26.12.14

Sorularla İslamiyet (Kartelalar - 45)

O gün Hz.Âmine'nin yanında Şifa Hatun ile Osman İbn Ebi'l-Âs'ın annesi Fatıma Hatun vardı ve asırlardır dilden dile muştusu dolaşan Son Sultan Hz. Muhammed dünyaya teşrif etti.” Efendimizin âlemleri şereflendirdiği o gün takvimler hangi tarihi gösteriyordu?
Milâdî: 20 Nisan 571 Kamerî: Rabîülevvel ayının 12 'si, Pazartesi günü.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) Hz. Hatice ile olan mutlu evliliklerinin, huzurlu yuvalarının semereleri olan çocuklarının isimleri nelerdir?
Kasım, Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fâtıma, Abdullah.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.), hakkında, “Ebu Talib’den sonra bana onun kadar iyilik yapan olmadı. Onun üstüne cübbemi, cennet libaslarından giyinsin diye örttüm ve mezarına da, hesabını kolay versin diye kendim indirdim.” Dediği, Hz. Ali’nin
de annesi olan kişi kimdir?
Ebu Talib’in eşi Hz. Fatıma

Mekkeliler, yeni doğan çocukları daha gürbüz büyümeleri, güzel bir dil öğrenmeleri, cahiliyeye ait çirkinliklerle bulaşmamaları için Mekke dışında yaşayan sütannelere veriyorlardı. Beni Sa’d’dan Mekke’ye gelerek Peygamberimizi ala sütanne ve eşi kimlerdir?
- Halîme/Hâris

Efendimiz (s.a.s.)’in “Cennet şu üç insana kavuşmak için iştiyak içindedir: …” sözü hangi sahabe efendilerimizden bahsetmektedir?
Hz. Ali, Hz. Selmân, Hz. Ammâr

Bedir’den sonra Safvân İbn Ümeyye’yle Efendimiz’e suikast planları yapan, suikastı gerçekleştirirse çocuklarına bakacağına dair Safvân’dan söz alan, huzura geldiğinde Efendimiz’in niyetini bildiğini görüp, şehadet getiren ve Müslüman olan kişi kimdir?
Umeyr İbn Vehb

Efendimiz’in (s.a.s.), anne tarafından akrabalığı nedeniyle, “dayım” diye seslendiği, “Böyle dayısı varsa gelsin beriye!” diye iltifat ettiği sahabedir. Kendisi Müslüman olduğunda, annesi tarafından dinini bırakması konusunda manevi baskılara maruz kalan bu sahabe kimdir?
Sa’d İbn Ebî Vakkas

Efendimiz’in Hz. Ebu Bekir’in tavsiyesiyle Hendek savaşı sırasında karşı tarafın durumunu öğrenip haber getirmesi için gönderdiği, başına bir şey gelmemesi için dua ettiği sahabe
efendimiz kimdir?
Hz. Huzeyfe

Şu hadisteki boş yerleri sırasıyla doldurunuz: “Ben, atam …’in duası, kardeşim …’nın müjdesi
ve …’in de rüyasıyım.”
İbrahim (r.a.) – İsa (r.a.) – annem

Peygamberimize bütün halinde inen ilk sure hangisidir?
Müddesir suresi

Efendimiz, Hz. Hatice validemizden sonra ilk olarak hangi hanım sahabiyle evlenmiştir?
Sevde Binti Zem’a

Yahudilerin ileri gelenlerinden yirmi kadar kişi Mekke’ye gidip oradaki bütün Arap kabilelerini Allah Resûlü’ne ve mü’minlere karşı savaşmaya ikna etmişlerdi. Hendek savaşı, kabilelerden toplama bir ordu olması yönüyle başka nasıl isimlendirilmişti?
Ahzâb

Efendimiz “Şayet Zeyd şehit olursa orduyu Cafer İbn Ebî Talib, Cafer de şehid olursa Abdullah İbn Revâha kumanda etsin” demişti. Bu üç sahabenin de şehit olduğu savaş hangisidir ve en son sancağı kim teslim almıştır?
Mûte, Halid İbn Velid

Racî’de tuzağa düşürülen, müşriklerin eline düşüp hapsedilen, Allah yolunda darağacına konularak idam edileni şehadetinden önce gönderdiği selamı Efendimiz’in Medine’den aldığı muallim sahabe efendimiz kimdir?
Hz. Hubeyb İbn Adiyy

Hz. Hamza Müslüman olmadan önce yanına giderek Efendimiz’in maruz kaldığı zulmü ona haber veren sahabe Efendimiz kimdir?
Abdullah İbn Cüd’ân

Uhud Savaşı’nda Efendimiz’in yanına kadar gelip bizzat savaşarak O’nu korumaya çalışan hanım sahabe kimdir?
Nesibe Binti Ka’b

İnsanlığın Efendisi’nin sütannesiyle kaldığı yıllarda, sütkardeşleriyle oynarken iki meleğin yanına gelip, mesajı bütün insanlığı kucaklayacak olan Allah Resûlü’nün kalbini açarak zemzemle yıkadıkları hadisenin adı nedir?
Şakk-ı Sadr Hadisesi

Hayber’de bir gün Efendimiz, “Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, o Allah’ı Allah da onu sever” buyurmuş, Hayber’in bir gün sonra fethedileceğinin müjdesini vermişti. Sancağı taşıyacak bu Allah dostu kimdi?
Hz. Ali

Peygamberimiz ilk vahyi aldıktan sonra başından geçenleri Hz. Hatice validemize anlatmıştı. Hz. Hatice de bunları danışmak için devrin bilgelerinden olan amcaoğlunun yanına gitmişti. Beklediği Nebi’nin haberleri karşısında heyecanlanan yaşlı bilge kimdir?
Varaka İbn Nevfel

Perygamberimizin hem süt kardeşi, hem de amcası olan zat kimdir?
- Hz. Hamza

Hristiyan Araplar, Bizans kralı Hirakl’e mektup yazmış onu Müslümanlara karşı kışkırtmışlardı. Lahm, Cüzam, Amile ve Gassan gibi kabileler de ayaklanmışlar, Bizans’ın yanında yer alacaklarını söylemişlerdi. Müslümanlar aşırı sıcakta hazırlıklara başladılar. Bu sefer nereye yapılacaktı?
Tebük

Medine’de bayram yaşanıyordu. Medine ahalisi yollara dökülmüş Efendimiz’i kendi evinde misafir etme yarışına girmişlerdi. Devesi Kasva’nın oturacağı yerde konaklayacağını söyleyen Allah Resulü’nün 7 ay boyunca misafir olduğu ev
hangi sahabi efendimize aitti?
- Ebu Eyyub el-Ensari

Medine’de birçok kabilenin bir arada yaşamasından kaynaklanan kabileler arası anlaşmazlıklar ortaya çıkıyordu. Ticari hayat durma noktasına gelmiş, güvensizlik baş göstermişti. Çözüm için Efendimiz, önce Evs ve Hazreç kabileleri ile sonra da oradaki Yahudilerle hangi tarihi anlaşmayı imzaladı?
- Medine Anlaşması

Efendimiz, Allah tarafından gönderilen mesajlara hüsn’ü kabul gösterecek yeni simalara ulaşmak için, Şevval ayının bir gününde Zeyd b. Harise’yle Mekke dışına gitti. Burada hiç hoş karşılanmamış, taşa tutulmuş, başı gözü yarılmış ve üstelik kovulmuştu. Efendimiz’i çok üzen bu hadise nerede gerçekleşmiştir?
- Taif

Ebu Talib ve Efendimiz’in de katıldığı Şam ticaret kervanı, Busra şehrinin yakınlarında mola vermişti. Efendimiz’in son nebi olduğunu O’nu takip eden buluttan anlayan, O’nun güvenliğini sağlaması için de Ebu Talib’e nasihatler veren
Hristiyan alimin adı nedir?
- Rahip Bahira

Mekke ileri gelenleri Abdullah ibn Cüd’an’ın evinde bir araya gelerek mazlumun hakkını zalimden alarak adaleti tesis edeceklerine dair aralarında kalıcı bir söz vermişlerdi. Peygamberimiz de bu harakete katılmış ve destek vermişti. Bu
sözleşmenin ismi nedir?
- Hılfü’l-Fudul

Allah Resulü Mekke’nin üst taraflarındayken Cibril geleren O’na abdest ve namazı öğretmişti. Efendiler Efendisi hane-i saadetlerine dönerek abdest ve namazı ilk olarak kime öğretmiş ve
kiminle namaz kılmıştı.
- Hz. Hatice

Münafıklar nifaklarını dolduracakları bir mescid yapmışlardı. Tebükten önce Efendimiz’e gelip orada namaz kıldırmasını istemişlerdi. Efendimiz bunu sonraya bırakmıştı. Tebük dönüşü Cibril orada namaz kılmaması gerektiğini söylemişti. Efendimiz’in yıktırdığı bu mescidin adı nedir?
- Mescid’i Dırar

Hicretten 6 yıl geçmişti. Hudeybiye sonrası Efendimiz ashabına, aralarından bazılarını meliklere elçi olarak göndereceğini açıkladı. O, mektup yazıyor ve mektubu verdiği kişi yola çıkıyordu. İlk elçi kimdi, nereye ve kime gönderilmişti?
Amr İbn Ümeyye, Habeşistan,
- Habeşistan Meliki Necaşi

Bedir'de zafer kazanılırken Medine'de son nefesini veren, Efendimiz'in kızı Hz.Osman'ın
hanımı kimdir?
- Hz.Rukiyye

Uhud'da, Efendimiz'in yüzündeki halkaları dişleriyle kavrayıp çıkarmayı deneyen ve iki dişini de halkalarla beraber düşüren sahabi kimdir?
- Ebu Ubeyde

Uhud Savaşı'nda Efendimiz'in yüzünü yaralayıp dişini kıran, Allah Resulü'nün de “Allah'ım onun üzerinden bir yıl geçmesin” diye dua ettiği ve çok geçmeden de ölen kişi kimdir?
- Utbe İbn Ebi Vakkas

“Taif'de Efendimiz'in namaz kılıp dua edişinden sonra yanına gelen......... , Peygamberimiz'e üzüm ikram edince Efendimizin ağzından besmele çıkmıştı. Ninovalı bir Hristiyan olduğunu söyleyen bu kişiye Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), “Salih kardeşim .......'nın memleketi” demişti.” Boş yerlere sırasıyla hangi kelimeler gelmelidir?
- Addas – Yunus İbn Mettâ

Hz. Ebu Bekr'in hicret teşebbüsünü öğrenen, bu yüzden Ebu Bekr'e eman veren ve “Ey Kureyş topluluğu! Şüphe yok ki ben, Ebû Kuhâfe'nin oğluna eman verdim. Bundan sonra ona kimse kötü niyet beslemesin.” diyerek Mekke halkına
seslenen kişi kimdir?
- İbn Dügunne

Medine yolculuğunda Efendimiz ve Hz. Ebu Bekir burada konaklayıp bir müddet kalmış ve burada bir de mescid inşa etmişlerdi. Aynı zamanda ilk Cuma namazının kılındığı İslam'daki ilk mescid nerede yapılmıştır?
- Kuba

Aslen Yahudi olan, “Evladım hakkında şüphe edebilirim. Belki, beni, hanımım kandırmıştır. Fakat Allah Resulü'nün son peygamber olduğundan zerre kadar şüphem yoktur.” dedikten bir müddet sonra da Müslüman olan ve bu söz üzerine Hz. Ömer'in kalkıp başından öptüğü sahabî efendimiz kimdir?
- Abdullah b. Selam

Efendimiz'in küçük yaşta vefat eden oğullarından sonra, Rukiyye validemiz de vefat etmişti. Hicri yedincei yılın zilhicce ayıydı. Medine'ye babasına gelirken rahatsızlanan Medine'de vefat eden; Ebu'l As'ın hanımı, Allah Resulü'nün kızı kimdir?
- Hz.Zeyneb

Nice hürlerden önce Müslüman olan, efendisi Ümeyye’nin, Ebu Cehil’in insafına bıraktığı, akıl almaz işkencelere maruz kalan, kızgın kumlardaki bu işkencelere “Ehad… Ehad…” diye cevap veren, Hz. Ebu Bekir tarafından satın alınıp azad edilen sahabi kimdir?
- Bilal-i Habeşi

Cibril aleyhisselam, Efendimizi semalar ötesi alemlere seyahate davet etti. Bir anda mekan başkalaşmış ve iç içe sırlarla dolu doyumsuz bir yolculuğun adımları atılmıştı. Bu yükselme nereden başlamıştı?
- Mescid-i Aksa’dan

Mekke’nin fethi, Huneyn ve Tebük gibi seferlerden sonra, Müslümanlara karşı koyanlar veya gidişatın sonucunu bekleyenler, heyetler halinde gelip teslim oluyorlardı. O yıl Medine’ye farklı sayılarda yaklaşık 350 heyet gelmişti. Bu yıla heyetler yılı manasında
hangi isim verilmişti?
- Senetü’l Vüfud

Vahiy meleği Cibril-i Emin, rahmet peygamberi Muhammedü’l Emin’e risalet vazifesini “Oku” emriyle ne zaman ve nerede tebliğ etmiştir?
- 17 Ramazan 610, Pazartesi günü Nur Dağı, Hira mağarasında

Kabe’ye alternatif olsun diye kendi topraklarında bulunan San’a’da büyük bir mabed yaptıran, hac için Kabe’ye giden insanların yön değiştirip buraya gelmeleri için uğraşan, bunun için fillerin de bulunduğu 60 bin kişilik orduyla Kabe’ye yönelen, meşhur fil hadisesinin müsebbibi Yemen valisinin adı nedir?
- Ebrehe

“Her geçen gün Mekkeliler, daha bir acımasız oluyor ve inananlara, Müslümanca yaşama hakkı tanımıyorlardı. Onun için daha kalıcı bir çözüm gerekliydi.” Efendimiz’in “Keşke oraya gidebilseniz… zira orası güvenli bir yerdir; hem orada bir melik var ki yanında kimseye zulmedilmez.” Dediği Müslümanların
ilk hicret yeri neresidir?
- Habeşistan

Kur’an ve sünnette bildirilen bir mucizedir. Allah Resulü’nün ruh ve bedeniyle gittiği, bir yerden sonra Cibril’i de gerilerde bırakıp semalar üstüne yolculuk yaptığı bu hadisenin adı nedir ve ilk vahyin gelmesinden kaç yıl sonra gerçekleşmiştir ?
- Miraç, 11 yıl sonra gerçekleşmiştir.

“Kureyş’in aslanı denilen Nevfel İbn Huveylid, iki sahabinin karşısına çıkıp, namaz kılmasınlar ve Kur’an okumasınlar diye, onları bir iple birbirine bağlamıştı.” Bu olay nedeniyle “Ayrılmaz iki arkadaş” manasına gelen “Karineyn” ismiyle vasıflanan bu iki sahabi kimlerdir?
- Hz. Talha ve Hz. Ebu Bekir

Mekke’nin fethinde Kabe’nin üzerine ulaşıp burada bulunan putları kaldırabilsin diye Efendimiz hangi sahabiyi mübarek omuzlarına çıkarmıştı?
- Hz. Ali

O yıl, Efendimiz, müşriklere karşı her zaman yanında olan çok sevdiği amcası Ebu Talib’i, ardından da O’na her zaman destek olmuş hanımı Hz. Hatice validemizi kaybetmişti. Ardı ardına yaşanan bu üzücü olaylarla dolu yıla ne isim verilmişti?
- Hüzün Yılı

Medine’den 12 Müslüman Mekke’ye gelip Akabe’de Hz. Peygamber’e; ‘Allah’a ortak koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine, iftira etmeyeceklerine, Hz. Peygamber’e itaat edeceklerine’ dair söz verirler. Bu olaya ne isim verilir?
- Birinci Akabe Beyatı

Bu insanların tek hedefi, dine ait meselelerin zayi olmasının önüne geçmek ve Efendimiz’den aldıkları kültürü başka insanlarla da paylaşarak tebliğ sürecini doğru ve kalıcı bir keyfiyetle hızlandırmaktı. Mescid-i Nebevi’de kalan bu sahabilere verilen ortak isim nedir?
- Ashab-ı Suffe

İslamiyet’in ilk yıllarında sadece Allah Resulü için farziyet ifade eden, Ümmet-i Muhammed için ise, kabir ve berzah yolunu aydınlatacağı bildirilen namaz hangisidir?
- Teheccüd Namazı

Allah Resulü’nün, kendisi hakkında, “Her peygamberin bir havarisi vardır; benim havarim de ………‘dir” dediği sahabi efendimiz kimdir?
- Zübeyr İbn Avvam

“Müslümanlara ve onlara destek verenlere baskı her geçen gün artmaktaydı. Efendimiz’in kızları Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’le evli olan Ebu Leheb’in oğulları Utbe ve Uteybe, bu baskı sonucunda eşlerini boşamış ve onları yalnız bırakmışlardı. Müşrikler, Allah Resulü’nün kızı Zeynep’in kocasına da baskı yapmışlar fakat o bu baskıya direnmiş ve Hz. Zeynep’i bırakmamıştı.” Efendimiz’in bu damadının adı nedir?
- Ebu’l As

Allah ve resülü'ne gönülden teslim olan ilk dört sahabinin isimlerini, İslam'a girişlerindeki önceliklerine göre sıralayınız?
Hz. Hatice , Hz. Ali, Hz. Zeyd İbn Harise,
Hz. Ebu Bekir

Efendimizin iki kızıyla da evlenme şerefine nail olan Hz. Osman'a ' iki nur sahibi ' manasına gelen hangi isim verilmişti ve Peygamberimiz'in kızları
olan bu validemiz kimlerdi?
Zü'n Nureyn, Hz. Rukiyye, Hz Ümmü Gülsüm

Muhammedü'l-Emin, Hz. Hatice'nin ticaret kervanını Şam'a götürecekti. Hz. Hatice, Onun hakkında duyduğu güzel şeylerden daha fazlasını bilmek istiyordu. Bu yüzden Efendimiz'in bütün hareketlerini takip edip kendisine rapor etmesi için kervanda birisini görevlendirmişti. Bu kişi kimdir?
- Meysere

Bedir'de iman ordusuna karşı savaşmaya gelmiş ve esir alınmış kimselerin arasında Efendimiz'in yakın akrabalarından kimler bulunuyordu?
- Amcası Abbas İbn Abdulmuttalib, Hz. Ali'nin kardeşi Akil, yeğeni Nevfel, damadı Ebu'l As

.................... Hz. Aişe validemizle anne bir kardeş idi. Hizret yolunda Allah Resulü'nün yanında bulunanlardan biriydi. Efendimiz (SAV), Abdullah İbn Uraykıt, Hz. Ebü Bekir ile beraber hicret yolculuğunda bulunan bu kişikimdir?
- Amir İbn Füheyre

Efendimiz'in ' Ben, Saba rüzgarıyla helak edilmiştir.' buyurduğu, müşriklerin de bu kuvvetli rüzgar sebebiyle geri çekilmeye başladığı savar hangisidir?
- Hendek Savaşı

“ Doğrusu biz Sana, aşikar bir fetih ve zafer ihsan ettik...” diye başlayan, Hudeybiye Anlaşması'yla alakalı nazil olan ve Efendimiz'in, hakkında “ Nefsim yed-i kudretinda olana yemin olsun ki mutlaka bu bir fetihtir.” buyurduğu sure hangisidir?
- Fetih suresi

Ebu Lehebi yeğeni Muhammed'in doğumunu haber vereb bir kişiyi sevinçten özğürlüğüne kavuşturmuştu. Aynı zamanda Efendimizin ilk sütannesi olan bu kişi kimdir?
- Süveybe

Hayber'de esir alınanlar arasında yer alan, Hz. Harun soyundan gelen Huveyy İbn Ahtab'ın kızı olan, Efendimiz'in kendisine eş olarak
seçtiği validemiz kimdir?
- Hz. Safiyye

Peygamber Efendimiz (SAV) 'in Kur'an, İncil ve Tevrat'ta geçen isimleri sırasıyla hangileridir?
- Kur'un'da Muhammed, İncil'de Ahmed,
Tevrat'ta Ahyed

Hudeybiye'de Hz. Osman ve on sahabinin şehit edildiğine dair yalan haberler ulaşır ulaşmaz Allah Resülü “Herhalde Kureyş'le savaşmadan buradan ayrılmayacağız” diyerek ashabını beyata çağırdı. Hz. Osman'ın gıyabında beyat eden Efendimiz ve cennetle müjdelenen ashabının bu beyatının adı nedir?
- Rıdvan Beyatı

Efendimiz, vefatından önce Bizans'a karşı konulacak ordunun sancağı kime emanet demişti?
- Hz. Usame

Efendimiz'in annesi Ebva köyünde vefat edince, O'nun analık ve bablık görevini üstlenen, onların yoklullarını hissetimemeye çalışan, bu sebepten dolayı Allah resülü'nün(SAV), kendisi için “Annemden sonra ikinci annem”
ifadesini kullandığı zat kimdir?
- Ümmü Eymen

Hendek savaşı öncesi Efendimiz ashabıyla istişare yapıyorsu. Hendek açılmasını tavsiye eden ve Efendimiz'in “........... Ehl'i Beyt'tendir” iltifatına mazhar olan sahabi efendimiz kimdir?
- Selman-ı Farisi

Mustalikoğullarının liderinin kızıydı. Beni Mustalik'le yapılan savaştan sonra Müslümanlara esir düşmüştü. Burada İslam'ı benimseyip Müslüman oldu. Efendimiz'in hürriyetine kavuşturduktan sonra kendisinin de isteği ile nikahına aldığı validemiz kimdir?
- Hz. Cüveyriye

Aslen hür bir ailenin çocuğu iken, annesiyle birlikte gittikleri ana ocağında baskına uğramış ve köle pazarlarında satılmıştı. Ukaz panayırında onu, Hz. Hatice validemizin yeğeni Hakim İbn Hizam satın almış ve halasına getirmişti. Hz. Hatice'nin Efendimiz ile evliliği gerçekleşinceye kadar, bir müddet öylece onun hizmetine devam etmişti. Kimdi bu saadet
 hücresinin kutlu sakini?
- Zeyd ibn Harise

.................., aşere-i mubeşşreden meşhur sahabi Said b. Zeyd'in babası, Zeyneb ;Binti Cahş'ın ağabeyi ve Hz Ömer'in amcasıydı. Hz. İbrahim'den kalma bir inanca sahip Haniflerdendir. Bu sebeple, putlardan yüz çeviriyor ve her fırsatta onların, hiçbir fayda ve zarara güç yetiremeyeceğini haykırıyordu. Sadece Allah adına kesileni yiyor, harama el sürmüyordu. Bu sahabi Efendimiz kimdir?
- Zeyd İbn Amr

Uhud Savaşında Efendimiz, elindeki kılıcı göstererek “Bu kılıcın hakkını kim verecek.” diye sormuş, kılıcın hakkının da eğilip bükülene kadar savaşmak olduğunu söylemişti. Kılıcı alarak hakkını veren sahabi efendimiz kimdi?
- Ebu Dücane

Efendimiz'in süt annesi Halime-i Sa'diye'nin kocasının künyesi olan bir isim vardı. Mekke müşrikleri, Efendimiz'i (SAV) küçümsemek için bu ismi kullanıyordu. Şakk-ı Kamer hadisesi ortaya çıkınca bunun Efendimiz'in sihrinden başka birşey olmadığını söylerlerkende bu ifadeyi kullanmışlardı. Bu ifade (isim) nedir?
- İbn Ebi Kebşe

Rabbini inkar etmekten, Resulullah’ın aleyhinde söz sarfetmekten kaçınan ve bu yüzden Ebu Cehil’in mızrağına hedef olan ve şehitlik mertebesine ulaşan İslam’ın ilk şehidi kimdir?
- Hz. Sümeyye





18.12.14

Günlük Zikirler (Kartelalar - 44)

Kim her namazdan sonra 33 defa sübhânellâh, 33 elhamdulillâh, 33 Allâhu ekber ve bir kere de
Okunuşu: la ilâhe ille’l-lâhu vahdehû lâ şerîke lehû, lehû’l-mülkû ve lehû’l-hamdu ve hüve alâ külli şey’in kadir.
Manası: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Her şeye kudret yeten O’dur.
tehlilini söylerse, hata ve günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa bağışlanır.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 10)

Kim, sabah namazından sonra diz çökmüş durumda hiçbir şey konuşmadan on kere,
Okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve alâ külli şey’in kadir”
Manası: Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur sadece Allah vardır. O tektir Onun ortağı yoktur. Saltanat Ona aittir. Hamd Ona mahsustur hayat verip öldüren de O’dur. Onun her şeye gücü yeter.
derse kendisine on sevap yazılır on günahı silinir. On derece yükseltilir. O gün boyunca her türlü kötülüklerden korunur. Şeytandan korunur. Allah’a şirk koşmaz ise işleyeceği hiçbir günah ona zarar vermez; günahları silinmiş olur.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3474)

Câbir’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre;
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim,
Okunuşu: “Sübhanallahi’l-azîmi ve bihamdihi”
Manası: Büyükler büyüğü Allah’ı hamdiyle tesbih ederim,
derse kendisi için cennette bir hurma ağacı dikilir.
(Tirmizî, Süneni nr. 3464; Hâkim, el-Müstedrek, 1/501, 502)

Kim sabah namazından sonra 3 defa
Okunuşu: E’ûzûbillâhi’s-semîi’l-‘alîmimine’ş-şeytâni’r-racîm.
Manası: Tardedilmiş(kovulmuş) şeytandan İşiten ve Bilen Allah’a sığınırım.
deyip, haşır süresinin son üç ayetini (lev enzelna) okursa;
 Allah (c.c.) o kimse için 70 bin melek görevlendirir; bu melekeler akşama kadar o kişiye hayır duada bulunurlar. Akşam namazından sonra okursa yine sabaha kadar hayır dua ederler. Bu arada vefat ederse şehid sevabı alır.
(Tirmizî, İbnî Sünnî)

Kim efendimiz’e (s.a.s.) bir salâvât okursa
Okunuşu: Allâhümme salli alâ seyyidina muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.
Manası: “Allahım! Muhammed’e ve Muhammed’in âline (aile efradına) rahmet bereket ihsan eyle!.”
Allah (c.c.) da ona on salât getirir, on dileğini karşılar.
(İbnî Sünnî, Nesâî)

Allah’ın (c.c.) en çok hoşlandığı zikir
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İki kelime vardır, bunlar dilde hafif, terazide ağır, Rahman’a sevgilidirler:
Okunuşu: Sübhâne’l-lahi ve bihamdihi, Sübhane’l-lahi’l-‘azîm
Manası: Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim, yüce Allah’ım seni tenzih ederim.
kelimeleridir.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 6406; Müslim, Sahîh, nr. 2694)

Benim nazarımda üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha üstün ve sevimlisi;
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve’l-hamdû lillâhi ve lâ ilâhe ill’l-lâhû va’l-lâhû ekber. zikridir.
Manası: “Hamd Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilâh yoktur ve Allah en büyüktür.”
Bu zikri okuyana cennette kendisine okuduğunca meyve ağacı dikilir. Kimse onun daha üstünü ile gelemez.
(Müslim)

Kim günde 100 defa
Okunuşu: “La ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr
Manası: “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur. Mülk Onundur. Hamd de Ona mahsustur. O, her şeye kadirdir.”
derse (bu zikir) onun için (sevap bakımından) İsmail’in (a.s.) evladından bir köle âzat etmeye denk olur. Ayrıca o kimse için on iyilik (sevabı) yazılır, on (küçük) günahı silinir. (Cennetteki yeri) on derece yükseltilir. Akşama kadar şeytandan korunmuş olur. Eğer bu kelimeleri akşamleyin söyleyecek olursa onun için aynı şeyler sabaha kadar olur.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5077; İbn Mâce, Sünen, nr. 3867; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/59)

Efendimiz’in (s.a.s.) peş peşe 3 defa okumasını tavsiye ettiği zikir
Okunuşu: “Sübhânellâhi adede halkıhî. Sübhânellâhi rıdâ nefsihî. Sübhânellâhi zinete arşihî. Sübhânellâhi midâde kelimâtihî”
Manası: “Allah’ı mahlûkatı sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı nefsinin rızasınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı arşının ağırlığınca noksanlıklardan tenzih ederim. Allah’ı (sonsuz) kelimelerinin sayısınca noksanlıklardan tenzih ederim.”
(Müslim, Sahîh, nr. 2726)

Sad b. Ebî Vakkâs (r.a.) anlatıyor: Bizler Resûlullah’ın (s.a.s.) yanındaydık. Bir ara bizlere, “Sizler her gün bin sevap kazanmaktan âciz misiniz?” buyurdu. Oturanlardan biri, “Bizler (günde) bin sevabı nasıl kazanırız?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.), “Yüz kere tesbih çekene bin sevap yazılır. Yahut ondan bin günahı silinir,” buyurdu.
Okunuşu: Sübhâne’l-lâh
Manası: “Allah’ım Seni noksanlıklardan tenzih ederim.”Desin.
(Müslim, Sahîh, nr. 2968)

Cehennem azabından korunma duası
Okunuşu: Allâhümme ecirnî mine’n-nâri.
Manası: “Allahım! Beni cehennem azabından koru.”
Kim sabah ve akşam namazından sonra 7 kere okursa; cehennem azabından korunmuş olur.
(Ebû Dâvûd)

Günahları silen zikir:
Enes b. Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiğine göre Nebî (s.a.s.) buyurmuştur ki: “Herkim Cuma günü sabah namazının farzından önce, üç defa;
Okunuşu: “Estağfirullâhellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayye’l-kayyûme ve etûbü ileyhi”
Manası: “O daima diri olan (Hayy), bütün varlığın idâresini yürütendir (Kayyûm), kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tan bağışlanmamı diler ve ona tövbe ederim,
derse, günahları denizlerin köpükleri kadar çok da olsa, Allah Teâlâ onu bağışlar.”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 82)

Efendimiz (s.a.s.) vitir namazından sonra 3 defa;
Okunuşu: Sübhâne’l meliki’l kuddûsi
Manası: “Mukaddes ve her şeyin sahibi olan Allahım!”
zikrini okurdu.
(Ebû Dâvûd, Nesâî)

Tehlike anında okunacak zikir
Okunuşu: “Bismillâhirrahmânirrahîm, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”
Manası: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Güç, kuvvet ve kudret yalnız yüce ve her şeyden büyük olan Allah’a mahsustur.”
Kişi bunu söylediğinde, Allah Teâlâ onu her türlü bela ve musibetten korur.
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 331)

Zor durumdayken okunacak zikir
Okunuşu: “Hasbünellâhu ve ni’me’l-vekîl”
Manası: “Allah bize yeter! O ne güzel bir vekildir.”
(Ebû Dâvûd)

Bunu söyleyen kişiye Allah (c.c.) “kulum doğru söyledi” der.
Okunuşu: Lâ ilâhe ille’l-lâhû vallâhû ekber.
Manası: “Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O Allah en büyüktür.”
Kişi hasta olarak bu zikri yaptığı zaman iyileşmeden vefat ederse cehennem ateşi ona dokunmaz.
(Tirmizî)

Efendimiz (s.a.s.) tarafından cennet hazinelerine benzetilen zikir
Ebû Musa el-Eşarî (r.a.) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (s.a.s.) bana, “Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstermemi ister misin?” buyurdu. Ben, “Elbette isterim ey Allah’ın Resûlü!” dedim. O da;
Okunuşu: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Manası: “Güç kuvvet ve kudret yalnızca Allah’a mahsustur.”
dedi.
(Buhârî, Sahîh, nr. 4205; Müslim, Sahîh, nr. 2704)
  
Hz. Yunus (a.s.)’ın balığın karnında ettiği zikir
Okunuşu: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’zâlimin.
Efendimiz (s.a.s.) tarafından hem dua hem de zikir olarak tavsiye edilmiştir.
(Tirmizî)

Mağlubiyet anında yapılması istenen zikir
İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz sıkıntılı zamanlarında şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâllâhu’l-azîmu’l-halîmu. Lâ ilâhe illâllâhu Rabbü’l-Arşi’l-azîmi. Lâ ilâhe illâllâhu Rabbü’s-semâvâti ve Rabbu’l-ardı ve Rabbu’l-arşi’l-kerîm”
Manası: “Azim ve Halîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Göklerin Rabbinden, yerin Rabbinden ve yüce arşın sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 6345; Müslim, Sahîh, nr. 2730)

Efendimiz (s.a.s.) tarafından çokça tekrarı tesviye edilen zikir
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn”
Manası: “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Doğrusu ben yapılması gerekeni yapmamak suretiyle kendime haksızlık edenlerdenim!”
(İbnü’s-Sünni, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 345; Nesâî, Amelü’l Yevmi ve’l-Leyle, nr. 655)

Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor;
Okunuşu: Yâ erhame’r-râhimîn
Diyenlerden sorumlu bir meleği vardır. Kim 3 defa bu zikri tekrarlarsa, sorumlu melek; “merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah sana bakıyor ne istiyorsan hemen iste!” der
(Hakîmi Müstedrek)

Efendimiz’in (s.a.s.) bir oturuşta 100 defa tekrar ettiğini sahabe (r.a.) rivayet etmiştir;
Okunuşu: Rabbi’ğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbu’r-rahîm.
İstiğfara devam edenin Allah (c.c.) sıkıntılarını giderir, darlıktan çıkarır ve geniş rızık verir.
(Ebû Dâvûd, Tirmizî)

Kur’ân-ı Kerîm’i okumanın fazileti
Kim Kur’ân-ı Kerim’den bir harf okursa onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da 10 sevaptır. Ben “elif lâm mim” bir harftir demiyorum, bilakis elif 1, lâm 1 ve mim de 1 harftir.
(Tirmizî)

Mülk Sûresi’nin fazileti
Kur’ân’da 30 ayetten ibaret bir sûre bir adama şefaat etti ve o kişi bağışlandı. O Sure Mülk Sûresi’dir.
(Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce)

Amenâr-rasûlü’nün fazileti
Bakara Sûresi’nin son iki ayetini (amenâ’r-resûlü) yatsı namazından sonra okuyan kimseye bu okuduğu yeter.
(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd)

Allah (c.c.)’ın en çok sevdiği kelam ve melekler için seçtiği zikir;
Okunuşu: Sübhâne rabbi ve bihamdihi.
Manası: “Allahım seni hamdinle tesbih ederim.”
(Müslim, Tirmizî)

Allah’ın (c.c.) en çok hoşlandığı zikir
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve bihamdihi.
Manası: “Allahım seni hamdinle tesbih ederim.”
Kim günde 100 kere okursa günahları deniz yüzeyindeki köpük kadar fazlada olsa silinir.
(Buhârî, Müslim)

Câbir b. Abdullah diyor ki;
Ben Resûlullah’ın (s.a.s.) şöyle dediğini işittim:
“Zikirlerin en üstünü,
Okunuşu: Lâ ilâhe ille’l-lâh
Manası: “Allah’tan başka ilâh yoktur.”
kelime-i tevhididir.”
(Tirmizî, Sünen, nr. 3383)

Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki;
Okunuşu: Radîtü billâhi rabben ve bil’islâmi dînen ve bimuhammedin rasûlâ
Manası: “Rabb olarak Allah’tan, Peygamber olarak Hz. Muhammed’den, din olarak da İslam’dan razı oldum.”
demelidir, böyle derse; cennete girmesi vacip olur.
(Ebû Dâvûd, Nesâî)

Ayet-el Kûrsi’nin fazileti
Efendimiz (s.a.s.) buyurdu ki;
“Her kim, farz namazların arkasından Ayet-el Kûrsi’yi okursa, Cennet’e girmekten onu ancak ölüm men eder. Her kim onu yatacağı zaman okursa, Allâhu Teâlâ ona kendi evi, komşusunun evi ve etraftaki evler hakkında güvence verir.”
(Beyhâki)

Kur’an okuyunuz!
Çünkü Kur’an kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.
(Müslim, Ahmed b. Hanbel)

Yasin Sûresi’nin fazileti
Kim bir gün ve gecede yalnız Allah rızası için Yasin Sûresi’ni okursa onun günahları bağışlanır.
(İbn Sünnî)

Vakıâ Sûresi’nin fazileti
Kim her gece Vakıâ Sûresi’ni okursa kendisine fakirlik isabet etmez.
(İbn Sünnî)

Efendimiz (s.a.s.) buyurdu;
Okunuşu: Sübhâne’l-lâhi ve’l hamdu lillâhi
Zikri yer ile gök arasını sevap ile doldurur.
(Müslim, Tirmizî)

İhlas, Felak ve Nas Sûreleri’nin fazileti
Sabah-akşam üç kere “İhlas” ile “Muavvizeteyn”i (felak-nas) okumak, bela ve sıkıntılardan korur.
(Tirmizî)

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği dua
Ey Muâz! Allah’a yeminle söylüyorum ki, ben seni seviyorum. Ey Muâz, sana tavsiyem olsun; her namazın peşinden;
Okunuşu: “Allâhümme e’inni alâ zikrike ve şukrike ve hüsni ibâdetike”
Manası: Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibâdet etmek için bana yardım et.”
duasını okumayı sakın ihmal etme.
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 1522)

Hz. Âişe’den (r.anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.), rükûda ve secdede şöyle dua etmiştir:
Okunuşu: “Sübbûhun kuddûsün, rabbü’l-melâiketi ve’r-rûhi”
Manası: “Cebrail’in ve meleklerin Rabbi olan Allahım! Sen her şeyden münezzehsin. Çok yüce ve mukaddessin.”
(Müslim, Sahîh, nr.487)

Hz. Âişe’den (r.anh) rivayet edildiğine göre, ayrıca Resûl-u Ekrem (s.a.s.), rükû ve secdelerinde şöyle de dua etmiştir:
Okunuşu: “Sübhânekellâhümme rabbenâ ve bihamdik. Allahümme’ğfir lî”
Manası: “Allah’ım, sana hamd-ü sena edersek bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Sen bizim Rabbimizsin. Allahım beni bağışla.”
(Buhârî, Sahîh, nr. 794, Müslim, Sahîh, nr. 484)

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tavsiye ettiği günlük zikir
Ebû-Derdâ’nın (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Herkim, sabah kalktığında ve akşama erdiğinde, yedi defa,
Okunuşu: “Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbü’l-arşi’l-azîm.”
Manası: Allah bana yeter! O’ndan başka ilâh yoktur. Ben ona tevekkül ettim. Allah büyük Arş’ın Rabbidir,
derse, Allah Teâlâ onun hem dinine hem de dünyasına yeter.”
(Ebû Dâvûd, Sünen, nr. 5081; İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, nr. 70)




16.12.14

Ayet ve Hadislerle Cehennem (Kartelalar - 43)

. : Ayet-i Kerimeler : .

Her günahkâr yalancının vay haline! Kendisine Allah’ın âyetlerinin okunduğunu işitir de, sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç duymamış gibi direnir. İşte onu elem dolu bir azap ile müjdele! Âyetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
(Casiye/7-9)

Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Nisa/56)

İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır. Her ne zaman cehennemden, o ıstıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.
(Hac/19-22)

Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.
(Araf/41)

Onlar, iliklerine işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!...
(Vakıa/42-44)

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.
(Tahrim/6)

Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi? O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir. Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır. Kızgın ateşe girerler. Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler. Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur. O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
(Gaşiye/1-7)

Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım bana karşı gelmekten sakının.
(Zümer/16)

Şüphesiz Allah kâfirlere lanet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. Onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır. Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün. “Keşke Allah’a ve Resûl’e itaat etseydik” diyecekler.
(Ahzap/64-66)

Gerçek vaat (kıyamet kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz.” derler. Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız. Eğer onlar ilah olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedi kalacaklardır. Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler.
(Enbiya/97-100)

O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde kaynar suda sürünecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır.
(Mümin/71-72)

Bu ateş onları uzak mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
(Furkan/12)

: Hadis-i Şerifler : .

Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) den: Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: O gün cehennem getirilecek, onun yetmiş bin bağı olacak ve her bağ ile beraber cehennemi çeken yetmiş bin melek bulunacaktır.
(Müslim 2842/29, Tirmizî 2698)

Numan bin Beşir (r.a.) den; Ben Rasûlullah (s.a.s.) dan işittim, şöyle buyuruyordu: Şüphesiz kıyamet gününde ateş ehlinin en hafif azaplısı şöyle bir adamdır ki, onun iki ayağı altının çukurlarında iki ateş parçası vardır da, bunların sıcaklığından onun beyni bakır tencere ve kumkuma adındaki madeni kabın kaynaması gibi kaynayacaktır.
(Buhârî 6463, Tirmizî 2731)

Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: Veyl, cehennemde bir vadidir. Kâfir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz.
(Tirmizî, Tefsir, Enbiya, 3164)

Semuretu’bnu Cundeb (r.a.) den; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Onlardan kimi vardır ki, ateş onu iki topuğuna kadar yakalar. Kimi vardır ki, onu dizlerine kadar yakalar. Kimi vardır ki, ateş onu beline kadar yakalar. Kimi de vardır ki, ateş onu boynuna kadar yakalayıp yakar.
(Müslim 2845/33)

Usame bin Zeyd (r.a.) den; Ben Rasûlullah (s.a.s.)’den şöyle buyururken işittim: Kıyamet gününde bir kişi getirilir ve cehennemin içine atılır da orada onun bağırsakları derhal karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi (bağırsakları etrafında) değirmen eşeğinin dönüşü gibi döner. Bunun üzerine cehennem ahalisi o kişinin başına toplanırlar da: “Ey filan! Senin bu halin nedir? Sen bize (dünyada) iyiliği emreder ve bizleri kötülükten nehyeder değil miydin?” derler. O da: “(Evet) ben size iyiliği emrederdim, fakat onu kendim yapmazdım. Yine ben sizleri kötülükten nehyederdim de onu kendim işlerdim,” diye cevap verir.
(Buhârî 3065)

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: Kıyamet günü, ateşten bir parça, boyun şeklinde uzanır. Bunun, gören iki gözü, işiten iki kulağı, konuşan bir dili vardır. Der ki: Ben üç takım (insanı cezalandırmak) için vazifelendirildim: Allah’la birlikte bir başka ilaha dua eden kimse, bile bile zulmeden cebbâr, tasvirciler (tapınılması için canlı
resmi ve heykeli yapanlar).
(Tirmizî, Cehennem 1-2577)

Utbe bin Gazvan (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Kocaman bir kaya cehennemin kenarından aşağı bırakılır, cehennem çukuruna yetmiş sene iniş yapar(yuvarlanır) ve yine dibine varamaz. “Utbe bin Gazvan şöyle devam etti; Ömer (r.a.) şöyle derdi: “Cehennem ateşini sık sık hatırlayın. Onun sıcaklığı şiddetli, dibi derin ve kamçıları demirdendir.”
(Tirmizî 2701)

Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır.
(Tirmizî, Cehennem 8-2594)

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: Nebi (s.a.s.): Sizin şu ateşiniz cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir parçadır dedi. Sahabeler: Ya Rasûlullah! Vallahi dünya ateşi muhakkak kâfi gelir dediler. Rasûlullah (s.a.s.): Cehennem ateşi dünya ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunların her birinin harareti bütün dünya ateşinin harareti gibidir buyurdu.
(Müslim 2843/30, Buhârî 3064, Tirmizî 2715)

Enes bin Malik (r.a.)den; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Bir kavim, kendilerine cehennem ateşi dokunduktan sonra simaları kırmızımsı siyah bir renkte olarak cehennemden çıkacak ve cennete girecekler de cennet ehli bunlara “Cehennemlikler” diye isim vereceklerdir.
(Buhârî 6462)

Ebu’d-Derda (r.a.) anlatıyor:
Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: Cehennem ehline açlık musallat edilir. Bu, içinde bulundukları azaba eşit dereceye ulaşır. Açlığa karşı yardım talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve açlığı gidermeyen dikenli bir ot verilir. Onlar tekrar yiyecek isterler. Bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecek verilir. Bu da boğazlarında takılır kalır, ne ileri geçer, ne de geri gelir. Onlar, dünyada iken bu durumda, bir içecekle, takılan lokmaları kaydırdıklarını hatırlarlar ve bir içecek isterler. Kendilerine, demir kancaları bulunan kaplarda kaynar sular verilir. Bu kaplar, yüzlerine yaklaştırılınca, yüzlerini dağlayıp atar. Su karınlarına girince içlerini paramparça eder… Onlar:Cehennemin bekçilerini çağıralım, belki azabımızı hafifletirler!” derler. Onları çağırırlar. Melekler onlara: “Size peygamberiniz bu halleri açıklayan haberleri getirmemiş miydi?” derler. Onlar: “Evet getirmişti (ama dinlemedik)” derler. Bunun üzerine Cehennemin bekçileri: “Siz isteyin durun! Ancak kâfirlerin istekleri burada boşadır!” derler… Cehennemlikler bekçilerden ümidi kesince: “(Cehennem zebanilerinin başı olan) Malik’i çağıralım!” derler.(Malik gelince): “Ey Malik (söyle de) Rabbin bizim hakkımızda ölüme hükmetsin!” diye cevap verir. Hadisin ravilerinden A’meş rahimehullah der ki: “Bana bildirildi ki, cehennemliklerin Malik’e yalvarmaları ile Malik’in onlara verdiği cevap arasında bin yıllık zaman geçecektir… Cehennemlikler bu sefer aralarında: “Rabbinize dua edin, sizin için O’ndan daha hayırlı kimse yoktur!” diyecekler ve şöyle yalvaracaklar:Ey Rabbimiz, bedbahtlığımız bize galebe çalmıştı, biz gerçekten sapıtmış kimselerdik. Ey Rabbimiz, bizi bundan çıkar.Eğer yine küfre dönersek artık hiç şüphesiz ki zalimlerden oluruz…” Rab Teâlâ onlara şöyle der: “Cehennemin içine yıkılıp gidin! Benimle bir daha konuşmayın!” Resûlullah (s.a.s.) devamla dedi ki: “Bu cevap üzerine, cehennem ehli her türlü hayırdan ümitlerini keserler; hıçkırmaya, nedamet etmeye, dövünüp yırtınmaya başlarlar.”
(Tirmizî, Cehennem 5-2589)

Hz. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor:
Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: Cehennemliklerin tepelerine kaynar su dökülür. Bu su, vücutlarının içine nüfuz eder, öyle ki karınlarına kadar ulaşır; içlerinde ne var ne yok, söker atar ve ayaklarını delip geçer. Bu hâdise (“Bununla karınlarının içinde ne varsa hepsi ve derileri eritilecektir” Hacc/20)
ayetinde zikri geçen eritme (es-Sahru) hâdisesidir. Sonra (eriyen cesetleri) eski haline iade edilir.”
(Tirmizî, Cehennem 4-2585)



Ayet ve Hadislerle Cennet (Kartelalar - 42)

. : Ayet-i Kerimeler : .

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlanma vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
(Muhammed/15)

İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
(Bakara/25)

Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. (Onlara) beğendikleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, saklı inciler gibi iri gözlü huriler, yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
(Vakıa/17-24)

Düzgün kiraz ağacı, meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler.
(Vakıa/28-33)

Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. Berraktır, içenlere lezzet verir. O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
(Saffat/41-47)

Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, tomurcuk gibi yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.
(Nebe/31-34)

Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır. Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır. Gümüşten billur kaplar ki onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir. Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir. Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.
(İnsan/14-18)

Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.
(İnsan/21)

Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.
(Hac/23)

Sabretmelerine karşılıkta onlar cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırılır.
(İnsan/12)

Onlara Adn cennetleri vardır. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir.
(Fatır/33)

Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
(İnsan/13)



. : Hadis-i Şerifler : .


Muaz bin Cebel (r.a.) den;Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:Muhakkak cennet yüz derecedir.
Onlardan her bir derece gök ile yer arasındaki mesafe kadardır. Şüphesiz o derecelerin en yücesi Firdevs’tir, en faziletlisi de Firdevs’tir. Arş, muhakkak Firdevs’in üstündedir. Cennetin ırmakları da Firdevs’ten çıkıp akar. Bu itibarla siz Allah’tan dilemek istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin.
(İbn Mâce 4331, Tirmizî 2651)


Ebû Hureyre (r.a.) den; Ya Rasûlullah! Cennetin yapısı nedir? diye sordum. Rasûl-ü Ekrem (s.a.s.) buyurdu ki: Bir kerpici gümüşten, bir kerpici altından, harcı keskin kokulu misk, çakılları inci ve yakut, toprağı za’ferandır.
(Tirmizî 2646)

Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: İki cennet vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler hep gümüştendir. Diğer iki cennet daha vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler de altındandır. Adn cennetindeki cennetliklerle Rablerine bakmaları arasında Allah’ın vechi üzerindeki büyüklük ridasından başka bir şey bulunmayacaktır.
(Buhârî 4828, Tirmizî 2648)

Abdullah bin Ömer (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennet ehli cennete vardığı, cehennem ehli cehenneme vardığında ölüm (alacalı bir koç suretinde) getirilir. Ta cennetle cehennem arasında yatırılır, sonra kesilir. Sonra bir münadi: “Ey cennet ahalisi! Artık ölüm yoktur. Ey cehennem ahalisi! Artık ölüm yoktur.” diye nida eder. Bu hadise sebebiyle cennet ehlinin ferahı bir kat daha artar, cehennem ehlinin hüzün ve kederi ise bir kat daha artar.
(Müslim 2850/43, Buhârî 6457, İbn Mâce 4327, Tirmizî 2682)

Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.
(Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7)

Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır.
(Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 414/10123)

Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir…
(Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1)

Sehl bin Sa’d (r.a.) dan; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennette sekiz kapı vardır. Bunların içinde bir kapı Reyyan diye isimlendirilir. Buradan cennete yalnız oruçlu olanlar girer.
(Buhârî 3058)

İbn Mes’ud (r.a.) dan; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Ben ateş ehlinin cehennemden son çıkacak ve cennet ehlinin cennete son girecek olanını (Allah'ın bildirmesiyle) biliyorum. Bu bir kimsedir ki, cehennemden emekleye emekleye çıkar. Yüce Allah ona: “Git, cennete gir!” buyurur. O kimse cennete varır, ona öyle bir hayal gelir ki, cennet dopdoludur. Dönüp: “ Ya Rab! Ben cenneti dopdolu buldum.” der. Allah yine: “Git, cennet gir!” buyurur. O kimse cennete varır. Cennet ona yine dopdolu gibi hayal ettirilir. Dönüp: “Ya Rab! Ben cenneti dopdolu buldum.” der. Allah ona: “Git, cennete gir! Dünya kadar ve dünyanın on misli kadar yer senindir.” buyurur. O kul: “Sen yegâne Melik olduğun halde benimle alay mı ediyorsun yahut bana gülüyor musun?” der. Vallahi Rasûlullah’ın gerideki dişleri belirinceye kadar güldüğünü gördüm. Sahabiler arasında: “Cennet ehlinin en aşağı derecesi işte o kimsedir.” denilirdi.
(Buhârî 6469, İbn Mâce 4339)

Ebû Hureyre (r.a.) den; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu: “Ben salih kullarım için ahiret azığı olarak hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağım işitmediği ve hiçbir beşer aklına gelmedik bir takım nimetler hazırladım.” Allah’ın sizleri (bu sözlerle) muttali kıldığı şeyleri bir yana bırak. Bir de bunlardan başka onun sizleri muttali kılmadığı bir şey vardır ki, o en büyüktür.
(Müslim 2824/3, Buhârî 3053)

Enes bin Malik (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle kuşatılmış, cehennem de nefsin arzularıyla kuşatılmıştır.
(Buhârî 6412, Müslim 2822/1, Tirmizî 2684)


Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler. (Tezkireti’l Kurtubi, s. 326/565) 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...