12.5.20

Efsane Tank - (Türk Gencinin Unutmaması Gerekenler - 5. Bölüm)

Tarihimizdeki olaylardan bazıları film gibi, ama bilmiyoruz. Yabancılar ise olmayan uydurma hikayelerini gerçekmiş gibi filmleştirebiliyor ve ne acı ki biz bunları hayranlıkla izleyebiliyoruz. Kıbrıs dağlarında kalan EFSANE TANK da tarihimizdeki FİLM GİBİ AMA GERÇEK hikayelerden biri. Unutmamak adına önceki dört Kıbrıs makalelerimin devamı (5.Bölüm) olarak paylaşıyorum.


Türk ordusu sarp yamaçlarda ilerleyişini sürdürüyordu. Beşparmak dağlarının zirvesi 1023 rakımlı tepeden Rumlar uçaksavarlarla mukavemette bulunuyordu. 2 Ağustos saat 18:00’da 61’inci Piyade Alayı 13 şehit vererek tepeyi ele geçirdi. Hava o kadar sıcaktı ki bayılanlar oluyordu. Dağın yüksek noktası ele geçirilse de henüz dağ tamamen düşmandan temizlenmemişti. Bu şartlar altında kahramanca bir hamle için emir verdi Tümen komutanı
[1]. Rum birliklerine dar dağ yolları geçilerek yan ve arka taraflarından saldırılacak, düşman hattı çembere alınarak imha edilecekti.

Bu özel görev için özel bir birlik görevlendirildi[2]. Birliğin başında Albay Hikmet Müfit Uğur vardı. Kore’de de görev almış kahraman bir albay. Birlik 2 tank, 5 zıhlı personel taşıyıcı ve 5 top arabasıyla takviye edildi.[3] Dağ sarp, yol dar, görev zordu. Yola çıkıldı. Yolda birliği gören bir subay Albay Uğur’a bağırır: “Komutanım nereye gidiyorsunuz, ölüme gidiyorsunuz!” Komutan istifini bozmadan cevap verdi: ”Hayır, verilen görevi yapmaya gidiyoruz!”

Hava kararmaya başladı. Karanlıkta yola döşenmiş mayınların tespiti neredeyse imkânsızdı. Tümen komutanına durum iletildi, ancak emir kesindi; ilerlenecek. Karanlıkta konvoy düşmana görünmemek için ışıklarını kapattı. Yolun sağı uçurum, solu sarp kaya, önü düşman mevzileriydi. Dar yolda tankın paletlerinin bir kısmı yer yer boşlukta ilerliyordu. Kornos tepeye yaklaşılırken önden giden tank mayına denk geldi. Tonlarca ağırlık bir buçuk metre havalandı. Paletleri hareket edemez hale gelir. O anları tankın Van Erciş’li yiğit şöförü Abdulkadir Kurt şöyle anlatıyor:

"Beşparmak Dağı'na komandolara destek vermeye gittik. Büyük bir mücadele vardı. İlerlerken tankımız mayına çarparak yaklaşık bir buçuk metre havalandı, hasar gördü. Dağa çıkarken sürekli bize ateş açılıyordu. Tankın içinde büyük bir mücadele verdik. Her taraftan ateş geliyordu, biz de onlara karşılık veriyorduk. Allah bize fırsat verdi, onlara büyük bir zayiat yaşattık. Allah’ın yardımıyla          cephaneliklerini vurduk. Arkadaşlarımızla, 'Ya şehid oluruz ya kazanırız' dedik. Tankın içinde altı saat çarpıştık. Etrafımızda düşmanın sesleri duyuluyordu, bağırıyorlardı ama korkmadık mücadele ettik. Rumları püskürttük. Mühimmatımız azalınca bir arkadaki tanka geçtik, oradan da birliğimize döndük.”

Tankın mayına çarpmasıyla karşıdaki Kornos Tepe’den yoğun düşman atışı başlamıştı. Dar bir alanda geri dönüş manevrası dahi yapılmasının imkânsız olduğu bir dağ yamacında şehit vermeden geri çekilmek gerekiyordu. Albay Uğur bir müddet çarpıştıktan sonra geri çekilin emrini verdi. Top arabaları ve personel taşıyıcı araçlar geri manevra yaparken ağır Rum ateşi sürüyordu. Kornos Tepe yönünden açık hedeftiler. Ama Kornos Tepe’deki düşman kuvvetlerinin daha büyük bir sorunu vardı. Efsane tank ve kahraman mürettebatı[4].


Efsane Türk Tankı

Saatlerce direndiler. Mayının verdiği hasarla yaralanmışlardı, topun elektronik hareket mekanizması hasar almış. Tank topunu döndürme ve nişanlama işlerini çıplak elleriyle yapıyorlardı.

Çatışmaları şöyle anlatır Tank mürettebatından Konyalı Gazi Onbaşı Hasan Erdağı:
"Bir tarafımız uçurum, diğer yanımız mayın. Onları püskürterek ilerlememiz devam ediyordu. Akşam 20.30-21.00 civarını buldu. Karşıdan ateş açılıyor, 3-4 saat sürdü ilerlememiz. Komutanımızın 'İlerleyin' emri üzerine 200 metre kadar sonra mayına isabet ettik. Tankımız yara aldı. Katıldığımız birlik bizim etkisiz hale geldiğimizi düşünerek geri çekilmek zorunda kaldı. Allah'ın izniyle durum öyle değildi. Tankın nişancısıydım, elle manevra yaparak, ateş edilen yere topu çevirerek düşman istikamete mühimmatımızı boşalttık. Adeta akşam karanlığı gündüz halini aldı. Düşman geri çekilmek zorunda kaldı. Paletlerin dağılmasından dolayı tankı orada bırakarak terk ettik. Birliğe bir müddet sonra ulaşabildik. O anda en önemli görevi üstlenen kişilerdendim. Onlara esir düşmektense son kurşuna kadar savaşma kararı almıştık. Bu duruma da düşmeden karşı taraf çekilmek zorunda kaldı."[5]

Efsaneleşen tank sayesinde yüzden fazla asker dar dağ yolundan hiç şehit vermeden alayına dönmeyi başardı. Bu tank, Türk’e has atılganlık ve cüretkarlığın anıtlaşmış bir örneği ve simgesi olarak bugün dahi Beşparmak Dağlarında nöbetine devam etmekte, altında uzanan Türk şehri Girne’yi selamlamaktadır.




[1] 28. Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Fazıl Polat
[2] 230. Piyade Alayının karargah bölüğü
[3] Emekli Albay Hikmet Müfit Uğur 26 Temmuz 2019 günü Kıbrıs Araştırmacısı Hasan Taş’la ropörtajı, Nişancı Gürler Erdağ ve Abdulkadir Kurt’un çeşitli tarihlerdeki ropörtajları
[4] Tank komutanı: Tnk. Ütğm.Mahmut Şanlitürk, Tank Mürettebatı: Onbaşı Gürler Erdağ, Er Abdülkadir Kurt, Er Recep Doğanyiğit, Er Hamdi Bal
[5] Gündem Kıbrıs Gazetesi Hasan Erdağı röportajı, 15 Ocak 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...