20.4.11

Anlık Mesajlaşma ve Görüşme Uygulamaları

İnternet uygulamalarında bahsettiğim daha önceki iki yazıma bir yenisini daha ekliyorum..


Bu uygulamalar ilk önce anlık mesajlaşma uygulaması olarak başladı, daha sonra internet hızının artmasıyla ses ve görüntü transferine kadar iş ilerledi. Hatta dosya transferi için de günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. Ancak trend bu uygulamaların bir üstte anlattığım sosyal paylaşım uygulamaları içine gömülmesi yönünde. Örneğin Facebook’un anlık mesajlaşma (sohbet) bölümü var. Bu bölüm şu an MSN ya da GTalk kadar başarılı değil ancak öyle tahmin ediyorum ki yakın gelecekte Facebook bu alanda da kendisini geliştirecek ve anlık mesajlaşma uygulamaları sosyal paylaşım uygulamaları tarafından yutulacak.
Kool Im uygulaması internet üzerinden tüm anında mesajlaşma uygulamarını kullanma imkanı sağlamaktadır.[1] Bu sayede birden fazla anında mesajlaşma uygulaması tek çatı altında toplanabilmektedir. Aynı zamanda fazladan bir program yüklemeye gerek kalmadan web tarayıcısı üzerinden mesajlaşma imkanı sağlamaktadır.

Teamviewer uygulamasının bir bölümü aslında anlık mesajlaşma ve görüşme uygulaması olarak da görülebilir. İleride internet hızının daha da artmasıyla ücretsiz olarak anlık mesajlaşma ve görüşme hizmeti sağlayan MSN Messenger, Gtalk gibi servislerin Teamviewer sağladığı uzaktan kontrol özelliğini de bünyelerine katacağını tahmin ediyorum. Bugün Teamviewer kişisel kullanım için ücretsiz, kurumsal kullanım için ücretli, ancak öyle tahmin ediyorum ki gelecekte anlık mesajlaşma ve görüşme uygulamalarının hizmet yelpazesinin gelişmesiyle Teamviewer tarih olacak.

Kaynak: 1-      http://www.koolim.com/ (Erişim Tarihi: 01.04.2011)



Not: Mesajlarınızı paylaşırken dikkatli olun, önemli bilgileri anlık mesajlaşma programları üzerinden kesinlikle göndermeyin, gizli servisler ve art niyetli kişiler bu mesajlaşma programlarında giden gelen verileri rahatlıkla izleyebilir, elde edebilir. Örneğin MSN mesajlarınızın internette şifrelenmeden dolaştığını biliyor muydunuz? Lütfen bu tür uygulamalara güvenmeyin. Hatta internet üzerinde babanıza bile güvenmeyin :)

12.4.11


Iftira son derece kötü ve tahribedici bir hadisedir. Hem iftirayı yapan ve hem de kendisine iftira edilen kimse için oldukça rahatsız edici bir tutumdur. Iftira sonucunda insanlar arasındaki sevgi ve dostluk bağları zayıflar; dayanışma gücü ortadan kalkar. insanlar birbirine güven duymaz olurlar. Bu güvensizlik, bir toplumun sosyal hayatını tamamen felce uğratan yıkıcı bir etki yapar. Iftira, toplumdaki güzellikleri yakıp bitiren bir ateş gibidir.

Iftira, toplumda adaletin tam olarak etkisini kaybettiği zamanlarda yaygınlaşabilen bir sosyal ve ahlâkı hastalıktır. Çünkü adaletsizlik ve takipsizlik, kötü fiillerin yaygınlaşmasına ve artmasına yol açan bir başıboşluğa sebep olmaktadır.

Islâm`da iftira konusu, üzerinde oldukça fazla durulan bir konu olmaktadır. Çok sayıda ayet-i kerime, iftira`nın özelliğinden ve onun Allah`ın nezdinde sevilmeyen ve hatta yerilen bir davranış olduğundan bahsetmektedir.

Iftiranın en ağırı namus üzerine atılan iftiradır. Bunu, Hz. Âîşe ile ilgili olarak "Ifk"* olayında görmekteyiz Olay özet olarak şöyle cereyan etmiştir: Hz. Peygamber ashab-ı kirâmla sefere çıkarken, kura ile belirlenen bir eşini de beraberinde götürürdü. Bu usulle, Mustalıkoğulları Gazâsına da Hz. Âîşe katılmıştı. Konaklama yerinde, devenin üzerindeki gölgelikten (mahfel) tuvalet ihtiyacı için çıkan Âîşe (r.anhâ), dönüşünde gerdanlığını düşürdüğünü farketmiş, aramak için yeniden çıkmıştır. Bu sırada ordu yola çıkmış, Hz. Âîşe, devenin üzerindeki gölgeliğin içinde zannedilmiştir. Dönüşte unutulduğunu anlayan Hz. Âîşe, orada beklemiş, ordunun arka gözcüsü Safvân b. Muattal O`nu devesine bindirerek yolda orduya yetiştirmişti.

Münâfıkların reisi Abdullah b. Ubey ve arkadaşları bunu fırsat bilerek Hz. Âîşe`ye zina iftirasında (ifk) bulundular. Bir aydan fazla bir süreyle bu dedikodu Medîne`de dolaştı. Hz. Peygamber ve Âîşe validemizin yakınları bu olaya çok üzüldü.

Daha sonra Hz. Âîşe Nûr sûresindeki şu ayetlerle temize çıkardı:

"O uydurma haberi getirip iftira (ifk) atanlar, içinizden bir topluluktur. Onu kendiniz için bir ser sanmayın, bilakis o, sizin için hayırdır. Iftirada bulunanlardan her birinin kazandığı günaha göre cezası vardır. Onlardan günahın en büyüğünü yüklenene de büyük bir azap vardır."

"Iftirayı işittiğiniz zaman, mümin erkeklerin ve mümin kadınların, kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulunup da: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?"

"Bir de dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki, bu şahitleri getiremediler, o halde onlar, Allah nezdinde, yalancıların da kendileridir"

"Eğer Allah`ın lütuf ve merhameti, dünyada ve ahirette üzerinizde olmasaydı, yaydığınız fitne yüzünden, size mutlaka büyük bir azap dokunurdu."

"Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz birşey sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah nezdinde büyük bir günahtır "

"O asılsız sözü duyduğunuz zaman: "Bunu konuşmak bize yakışmaz. Haşa! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?" (en-Nûr, 24/1116).

Hz. Peygamber inen bu ayetleri tebliğ ettikten sonra; "Ya Âîşe, Allah`a hamd et. Allah seni, iftiracıların isnadından kesin olarak berî kıldı" buyurdu. Bunun üzerine Âîşe (r.anhâ) nin annesi: "Kızım, kalk da Resulullah (s.a.s)`a teşekkür et" deyince, Hz. Âîşe; "Hayır kalkmam ve yalnız Allah`a hamdederim" diye cevap verdi (bk. Buhârî, Tefsîru Sûre, 24/6, Meğâzi, 12, 32, 34, Şehâdet, 2, 15, Eymân, 13, 18, I`tisâm, 28, Tevhîd, 35, 52; Müslim, Tevbe, 56; Ebû Dâvud, Salât, 122; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 194, 195, 197; Kamil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Ankara 1984, VIII, 73-97).

Iftira eden kimse, bununla amacına ulaşamaz ve sonunda dünyevî ve uhrevî bakımdan kendisi zararlı çıkar. Nebî (s.a.s) "Iftira eden kimse zarara uğramıştır" (Ahmed b. Hanbel, I, 91) buyurur.

Iffetli bir kadına zina isnadında bulunup da bunu dört erkek şahitle ispat edemeyen bir kimse kazıf cezasına çarptırılır. Bunlara ceza olarak seksen değnek vurulur ve bundan sonra şahitliklerine güvenilmez (bk. en-Nûr, 24/4; "kazf" mad.). Zina isnadında bulunan kimse kadının kocası olur ve dört şahitle bunu ispat edemezse "mulâane" yoluna başvurulur (bk.en-Nûr, 24/6-9; "Liân" mad.).

En ağır iftirayı atan kimse bile sonradan pişmanlık duyar ve durumunu düzeltirse Cenâb-ı Hakkın mağfiretine nail olabilir (en-Nûr, 24/4-5).

Günümüzde fertlerin birbirine iftirası yanında basın ve yayın yoluyla da iftiralar yapılmaktadır. Namus, iffet, haysiyet ve zimmet üzerindeki bir iftira ne kadar çok yayılırsa, iftiracının sorumluluğunun da o nisbette artması tabiidir. Ayette şöyle buyurulur: "Mümin erkek ve o kadınlara işlemedikleri bir günahla eziyet edenler (onlara iftira atanlar), doğrusu açık bir günah yüklenmişlerdir" (el-Ahzab, 33/38).
Sorularla İslamiyet.

10.4.11


Kutlu Doğum Haftası

Yazar: Sorularla İslamiyet 2009-03-07

"Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiya Suresi, 107)
Yapılan hiçbir icraat, okunan hiçbir metin, anlatılan hiçbir kıssa O'nu tam manasıyla anlamaya elbette yeterli değildir.
Ancak bugün insanlığın içinde bulunduğu buhranlı ortamın en büyük nedeninin, O'nun tarif ettiği ve yaşadığı gibi yaşamamaktan kaynaklandığı en büyük bir gerçektir.
Bugün insanlar faiz bataklıklarında boğuluyorsa, aile binasında çatırdamalar varsa, ebedi yaşama arzusunun tatmini için eğlencelerle kendilerini uyutmaya çalışıyor ve bunlar gibi daha nice kaoslarla hayatlar karartılıyorsa bunların tek kurtuluşu O'nu tanımakla ve yaşadığı gibi yaşamakla mümkün olacaktır.
O yüzden bizler bugünleri fırsat bilmeli, O'nu tanımalı, anlamalı, O'nun gibi yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Bugün bir fırsat, O'nu tanımaya bugün başlayabilirsin:
1. O'nun güzelliğinin kaynağı olan Kur'anı oku. Oku, çünkü tüm maddi ve manevi dertlerin dermanı O'nda. O'nu anlamadan, O'nunla yaşamadan hayat hayat değil.
2. O'nun hayatını oku. İnsanlara örnek olan hayatından bazı kesitleri ailenle ve yakınlarınla paylaş, Oku ve paylaş ki, O'nu örnek alan insanlar ancak bu dünyayı yaşanabilir yapabilirler.
3. O'nun hakkında bilmediklerini öğren. Öğren ki, O'nun hakkında hem kendi yanlışlarını, hem de başkalarının yanlış bildiklerini düzelt.
Özetle; oturacağız, bugün Peygamberimizin doğum günü, "Allah'ım! Bu mübârek günün yüzü suyu hürmetine ben söz veriyorum ki İslâmiyet'i öğreneceğim ve yaşayacağım." diyeceğiz. Peygamberimizin hayatının gayesi olan Kur'an'ı anlama gayretine gireceğiz. Sonra da Peygamber Efendimiz, ne yapmış, nasıl yaşamış, namazını nasıl kılmış, orucunu nasıl tutmuş, sıkıntılara nasıl katlanmış, nasıl duâ etmiş, Allah'tan neler istemiş, ümmetine neleri tavsiye etmiş, bütün bunları düşüneceğiz. O'nun hayatına dair yazılmış bir kitabı okuyacağız. Sonra da yaptıklarını kendimize örnek alıp hayatımıza katacağız; yâni sünnetine uyacağız...

Sorularla İslamiyet'den alıntıdır!

8.4.11

Sosyal Medya Uygulamaları

Sosyal paylaşım denince akla ilk önce Facebook ve Twitter geliyor. Facebook daha kapsamlı bir paylaşım ortamıyken Twitter daha sade bir paylaşım platformu.

Ülkemizde Facebook yaygınlaşmadan önce Yonja adında bir paylaşım platformu yaygın olarak kullanılıyordu. Yaygındı ancak, Facebook’un günümüzdeki durumu kadar yaygın değildi. Yonja da ücretsiz olarak belirli şeyleri yapabiliyordunuz, ek özellikler ücrete tabi idi. Facebook çıktıktan sonra ücretsiz olması hasebiyle Yonja kullanıcılarının tamamı Facebook’a transfer oldu ve sosyal paylaşım uygulaması kullanımı halk arasında yaygınlaştı.

Hocam.com gibi sosyal paylaşım uygulamaları da mevcut. Bu uygulamalar sadece belli bir kullanıcı profiline hitap eden uygulamalar, bu nedenle kendi alanlarında başarılı olsalar da geniş kitlelere hitap edemiyorlar. Bunun sonucunda da elde ettikleri gelir belirli bir seviyeyi aşamıyor. Gelir düşük olunca da sağlanan hizmet kalitesinde bir takım sıkıntılar yaşanıyor. İnternet kullanıcıları herhangi bir problemde üyesi olduğu siteyi çok kolay ve çabuk yalnız bırakıp başka sitelere yönelebiliyorlar. Özetlersek geniş kitlelere hitap etmeyen sosyal paylaşım uygulamaları başarılı olamazken, daha geniş kitlelere hitap eden ve global olan sosyal paylaşım uygulamaları daha başarılı olabiliyor.

İleride global bazda daha tematik sosyal paylaşım uygulamalarıyla karşılaşabiliriz, örneğin Greenpeace’cilerin sosyal paylaşım uygulaması gibi. Ya da dünya çapında sosyalistlerin profil oluşturup paylaşım yaptıkları sosyal paylaşım uygulaması gibi.

Sosyal paylaşımda gizlilik ve kişisel hakların ihlali son günlerin tartışılan konusu. Bu konu ileride daha da gündemi meşgul edeceğe benziyor. Bugün insanlar sosyal paylaşım sitelerine koydukları bir takım fotoğraflar nedeniyle iş ya da aile yaşamlarında zor duruma düşebilmektedirler. Bu durum sosyal paylaşım uygulamalarında oldukça önemli. Gizlilik politikaları henüz istenilen seviyede değil, bu istenilen seviyeye getirildiğinde sosyal paylaşım uygulamaları insanlar arasında daha da yaygınlaşacaktır.

Günümüzde orta yaş ve üzeri yaş gurubunda sosyal paylaşım uygulaması kullanımı yaygın değil, ancak orta yaşın altındaki kullanıcılarda son derece yaygın. Şu an küçük denebilecek yaşlardaki insanlar büyüdüklerinde sosyal paylaşım uygulamalarını kullanmaya devam edecekler, alttan gelen jenerasyon ise zaten bu uygulamaları yaygın olarak kullanacak. Tüm bu gelişmelerin neticesinde gelecekte 7’den 70’e herkesin sosyal paylaşım uygulaması kullanacağını öngörüyorum.

7.4.11

Arama Motoru Uygulamaları


İnternet uygulamaları ile ilgili yaptığım bir araştırma ödevini buradan paylaşmak istiyorum. Bugün arama motoru uygulamaları ile ilgili yazdıklarımı paylaşacağım, ilerleyen günlerde diğer internet uygulamaları ile ilgili yazdıklarımı paylaşacağım. Herkesin anlayabileceği sadeliktedir. Umarım faydalı olur.





Arama motorları günümüzde internet dünyasına damgasını vurmuş en önemli uygulamadır.  Başta Google olmak üzere internet kullanıcılarına ücretsiz internette arama imkanı sağlayan arama motorları günümüzde her internet kullanıcısının vazgeçilmezi. Arama motoru sayesinde internet kullanıcıları internet üzerinde aradıkları şeyi anahtar kelimeleri girerek ararlar. İnternet üzerindeki tüm sitelere tek tek girip aradıkları şeyi o karmaşa içinde bulmaktansa bu işi kullanıcı yerine arama motoru yapar.
Günümüzde arama motoru hizmeti veren siteler bu işi ücretsiz yapmaktadır. Öte yandan bu şirketlerden en büyüğü olan Google bugün dünyanın en büyük şirketlerinden biridir. Arama hizmetini ücretsiz sağlayan bir şirketin dünyanın en karlı şirketlerinden biri olması ilk başta kulağa tuhaf gelebilir. Google asıl geliri gösterdiği reklamlardan sağlamaktadır. Her gösterdiği reklam için ya da tıklama başına reklam verenlerden cüzi denebilecek ücretler almaktadır. Ancak bu cüzi ücretlerin milyarlarcası bir araya gelerek Google’ı bugün dünyanın en büyük ve karlı şirketlerinden biri haline getirdi.
Arama motoru uygulamaları Google’dan önce de vardı, ancak onlar bir internet uygulaması olarak değil, internete bağlı bir bilgisayarda masaüstü uygulaması olarak çalışıyorlardı. Ve bu programlar belli bir ücret karşılığında satılıyorlardı. Buna rağmen internetin büyük bir kısmında arama gerçekleştiremiyorlar, daha sınırlı bir alanda hizmet veriyorlardı. Günümüzde ise arama motorları internet üzerinde çok geniş bir alanı kapsayacak şekilde arama yapabilmekteler.
Arama motorlarında arama yapmak ücretsiz, eğer bu ücretli olsaydı insanlar arama motorlarını bu kadar çok kullanmazlardı, bu da arama motorlarının reklam gelirlerinde bir düşüşe neden olurdu. Arama motorlarında arama yapmak ücretli olsaydı belki de arama motoru hizmeti veren internet sitelerinin geliri günümüzdeki kadar fazla olmayacaktı.
Arama motorlarının ücretsiz olmasının yanında hızlı çalışmasının da kullanıcı açısından önemi bulunmaktadır. Kullanıcı aradığı bilgiye en hızlı şekilde erişmek istemektedir. Bu nedenle arama motoru hizmeti sağlayan firmalar sürekli yeni teknoloji ve algoritmalarla büyüyen internet dünyasında aranan şeyin daha hızlı bulunması için çalışmaktadır. Arama motorlarında genellikle sayfa ön izleme bölümü olmaz, sadece yazılar gözükür. Bunun nedeni hızdan taviz vermeme isteğidir. Bu doğrultuda birkaç deneme olduysa da bunlar başarılı olmamıştır, kullanıcılar tarafından fazla ilgi görmemiştir. İleride internetin hızının artmasına paralel olarak bu tür uygulamaların da artacağını tahmin ediyorum.
Arama motorlarında basit arayüz dikkat çekmektedir. Bu arama motorlarının tamamında uygulanan bir durumdur. Örneğin Google’ın arama sayfası son derece basit bir ara yüz tasarımına sahiptir. Google arama hizmeti dışında birçok hizmet vermesine rağmen ana sayfasındaki sadelikten taviz vermemiştir. Bu durum kullanıcıların hoşuna giden bir durumdur ve bunun ilerleyen zamanlarda değişmesi tarafımdan beklenmemektedir. Eğer Google ana sayfasında reklam yayınlasaydı günümüzdeki güçlü imajına sahip olamazdı. Ana sayfada reklam yayınlamaması, Barcelona futbol kulübünün formasına reklam almaması gibi prestij arttıran bir durumdur. Reklam almayarak aslında kendi markasının reklamını yapıyor da diyebiliriz.
Arama motorları hususunda bir diğer önemli nokta ise motorun bulduğu sonuçların gerçekten aranan sonuçlara olan yakınlığıdır. Örneğin ben bir anahtar kelime girdiğimde ve ara tuşuna bastığımda karşıma alakasız şeyler gelirse o arama motorunu bir daha kullanmam. Bu konuda motorun başarısı aslında teknik altyapısına ve kullandığı algoritmalara bağlıdır. Bu da ancak maddi gücü yüksek şirketlerin daha iyi başarabileceği bir şeydir. Bu sektörün lideri olan Google bu sektörde en çok kar eden firmadır, bu nedenle altyapı yatırımları daha fazladır. Sonuç olarak da getirdiği arama sonuçlara aranana en yakın şekilde kullanıcıya sunulmaktadır. Bu nedenle yakın gelecekte ve orta vadede Google’ın sektördeki lider konumunu devam ettireceğini öngörüyorum.
Arama motoru konusunda geç kalan Microsoft Bing ile Google’a karşı rekabet etmeye çalışsa da fazla başarılı olamamıştır. Ancak Microsoft desteği Bing’i her zaman Google’a alternatif olarak tutacaktır. Google’ın hizmet kalitesinde bir düşüş meydana gelirse bu Bing için bir şans olabilir. Ancak Google liderliğin getirdiği rehavete kapılmışa benzemiyor. Her geçen gün yeni teknolojiler ve fikirlerle kullanıcıların karşısına çıkıyor. Bu noktada dinamik ve yeniliklere açık çalışanlarının etkisi büyük. Bugün IT alanında insanlar Google’da çalışmak için can atıyor, çalışanlara sunulan rahat ortam ve imkanlar ise herkesçe biliniyor.

5.4.11

Ayıp Örtmek Hakkında


Soru

İnsanların hangi kusurlarını örtmeliyiz hangilerini örtmemeliyiz?

Cevap

Değerli kardeşimiz;
Kişinin şahsını ilgilendiren bize zararı dokunmayan hatalarını örtmek gerekir. Ancak toplumu fesada verecek kötülüklerini önlemek için yetkili kurumlara şikayet edilebilir.
Başkalarının kusur, eksiklik, utanılacak şey, suç, cürüm, şeref ve haysiyete aykırı davranış, nezaket ve terbiye dışı, fena, kötü, utanç verici şey cinsinden yaptığı işlerin duyulmasını, görülmesini önlemek, yayılmasına mani olmak. Toplumu ve insanları kötülüklerden korumak için işlenen ayıpları örtmek ahlâkî faziletlerin başında gelir. Böylece İslâm'ın övdüğü, müslümanlarda bulunmasını istediği faziletlerden birisi de başkalarının ayıp ve kusurlarını örtmek ve gizlemektir. Buna karşılık; bir müslümanı küçük düşürmek, şahsiyetini lekelemek ve onu rezil etmek için ayıplarını araştırmak ve başkalarına anlatıp açıklamak ise büyük bir ahlâksızlık olup, İslâm tarafından yasaklanmıştır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

"Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın..." (el-Hucurât, 49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın" (Müslim, Birr ve Sıla, 30) diye buyurmaktadır.

Resulullah (s.a.s.) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:

"Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği birşeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir. " (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85)

Müslümanın ayıp araştırması değil, bilâkis gördüğü ayıp ve kusurları örtmesi gerekir. Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir müslümanın ayıbını dilerse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter. " (Ebû Dâvud, Edeb, 39), Kim bir ayıp görür de örterse sanki kabrine diri gömülmüş bir yavruya can vermiş gibi olur. " (Ebû Dâvud, Edeb, 38) buyurulmuştur.

İnsan başkalarının ayıp ve kusurunu değil, kendi ayıp ve kusurunu görmeye çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun. " (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46) buyurmuştur.

Ayıpların araştırılıp ortaya dökülmesi; insanları birbirine düşürmekten, aralarında kin ve düşmanlık tohumları ekmekten, fenalıkların yayılmasından başka bir şeye yaramaz. İnsanların gizli kalmış kusurlarını açıklamak, herkese duyurmak onların utanma duygularının yok olmasına, sosyal kontrolün azalmasına ve böylece ahlâksızlığın süratle yayılmasına da sebep olur. Resulullah: Müslümanların ayıplarını, gizli hallerini araştırmağa kalkışırsan, onları ifsad eder (ahlâklarını bozar) veya ifsada yaklaştırmış olursun, " (Riyazü's-Sâlihin, III,154) buyurmuştur.

Peygamberimiz ve ashabı, kimsenin ayıplarını araştırmamış ve araştıranları da şiddetle kınamıştır. Peygamberimiz'in: "Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu (günahı) kendisi de işlemedikçe ölmez. " (Tirmizî, Kıyâme, 53) uyarısını da hiç bir zaman unutmamak gerekir.

Bir gün Hz. Ömer'in yanına bir adam geldi ve ona şöyle dedi: "Benim bir kızım var, cahiliye devrinde onu diri diri toprağa gömmüş, sonra da ölmeden çıkarmıştık. İslâmiyet geldikten sonra ben de kızım da müslüman olduk. Fakat kızım Allah'ın yasakladığı bir şeyi yaptı ve had vurulması icab etti. Bunun üzerine, bizim bulunmadığımız bir yerde bıçakla kendisini kesmek istemiş. Biz durumu haber alır almaz koştuk, fakat boyun damarlarından birini kesmişti. Hemen tedavî ettik, iyileşti. Yaptığına pişman oldu. Tövbe ederek bir daha böyle bir şey yapmamaya karar verdi. Bir kabileden dünür geldi. Ben de olanları olduğu gibi anlattım." Hz. Ömer, adamın bu sözlerine kızarak:

"-Allah'u Teâlâ'nın gizlediğini açığa mı vuruyorsun? Vallahi eğer kızın başından geçenleri başka birine daha anlatırsan herkesten önce cezanı ben veririm. Git, kızı diğer müslüman, temiz kızlar gibi evlendir dedi." (Y. Kândehlevî, Hadislerle Müslümanlık, III, 1021).

Müslümanların başkalarının günah ve kusurlarını, işledikleri ayıpları örtmeye çalışmaları nasıl önemli bir ahlâkî görevleri ise; aynı şekilde kendi günah ve kusurlarını da ifşâ etmemeleri gerekir. Aşağıdaki hadîs-i şerif bize bu konuda da titiz davranmamız gerektiğini göstermektedir. Resulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor:

"Fenalıklarını açığa vuranlardan başka bütün ümmetim, halkın dilinden ve elinden salimdir. "

"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da Cenâb-ı Hak onu örtmüş iken:

"Ey filânca ben dün gere Şöyle şöyle yaptım demesi, suçunu ilân ve teşhirdir. Halbuki o, geceyi Allah'ın setrine mazhar olarak geçirmişti. Allah'ın örttüğü bu suçu sabahleyin teşhir etmiş, açıklamış bulunuyor. " (Riyazü's-Salihîn, I, 282).

Rabîatü'l-Adeviyye: "Kul Allah'ın sevgisini tattığı zaman, Allah onu kendi kusurlarına muttali kılar, böylece başkalarının kusurunu görmez olur" der.

Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler, toplum içinde yardımlaşmak, birlikte iyi geçinmek, yapılan fenalıkları ve ayıpları örterek arkadaşlığı, dostluğu kuvvetlendirmek, dostça yaşamayı isteklendirmek ayıp ve günahları teşhir etmeden önlemek gibi insanî ve İslâmî faziletlerimizi belirtmektedir.

Osman ÇETİN
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...