31.3.13

İlim ile Bilim Arasındaki Fark

İlim nedir bilim nedir?

Hangisini kullanmak lazım gelir?

Biri eski biri yeni midir? Yoksa anlamları farklı mıdır?

İlim bilimi kuşatır. Bilim, ilimin alt kümesidir, küçük bir cüz-ü dür.

İlim denince bilebilen tarafından bilinebilen her şey anlaşılır. Bilim denince matematik, fizik, kimya, elektronik, bilgisayar, iktisat, işletme vb. anlaşılır. Fen bilimleri, sosyal bilimler gibi..

İlim denince islami ilimler anlaşılır. Bilim de islami ilimlerdendir, yalnız küçük bir cüz-üdür, küçük bir parçasıdır. Matematikte de, fizikte de, kimyada da, bilgisayarda da islamı bulursun, onlarda da Allah'ın birliğini, Hakk olduğunu, ortağı olmadığını bulursun. Demek ki matematik de islami bir ilimdir, islami ilimin bir parçası, bir cüzüdür. İşte buna da bilim denir. Evet, işte bu yönüyle matematik de, fen de, sosyal bilimler de islami ilimlerin içindedir.

İlim insansa, bilim insanın cebindeki saat gibidir. Nasıl ki insanda ruhla ceset, maddeyle mana buluşmuştur, ilimde de öyledir. Bilim de tıpkı saat gibi ruhtan yoksundur, ancak yine de onda faydalar vardır. Faydalanmak için cebinden çıkarman, ya da kolunu kaldırıp bakman gerekir. Böylece bilimin faydası da sebebe bağlamıştır, Bağlayan tarafından.

Yalnız dikkat edin, ahiretin yanında dünya ne ise, ilimin yanında da bilim odur. Maksat ilimdir, lakin bilimden de nasibimizi unutmamamız lazım gelir.

Hatta bazen düşman silah olarak bilimi kullanır, o zaman icab eder düşmanın silahıyla silahlanmak, bilim öğrenmek. Zira Yüce Allah buyuruyor kitabında, düşmanın silahıyla silahlanın.

 * * *

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, eğer kendin bilmezden, ya nice okumaktır? 

Evet, ilim kendin bilmektir. Bilimse belki tıp bilmektir. Çünkü tıp bilmek, belki ceset bilmektir. Oysa ruhsuz ceset, belki hiç hükmündedir. Hiçin yanında bir derece daha hiç hükmünde.. Hiçin hiçi..

İlim bilmezsen, bilim bilmek nicedir? Maksat ilim bilmektir, bilim bahane. Maksat ahireti kazanmaktır, dünya bahane, dünya araç, dünya oyun ve eğlence..

İlimsiz bilim sakat kalır, İnsanı nereye götüreceği belli olmaz. Ama ilimin yanında bilim insanın imanını arttırır, tabiat kitabını okumak mesabesindedir ki belki de Kur'an okumak gibidir. Allah'ın ayetleri tabiatta da vardır, Kur'anda da vardır. Okumasını bilen okur, okumasını bilmeyense sadece bakar, bakar ama göremez. Allah basiretimizi arttırsın. Allah bizleri ayetlerini okuyabilenlerden eylesin, idrakımızı ziyadeleştirsin, kibirden muhafaza buyursun, kalblerimizi dini üzerine sabit kılsın, rahmetiyle merhametiyle lütfentsin inşaAllah. Amin, amin, amin..


27.3.13

Kızılcahamamdan Hakka Nurlu Yolculuk

Tamamını baştan sona dikkatle izlerseniz, yaşanmış bir olayı yaşayanından, birinci ağızdan dinlemiş olursunuz. Allah istifademizi arttırsın. Allah dinden ve ilimden nasibimizi arttırsın.









21.3.13

İnovasyon ve Dine Hizmet - Suyu İsraf Etmeyin Hadisi

Dine hizmet alanında yapılabilecek şeylerin sayısı o kadar çoktur ki, her halde saymaya kalksak hakkıyla sayamayız.

İşte bir örnek. Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in bir hadis-i şeriflerini su şişesine iliştirmişler.

Okuyanlar belki diyecek ki "Subhanallah. Bu sözü ancak bir peygamber söylemiş olabilir." İmanı artacak. Belki de daha islamı tanıyamamış birisi okuyacak ve diyecek ki "Bu sözü ancak bir peygamber söylemiş olabilir. Bu sözler ancak ve ancak bir peygambere ait olabilir. İslamı araştırmalıyım, onu vaaz eden peygamberi araştırmalıyım, bu dini öğrenmeliyim"

Hadis-i Şerifin meali:
 "Suyu israf etmeyiniz, bir akarsu kenarında olsanız bile."

Subhanallah.. Elhamdülillah.. AllahuEkber!

Hadis-i şerifin sunuluş şekili de çok orjinal, çok güzel. İşte dine hizmette inovasyon diye buna denir. Bu örnekten yola çıkılarak buna benzer çok sayıda güzel ve inovatif hizmet fikri çıkacağını tahmin ediyoruz. Allah dine hizmet edenlerden, hizmet etmeyi arzu edenlerden ve hizmet edenleri sevenlerden eylesin. Allah bizi bir akarsu kenarında dahi olsak suyu israf etmeyenlerden eylesin. Amin, amin, amin.


13.3.13

Gül Bahçesinden Bir Demet - Hadisi Şerifler


İmran bin Husayn (radiyallahü anh) hazretleri, Efendiler Efendisi (aleyhissalâtü vesselam)’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
 Her kim varlığını Hakk’a ibadete ve O’nun yolunda hizmete adarsa, Cenab-ı Allah da o kulunun her ihtiyacını karşılar ve onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Kim de tamamen dünyaya dalar, Rabbini unutursa, Allah da onu dünya yurdunun mihnetleri ve meşakkatleriyle başbaşa bırakır.
(Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, 10/303; Taberâni, el-Mu’cemü’s-sağîr, 1/201) 


Hulefâ-i Râşidîn efendilerimizin ikincisi, İslam’ın yüzakı Hazreti Ömer (radiyallahü anh), Efendiler Efendisi (aleyhissalâtü vesselam)’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: 
Yaptığı bir iyilikten dolayı kalbi sürûrla dolan, bilmeyerek işlediği bir günah sebebiyle de gönlü burkulan kimse iyi bir mümin demektir. 
 (Tirmizi, Fiten, 7; Müsned, 1/18,26, 3/446)


Hazreti Abdullah bin Amr ibnü’l-Âs (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, her ifadesi lâl ü güher Efendiler Efendisi şöyle buyurur: 
Yüzü yerde olanı Allah yükselttikçe yükseltir, kibre girip çalım çakanı da yerin dibine batırır.
(Müsnedü’ş-Şihab, 1/219; biraz farkla: Müsned, 3/76)


Hazreti Muaviye bin Ebî Süfyan (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, her ifadesi lâl ü güher Efendiler Efendisi şöyle buyurur:
 Allah (celle celâlühû) bir kişi hakkında hayır murad edince ona dinî meselelerde derin bir anlayış kabiliyeti ihsan eder
(Buhari, İlim, 10; Müslim, İmare, 175; Tirmizi, İlim,4; İbn Mace, Mukaddime, 17; Darimi, Mukaddime, 24; Müsned, 1/306)


Sahabe-i güzînden Atıyye es-Sa’dî’nin naklettiğine göre takva ve vera’ hususunda da beşeriyetin üsve-i hasenesi Efendiler Efendisi (aleyhi efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât) şöyle buyurmuşlardır:
“Kul, sakıncalı şeylere düşme endişesiyle bir kısım sakıncası olmayan şeyleri de terk etmedikçe gerçek takvaya ulaşamaz.”
(Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyame, 19; İbn Mâce, Zühd, 24)


Dahhâk bin Kays (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve selem) şöyle buyurur:
Yaptıklarınızı Allah için yapma hususunda teyakkuz halinde olun ve bilin ki, Allah halis olmayan ameli kabul etmez. 
(Ed-Dârakutnî, es-Sünen, 1/51; el-Beyhakî, Şuabü’l-İman, 5/336; el-Makdisî, el-Ehâdîsü’l-Muhtâra, 8/90) 


Abdullah b. Mesud (radiyallahü anh)ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:    
Yüce Allah nezdinde amellerin en sevimlileri, vaktinde kılınan namaz, anne-babaya hep iyi davranma ve Hak yolunda cehd ü gayrettir.
 (Buharî, 1/197; Müslim, 1/89) 


Hazreti Ebû Hureyre radiyallahü anh’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: 
 Kendin için sevip arzu ettiğin şeylerin diğer insanlar için de gerçekleşmesini dile ki, kâmil manada müslüman olasın!.
 (Tirmizî, 4/551; İbn Mace, 2/1410; Müsned, 2/310)


Hazreti Ebû Hureyre (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) şöyle buyurmuşlardır:
 Cenab-ı Allah’a, kabul edileceğine kesin olarak inanmış bir kalble dua edin! 
(Tirmizî, 5/517; Müsned, 2/177)


 Mikdam ibn-i Ma’dikerib (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
 Mü’min kardeşini seven, sevdiğini ona bildirsin! 
 (Sünen-i Ebî Davut, 2/754)


Hazreti Ebû Zerr (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) şöyle buyurmuştur: 
Allah’ın hoşlanmadığı çirkin bir işe bulaştığında peşinden hemen bir iyilik yapıver.
 (Müsned, 5/181)


 Hazreti Ebû Ümâme (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelüttahiyyât ve efdalüssalavât) şöyle buyurmuştur:
 Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah (celle celâlühû) da sizi sevsin. 
(Kenzü’l-Ummal, 15/1186; Feyzü’l-Kadîr, 3/371)  


Hazreti Ebû Hüreyre (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (aleyhi efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât) şöyle buyurmuşlardır: 
Duyduğu her şeyi konuşması kişiye günah olarak yeter.
 (Sünen-i Ebî Davud, 2/716)


 Hazreti Ebû Hureyre (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) şöyle buyurmuştur: 
Allah’ın, hatalarınızı silip temizleyeceği ve sizi derece derece yükselteceği (önemli) bir hususa delalet edeyim mi? Ashabı, "Evet Yâ Rasûlallah" dediler. O da şöyle buyurdu: (Şartların alabildiğine ağırlaştığı ve) abdestin zorlaştığı durumlarda, eksiksiz tastamam abdest almak, mescidle (ev arasında gelip) gidip çok yol yürümek ve bir namazdan sonra diğer bir namazı beklemeye koyulmak; işte (sınır boylarında nöbet tutma seviyesinde kendini Hakk’la) irtibatlandırma budur.
 (Sahîh-i Müslim, Tahare/41)

10.3.13

Siber Cihat Nedir

Siber cihat anlayışımız nedir?

Siber cihat, kelime anlamı olarak sanal alemdeki çaba ve gayret anlamına gelir. Siber cihat anlayışımız sanal alemde islamı en doğru şekilde, ehli sünnete uygun olarak anlatmak ve yaymaktır.

Öte yandan islami hack grupları kurup sağa sola saldırmak esasen siber cihat anlayışımızdan uzaktır. Zira sizin yapacağınız saldırılar size karşı yapılacak saldırılara davetiye niteliği taşır ki bu da putlara küfretmek gibi bir şeydir. İslamda "putlara küfretmeyin, zira puta tapan da bu sebeple sizin ilahınıza küfredebilir" anlayışını Kuran'dan ders almaktayız. Bir haksızlığa uğramamız bizim de bir haksızlık yapmamız için bir ruhsat olmaz. Eğer bir haksızlığa uğramışsak tepkimizi meşru yollardan gösterip hakkımızı meşru yollarla aramalıyız.

Bugün internette islamı yaymaya çalışmak, internet siteleri, internet radyoları ve televizyonları kurmak, internet için islami video üretip yayınlamak meşru dairedeki siber cihat faaliyetlerindendir. Aynı şekilde müslümanların doğru haberleri okuyacağı ve içerisinde haram içerik olmayan haber siteleri, kültür siteleri kurmak da siber cihattır. Mail ile irşat ve tebliğ faaliyetleri, emri bil maaruf nehyi anil münker (iyiliği tavsiye edip kötülüğü sakındırmak) siber cihattır. Aynı şekilde çeşitli paylaşım sitelerine ehli sünnete uygun islami pdf'ler, e-kitaplar, ses kayıtları, programlar koymak ve bunların yayılmasına vesile olmak da siber cihattır.

Allah ceht ve gayretimizi arttırsın. Allah islam yolunda her alanda mücadele edenlerden eylesin. Amin.

7.3.13

Bir Vatan Evladının Vefası - Menderesin Osmanoğullarına Vefası


Merhum, 1952 yılında NATO toplantısı için Fransa'ya gider. Bir ara Paris büyükelçisini yanına çağırarak; - "Osmanoğulları ailesinin Paris'te yaşıyor olması gerek. Bunlar ne yer, ne içer, ne ile geçinir?" diye sorar. Büyükelçinin hanedan hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını gören Menderes, büyük bir hayıflanma içerisinde; - "Sana 24 saat mühlet! Ya Osmanlı ailesinin adresi ile ya da istifanla gelirsin" der.

Bir müddet sonra büyükelçi adresle gelir. Hanedanın ziyaretine giden Menderes, gördükleri karşısında çılgına döner. Devlet-i Aliye'nin ulu Hakanı Sultan Abdülhamid Han'ın 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar. Menderes gözyaşlarını tutamaz. Şefika Sultan'ın ellerine sarılır ve; - "Anne ne olur affet bizi, geç geldik" der. Ayşe sultan sürgünden otuz yıl sonra gördüğü bu vatan evladına; - "Sen kimsin"? diye sorar. Menderes de; - "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım" der. - "Ben başbakanım" sözünü duyan koca sultan sevinçten öyle bir çığlık atar ki kalbi duracak gibi olur, bayılır.


Menderes Türkiye'ye döner dönmez doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a çıkar. - "Osmanlı hanımlarını bulaşık yıkarken gördüm. Onların Türkiye'ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım" der. Celal Bayar da; - "Adnan Bey sus! Sakın bu konuyu bir daha başka yerde açma, malum gazeteler tahrikiyle silahlı kuvvetlerin içindeki cunta Türkiye'de ihtilal yapar" der. Menderes cebinden çıkardığı bir mektubu masanın üzerine bırakarak dışarı çıkar. Mektupta şunlar yazılıdır: - "Analarının ve babalarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes." Menderes'in istifadan vazgeçmesi için epeyce uğraşılır ve hanedan hanımlarının yurda dönmelerine izin verilmesi şartıyla Menderes istifadan vazgeçer. Dönüş: İstanbul'a dönenler arasında Sultan II. Abdülhamid'in hanımı ve kızı da vardır. Bir sabah erken saatte Teşvikiye'deki evlerinin kapısı çalınır. Kapıyı Abdülhamid'in kızı Ayşe Sultan açar. Gelen kişi Menderes'tir. - "Şayet kabul buyururlarsa Valide Sultan'ı görmek isterim" der. Başında tülbent elinde tespihiyle Menderes'i karşılayan Şefika Sultan; - "Berhudar olasın evlâdım, hoş geldiniz..." der. Başbakan da; - "Teşekkür ederim Valide hazretleri; hoş bulduk..." demesinden sonra Şefika Sultan; - "Beyefendi, niçin önceden haberimiz olmadı? Böyle, hazırlıksız ve gâfil avlandık" der. Menderes de; - "Zararı yok efendim. Bendeniz elinizi öperek hayır duanızı almak ve bir ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek için geldim" der. Ayrılırken daha sonraları Yassıada da onun da hesabının sorulduğu şişkince bir zarf bırakır. İşte Menderes'in amansız suçlarından birisi budur!..

Onu derin bir saygı ve sevgi ile anıyoruz. Allah taksiratını affetsin. Allah hizmetlerinin mükafatını kat kat nasip etsin, günahlarını hata ve kusurlarını da affetsin.

Bu cümle ancak yüce ruhlu bir ağızdan dökülebilir:
''Analarının ve babalarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. Adnan Menderes."

Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun Şehit Başbakan..

İşte Menderesi idam sehpasına, kötü muamele ve işkencelere götüren bu vefasıydı. Bu milletin has evladı nasıl vefalıysa; millette vefalı, elhamdülillah. Bu millet ne Menderesi unutur ne de 2.Abdülhamit Hanı. İsterseniz kitapları toplattırıp yakın, isterseniz sonu baştan belli davlarada kurmaca mahkemelerde yargılayın, isterseniz dar ağaçlarında ip çürüyüp kopana kadar sallandırın, fark etmez, bu millet vefalı evlatlarını unutmaz! Hak ve adalet aşıklarını unutmaz. Ne plan kurarsanız kurun, unutmayın ki plan kuranların en hayırlısı Allah'tır. 



5.3.13

Kamu Bankası ve Faizsiz Bankacılık

"Başbakan Yardımcısı, iki kamu bankasının faizsiz bankacılık da yapması konusunda Finansal İstikrar Komitesi'nin çalışma yaptığını söyledi."

Elhamdülillah. Allahuekkber. Çok güzel bir haber!

Lakin yetmez. Güzel bir başlangıç. Elbette bir yerden başlanacak. Elbette ufaktan başlanacak. Ama yetmez. Elbette büyük başarı olur, elbette bir milat olur. Fakat yetmez!

Öyle bir sistem getirmeli, öyle bir şey yapmalı ki bu faiz denen zehirli balın, bereketsiz paranın kökü kurutulsun. Faizsiz olan faizliden daha cazip ve karlı olsun. Vardır elbet bir yolu, olmalı mutlak. Hasretiz vallahi, inanıyoruz, kavuşacağız, yakındır vuslat.

Bilgisayar var, teknoloji var, kullan bunları, kur bir sistem; kaldır faizi ebediyyen. Nasipet Allah'ım, nasip et lütfen..
Evet, enflasyon farkına dayalı, belki e-para'nın kullanıldığı faizsiz finansal sistemler kurulabilir, bunlar mümkündür. Üzerine düşünmek, kafa yormak lazım. Ufak ufak deneyip sonra memlekete yaymak lazım. Alışılmışlıklar ve alışkanlıklar bizim afyonumuz olmasın, sistemler değişmez sanılmasın. İnsan kurdu neticede, isterse yine değiştirir insan. Hiçbir sistem vageçilmez ya da tek seçenek değildir, vardır elbet her şeyin bir eşi-benzeri. Önemli olan aramak, bulmak doğru yolu, helal olanı. Helaldedir asıl zenginlik, helaldedir gerçek kazanç be vereket. Ah keşke hakkıyla bilsek, bilebilsek.. Ah keşke hakkıyla bildirebilsek..

Faizsiz sistem krizlerin olmadığı, istikrarlı bir sistemdir. Rahatlık ve selamet Allah'ın gösterdiği yoldadır.

Yapılması Gerekenler'den biri de faizsiz düzenin kurulmasıdır.



4.3.13

Milli Veritabanı Yönetim Sistemi Geliştirilmeli

Milli işletim sistemi.

Milli yolcu uçağı.

Milli gerçek zamanlı işletim sistemi.

Milli kriptolu telsiz.

Milli tank.

Milli helikopter.

Milli eğitim uçağı.

Milli insansız hava aracı.

Milli otomobil.

Elhamdülillah, son on senede pek çok yol aldık, pek önemli yollara çıktık, zorlu yokuşlara talip olduk. Önümüzdeki on sene de de inşallah çok daha fazla yol alacağız ve dünyanın ilk onuna gireceğiz inşaAllah. MaşaAllah. BarekAllah.

Bunca millinin yanına bir şey daha eklenmeli. Milli veri tabanı yönetim sistemi. Bakınız bugün birçok kritik ve önemli birçok kurumumuz çoğu bilgisini yabancı firmaların(Oracle, Microsoft'un MSSQL'i, IBM'in DB2'su vb.) yazılımını kullanarak yabancılardan aldığımız cihazlarda tutuyor. Bu bir güvenlik açığıdır. Örneğin bir ambargo yaşansa ve yabancı firma sizden desteğini çekse neredeyse tüm işler durma noktasına gelecek. Gümrük duracak, bankacılık duracak, sosyal sigorta duracak, sağlık sistemi çökecek. Bütün bütün kullanılamaz hale gelmese bile çokça büyük ve hayati aksamalar yaşanacak. Ulusal güvenlik açısından kurumlarınızın yabancı bir firmaya bu denli bağlı olması ve kalması son derece önemli bir güvenlik açığıdır, siz farkında olsanız da olmasanızda..

İnşallah en kısa zamanda hayırlısıyla milli veri tabanımızın da yaygın olarak kullanıldığı ve tıkır tıkır çalıştığı günleri görürüz. Bunu yapmalıyız. Bariz bir gereklilik.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...