29.10.14

Kırk Hadiste Ramazan (Kartelalar -24)

“Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi: Allahım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-esvat, IV, 189)

“Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı, Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.”
(Nesâî, Sıyâm, 5)

“Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: ‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir.”
(Tirmizî, Savm, 1)

“Ay yirmi dokuz gündür. Dolayısıyla siz (Ramazan ayına ait) hilâli görmedikçe oruç tutmayın, yine (Şevval ayına ait) hilâli görmedikçe de bayram yapmayın. Eğer hava bulutlu olursa ayı takdir edin (otuza tamamlayın).
(Müslim, Sıyâm, 6)

“Peygamber (s.a.s.) insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu anlar ise Ramazan’da Cebrail (a.s.)’in kendisiyle buluştuğu zamanlardı. Cebrail (a.s.) Ramazan’ın her gecesinde onunla buluşur ve onunla Kur’ân’ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Resûlullah (s.a.s.) hayırda, rahmet yüklü rüzgârdan daha cömertti.”
(Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

“Kişi büyük günahlardan kaçındığı takdirde, beş vakit namazlar, cumadan cumaya ve Ramazan’dan Ramazan’a, aralarında işlenen günahlara kefarettir.”
(Müslim, Tahâret, 16)

“Ramazan’ı yaşadığı hâlde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!”
(Tirmizî, Deavât, 100)

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur; Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”
(Müslim, Îmân, 21)

“Kim Allah’a inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Îmân, 28)

“Oruç (sahibini koruyan) bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, “Ben oruçluyum.” desin.”
(Buhârî, Savm, 2)

“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. (Zira Allah buyuruyor ki): “Oruçlu yemesini, içmesini ve şehvetini sırf benim için terk ediyor. Bu nedenle onun mükâfatını ben vereceğim. İyiliğin karşılığı ise on misliyledir.””
(Buhârî, Savm, 2)

“Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ‘Âdemoğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna, o benimdir. Onun mükâfatını verecek olan da benim’. Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir.”
(Müslim, Sıyâm, 161)

“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur… Oruç sabrın yarısıdır.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 44)

“Cennet’te Reyyân denilen bir kapı vardır. Oruç tutanlar o kapıdan çağrılacaklardır. Kim oruç tutanlardan ise o kapıdan Cennete girecektir. Kim de, o kapıdan girerse ebedi olarak susuzluk çekmeyecektir.”
(Tirmizî, Savm, 55)

“Yalan söylemeyi ve yalan amel etmeyi bırakmayanın yemeyi, içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”
(Buhârî, Savm, 8)

“Nice oruçlu vardır ki onun orucu sadece açlık (ve susuzluktur). Nice gece ibadete kalkan vardır ki onun bu kalkışı sadece uykusuzluktur.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 21)

“Oruçluyken unutarak yiyip içen kimse, orucunu tamamlasın. Zira onu ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir.”
(Müslim, Sıyâm, 171)

“Yolculukta oruç tutmak iyilik değildir.”
(Buhârî, Savm, 35)

“Kim Ramazan orucunu tutar, sonra buna Şevval ayında altı gün daha eklerse bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.”
(Müslim, Sıyâm, 204)

Oruçlu için biri iftar ettiğinde, diğeri ise Rabbiyle karşılaştığında olmak üzere iki sevinç zamanı vardır.”
(Müslim, Sıyâm, 164)

“Her iftar vaktinde Allah tarafından (Cehennemden) azat edilenler vardır ve bu (Ramazan’ın) her gecesinde böyledir.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 2)

“Her kim bir oruçluya iftar verirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksilmez.”
(Tirmizî, Savm, 82)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi: “Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.”
(Dârimî, Savm, 51)

“Peygamber (s.a.s.) Efendimiz iftar açtığı zaman şöyle buyururdu: “Susuzluk gitti, damarlar suya kavuştu. İnşallah orucun ecri de hâsıl olmuştur.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 22)

“İnsanlar (vakti girince) iftar etmekte acele ettikleri sürece hayır üzeredirler.”
(Buhârî, Savm, 45)

“Resûlullah (s.a.s.), akşam namazını kılmadan önce orucunu birkaç taze hurma ile şayet yoksa kuru hurma ile iftar ederdi, o da yoksa birkaç yudum suyla açardı.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 21)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) iftar ederken şöyle dua ederdi: Allah’ım Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım.”
(Ebû Dâvûd, Sıyâm, 23)

“Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”
(Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45)

“Allah’ın Resulü (s.a.s.), kesin bir şekilde emretmeksizin insanları Ramazan geceleri namaz kılmaya teşvik eder ve şöyle buyururdu: “İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini namazla ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”
(Nesâî, Siyam, 39)

“İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini namaz kılarak ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.”
(Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 173)

“Resûlullah (s.a.s.) vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününü itikâfta geçirmişti.”
(Buhârî, İ’tikâf, 1)

“Hz. Peygamber (s.a.s.), (Ramazan’ın) son on günü geldiğinde, ibadet hususunda gayretini daha da artırır, gecesini ihya eder ve ailesini uyandırırdı.”
(Buhârî, Leyletu’l-Kadr, 5)

“İtikâfa giren, günahlardan uzak kalır ve kendisine tüm iyilikleri işleyen gibi sevap yazılır.”
(İbn Mâce, Sıyâm, 67)

“Her kim inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhârî, Savm, 6)

“Resûlullah (s.a.s.), Ramazan’ın son on gününde itikâfa gireceği yere çekilir ve; “Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on gününde araştırın” derdi.”
(Buhârî, Fadlu Leyleti’l-kadr, 3)

“Kadir Gecesi’ni (Ramazan’daki) son yedi (gece) içerisinde arayınız.”
(Ebu Dâvûd, Şehru Ramazan, 5)

“Hz. Âişe: “Ey Allah’ın Resûlü! Kadir Gecesi olduğunu bilirsem hangi duâyı okumamı tavsiye edersin?” dedim, bana “Şöyle de!” buyurdu: “Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin beni de affet.”
(Tirmizî, Deavât, 84)

“Resûlullah (s.a.s.) fıtır sadakasını, oruçluyu faydasız ve müstehcen söz ve fiiller(in vebalin)den temizleyici, fakirlere de yiyecek olmak üzere belirledi. Kim onu bayram namazından önce verirse, o kabul olunmuş bir zekâttır. Kim de onu bayram namazından sonra verirse, o sadakalardan bir sadakadır.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 18)

“Hz. Peygamber (s.a.s.) fıtır sadakasının insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.”
(Buhârî, Zekât, 76)

Ramazan orucundan sonra hangi oruç daha üstündür” diye sorulunca Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Ramazan’ı tazim için tutulan Şaban ayındaki oruç.” Sonra hangi sadaka daha faziletlidir? diye sorulunca; “Ramazan’da verilen sadakadır.” buyurdu.”
(Tirmizî, Zekât, 28)






25.10.14

40 Hadiste Cami Cemaat İmamlık ve Müezzinlik (Kartelalar-23)

Kim Allah’ın rızasını talep ederek bir mescit/cami yaparsa, Allah da ona cennette bir ev yapar.”
(Müslim, Mesacid 24)

Rasûlullah (s.a.s.), bize mahallelerimizde mescitler/camiler inşa etmemizi, onları sağlam yapmamızı ve temiz tutmamızı emrederdi.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 13)

Her kim namaz için güzelce abdest alır; sonra farz namazı kılmak için camiye gider ve cemaatle kılarsa Allah o kimsenin günahlarını affeder.”
(Müslim, Tahâre, 13)

Bir kimse mescide gitme niyetiyle evinden çıktığında, attığı her adımından biri için kendisine bir sevap yazılırken, diğeri için bir günahı silinir.”
(Nesâî, Mesâcid, 14)

Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece faziletlidir.”
(Buhârî, Ezân, 30)

Her kim (namaz için) mescide/camiye gider gelirse, her gidiş gelişte Allah ona cennetteki yerini hazırlar.”
(Buhârî, Ezân, 37)

Karanlıklarda mescitlere/camilere yürüyenleri, kıyamet gününde tam bir nûr ile müjdele.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 49)

Allah, mescitleri namaz ve zikir için yurt edinen bir Müslümanın durumuna, gurbetteki bir adamın dönüşüne ailesinin sevindikleri gibi sevinir.”
(İbn Mâce, Mesâcid,19)

Yapıldığında, Allah’ın dereceleri yükselteceği ve hataları sileceği hasletleri size göstereyim mi? Mescitlere/camilere gidiş-gelişlerde atılan çokça adım, bir namazdan sonra diğer namazı beklemek, zorluklara rağmen güzelce abdest almak.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 301)

Allah’ın kadın kullarını, Allah’ın mescitlerinden men etmeyin.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 52)

Bir adamın mescide devamı alışkanlık haline getirdiğini gördüğünüzde onun imanına şahitlik yapın. Çünkü Yüce Allah: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar eder” (Tevbe, 9/18) buyurmaktadır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 76)

Yedi sınıf insan, Allah’ın (Arş’ının) gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde onun gölgesinde gölgelenecektir: Adaletli yönetici, Allah’a kulluk üzere yetişen genç, kalbi mescitlere bağlı olan kimseler…”
(Müslim, Zekât, 91)

Üç kişinin bulunduğu bir köy veya kırda cemaatle namaz kılınmazsa şeytan onları kuşatır. Aman cemaatle namaza devam edin. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer.”
(Nesâî, İmâmet, 48)

(Cemaatle kılınan) namazın bir rek’atına yetişen, cemaatle namaza yetişmiş olur.”
(Mâlik, Muvatta, Vukûti’s-Salât, 3)

Kim sabah namazını cemaatle kılarsa Allah’ın koruması altına girmüş demektir. Öyle ise Allah’ın korumasını bozmayın.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Yatsı namazını cemaatle kılan kimse gece yarısını ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır. Yatsı ve sabah namazını cemaatle kılan kimse ise geceyi tümüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap kazanır.”
(Tirmizî, Salât, 51)

Kim Allah’ın rızasını kazanmak için kırk gün ilk tekbire yetişecek şekilde cemaate devam ederse, o kimseye birisi ateşten diğeri münafıklıktan olmak üzere iki kurtuluş yazılır.”
(Tirmizî, Salât, 64)

Yeryüzü bana hem mescit hem de temiz/leyici kılındı. Ümmetimden kim bir namaz vaktine erişirse orada namazını kılsın.”
(Buhârî, Salât,56)

Bir kul, abdestini bozmaksızın mescitte namazı beklediği müddetçe namazda (sayılmakta)dır.”
(Buhârî, Vudû, 34)

Sizden biri namaz için beklediği sürece namazda sayılır. Abdestli olarak mescitte bulunduğu sürece melekler o kimseye “Allah’ım onu bağışla, ona merhamet et” diye dua ederler.
(Tirmizî, Salât, 128)

Biriniz mescide geldiği zaman oturmadan önce, (Tahıyyatü’l-mescit denilen) iki rek’at namaz kılsın.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 19)

Namaz için çağrıldığında yürüyerek ve sükûnetle gelin! Yetişebildiğiniz kadarını (imamla) kılın, kaçırdığınızı da (kendiniz) tamamlayın!”
(Buhârî, Ezân, 20, 21, 23)

Biriniz camiye girdiğinde; “Allah’ım, bana rahmetinin kapılarını aç” desin, (oradan) çıktığında ise “Allah’ım, ben senden, senin lütfunu istiyorum” desin.
(Dârimî, İsti’zân, 56)

(Namazda imamın hatasını bildirmek için) erkekler “Sûbhanalah” der; kadınlar ise el çırpar.”
(Nesâî, Sehiv, 15)

Herhangi bir cemaat camilerden birinde toplanıp Kur’an okur ve onu aralarında müzakere ederlerse, onların üzerine huzur iner; onları rahmet kaplar, melekler kuşatır ve Allah kendi nezdindeki meleklere onlardan bahseder.”
(Müslim, Zikir, 38)

İnsanlar, ezân okumanın ve ilk safta durmanın ne denli faziletli olduğunu bilseler ve bunlara nâil olmak için başka çare bulamasalardı mutlaka aralarında kur’a çekerlerdi. Namaza erken gitmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, bu hususta mutlaka yarış ederlerdi. Yatsı ile sabah namazlarının faziletini bilselerdi onlara emekleyerek dahi olsa giderlerdi.”
(Müslim, Salât, 129)

Saflarınızı düzgün tutun, çünkü safların düzgün olması namazın kemalindendir.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 94)

Namazlarda safları düzgün tutun. Çünkü safların düzgün olması, namazın güzelliğindendir.”
(Buhârî, Ezân, 74)

Eğer namaz kılanın önünden geçen kişi, bunun vebalini bilse, tam kırk (gün, yıl) beklemesi, onun önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu.”
(Buhârî, Salât, 101)

Kim Ezânı dinlerken şöyle dua ederse kıyamet günü şefaatim helal olur: “Ey bu tam davetin ve kılınacak namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed (s.a.s.)’e vesile ve fazilet ver. Ve onu vaat ettiğin övülmüş makama iletiver.”
(Buhârî, Ezân, 8)

Biriniz halka namaz kıldırdığında hafif kıldırsın! Çünkü onların içinde zayıf, hasta ve yaşlı olanlar vardır. Tek başına kıldığında ise namazını dilediği kadar uzatsın.”
(Buhârî, Ezân, 62)

İmam “Âmîn” dediği zaman, siz de “Âmîn” deyin. Zira kimin “Âmîn” demesi, meleklerin “Âmîn” demesine denk düşerse, geçmiş günâhları bağışlanır.”
(Buhârî, Ezân, 111)

İmamı (safın önüne ve) ortaya durdurun, (safta bulunan) boşlukları da doldurun.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 98)

Rasûlullah (s.a.s.) namazda iken annesiyle beraber bulunan çocuğun ağlayışını işitince hafif yahut kısa bir sûre okurdu.”
(Müslim, Salât, 191)

İnsanlara Allah’ın Kitabını en iyi okuyan namaz kıldırır. Şayet kıraatte eşit iseler, sünneti en iyi bilen kıldırır…”
(Tirmizî, Salât, 60)

İmamlar, sorumlu; müezzinler güvenilir kimselerdir. Allah, imamlara doğru yolu göstersin, müezzinleri de bağışlasın.”
(Şafıî, Müsned, No: 126, I.33)

Müezzinler, kıyamet günü boy/unları en uzun insanlardır.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 98)

Müezzin, sesi ulaşacağı yer kadar (günahı olsa da) bağışlanır. Sesini duyan yaş ve kuru her şey ona şahitlik eder. Cemaatle namazda bulunan kişiye yirmi beş hasene yazılır ve iki namaz arasındaki (küçük) günahları silinir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 411)

Ezânı duyduğunuz zaman siz de müezzinin dediğini deyin.”
(Müslim, Salât, 10)

İmam, ancak kendisine uyulan kimsedir. Öyleyse onun yaptıklarına aykırı davranmayın. O tekbir getirdiğinde, siz de tekbir getirin; o rükû ettiğinde siz de rükû edin. O “Semia’llâhu limen hamideh = Allah kendisine hamd edeni işitir” dediğinde siz: “Allâhümme Rabbenâ leke’l-hamd = Rabbimiz olan Allahım! Hamd sanadır” deyin. O secde ettiğinde, siz de secde edin.”
(Buhârî, Ezân, 74, 82)







23.10.14

Kırk Ayette Merhamet (Kartelalar - 22)

“Her çeşit hamd ve övgü, yalnızca bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O, Rahmandır (sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir), O, Rahim’dir (çok şefkatli ve merhametlidir).”
(Fatiha, 1/2-3)

“Bu Kur’an, Bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Şu halde ona uyun ve Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
(En’âm, 6/155)

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi hakikatten saptırma ve yüce katından rahmetini bizlere bağışla. Şüphesiz ki Sen çok lütuf sahibisin.”
 (Âl-i İmrân, 3/8)

“Hesap gününden yüzlerinin akıyla çıkan müminlere gelince, Allah onları rahmetiyle kuşatmıştır, ebedi olarak da cennette kalacaklardır.”
(Âl-i İmrân, 3/107)

“Allah’a ve Peygamberlere itaat edin ki ilahî rahmet ve merhamete nail olasınız.” 
(Âl-i İmrân, 3/132)

“(Ey Peygamber!) Allah’ın rahmeti sayesinde sen müminlere yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Toplumu ilgilendiren konularda onlara danış. Sonra bir hareket tarzına karar verince, Allah’a dayanıp güven. Şüphesiz Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
(Âl-i İmrân, 3/159)

“Kim kötülük yapar veya günah işleyerek nefsine zulmeder, sonra da Allah’tan af dilerse, Allah’ın çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olduğunu görür.”
(Nisâ, 4/110)

“Allah’a iman edip O’na sımsıkı bağlananlara gelince, Allah onları rahmeti ve lütfu ile kuşatacak ve Kendisine varan dosdoğru bir yola iletecektir.”
(Nisâ, 4/175)

“(Ey Peygamber! İnkârcılara) ‘Göklerde ve yerde olanlar kime aittir?’ diye sor ve şöyle de: ‘Şefkati ve merhameti kendine ilke edinen Allah’ındır. Andolsun ki O, mutlaka sizi kıyamet gününde toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur. Ancak, inkâra saparak kendilerine yazık edenler var ya, işte onlar buna inanmazlar’.”
(En’âm, 6/12)

“(Ey Peygamber!) Ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde onlara şöyle de: ‘Size selâm olsun, yarattığı varlıklara şefkatli ve merhametli olmayı Rabbiniz Kendine prensip edinmiştir. Eğer sizden biri cahillikle kötü bir fiil işler ve sonra tövbe edip dürüst ve erdemlice bir hayat sürerse, hiç şüphe yok ki Allah’ın çok bağışlayan, çok şefkatli ve merhametli olduğunu görecektir’.”
(En’âm, 6/54)

“(Ey Rabbimiz!) Bize hem bu dünyada hem de ahirette iyilik ve güzellikler nasip et. Şüphesiz biz tövbe ederek Senin yolunu tuttuk. Allah da şöyle buyurdu: ’Ben dilediğimi cezalandırırım, ama merhamet ve şefkatim her şeyi kuşatmıştır. Bu sınırsız rahmetimi özellikle Bana karşı gelmekten sakınan, zekât veren ve ayetlerimize gönülden inananlara nasip edeceğim’.”
(A’râf, 7/156)

“Kur’an-ı Kerim okunduğu zaman ona kulak verip sessizce dinleyin ki Allah’ın rahmet ve merhameti sizinle olsun.”
(A’râf, 7/204)

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcılarıdır. Onlar, hep iyi ve doğru olanın yayılması, kötü ve zararlı olanın da ortadan kalkması için uğraşırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunları rahmet ve merhametiyle kuşatacaktır. Şüphesiz Allah mutlak güçlü, hüküm ve hikmet sahibidir.”
 (Tevbe, 9/71)

“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, siz müminlere çok düşkün, son derece şefkatli ve merhametlidir.”
(Tevbe, 9/128)

“Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden bir öğüt, kalplerdeki manevî hastalıklara şifa, inananlar için bir rehber ve rahmet kaynağı olan Kur’ân geldi.”
(Yunus, 10/57)

“Ey Peygamber! Kullarıma benim elbette çok bağışlayan, çok şefkatli ve merhametli olduğumu; haber ver.” (Hicr, 15/49)

“Allah’ın size lütfettiği nimetleri saymaya kalksanız, asla sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametli ve şefkatlidir.”
(Nahl, 16/18)

“Anne babana alçakgönüllü olarak sevgi ve şefkatle kol kanat ger ve onlar için şöyle yalvarıp yakar: ‘Ey Rabbim! Nasıl ki beni küçüklüğümde koruyup yetiştirdilerse, Sen şefkat ve merhametinle onlara muamele et’.” 
(İsrâ, 17/24)

“Ey Peygamber! Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 21/107)

“Ey müminler! Namazı gerektiği şekilde kılın, zekâtı verin peygambere itaat edin ki ilahî rahmet ve merhamete nail olasınız.”
(Nûr, 24/56)

“Allah, sizlere olan rahmet ve merhametinin bir eseri olarak, dinlenmeniz için geceyi, lütfettiği nimetlerden geçiminizi sağlamanız için de gündüzü yaratmıştır. O halde O’na şükretmelisiniz.”
(Kasas, 28/73)

“Allah’ın sınırsız kudretinin delillerinden biri de, kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet duygusu var etmesidir. Şüphesiz bunda düşünen kimseler için çıkarılması gereken ibretler vardır.”
(Rûm, 30/21)

“Allah’ın rahmet ve merhametinin işaretlerine hele bir bak! O, ölmüş topraklara nasıl da hayat veriyor? İşte ölüleri tekrar diriltecek olan da O’dur. Zaten O, dilediği her şeyi gerçekleştirme gücüne sahiptir.”
(Rûm, 30/50)

“Ey müminler! Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah rahmetiyle sizlere muamele eder; melekleri de sizler için dua ederler. Şüphesiz ki Allah, müminlere çok şefkatli ve merhametlidir.”
(Ahzâb, 33/43)

“Ey Peygamber! Kullarıma söyle: ‘Ey benim günaha dalarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmet ve şefkatinden ümidinizi asla kesmeyiniz. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir’.” (Zümer, 39/53)

“Arşı taşıyan ve onun etrafında bulunan melekler, her daim Rablerini överek tespih eder ve O’na gerçekten inanırlar. Müminler için de şöyle diyerek bağışlanma dilerler: ‘Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde, tövbe eden ve senin yolundan gidenleri bağışla; onları cehennem azabından koru’.” 
(Mü’min, 40/7)

“(Melekler, Allah yolunda kararlılıkla yürüyenlere ölüm anında şöyle derler): Biz, dünya hayatında sizin dost ve yardımcılarınız idik. Ahirette de böyle olacaktır. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama ve ikram olarak, cennette canınızın çektiği her şey vardır, istediğiniz her şeye orada kavuşacaksınız.”
(Fussilet, 41/31-32)

“Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı zorlu ve tavizsiz, birbirlerine karşı da son derece şefkatli ve merhametlidirler. Onları rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir…”
(Fetih, 48/29)

“Müminler, ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakının ki ilahî rahmet ve merhamete nail olasınız.”
(Hucurât, 49/10)

“Ey iman edenler! Gerek eşlerinizden ve gerekse evlatlarınızdan size düşmanlık edenler çıkabilir. Onlara karşı dikkatli olun. Eğer onları affeder, hoş görür ve bağışlarsanız, hiç şüphe yok ki Allah da (size karşı) çok affedici ve çok merhametlidir.”
(Teğâbun, 64/14)

“Sonra, gönülden iman edip zorluklara karşı birbirlerine sabrı, şefkati ve merhameti tavsiye edenler yok mu, işte bunlar, amel defterleri sağ ellerine verilecek ve gerçek kurtuluşa erecek olanlardır.” (Beled, 90/17-18)

“Rabbinize sessizce ve bütün samimiyetinizle yalvararak dua edin; şüphesiz O haddi aşanları sevmez. Yeryüzünde düzen sağladıktan sonra orada bir daha asla bozgunculuk çıkarmayın. Hem azabından korkarak hem de hoşnutluğunu umarak Allah’a kulluk edin ve O’na yalvarıp yakarın. Doğrusu, Allah’ın şefkat ve merhameti, iyi ve güzel ameller yapanlara pek yakındır.”
(A’râf, 7/55-56)

“Ey Peygamber! Rableri, müminlere hem rahmet ve hoşnutluğuna nail olacaklarını hem de içinde bitmez tükenmez nimetler bulunan cennetlere kavuşacaklarını müjdeliyor.”
(Tevbe, 9/21)

“Hesap gününde her kim azaptan kurtulacak olursa, hiç şüphe yoktur ki Allah rahmet ve merhametiyle ona muamele etmiştir. İşte en büyük mutluluk, en açık başarı budur.” (En’âm, 6/16)

“Allah’ın insanlar için açtığı rahmet kapısını hiçbir güç kapatamaz. O’nun kapattığı kapıyı da kendinden başka hiçbir kimse açamaz. O gerçekten çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Fâtır, 35/2)

“(Allah katında inkâr eden mi) yoksa geceleyin ayakta durarak ve secde ederek ibadet eden, ahiretten çekinen ve Allah’ın rahmetini uman kimse mi (daha değerlidir)? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar.”
(Zümer, 39/9)

“Böylece Biz, Yusuf’un ülkede iktidar sahibi olmasını sağladık. O, dilediği yerde konaklardı. İşte Biz, rahmetimizi dilediğimiz kimselere böyle lütfederiz, iyilik yapanların mükâfatlarını da asla zayi etmeyiz.”
(Yusuf, 12/56)

“İman edip doğru ve yararlı işler yapanları Rableri, rahmet ve şefkatiyle kuşatır. İşte en açık başarı ve mutluluk budur.”
(Casiye, 45/30)

“Ey iman edenler! Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakının, elçisine de gönülden inanın ki rahmet hazinesinden size iki kat bağışlasın, manevî aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık lütfetsin, üstelik günahlarınızı da affetsin. Şüphesiz ki Allah, çok affedici ve çok merhametlidir.”
(Hadîd, 57/28)

“Şöyle yalvarıp yakar: ‘Ey rabbim, Sen beni affeyle, bana rahmet ve şefkatini ihsan eyle. Çünkü merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin Sen!”
(Mü’minûn, 23/118)





18.10.14

Kolay Ezberlenebilecek Kırk Hadis (Kartelalar - 21)

(Ümmetimin din işlerinde faydalı kırk hadis ezberleyen, âlimlerle haşr olur.) (Hadis-i Şerif -Taberani)

- 1 -
Âfetü’l ilmi en nisyanü :
İlmin afeti unutmaktır.


- 2 -
Ettuhuru şatru’l iman :
Temizlik imanın yarısıdır.


- 3 -
A’kilhâ ve tevekkel :
(Deveyi) bağla ve tevekkül et.

- 4 -
Sûmû tesihhû :
Oruç tutun, sıhhat bulun.

- 5 -
Es-salâtü imâdü’d dini :
Namaz dinin direğidir.

- 6 -
Talebü’l helali cihadün :
Helal peşinde koşmak cihaddır.


- 7-
El-kelimü’t tayyibetü sadakatün :
Güzel söz sadakadır.

- 8 -
El cennetü tahte zılâli’s süyuf :
Cennet kılıçların gölgesi
 altındadır. 


- 9 -
El mecalisü bi’l emaneti :
Meclislerdeki sözler emanettir.

- 10 -
Ed-dellü alel hayri kefailihi :
Hayra vesile olan yapan gibidir.

- 11 -
El cennetü dâr-ül eshıya :
Cennet cömertler yurdudur.

- 12 -
Es- savmü nısf’us sabr :
Oruç sabrın yarısıdır.

- 13 -
Es sabru nısf’ul iman :
Sabır imanın yarısıdır.

- 14 -
Et tebessümü sadakatun :
Tebessüm etmek sadakadır.

- 15 -
Es sabru miftahul ferec :
Sabır, başarının anahtarıdır.

- 16 -
Es sabru ınde sadmetül ula :
Sabır, musibetin ilk  anındakidir.

- 17 -
Efdalü’l ibadeti edvamuha :
İbadetin efdali devamlı olanıdır.

- 18 -
El Kur’anü hüved deva :
Kur’an, sırf devadır.

- 19 -
Men samete neca :
Dilini tutan kurtuldu.

- 20 -
Re’sü’l hikmeti mehafetullah :
Hikmetin başı Allah korkudur.


- 21 -
El idetü atiyyetün :
Vaad edilen verilmelidir.

- 22 -
Ed duaü silahu’l mümin :
Dua müminin silahıdır.


- 23 -
İsmah yusmah leke :
Müsamaha et ki sende göresin.

- 24 -
Es salatü nur’ul mümin :
Namaz müminin nurudur.

- 25 -
En nedametü tevbetün :
Pişmanlık tövbedir.

- 26 -
El mescidü beytü külli takiyyin :
Mescid, takva sahiplerinin evidir.

- 27 -
Ed dinü en nasiha :
Din nasihattir.

- 28 -
Ed duaü hüvel ibadetü :
Dua ibadettir.

- 29 -
El cümuatü haccü’l mesakin :
Cuma fakirlerin haccıdır.

- 30 -
Hüsnü’s suali nısfu’l ilim :
Güzel soru, ilmin yarıdır.


- 31 -
Es selamü kable’l kelam :
Önce selam, sonra kelam.

- 32 -
İzâ gadibte fe’skut :
Öfkelendiğinde sus.

- 33 -
Kesretü’d dahiki tumitül kalb :
Çok gülmek kalbi öldürür.


- 34 -
Es savmu cünnetün :
Oruç kalkandır.

- 35 -
Es subhatü temneu’r rızk :
Sabah uykusu, rızka engeldir.

- 36 -
El hamrü ummü’l habais :
İçki, kötülüklerin anasıdır.

- 37 -
Zina’l uyûni en nazaru :
Gözlerin zinası bakmaktır.

- 38 -
El kanâatü mâlün la yenfedü :
Kanaat bitmez bir sermayedir.

- 39 -
El hayaü minel iman :
Hayâ(utanma duygusu) imandandır.

- 40 -
El mer’ü ala dini halilihi :
Kişi, arkadaşının dini üzeredir.





 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...