Milli işletim sistemi.
Milli yolcu uçağı.
Milli gerçek zamanlı işletim sistemi.
Milli kriptolu telsiz.
Milli tank.
Milli helikopter.
Milli eğitim uçağı.
Milli insansız hava aracı.
Milli otomobil.
Elhamdülillah, son on senede pek çok yol aldık, pek önemli yollara çıktık, zorlu yokuşlara talip olduk. Önümüzdeki on sene de de inşallah çok daha fazla yol alacağız ve dünyanın ilk onuna gireceğiz inşaAllah. MaşaAllah. BarekAllah.
Bunca millinin yanına bir şey daha eklenmeli. Milli veri tabanı yönetim sistemi. Bakınız bugün birçok kritik ve önemli birçok kurumumuz çoğu bilgisini yabancı firmaların(Oracle, Microsoft'un MSSQL'i, IBM'in DB2'su vb.) yazılımını kullanarak yabancılardan aldığımız cihazlarda tutuyor. Bu bir güvenlik açığıdır. Örneğin bir ambargo yaşansa ve yabancı firma sizden desteğini çekse neredeyse tüm işler durma noktasına gelecek. Gümrük duracak, bankacılık duracak, sosyal sigorta duracak, sağlık sistemi çökecek. Bütün bütün kullanılamaz hale gelmese bile çokça büyük ve hayati aksamalar yaşanacak. Ulusal güvenlik açısından kurumlarınızın yabancı bir firmaya bu denli bağlı olması ve kalması son derece önemli bir güvenlik açığıdır, siz farkında olsanız da olmasanızda..
İnşallah en kısa zamanda hayırlısıyla milli veri tabanımızın da yaygın olarak kullanıldığı ve tıkır tıkır çalıştığı günleri görürüz. Bunu yapmalıyız. Bariz bir gereklilik.
4.3.13
23.2.13
Gül Bahçesinden Bir Demet
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14 )
“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.” (Sahih-i Buhari- İlk hadis)
Açıklama: (Mekke’den Medine’ye herkes Allah için hicret ediyordu. Ancak ismini bilemediğimiz bir sahabi, sevdiği Ümmü Kays adındaki bir kadın için hicret etmişti. Şüphesiz bu zat bir mü’mindi ama, niyet ve düşüncesi davranışlarının önünde değildi... O da bir muhacirdi ama, Ümmü Kays’ın muhaciriydi. Ancak Allah için katlanılabilecek bunca meşakkate o, bir kadın için katlanmıştı. İsim zikredilmeden, bu hâdise, Allah Resûlü’nün yukarıda zikrettiğimiz mübarek sözüne mevzu olmuştur. Sebebin husûsiyeti, hükmün umûmiyetine mâni değildir. Onun için bu hadîsin hükmü, umumidir, her işe ve herkese şâmildir. )
Hz. Abdullah b. Mesud (radıyallahu anh), İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Zekatını vermek suretiyle mallarınızı koruyup takviye edin.. hastalarınızın tedavisinde sadakanın belaları defediciliğini değerlendirin.. bela ve musibetlere karşı da her zaman Allah’a duaya yönelin!.” (Mecmeu`z-Zevâid, 3,63; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 10,128)
“Al lah, kar şı lık ola rak cen ne ti ve rmek suretiyle mü min ler den can la rı nı ve mal la rı nı sa tın al mış tır.” (Tevbe Suresi, 111)
Hazreti Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, her ifadesi lâl ü güher Efendiler Efendisi şöyle buyurur: “Çok gülmeyiniz! Zira çok gülmek kalbi öldürür." (İbn Mace, Zühd, 19)
Açıklama: Rasulüllah (s.a.v) daha sonra müslüman olan sahabelerine, ilk müslüman olan sahabelerine yetişemeyeceklerini ihtar etmektedir.
Laikliğin Tanımı
Laiklik, son yüzyılın Anadolu'sunda üzerine en çok tartışılan konu.
Laiklik, en çok can yakan, canlar alan, ocaklar söndüren, alimler sallandıran konu.
Laiklik, uğruna darbeler yapılan, hayatlar karartan konu.
Yahu nedir bu laikliğin tanımı? Yenilir mi içilir mi desek ortada bir mütabakat dahi yok. Daha tanımında dahi ortak bir yaklaşım, bir uzlaşı sağlanamamış.
Kavramlar tanımlanmadan yapılan tartışmalar boş ve fuzulidir. Sonuç vermez. Zarar verir.
Ordinaryüs Anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil laikliği "Laiklik, dinin devlete, devletin dine karışmaması, müdahale etmemesi demektir." şeklinde tanımlıyor.
Laiklik bahanesiyle milletimize zulmediliyor. Halbuki yapılan uygulamalarla laikliğin ilgisi alakası yok. Örneğin bir memure hanım dininin en temel ve masum bir gereği olan tesettür gereğini yerine getirerek işine gidemiyor. Bu uygulamayı da laiklik ile temellendiriyorlar. Bunun laiklikle ne ilgisi var. Bireysel olarak dinin masumane bir gereğini yapmak devletin karışmaması gereken bir mevzudur en nihayetinde. Devletin vatandaşının kılığına kıyafetine konuşmasına saçına başına karıştığı rejimler dünyada totaliter diktatörlük rejimleridir. Kılıkla kıyafetle çağdaşlık olmaz, çağdaşlık fenle teknolojiyle olur. İlmin bilim koluyla olur. Asıl gericilik, asıl taassup, asıl yobazlık kılık kıyafete karışmaktır, çağdaşlığı kılık kıyafet peşinde aramaktır. Hayır, çağdaşlık ve medeniyet bedenin dışında kalan kıyafette değil, kafanın içinde kalan ilimde ve fikirde aranmalıdır.
Laiklik kavramı bizce anayasada yer almamalı, bu iş millete bırakılmalı. Ancak laiklik illaki anayasada yer alacaksa doğru bir şekilde tanımı yapılarak yer almalı kanaatindeyiz, çünkü tanımının yapılmamış olması bir takım zulüm ve baskılara gerekçe ve bahane olmaktadır. Tanımı yapılırsa laikliğin istismarı ile millete zulmedilmesinin önemli ölçüde engellenebileceği kanaatindeyiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)