17.10.14

40 Hadiste Aile (Kartelalar 19)

“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
(Tirmizî, Menâkıb, 63)

“Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.”
(Tirmizî, Radâ’, 11)

“Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.”
(Ebû Dâvûd, Tahâret, 94)

“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyıp) onları kendinize helâl kıldınız.”
(Müslim, Hac, 147)

“Muâviye el-Kuşeyrî anlatıyor: Resûlullah’ın (s.a.s) yanına giderek, “Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sordum. O da şöyle buyurdu: “Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41)

“Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır.”
(Müslim, Radâ’, 61)

“Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (hayâ) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.”
(Tirmizî, Nikâh, 1)

“Kıyamet gününde, Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.”
(Müslim, Nikâh, 123)

“Allah’ın hanım kullarına vurmayın!... (Bu gece) Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.”
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 41-42)

İbn Ömer (r.a.) şöyle diyor: “Biz Peygamber (s.a.v.) zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (s.a.v.) vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.”
(Buhârî, Nikâh, 81)

“Ailenin senin üzerinde hakkı var!”
(Ebû Dâvûd, Tatavvû’, 27)

“Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânı olanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur. Evlenme imkânı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü orucun, o kimse için şehveti kesici özelliği vardır.”
(Buhârî, Nikâh, 3)

“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teâlâ katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.”
(Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)

Hz. Âişe’ye (r.a.) “Hz. Peygamber (s.a.v.) evde ne yapardı?” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: “Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”
(Buhârî, Nafakât, 8)

“Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır.”
(Müslim, Zekât, 38)

“Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.”
(Buhârî, Îmân, 41)

“Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.”
(Nesâî, Zekât, 51)

“Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklarına bedduası.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 7)

“Resûlullah (s.a.v.), ‘Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Biz, ‘Evet, ey Allah’ın Resûlü.’  diye cevap verdik. Bunun üzerine, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne babaya kötü davranmaktır.’ buyurdu.”
(Buhârî, Edeb, 6)

“Anne baba cennet kapılarının en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçırırsın ister yakalarsın.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 3)

“Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!”
(Müslim, Birr ve sıla, 20)

“Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik yapandır.”
(Buhârî, Edeb, 15)

“Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!”
(Müslim, Akdiye, 12)

“Dul kalıp da asil ve güzel olduğu hâlde evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar onlara adayan… Ve bu uğurda iki yanağı çökmüş olan kadınla ben, kıyamet günü –şu iki parmağım gibi- birbirimize yakın olacağız.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121)

“Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür.”
(Buhârî, Ferâiz, 29)

“Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkâr ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder.”
(Ebû Dâvûd, Talâk, 28-29)

“Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayırır.”
(Tirmizî, Büyû’, 52)

“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.”
(Buhârî, Cenâiz, 92)

“Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 33)
“Allah’tan korkun ve çocuklarınızın arasında adaletli olun!”
(Müslim, Hibe, 13)

“Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar, onları terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121)

“Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.”
(Tirmizî, Diyât, 21)

“Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selâm ver. Bu, sana ve ev halkına bereket olur.”
(Tirmizî, İsti’zân, 10)

“Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazı kısa tutuyorum.”
(Buhârî, Ezân, 65)

“Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın!”
(Müslim, Salât, 136)

“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.”
(Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 4)

“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

[Allah Resûlü (s.a.v.) namazlarının sonunda şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!”
(Ebû Dâvûd, Vitr, 25)

[Allah Resûlü (s.a.v.) akşam ve sabah şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Senden dünya ve âhirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah’ım! Ayıbımı gizle.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)

[Allah Resûlü (s.a.v.) yolculuğa çıkacağı zaman şöyle dua ederdi.] “Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin! Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından, kederli görünüşten, aile ve malımızın kötü hallere düşmesinden sana sığınırım.”
(Müslim, Hac, 425)





16.10.14

40 Ayette Aile (Kartelalar 18)

“Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.”
(Nisâ, 4/1)

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”
(Hucurât 49/13)

“Allah, size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı, Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?”
(Nahl, 16/72)

“Allah’ın varlığının belgelerinden biri de, kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesidir. Bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”
(Rûm, 30/21)

“Aranızdan bekâr olanları evlendirin…”
(Nûr, 24/32)

“Onlar ‘Rabbimiz! Eşlerimizden ve çocuklarımızdan göz aydınlığı olacak kimseleri bizlere nasip eyle ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!’ diyenlerdir.”
(Furkân, 25/74)

“…Onlar (hanımlarınız) sizin için (kötülüğe karşı koruyucu) bir elbise, siz de onlar için (koruyucu) bir elbisesiniz…”
(Bakara, 2/187)

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Tevbe, 9/71)

“Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır. O temiz olanlar, iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlama ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır.”
(Nûr, 24/26)

“Allah’ın bazılarını bazılarından üstün kılmasından ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı, erkekler kadınları kollayıp gözetirler. İyi kadınlar, gönülden saygılı olup Allah’ın kendilerini korumasına karşılık, iffet ve onurlarını muhafaza ederler…”
(Nisâ, 4/34)

“Hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin. Onlardan hoşlanmasanız da Allah sizin hoşlanmadığınız bir şeyde birçok hayırlar takdir etmiş olabilir.”
(Nisâ, 4/19)

“Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap’ta kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlara, çaresiz çocuklara ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah’ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). İyilik adına ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.”
(Nisâ, 4/ 127)

“Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, ondan gönül rahatlığıyla faydalanın.”
(Nisâ, 4/4)

“Eğer bir kadın, kocasının kendisine kötü davranmasından yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak adına (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler bencilliğe elverişlidir. Eğer iyi geçinir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Nisâ, 4/128)

“Eğer (evli) bir çiftin aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderin. Eğer iki taraf da barışmayı isterlerse, Allah onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir ve her şeyden haberdardır.”
(Nisâ, 4/35)

“Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını emrettik. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”
(Ankebût, 29/8)

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”
(İsrâ, 17/23)

“İnsana da anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu sıkıntı üzerine sıkıntıyla karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte bu yüzden) biz insana şöyle emrettik: Bana ve anne babana şükret. Dönüş ancak banadır.”
(Lokmân, 31/14)

“-Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların yiyeceği ve giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiç kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklenemez. Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın.”
(Bakara, 2/233)

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anne babamı ve inananları bağışla.”
(İbrahim, 14/41)

“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut dilediğine hem erkek hem de kız evlât verir. Dilediğini de kısır bırakır. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.”
(Şûrâ 42/49-50)

“Onlardan birine kızı olduğu müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen kötü müjde (!) sebebiyle halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın, ne kötü hüküm veriyorlar!”
(Nahl, 16/58-59)

“De ki: Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri anlatayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Ana-babaya iyi davranın! Yoksulluk sebebiyle çocuklarınızı öldürmeyin! Biz sizin de onların da rızkını veririz.”
(En’âm, 6/151)

“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.”
(İsrâ, 17/31)

“Akılsızlıkları yüzünden körü körüne çocuklarını öldürenler, Allah’ın kendilerine verdiği rızkı –Allah’a iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir.”
(En’âm, 6/140)

“Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köle ve cariyeleriniz) ve aranızdan henüz bulûğ çağına ermemiş olan çocuklar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin (yatıp dinlenmek için) elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üçü sizin mahrem vakitlerinizdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) sizin için de onlar için de bir sakınca yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Nûr, 24/58)

“Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et…”
(Tâhâ, 20/132)

“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler nasip eyle. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”
(İbrahim, 14/40)

“Rabbim! Bana katından temiz bir nesil ihsan et. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.”
(Âl-i İmrân, 3/38)

“Rabbimiz, bizi yalnız sana teslim olmuş kullar eyle. Neslimizden de sana teslim olan bir ümmet nasip eyle. Bize ibadetlerimizin usullerini göster, tevbelerimizi kabul et. Çünkü sen tevbeleri çok kabul eden ve çok merhametli olansın.”
(Bakara, 2/128)

“Rabbim, bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana nasip et. Neslimi de salih kimseler eyle. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”
(Ahkâf, 46/51)

“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır.”
(Nûh, 71/28)

“Mal ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Bâki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.”
(Kehf, 18/46)

“Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan vesilesidir. Katında büyük mükâfat olan ise ancak Allah’tır.”
(Enfâl, 8/28)

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler de vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(Teğâbün, 64/14)

“Ey iman edenler! Mallarınız ve evlâtlarınız Allah’ı zikretmekten sizi alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”
(Münâfikûn, 63/9)

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”
(Tâhrim, 66/6)

“De ki: Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürenlerdir. Dikkat edin! İşte apaçık hüsran budur!”
(Zümer, 39/15)

“İnkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah’a karşı onlara bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”
(Âl-i İmrân, 3/116)

“(Güzel son) Adn cennetleridir; (Allah’a karşı gelmekten sakınan müminler) babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber oraya girecekler, melekler de her bir kapıdan yanlarına varacaklardır.”
(Râ’d, 13/23)






14.10.14

Kırk Ayette Kur'an (Kartelalar 17)


Gerçekten bu Kur’an, en doğru yola iletir ve iyi işler mü’minlere büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
(İsra, 17/9)

Bu Kur’an, bütün insanlığa yöneltilen açık bir mesaj, Allah’a karşı gelmekten sakınanları da doğru yola götüren bir rehber ve öğüttür.
(Âl-i İmran, 3/138)

Ey insanlar! Size Rabb’inizden kesin bir delil (olan Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (olan Kur’anı) indirdik.
(Nisa, 4/174)

Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı (yani hakkı batıldan ayıran Kur’an-ı) indiren Allah yücelerin yücesidir.
(Furkan, 25/1)

(Ey Resûlüm!) de ki: “Bu Kur’an, muazzam bir mesajdır, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz.”
(Sâd, 38/67-68)

Kendilerine Kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okur (ve hayatlarında uygularlar). İşte ona gerçek iman edenler bunlardır. Onu inkâr edenlere gelince, işte asıl kaybedenler de onlardır.
(Bakara, 2/121)

Eğer kulumuz (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’andan) şüphede iseniz, o takdirde Allah’tan başka (bilgisine güvendiğiniz) şahitlerinizi de çağırın ve onun surelerinden bir benzerini getirin.
(Bakara, 2/23)

Her türlü hamd ve övgü, kuluna Kitab’ı indiren ve onda hiçbir yanlışlığa yer vermeyen Allah’a mahsustur.
(Kehf, 18/1)

Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından ortaya konacak bir (söz) değildir. Ancak kendinden önceki (vahyin) doğrulanması ve Kitab’ın açıklanmasıdır. Onda hiçbir şüphe yoktur ve âlemlerin Rabb’inden gelmiştir.
(Yunus, 10/37)

(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı hakikatin ta kendisi olarak indirdik. Öyle ise sen de ihlâslı bir şekilde sadece Allah’a kulluk et.
(Zümer, 39/2)

Eğer Biz bu Kur’an-ı bir dağa indirseydik elbette sen Allah korkusundan o dağı boynunu eğerek paramparça olmuş görürdün. İşte Biz insanlara bu misalleri düşünsünler diye veriyoruz.
(Haşr, 59/21)

Elif Lâm Râ. Bu (Kur’an), sonsuz hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından bütün yönleriyle ayetleri mükemmel hale getirilmiş, sonra da ayrıntılı bir şekilde açıklanmış Kitap’tır.
(Hud, 11/1)

Onlar hâlâ Kur’an-ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafında (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı.
(Nisa, 4/82)

Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
(Sad, 38/29)

Onlar, hâlâ Kur’an-ı düşünmeyecekler mi? Yoksa kalplerinin üzerlerinde kilitler mi var?
(Muhammed, 47/24)

Böylece Biz o Kur’an-ı Arapça bir hüküm (kaynağı) olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer onların heveslerine uyarsan, Allah’a karşı sana yardım edecek ne bir dost ne de bir koruyucu bulursun.
(Ra’d, 13/37)

Biz, Kur’an-ı senin dilinde (indirerek anlaşılmasını) kolaylaştırdık ki Allah’a karşı gelmekten sakınanları kendisiyle müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın.
(Meryem, 19/97)

De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”
(İsa, 17/88)

Biz, bu Kitab’ı kullarımızdan seçtiklerimize miras olarak bahşettik: onlardan bazısı (günaha dalıp) kendilerine zulmeder, bazısı (doğru ile yanlış arasında) bir yol izler, bir kısmı da Allah’ın izniyle hayırlı işlerde başı çekenlerden olur: İşte bu en büyük fazilettir!
(Fatır, 35/32)

Biz, insanlara belli zaman aralıklarıyla okuyasın diye Kur’an’ı parçalara ayırdık ve onu bölümler halinde indirdik.
(İsra, 17/106)

İşte sana da, tarafımızdan bir ruh (olarak kalplere hayat veren Kur’an’ı) vahyettik. Oysa sen, Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur haline getirdik. Şüphesiz ki sen doğru bir yola; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna iletirsin.
(Şûrâ, 42/52-53)

Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazlarını (devamlı ve dikkatli) kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) gizli-açık (başkaları için) harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir kazanç umabilirler.
(Fâtır, 35/29)

Bu Kur’an, bizim indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Şu halde ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
(En’am, 6/155)

…Sana bu Kitab’ı, her şey için bir açıklama, Müslümanlara bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjde olarak indirdik.
(Nahl, 16/89)

Ey insanlar! İşte size Rabb’inizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için bir rehber ve rahmet kaynağı (olan Kur’an) geldi.
(Yunus, 10/57)

Elif, Lâm, Râ. (Bu Kur’an), Rab’lerinin izniyle insanları karanlıktan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve çokça övülen Allah’ın doğru yoluna götürmen için sana indirdiğimiz bir Kitap’tır.
(İbrahim, 14/1)

Elif Lâm Mîm. Bu (Kur’an), kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bir Kitap’tır, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için de doğru yolu gösteren bir rehberdir.
(Bakara, 2/1-2)

(Ey Muhammed!) sana geçmiş kitapları tasdik eden, onlardaki doğruları muhafaza eden Kur’an’ı gerçeğin ta kendisi olarak Biz indirdik. Şu halde onların arasında Allah’ın indirdiklerine göre hüküm ver…
(Maide, 5/48)

Bu (Kur’an), kendisiyle uyarılmaları, Allah’ın tek ilah olduğunu bilmeleri ve akıl sahiplerinin öğüt almaları için insanlara yapılan bir bildiridir.
(İbrahim, 14/52)
(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı insanlar için hakikatin ta kendisi olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendi yararına girer. Kim de ondan saparsa, ancak kendi zararına sapmış olur. Sen onlardan dolayı sorumlu değilsin.
(Zümer, 39/41)

Kur’an’ın ne önünden, ne de ardından batıl sokulabilir. (Çünkü o), sonsuz hikmet sahibi ve bütün övgülere layık olan Allah tarafından indirilmiştir.
(Fussilet, 41/42)

Allah, sözlerin en güzelini; (yani âyetleri güzellikte) birbirine benzeyen, (hüküm ve öğütleri) tekrarlanan bir kitap olarak (Kur’an’ı) indirmiştir. Rab’lerinden korkanların tenleri onun etkisiyle ürperir. Ardından tenleri ve kalpleri Allah’ın zikrine karşı yumuşar…
(Zümer , 39/23)

Biz onu, (daha iyi) anlayasınız diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik.
(Yusuf, 12/2)

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Peki, öğüt alacak yok mu?
(Kamer, 54/17)

Kur’an okunduğu zaman, ona kulak verip sessizce dinleyin ki size merhamet edilsin.
(A’raf, 7/204)

Böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar. Yahut o (Kur’an) kendileri için bir öğüt ortaya koyar.
(Tâhâ, 20/113)

Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.
(Hicr, 15/9)

Andolsun, Biz, bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan (onları anlamadan) tartışmaya çok düşkündür.
(Kehf, 18/54)

Andolsun ki Biz, onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız.
(Duhan, 44/3)

O, elbette çok değerli bir Kur’an’dır. Korunmuş bir kitaptadır. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. Âlemlerin Rabbi’nden indirilmiştir.
(Vâkıa, 56/77-80)


*  *  *




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...