23.9.11

Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı


Teknogirişim başvuruları Ekim'in ilk haftasında başlar, Kasım'ın ikinci haftasında son bulur. Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı 2012 yılı ön başvuru müracaatları 03 Ekim-16 Kasım 2011 Tarihleri arasında alıncaktır.


Sizde üniversiteden 5 sene içerisinde mezun olmuşsanız ya da bir sene içerisinde mezun olabilecek durumdaysanız ve bir de kendi işinizi kurmak istiyorsanız Teknogirişim hibesi tam size göre.

100.000 TL'ye kadar karşılıksız, geri ödemesiz hibe desteği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sağlanır. Sizden istenen sadece teknolojik, yenilikçi bir fikir ve fikrin nasıl gerçek bir işe dönüştürüleceğinin planı.

Ben geçen sene çok istememe rağmen son başvuru tarihini kaçırdığımdan başvuramadım. Bu sene başvurmayı düşünüyorum.

Herkes sadece bir proje ile başvurabiliyor. Tüzel kişilik olarak başvuru yapılamıyor. Hibe desteği 1 sene boyunca sürüyor. Dönemler halinde veriliyor. Bakanlık verdiği hibenin nerelere harcandığını sizden istediği raporlar ve faturalar ile takip ediyor.

İlgileniyorsanız aşağıdaki linkte gerekli tüm bilgiler mevcut:

Size tüm dökümanları inceleme zahmetini vermeden önce kısaca bilgilendireyim:
İlk önce Ön Başvurunuzu yapıyorsunuz, daha sonra size mail ile İş Planınızı getirmeniz bildirilirse İş Planını ibraz ediyorsunuz. Kısacası ilk adımda Ön Başvuru formu ile başvuruyorsunuz. Ön başvuruyu geçerseniz İş Planı'nı hazırlayıp sunuyorsunuz. Fikri kafanızda oluşturduktan sonra Ön Başvuru'yu hazırlamak yarım gününüzü almaz. İş palanına değinmeden Ön Başvuru ile ilgili gerekli bilgileri yine yukarıdaki linkten aldığım gibi yazıyorum:


 Ön başvuru dokümanının biçimi
MADDE 9- (1) Formatı Bakanlıkça belirlenen ve ön başvuru dilekçesi, taahhütname, bir yıl içinde mezun olabilme” şartının ilgili üniversitenin yetkili birimlerince Bakanlık adına düzenlenecek şekilde belge örneği, girişimci bilgileri, iş fikri ile ilgili genel bilgiler, iş fikrinin tanımı, amacı, hedefi, teknolojik gelişmeye olan katkısı ve mevcut teknolojilerden olan farkı ve üstünlükleri, sonuca yönelik pazar araştırması ve pazardan beklentileri, literatür özet bilgileri, kurulması düşünülen işletmenin türü, tahmini bütçe detayı ve gerekçeleri ile program dışı bütçe kaynaklarına ait bilgilerin işlenebileceği formların yer aldığı dokümandır.
Ön başvuruların alınması
MADDE 10- (1) Bakanlık, her yıl program kapsamında hazırladığı ön başvuru ve programla ilgili diğer dokümanları Bakanlık internet sayfasında (www.sanayi.gov.tr) yayınlar.
(2) Bakanlık, programla ilgili dokümanları başvuru tarihinden 1 hafta önce Bakanlık internet sayfasında (www.sanayi.gov.tr) yayınlar.
(3) Girişimci, tek bir iş fikri ile gerçek kişi olarak başvuru yapar, tüzel kişilik başvuruları değerlendirmeye alınmaz.
(4) Başvurular, girişimcinin kendisi tarafından elden yapılabileceği gibi, posta, kargo şirketi veya başka bir yolla da yapılabilir. 
(5) Bakanlığa zamanında teslim edilmeyen başvurular geçerli sayılmaz.
(6) Girişimci, örgün öğrenim veren üniversitelerin her hangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek öğrenci durumunda ise “bir yıl içinde mezun olabilme” şartı ile ilgili olarak öğrencisi olduğu üniversitenin yetkili birimlerince onaylanan belgeyi başvuru dosyasına ekler.
(7) Girişimci, örgün öğrenim veren üniversitede yüksek lisans veya doktora öğrencisi durumunda ise öğrencisi olduğu üniversitenin yetkili birimlerince onaylanan öğrenci belgesini başvurusuna ekler.
(8) Girişimci, örgün öğrenim veren üniversitelerin her hangi bir lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini tamamlamış durumda ise “ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce alma” şartı ile ilgili olarak mezun olduğu üniversite tarafından kendine verilen çıkış belgesi veya diploma fotokopisinin “aslı gibidir” onaylı bir suretini başvurusuna ekler.
(9) Girişimci, yabancı ülke üniversitesinden mezun ise “denklik belgesi” alır ve bu belgenin “aslı gibidir” onaylı bir suretini başvurusuna ekler.
(10) Girişimci, ön başvuru dosyası dokümanlarını bilgisayar ortamında hazırlar ve 1 (bir) nüsha çıktısını alır.
(11) Girişimci, hazırladığı ön başvuru dosyası dokümanlarında her sayfayı paraflar.
(12) Girişimci, ön başvuru dosyası dokümanlarını CD’ye yükler.
(13) Girişimci, ön başvuru dosyası dokümanları arasında yer alan ve excel ortamında hazırlanacak “ön başvuru dosyası ile birlikte hazırlanarak cd ortamında sunulacak dokümanı” ön başvuru dosyası dokümanlarını kaydettiği CD’ye yükler.
(14) Girişimci, ön başvuru dosyası dokümanları ile CD’yi klasör dosyaya takar ve ön başvuru dilekçesi ekinde Bakanlığa teslim eder.

İnşallah vatana millete faydalı ve hayırlı olacak girişimler gerçekleşir. Başvurmayı düşünenleri ya da başvuranları da canı gönülden kutluyorum, çünkü bizler dinimizin ve tarihimizin bize verdiği müstesna konum nedeniyle; tüketmek değil üretmek zorundayız.

Selam ve saygılarımla..

"Bizler, dinimizin ve tarihimizin bize verdiği müstesna konum nedeniyle; tüketmek değil üretmek zorundayız!"



21.9.11

Musibet Anında Tesbihat

Tanıdığım birisine bu sene Ramazan ayının başlarında bir musibet isabet etti, büyük bir iftiraya maruz kaldı. Musibet ilk çarptığı anda aşağıda anlatacağım şu tesbihatı yaptı ve çok faydasını gördü:

Estağfurullah, Ya Sabır, Elhamdülillah, Allahu Ekber, Estağfurullah, Ya Sabır, Elhamdülillah, Allahu Ekber, Estağfurullah, Ya Sabır, Elhamdülillah, Allahu Ekber,  Estağfurullah, Ya Sabır, Elhamdülillah, Allahu Ekber, Estağfurullah, Ya Sabır, Elhamdülillah, Allahu Ekber...

Birinci olarak musibetin etkisiyle bilerek ya da bilmeyerek günaha girmiş olabileceğini düşündü, Estağfurullah dedi, Allah'a istiğfar etti, Allah'tan günahlarının bağışlanmasını diledi.

İkinci olarak Allah'a Sabır ismiyle yalvardı, aniden vuran musibete karşı; sabrın yaratıcısı ve sahibinden sabır dilendi, Ya Sabır..

Üçüncü olarak Elhamdülillah dedi ve gelen musibete sabrının şükrünü eda etti. Kendisi dünyası ve ahireti için dilediği vakit afiyet diler ama bir derde uğradığında da bunun Allah'tan geldiğini, derdi ve sıkıntıyı Allah'ın yarattığını, tüm bunların Allah'a yönelmek için birer vesile, birer araç olduğunu da gayet iyi bilir. Bu nedenle de dedi; Elhamdülillah..

Son olarak da Allahu Ekber dedi. Allah büyüktür, vekilim odur, bizler onun kullarıyız; ve tekrar ona döneceğiz diye düşündü; ve Allahu Ekber dedi. Ekber olan Allah'dır, o halde tasaya gerek yoktur dedi. Görünüşte beni musibete düçar eden zalim insan ekber değil, Ekber olan Allah dedi ve Allah'a havale etti. Allah'a dayandı, ona güvendi.

Ve tekrar Estağfurullah dedi..Estağfurullah..

Sonra Ya Sabır,
                          Elhamdülillah,
                                               Allahu Ekber..

Kalbi yatışana kadar böyle devam etti.

En sonda da Allah tektir ve teki sever diyerek "la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehü`l`mülkü ve lehü`l-hamdü ve hüve ala külli şey`in kadir. (Allah`tan başka ilah yoktur, O tektir, O`nun ortağı yoktur, mülk O`nundur, hamd O`na aittir. O, herşeye kadirdir)" diyerek tesbihatını teke tamamladı.

Sonradan anladık ki, zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah, o bu tesbihatı yaparken ona (göstere göstere) nimetlerinden öyle bir nimet isabet ettirdi ki, ömrünün sonuna kadar sırf bu nimetin şükrünü yapmaya çalışsa yine de şükrünü hakkıyla eda edemez. İnşallah nimete erişen nimeti zayi etmez..

Evet, bu olay yakın zamanda, kendi halinde birinin başına gelen bir haldi.

Ey halden hale çeviren Allah'ım, halimizi en güzel hale çevir ve ey kalpleri döndüren Allah’ım, Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl..

Düşünüyorum da, Yüce Allah sabredene sabrının mükafatını; ya da daha doğru bir ifade ile mükafatının ihmal edilebilecek kadar küçük bir kısmını bu dünyada gösteriyorsa; her işinde olduğu gibi bunda da bir hikmet vardır. Biz ona iman etmişizdir ki; yaptığımız en ufak hayırlı bir iş dahi zayi olmayacaktır. En ufak bir sabırın bile mükafatını ötelerde kat kat alacağız. Dolayısıyla, sabrının zayi olmayacağını bildiğinden, mükafatının ne zaman geldiği; kavuşacağın nimet açısından fark etmez. Öte taraftan; sabrın arkasından bu dünyada hemen gelen nimet kalbi tatmin eder, imanı arttırır. Ötelerdeki nimete olan inancı kuvvetlendirir. Bu çerçevede bakılacak olursa: musibete gösterilen sabrın mükafatı muhakkak vardır, ancak mükafat bu dünya da da olabilir, tamamen ahirete de ertelenebilir, bunu ancak her şeyi hakkıyla bilen (Yüce Allah) bilir ve takdir eder. Gelelim yukarıda anlattığım olayda mükafatın bir kısmının dünyada verilmesinin ya da daha doğru bir ifadeyle gösterilmesinin hikmetine. Şu zayıf aklımla akıl edebildiğim şudur; Yüce Allah yapılmış olan tesbihata kullarını özendirmek için bu tesbihatla sabredene nimetini (biraz da olsa) hissettirmiştir. Bu derece büyük bir nimetin isabet ettiğini gözüyle görmeseydi belki de unutkan olan unutacaktı ve bir sonraki musibette bu tesbihatı yapamayacaktı. Ayrıca, ikinci bir hikmet olarak, bu yazının yazılmasına da nimetin hızındaki ve büyüklüğündeki şaşırtıcılık sebep olmuştur. Bu yazıyı okuyan değerli kardeşim, sen de başına bir musibet geldiğinde, ve ansızın çarptığında, öfkene hakim ol ve tesbihat yap. Ayrıca sabır ile ilgili Kur'an a müracaat et, hadislere müracaat et (ki hadislerde musibet geldiğinde neler yapılabileceği açıkça yazmaktadır), alimlere müracaat et ve son olarak da din kardeşlerine müracaat et. Bu yazı bir din kardeşinin başına gelen halin zekatıdır.

Örneğin (“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm” okumanın 99 faydası vardır. En hafifi, kederi ve sıkıntıyı giderir) hadis-i şerifi bize sıkıntıdan nasıl kurtulacağımızı öğretiyor. Şüphesiz sıkıntıdan kurtulmak için izlenecek en hayırlı yol, bizim (Allah'ın izniyle) yol göstericimiz olan sevgili peygamberimizin yoludur. Metotların en hayırlısı onun bize öğrettiği ve kendisinin de uyguladığı metotlardır. Onun gösterdiklerinin gayrısındaki 1 milyon tesbihat belki onun  öğrettiği bir tesbihatın bir kere yapılmasından bile az tesirlidir. Bu noktayı da nazardan kaçırmamak gerek. Biz "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm" demeyi de, "Estağfurullah" demeyi de, "Ya Sabır" demeyi de, "Elhamdülillah"  demeyi de, "Allahu Ekber" demeyi de; Yüce Allah'ın dilemesiyle o kutlu nebiden  öğrendik. Kalpleri dilediği gibi evirip çeviren Allah'ım, bizleri doğru yolundan ayırma.

6.9.11

Kainat Kitabının Arı Sayfası


Kainat kitabının ibretli ve hikmetli bir sayfası da şüphesiz arılar.


Kainat kitabının arı sayfasını bilgisayar bilimi gözlüğüyle okuyan bir Türk bilim insanının geliştirdiği algoritmayı inceleyerek bu muhteşem eserin sanatkarı olan Allah'ın ne kadar büyük bir sanatkar olduğunu temaşa edebiliriz.

Algoritma hakkında buradan bilgi edinebilirsiniz. Bu buluşu yapan hocanın buluşunu anlattığı bir seminerde de bulunup buluşunu kendisinden dinlemiştim. Hem (bu canlıyı yaratanı düşündürdüğü için) ibret verici, hem de (bizim bilim adamımızın bir buluşu olduğu için) gurur verici bir etkinlikti.

temaşa    Far. tem¥ş¥ 
a. (tema:şa:) esk. 1. Hoşlanarak bakma, seyretme: “Benden evvel çoluk çocuk bütün ev halkı hayvanı temaşaya çıkmışlar.” -M. Ş. Esendal. 2. Oyun, temsil, piyes, tiyatro: “Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.” -S. Ayverdi.
 Güncel Türkçe Sözlük

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...