”
Manası: “Allahım! haramlarından uzaklaştır helal olana kanaat ettir. Lütfunla beni senden başka kimseye muhtaç etme.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3563.)

Dünya ve ahiret üzüntülerini gidermek için dua
Ebû’d-Derdâ’nın (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herkim, her gün, sabah kalktığında ve akşama erdiğinde, yedi defa,
Okunuşu: “Hasbiya’l-lâhu lâ ilâhe illâ hüve, ‘aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbü’l-arşi’l-azim.”
Manası: “Allah bana yeter! O’ndan başka ilâh yoktur. Ben ona tevekkül ettim. Allah büyük Arş’ın Rabbidir,
derse, Allah Teâlâ onun hem dinine hem de dünyasına yeter.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5081; İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 70.)

Zorluk anında yapılacak dua
Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir defasında şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Allâhümme lâ sehle illâ mâ ce’altehû sehlen ve ente tec’alü’l-hazne izâ şi’te sehlen”
Manası: “Allahım! Ancak senin kolaylaştırdığın şey kolay olur. Sen dilediğin zaman sert, katı ve zor olan bir şeyi kolay ve yumuşak yaparsın.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 353.)

Huşu için okunacak dua
Hz. Ali’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) rükû ettiği zaman şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Allâhumme leke rekâ’tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa’a leke sem’î ve basarî ve muhhî ve azmi ve ‘asabî”
Manası: “Allahım! Senin için rükû ettim, Sana iman ettim, Sana teslim oldum. Kulağım, gözüm, iliğim, kemiğim ve sinirlerim (bütün varlığım) senin yüceliğin karşısında korkuyla eğilir.”
(Müslim, Sahîh, nr. 771.)







15.11.14

Hz.Ali(r.a.)'a Öğretilen Hafızayı Güçlendiren Dua Hadis-i Şerifi (Aslı ve Türkçe Meâli)

Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ali İbnu Ebi Tâlib (radıyallâhu anh) Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'àn göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebül-Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?"
Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey Allah'ın Rasülü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:
"Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhüd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Yà'kub da evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfàr edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvàffàk olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'àt namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yà-sin süresini oku, ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâ-mim, ed-Duhân süresini oku, üçüncü rek'atte Fâtiha ile Eliflam-mim Tenzilü's-secde'yi oku, dördüncü rek'atte Fatiha ile Tebareke'l-Mufassal'ı oku. Teşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salat oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip geçen mü'min kardeşlerin için istiğfar et. Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:
"Allahım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nâzar etmemi bana nasib et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım. Ey Allah! ey Rahman! celalin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasib et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib edersin.Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah'tandır." Ey Ebu'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl'e‚ yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min icâbetten mahrum kalmadı."
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) der ki: "Allah'ayemin olsun, Ali (radıyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey Allah'ın Resülü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) bu söz üzerine Hz. Ali (radıyallâhu anh)'ye: "Ey Ebü'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü'minsin!" dedi."


Tirmizi, Daavât 125, (3565).Kutubu sitte (1820)


Orjinal Metin Aşağıdadır:

ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قالَ: ]جاء علِيُّ بْنُ أبِى طَالِبٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ إلَى النَّبِىِّ # فقَالَ: بِأبِى أنْتَ وَأُمِّى تَفَلَّتَ هذَا القُرآنُ مِنْ صَدْرِى فَمَا أجِدُنِى أقْدِرُ عَلَيْهِ، فقَالَ لَهُ رَسولُ اللّهِ # يَا أبَا الحَسَنِ: أفََ أُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ يَنْفَعُكَ اللّهُ بِهِنَّ، وَيَنْفَعُ بِهِنَّ مَنْ عَلَّمْتَهُ، وَيَثْبُتُ مَا تَعَلَّمْتَ في صَدْرِكَ؟ قَالَ أجَلْ يَارَسُولَ اللّهِ فَعَلِّمْنِى؟ قَالَ: إذَا كَانَ لَيْلَةُ الجُمُعََةِ فَإنِ استَطَعْتَ أنْ تَقُومَ في ثُلُثِ اللَّيْلِ ا‘خِيرِ، فإنَّهَا سَاعَةٌ مَشْهُودَةٌ، وَالدُّعَاءُ فِيهَا مُسْتَجَابُ، وَقالَ أخِى يَعْقُوبُ لِبَنِيهِ سَوْفَ أسْتَغفِرُ لَكُمْ رَبِّى، يَقُولُ حَتَّى تَأتِىَ لَيْلَةُ الجُمُعَةِ، فَإنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَفِى وَسَطِهَا فَإنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَفِىَ أوَّلِهَا، فَصَلِّ أرْبَعَ ركَعَاتٍ تَقْرَأُ في ا‘ولَى: بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَيس، وفي الثَّانِيَةِ: بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَحم الدُّخَانِ، وفي الثَّالِثَةِ: بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَالم تَنْزِيلُ السَّجْدَةِ، وَفي الرَّابِعَةِ: بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ، وَتَبَاركَ المُفَصَّلَ، فإذَا فَرَغْتَ فَاحْمَدِ اللّهَ تَعَالَى، وَأحْسِنِ الثَّنَاءَ عَلَيْهِ، وَصَلِّ عَلَىَّ وَأحْسِنْ، وَصَلِّ عَلَى سَائِرِ انْبِيَاءِ، وَاسْتَغْفِرْ لِلمُؤمِنينَ وَالمُؤمِنَاتِ، وَ“خْوَانِكَ الَّذِينَ سَبَقُوكَ بِا“يمَانِ، ثُمَّ قُلْ في آخِرِ ذلِكَ: اَللَّهُمَّ ارْحَمْنِى بِتَرْكِ المَعَاصِى أبَداً مَا أبْقَيْتَنِى وَارْحَمْنِى أنْ أتَكَلفَ مَاَ يَعْنِىنِى وَارْزُقْنِى حُسْنَ النَّظَرِ فيمَا يُرْضِيكَ عَنِّى. اَللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمَواتِ وَارْضِ يَاذَا الجََلِ وَا“كْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِى َ تُرَامُ. أسْألُكَ يَا اللّهُ يَا رَحْمنُ بِجََلِكَ، وَنُورِ وَجْهِكَ أنْ تُلْزِم قَلْبِى حِفْظَ كِتَابِكَ كَمَا عَلّمْتَنِى وَارْزُقْنِى أنْ أتْلُوَهُ عَلَى النَّحْوِ الَّذِى يُرْضِيكَ عَنِّى. اَللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمواتِ وا‘رْضِ ذَا الجََلِ وَا“كْرَامِ والْعِزَّةِ التِى َ تُرَامُ أسْألُكَ يَا اللّهُ يَا رَحْمنُ بِجََلِكَ، وَنُورِ وَجْهِكَ أنْ تُنَوِّرَ بِكتَابِكَ بَصَرِى، وَأنْ تُطْلِقَ بِهِ لِسَانِى، وَأنْ تُفَرِّجَ بِهِ عَنْ قَلْبِى، وَأنْ تَشْرَحَ بِهِ صَدْرِى وَأنْ تَغْسِلَ بِهِ بَدَنِى فإنَّهُ َ يُعينُنِى عَلى الْحَقِّ غَيْرُكَ وََ يُؤْتِينِيهِ إَّ أنْتَ، وََ حَوْلَ وََ قُوَّةَ إَّ بِاللّهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ، يَا أبَا الحَسَنِ: تَفْعَلُ ذلِكَ ثََثَ جُمَعٍ، أوْ خَمْساً، أوْ سَبْعاً تُجَابُ بِإذْنِ اللّهِ تَعَالى، والَّذِي بَعَثَنِى بِالْحَقِّ مَا أخْطَأَ مُؤمِناً قطُّ[.قالَ ابن عباس: ]فَوَ اللّهِ مَا لَبِثَ عَلىٌّ إَّ خَمْساً، أوْ سَبْعاً حَتَّى جَاءَ رسوُ ل اللّهِ # في مِثْل ذلِكَ المَجْلِسِ، فقالَ يَا رسُولَ اللّهِ: إنِّى كُنْتُ فِيمَا خََ َ آخُذُ إَّ أرْبَعَ آيَاتٍ أوْ نَحْوَهنَّ، فَإذَا قَرَأتُهُنَّ عَلى نُفْسِى تَفَلّتْنَ، وَإنِّى أتَعَلّمُ اليَوْمَ أرْبَعِينَ آيَةً أوْ نَحْوَهَا، فإذَا قَرَأتُهَا عَلى نَفْسِى، فَكَأنَّما كِتَابُ اللّهِ بَيْنَ عَيْنَىّ، وَلَقَدْ كُنْتُ أسْمَعُ الحَدِيثَ، فإذَا رَدَّدْتُهُ تَفَلَّتَ، وَأنَا الْيَوْمَ أسْمَعُ ا‘حَادِيث، فإذَا تَحَدَّثْتُ بهَِا لَمْ أخْرَمْ مِنْهَا، فَقَالَ # عِنْدَ ذلِكَ: مُؤمِنٌ وَرَبِّ الْكَعْبَةِ أبَا الحَسَنِ[. أخرجه الترمذى .


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...