23.2.13

Gül Bahçesinden Bir Demet





Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.  (Tirmizî, İlm, 14 )


“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.” (Sahih-i Buhari- İlk hadis)
Açıklama: (Mekke’den Medine’ye herkes Allah için hicret ediyordu. Ancak ismini bilemediğimiz bir sahabi, sevdiği Ümmü Kays adındaki bir kadın için hicret etmişti. Şüphesiz bu zat bir mü’mindi ama, niyet ve düşüncesi davranışlarının önünde değildi...  O da bir muhacirdi ama, Ümmü Kays’ın muhaciriydi. Ancak Allah için katlanılabilecek bunca meşakkate o, bir kadın için katlanmıştı. İsim zikredilmeden, bu hâdise, Allah Resûlü’nün yukarıda zikrettiğimiz mübarek sözüne mevzu olmuştur. Sebebin husûsiyeti, hükmün umûmiyetine mâni değildir. Onun için bu hadîsin hükmü, umumidir, her işe ve herkese şâmildir. )


Hz. Abdullah b. Mesud (radıyallahu anh), İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Zekatını vermek suretiyle mallarınızı koruyup takviye edin.. hastalarınızın tedavisinde sadakanın belaları defediciliğini değerlendirin.. bela ve musibetlere karşı da her zaman Allah’a duaya yönelin!.” (Mecmeu`z-Zevâid, 3,63; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 10,128)


“Al lah, kar şı lık ola rak cen ne ti ve rmek suretiyle mü min ler den can la rı nı ve mal la rı nı sa tın al mış tır.” (Tevbe Suresi, 111)



“Sizden kime dua kapısı açılmışsa, ona pek çok hayır kapısı açılmış demektir.” 


Hazreti Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallalahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuşlardır: "Başkaları hakkında hüsn ü zan beslemek, kişinin kulluğunun güzelliğindendir." (Ebû Davud, 2/716;Müsned, 2/297


Sahabe-i güzîn efendilerimizin Hadis ilminde herkesçe hüccet kabul edilen seçkinlerinden Hazreti Ebû Hureyre (radiyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (aleyhi efdalüssalavâti vetteslîmât) şöyle buyurur: “Kim bir mümin kardeşinin dünyaya ait bir sıkıntısını giderirse, Cenab-ı Allah da onun ahirete ait bir sıkıntısını giderir. Yine kim iman sahibi bir kardeşinin ihtiyacını giderirse,  Allah ü Zü’l-Cemâl de onun ihtiyacını giderir. Kim de inanmış bir kardeşinin herhangi bir kusurunu gizlerse, Settar olan Yüce Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. -Unutulmasın ki- kul, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır.” (Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, 1, 63; Biraz farklılıkla: Buhari, Mezalim, 3; Birr, 59; Ebû Davud, Edeb, 38; Tirmizî, Hudûd, 3)



Hazreti Ali (radiyallahü anh) Peygamber Efendimiz'in (aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “İnsanların en kerimi olmak isteyen Allah'a karşı takva duygusuyla dopdolu olsun..  en kuvvetli olmayı dileyen Allah'ın havl ve kuvvetine sığınıp O'na mütevekkil bulunsun.. ve her kim de insanların en zengini olmayı murad ederse kendi elindekinden çok Allah'ın bitip tükenmeyen hazinelerine güvensin.”   Müsnedü'ş-Şihab, 1/234; (az farkla) el-Müstedrek, 4/301; Mecmeu'z-Zevaid, 2/967 

 Hazreti Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, her ifadesi lâl ü güher Efendiler Efendisi şöyle buyurur: “Çok gülmeyiniz! Zira çok gülmek kalbi öldürür." (İbn Mace, Zühd, 19)


Ebû Hureyre (radıyallahu azze ve celle anh) insanlık âleminin şeref tablosu Efendimiz (aleyhi ekmelüttehayâ)’nın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Mümin, aldansa da aldatmayı asla düşünmeyen ve şartlar ne olursa olsun her zaman kendi karakterini sergileyen bir asil; fâcir ise, türlü türlü ayak oyunlarına teşebbüs etmekten hiçbir zaman sıkılmayan seviyesiz bir zelildir.” Ebû Davud, Edep, 5; Tirmizî, Birr, 41; Müsned, 2/294


Sahabe-i güzîn efendilerimizden Abdullah ibn-i Amr (radıyallahü anh) hazretleri, Peygamber-i zîşan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Dünyaya gönülde yer vermemek hem kalbi rahatlatır hem de bedeni. Ona perestiş etmek ise sadece tasa ve hüznü artırır. Gayr-ı ciddi ve laubali olmaya gelince, o, kalbi katılaştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz." Müsned-i Şihab, 1, 188; Feyzu’l-Kadîr, 4, 74


Tebük seferine hazırlanılırken Resulullah (s.a.s.)'in emri üzerine, sahabiler (r. anhum) orduya sadaka, nafaka ve binek hayvanları getirmeye başladılar. Hz. Ebu Bekir (r.a.) malının tamamı olan 40 bin dirhem altın getirdi. Resulullah (s.a.s.) ona: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca o: "Onlara Allah ve Resulünü bıraktım" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.) malının yarısını getirdi. Resulullah (s.a.s.) ona da: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca Ömer (r.a.): "Evet, malımın yarısını" diye cevap verdi. Abdurrahman ibnu Avf iki yüz evkiye altın, Asım ibnu Adiy yetmiş deve yükü hurma getirdi. Hz. Osman (r.a.) ise ordunun üçte birini techiz etti. İbnu Hişam'ın bildirdiğine göre Osman ibnu Affan bu sefer için büyük bir infakta bulundu; öyle ki, o zamana kadar hiç kimse bu kadar infakta bulunmamıştı. Osman ibnu Affan, Tebuk gazvesinde dar durumda olan orduya bin dinar infak etti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.) mealen şöyle buyurdu: "Allah'ım! Osman'dan razı ol, çünkü ben ondan razıyım." 


Yumurta büyüklüğünde bir altın getirip, başka hiçbir malı olmadığını, ama bunu sadaka olarak vermek istediğini söyleyen bir adama Resulullah şöyle buyurdu: "Sizden biriniz sahip olduğu servetini getirir ve "şu sadakadır" diye verir sonra da oturur, insanların zekâtlarını alacağım diye onlara avuç açar. Sadakanın en hayırlısı kendisi başkasına muhtaç olmayacak kadar arkada malı var iken verilenidir" (Sünen-i Ebû Dâvud, Zekât, 42).


"Ve harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisinin arasındadır, dengelidir" (el-Furkan, 25/67).


“Ashabıma sebbetmeyiniz sizden birisi uhud dağı kadar sadaka vermiş olsa onlardan birinin bir müd, yarım müd sadakasına ulaşamaz.” (Sahîhul-Buharî (Fezail-i Ashabı Nebi) IV, 195;  bk. Hayatus-Sahâbe II, 559 (Abdurrahman b. Avfla ilgili olarak).)  
Açıklama: Rasulüllah (s.a.v) daha sonra müslüman olan sahabelerine, ilk müslüman olan sahabelerine yetişemeyeceklerini ihtar etmektedir. 


Hz. Peygamber dünya malları karşısındaki tavrını şöyle belirtmiştir: "Eğer benim "Uhud dağı kadar altınım bulunsa, borç için sakladığımdan başka, ondan yanımda bir dirheminin üç gece kalmaması beni sevindirir" (Buhârî, Temenna', 2; Rıkâk, 14; Müslim, Zekât, 31, 32; İbn Mâce, Zühd, 8).


Laikliğin Tanımı

Laiklik, son yüzyılın Anadolu'sunda üzerine en çok tartışılan konu.

Laiklik,  en çok can yakan, canlar alan, ocaklar söndüren, alimler sallandıran konu.

Laiklik, uğruna darbeler yapılan, hayatlar karartan konu.

Yahu nedir bu laikliğin tanımı? Yenilir mi içilir mi desek ortada bir mütabakat dahi yok. Daha tanımında dahi ortak bir yaklaşım, bir uzlaşı sağlanamamış.

Kavramlar tanımlanmadan yapılan tartışmalar boş ve fuzulidir. Sonuç vermez. Zarar verir.

Ordinaryüs Anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil laikliği "Laiklik, dinin devlete, devletin dine karışmaması, müdahale etmemesi demektir." şeklinde tanımlıyor.

Laiklik bahanesiyle milletimize zulmediliyor. Halbuki yapılan uygulamalarla laikliğin ilgisi alakası yok. Örneğin bir memure hanım dininin en temel ve masum bir gereği olan tesettür gereğini yerine getirerek işine gidemiyor. Bu uygulamayı da laiklik ile temellendiriyorlar. Bunun laiklikle ne ilgisi var. Bireysel olarak dinin masumane bir gereğini yapmak devletin karışmaması gereken bir mevzudur en nihayetinde. Devletin vatandaşının kılığına kıyafetine konuşmasına saçına başına karıştığı rejimler dünyada totaliter diktatörlük rejimleridir. Kılıkla kıyafetle çağdaşlık olmaz, çağdaşlık fenle teknolojiyle olur. İlmin bilim koluyla olur. Asıl gericilik, asıl taassup, asıl yobazlık kılık kıyafete karışmaktır, çağdaşlığı kılık kıyafet peşinde aramaktır. Hayır, çağdaşlık ve medeniyet bedenin dışında kalan kıyafette değil, kafanın içinde kalan ilimde ve fikirde aranmalıdır.

Laiklik kavramı bizce anayasada yer almamalı, bu iş millete bırakılmalı. Ancak laiklik illaki anayasada yer alacaksa doğru bir şekilde tanımı yapılarak yer almalı kanaatindeyiz, çünkü tanımının yapılmamış olması bir takım zulüm ve baskılara gerekçe ve bahane olmaktadır. Tanımı yapılırsa laikliğin istismarı ile millete zulmedilmesinin önemli ölçüde engellenebileceği kanaatindeyiz.



16.2.13

Örtülü Kardeşlik (Bir Öneri)


Bilhassa kurban bayramlarında doğu ve güneydoğu illerimizde çeşitli hayır kurumlarımızca yapılan kurban eti dağıtımları bölgede kurban kesmeyen ve kesemeyen halk üzerinde son derece olumlu etki bıraktığı gözlenmektedir. Kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularını güçlendirmektedir. Bizleri yüzyıllardır birbirimize çimento gibi yapıştıran dini ve kültürel ortaklıklarımızı ve birlikteliklerimizi güçlendirmek siyasi birlik ve beraberliğimizi de şüphesiz güçlendirecektir.

Bu tespitin bir sonraki adımı olarak şöyle bir öneri sunuyoruz. Devlet kendisine doğrudan ya da organik yollarla bağlı yardım kuruluşlarını kullanarak birlik ve beraberliğin pekişmesi adına ve sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak doğu ve güneydoğu illerindeki bu tür yardım faaliyetlerini arttırmalı ve yaygınlaştırmalıdır. Hatta yardım faaliyetlerinde bulunan çeşitli vakıf ve derneklere kardeşliğin pekişmesi adına örtülü ödenekten pay da verilebilir. Yardımların daha çok devletten bağımsız çalışan vakıf ve dernekler aracılığıyla yapılması; yardımların esasında siyasi değil insani olduğu mesajı da daha iyi bir şekilde bölge halkına verilmiş olur.

Bu konu "Devlet Yönetiminde İnovasyon Kavramı" başlığı altında sosyal ve kültürel inovasyon altbaşlığında değerlendirilebilir.

Not: Bir siyasi liderin aracının bagajında oyuncaklar taşıması ve hemen hemen her gittiği yerde çocuklara bunları dağıtması-dağıttırması da bu sosyal ve kültürel inovasyon konusunda başarılı bir örnektir.

Bir Öneri - Sesli Kuranı Kerim Meali Dağıtımı Projesi


Teknoloji, bilhassa iletişim teknolojisi günden güne ilerliyor, artan bir hızla gelişiyor. Şüphesiz iletişimin bu denli gelişmesini murad eden Allah'tır. Gelişen iletişim teknolojisi ile hakkı ve hakikati daha geniş kitlelere daha hızlı bir şekilde duyurma imkanını elde etmiş bulunuyoruz. Bu teknolojik imkanları ve fırsatları kullanmak boynumuzun borcudur.

Türkiye'nin demografik yapısına bakılacak olursa şehirlerde yaşayan insanların oranı yüksektir. Modern şehir hayatında günlük 8-9 saat mesai yapılmakta ve çalışanların vakitlerinin önemli bir kısmı işe gelip giderken trafikte geçmektedir. 

Trafikte geçen zamanlar islami radyo programları ile ya da dini cd ve kasetlerle değerlendirilebilir. Önerdiğimiz proje de trafikte geçen zamanı değerlendirmeye yöneliktir.

Trafikte insanların dinleyebileceği mp3 formatında doldurulmuş islami cdler hazırlanır ve aracında mp3 formatını destekleyen cd çaları olanlara dağıtılır. Bilhassa Kuranı Kerim'in yüce meali baştan sona (mp3 formatında) 1 cd içersine sığmaktadır, bunlar halkımıza dağıtılırsa çok güzel bir açılım olacağını ve halkımızın Kuran ile daha yakından tanışacağını ümit ediyoruz.

Cd lerin üzerine internet sitesi adresi, yardım ve destek için banka hesap numaraları, sms ya da telefon numaraları, hadis-i şerif meali, ayet meali, vecize, istek adresi gibi bilgilerden uygun görülenleri yer alabilir.

Cdler camilerde, otoparklarda, yoğun trafikte bekleyen araçlara , muayene istasyonlarında, araçların tamir edildiği sanayi sitelerinde, galerilerde, halkın yoğun kullandığı cadde sokak ve meydanlarda kurulan stantlarda, iş ve ticaret merkezlerinde, pazar yerlerinde, veyahut tek tek evler gezilerek kapı kapı gönüllüler tarafından ya da eğitimli personel tarafından dağıtılabilir. Çeşitli gazete, dergi, kitap vb. ürünlerin yanında hediye olarak verilebilir.

CD bastırma maliyetleri gelişen teknoloji ile son derece düşmüştür. Bugün toplu basımlarda standart bir zarf ile ve cdnin üzerine renkli baskı yaptırarak cd hazırlatırsanız fiyatlar 20 kuruşa ve daha da altına düşebilmektedir. Toplu basım işlerini gerek ülkemizde gerekse uzakdoğu ülkelerinde uygun fiyata kaliteli yapan profesyonel firmalar çok sayıda bulunmaktadır. Örneğin 100 bin cd'nin maliyeti bu hesapla 20 bin tl, 1 milyon cd maliyeti de 200 bin tl'nin altında olacaktır. Dikkat ediniz bugün bir reklam filmi için belkide sadece oyuncular bu paraları almaktadır, bir dizinin bir bölümü için oyunculara dağıtılan haftalık para belki bu kadardır. Hem cdler hazırlatılırken yapılan masrafın fazlasıyla geri dönmesi de mümkündür. 100 bin cd dağıtıldığını varsayalım, bu cdlerin üzerine de sms ile 5 tl yardımda bulunmak üzere bir kısa mesaj numarası konulduğunu varsayalım, harcanan 20 bin tl'nin çıkarılması için cdyi alan her 25 kişiden sadece birinin mesaj ile 5 tl bağışlaması yeterlidir. Kaldı ki her 25 kişiden birinin değil daha fazla kişinin bir kere değil birden fazla bağışta bulunacağını ümit ediyoruz. Cdlerin üzerine yapılacak baskının yanında cd zarfları içerisine de ufak broşürler iliştirilebilir.


Bir müslüman evden işine giderken ya da işinden evine dönerken Mehmet Emin AY Hocamızın o güzel sesinden Kuranı Kerim mealini arabasındaki cd çalarından dinlemesinden, ya da Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in mübarek hadis-i şeriflerinin meallerini dinlemesinden daha güzel ne olabilir ki?

İletişim teknolojileri her geçen gün gelişiyor ve ucuzluyor, bunları en güzel şekilde kullanmaya müslümanlar herkesden daha fazla layıktır ve muhtaçtır. Şüphesiz Allah'ın hiçbir işinde bir abeslik göremezsin, hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır. O halde Allah'ın bize bahşettiği imkan ve nimetleri yine O'nun yolunda ve rızası ekseninde en güzel şekilde kullanmaya gayret edelim. Bu yönde projeler geliştirelim, fizibilitelerini yapalım, planlayalım, organize edelim, uygulayalım. Güneşin doğup battığı her yere, bilhassa en yakınımızdan başlamak üzere ulaşmaya çalışalım.

Önerimizi yabana atmamanız dileğiyle,

Selam, saygı ve dualarımızla..









10.2.13

Kuranı Kerim Meali Dinle - Mehmet Emin Ay'dan





Sitenize eklemek için aşağıdaki kodları kullanabilirsiniz:





9.2.13

Bir'in Bin'e Üstünlüğü

Allah mutlak adalet sahibi, hüküm ve hikmet sahibidir.

Unutma ey nefsim, eşitsizlik adaletsizlik değildir. 

Evet, bu dünyada herkes eşit değildir, ancak Allah katında bu eşitsizliğin dikkate alındığı mutlak bir adalet bulacaksın. Allah adaleti yaratan ve en adil olandır. Elhamdülillah.

Hz. Peygamber bize ne de güzel ders veriyor:

Ebu Hüreyre (Allah ondan razı olsun) Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduklarını söylüyor:

"Bazan bir dirhem, yüz bin dirhemden daha üstün olur."

Bunun üzerine orada bulunanlar "Nasıl olur?" dediler.

Resulullah(s.a.v.) şöyle buyurdu : 

"İki dirhemi olan birisi bunlardan bir dirhemini, çok malı olan bir kimse de yüz bin dirhemini sadaka olarak verirse, birinci adamın bir dirhemi, diğer adamın yüz bin dirheminden daha üstün sayılır. Çünkü çok zengin olan bir adamın yüz bin dirhemi, onun yarı malı olmayabilir."  (Kaynak:Nesei, Zekat Bölümü : 49.)

Zengin verdiği ile kibirlenmemeli, bazen bir dirhemle, bir lira ile bile kendisine üstün gelinebilir. Fakir de az verdim diye yerinmemeli, onun azdan verdiği, ihlaslı ise; Allah katında elbette değerlidir. 

Hiçbir kimsenin zerre kadar iyiliği zayi olacak değildir. Şüphesiz Allah sonsuz zenginlik sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir. 



Başkanlık Sistemi Üzerine

Türk milletinin binlerce yıldır süren, Orta Asya'dan gelen gelenekleri, genlerine işlemiş alışkanlıkları vardır.

Bunlardan biri de güçlü lider - danışma meclisi eksenli yönetim anlayışıdır.

Bugün başkanlık sistemi denen ve diktatörlük kurmadan güçlü bir lideri yönetime getiren düzen tam da Türk milletinin yapısına, karakter ve fıtratına uyan bir sistemdir.

Bakın tarihte, binlerce yıllık Türk tarihinde, tüm başarılar güçlü lider ve etrafındaki yetişmiş devlet adamlarının yönetiminde gerçekleşmiştir.

Koalisyonların, azınlık hükümetlerinin, basiretsiz kukla liderlerin ya da despot diktatörlerin bu millete neler kaybettirdiğini görmekteyiz ve etkilerini yaşamaktayız. Artık kaybetme değil, kazanma zamanı. Çünkü yeterince kaybettik ama henüz hak ettiğimizi kazanamadık. 

Başkanlık sistemi Türk milletinin karakterine uygun, milletimizi hak ettiği seviyeye taşımada güzel bir araç olabilecek müstesna bir sistemdir. İnşallah bu fırsatı kaçırmayız. Geleceğimize sahip çıkmalıyız!




7.2.13

Ahiretin Varlığının Aklen İspatı




Hiç mümkün müdür ki?

Evet, hiç mümkün müdür ki ahiret olmasın.

Hiç mümkün müdür ki bunca düzen boşuna kurulmuş olsun. Hiç mümkün müdür ki bunca sistem, bunca güzellik, bunca nizam, bu saltanat boşuna olsun, çürütülüp yok olmak için yaratılmış olsun. Elbette mümkün değildir. 

Hakikatleri işittik, iman ettik. Birbirimizin imanına şahitlik ettik. Allah'ın selameti işitip itaat edenlerin üzerine olsun. Hakikatleri tefekkürle süsleyenlerden, gayret ile yayanlardan, işitip bizlere işittirenlerden Allah razı olsun, işitmemizi murad edip vesileleri yaratan Rabbimize hamd olsun. Elhamdülillah.

Evet, madem gideceğimiz yer belli, ona göre hazırlık yapmak icab eder. Haydi, ha gayret.. 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...