11.12.14

Büyüklerden Hikmetli Sözler - 2 ( Kartelalar 40 )

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Evliya Çelebi :
Beraber olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme. Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Yumuşak söz ve bol selam insanların sevgisini kazandırır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Dilin adeti, kalbin düşüncesidir. Hakkı zikredeni, Hak da zikreder.

Bişr-i Hafi :
Kardeşlerim, dün öldü, bu gün can veriyor. Yarın henüz doğmadı. Zamanın kıymetini bilin.

Bişr-i Hafi :
Kulağın şükrü bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır.

Bişr-i Hafi :
Ölçünüz Allah rızası olsun. Şükredin. Bütün azalarınızla şükrederek gerçek şükredenlerden olun.

Hacı Bayram-ı Velî :
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.

Hacı Bayram-ı Velî :
Allah´a isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.

Sadi Şirazi :
Allah’ın emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı çıkmasın...

Sadi Şirazi :
Hiddetle hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler

Hz Mevlana :
Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.

İmam Azam :
Hakki söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.

Ebû Hâşim :
İğne ile dağı devirmek, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.

Hz Ali (ra) :
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi mîras ve ilim gibi şeref olmaz.

Abdullah bin Mübârek :
Allahü teâlâdan korkan kimselerle berâber ol. Bid'at sâhipleriyle oturmaktan sakın!

Bişr-i Hafi :
İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz.


Ebû Abdullah Dîneverî :
Nefsini hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle meşgul eder.

Bündâr bin Hüseyin :
Allahü teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam kavuşamaz.

Hasan Basrî :
Hiç kimse altın ile Allah katında azîz olmadı. Altını olmayan hiçbir kimse de Allah katında bu sebeple zelîl olmadı.

Süfyân-ı Sevrî :
Allahü teâlânın senin üzerinde hakları vardır. Bu vazîfelerden gâfil olma. Kıyâmet gününde onlardan hesâba çekileceksin.

Ebû Abdullah el-Kureşî :
Dostlarının, arkadaşlarının hukûkunu gözetmeyen, onlarla sohbetin, berâber olmanın bereketine kavuşamaz.

Bündâr bin Hüseyin :
Dünyâ sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü teâlâya ibâdet etmekten alıkoyar.

Yûsuf bin Hüseyin Râzî :
Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Ahmet bin Ebûl-Havârî :
Kalbinde katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, yemeği azalt, nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır.

Bişr-i Hâfi :
Bir kimse gadabını, öfkesini yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.

Bişr-i Hâfi :
Şâyet insanlar Allahü Teâlânın büyüklüğünü düşünselerdi, O'na isyân etmezlerdi.

Zünnûn-i Mısrî :
İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza etmektir.

Hz Ali (ra) :
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.

Hz Hüseyin (ra) :
Dil gönlün,gönül rûhun, rûh da insanın hakikatinin aynasıdır.

Hz Mevlana :
Gerek yok her sözü laf ile beyana.. Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana.

İbrahim Hakkı Erzurum :
Dünya harâbdır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları kederlidir. Kendini kovalayandan kaçar, kaçanı ise kovalar.



Ahmed bin Hanbel :
İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kafî gelmez.

Ahnef bin Kays :
Yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca da arkadaşın hayrı yoktur.

Zünnûn-i Mısr :
“Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”

Şah-ı Nakşibend :
Sevgi, bütün sıkıntıları, kirli şeyleri, yok etmese de örter. Sevgi, sevdiği insanın birçok kusurlarını affettirir.

İmam-ı Rabbani :
Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!

Mîrim Halvetî :
Hak yolun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara kapılmamalıdır. Bir olan Allah'a bağlanmalı,başka şeylere heves etmemelidir.

Hasan-ı Basri :
Eshab-ı kiram öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı.

Kasım bin Muhammed :
Büyüklerimiz, gelen musibetleri güzellikle karşılamayı, kendilerine verilen nimetleri alçak gönüllülük ederek almayı severlerdi.

İmam-ı Gazali :
Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip, mağrur olsun?

Malik bin Dina :
Ağır hastanın yediği kıymetli gıdalar sağlığına fayda vermediği gibi,dünya sevgisine dalmış kalplere de nasihat fayda vermez.

Abdülganî Nablüsî :
İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi, kıskançlığı terk eder.

Hasan-ı Basri :
Dinde seninle yarışanla yarış! Dünyalıkta yarışanla yarışma, dünyayı onun kucağına at!

Hatem-i Esam :
Cehennemde, yalancılar köpeğe, hasetçiler domuza, gıybetçiler maymuna çevrilecektir.

İmâm-ı Gazâl :
Dünyâda herkes yolcudur. Geldik gidiyoruz. Yolcuların birbirlerine yardım etmesi, el ele vermeleri, kardeş gibi olmaları lâzımdır.

Hazret-i Mevlana :
İnsan, beyinle ve yürekle sevmemeli, Çünkü yürek durur, beyin unutur. Ruhla sevmeli; Ruh ne durur, ne unutur, ne de ölür.

Vehb bin Münebbih :
Başkalarının elindeki nimetleri kıskanıp, bunun için üzülen, aslında Rabbinin takdirine kızmıştır.

Süfyân bin Uyeyne :
Allahü Teâlâyı seven Allahü Teâlânın sevdiklerini de sever.Allahü Teâlânın sevdiklerini seven,Allahü Teâlânın rızâsı için sever.

Süfyan-ı Sevri :
Bir zamanlar günahlarımız için ağlardık, şimdi Müslümanlık elden gidecek diye endişeleniyorum.

Rûzbehân Baklî :
Kalb, şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.

Hazret-i Ali (ra) :
Sonu cennet olan bir hayatta şer yoktur, böyle hayatta kötülük olamaz. Sonu ateş olan bir hayatın da hiçbir kıymeti yoktur.

Selman-ı Faris :
Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, değil midir?

Ubeydullah-ı Ahrar :
Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.

Ali bin Muhammed :
Müminde, ihlâs ve pişmanlık bulunursa, Allahü teâlâ onun bütün günahlarını affeder.

Hazret-i Osman :
“Cenab-ı Hak, size bu hayatı ve dünyayı verdi ki onunla ahiretinizi kazanasınız diye. Yoksa dört elle sarılasınız diye değil.”

Hazreti Mevlana :
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Hz Ali (ra) :
Hüküm verdiğiniz zaman karşınızdaki dostunuz da düşmanınız da olsa adil davranınız. Verdiğimiz hükümlerden hesaba çekileceğiz.

Şah-ı Nakşibend :
Bizim yolumuzun başı edeb, ortası edeb, sonu yine edebdir. Hiç bir edebsiz, Allah dostu olamaz.

Hz Ali (ra) :
Neşeli olduğunuz zamanda da, kızgın olduğunuz zamanda da söylediğiniz sözlere dikkat ediniz. Daima hak söz söyleyiniz.

İmam-ı A’zam :
Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur.

Câfer-i Sâdık :
Bir müslümana ait, kötü bir şey duyduğun vakit, bir'den, yetmiş'e kadar özür kapısı ara. Yine de hiç su-i zan etme müslümanlara.

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir?

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir? 





Büyüklerden Hikmetli Sözler - 1 ( Kartelalar 39 )

Evliya Çelebi :
Beraber olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme. Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Yumuşak söz ve bol selam insanların sevgisini kazandırır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Dilin adeti, kalbin düşüncesidir. Hakkı zikredeni, Hak da zikreder.

Bişr-i Hafi :
Kardeşlerim, dün öldü, bu gün can veriyor. Yarın henüz doğmadı. Zamanın kıymetini bilin.

Bişr-i Hafi :
Kulağın şükrü bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır.

Bişr-i Hafi :
Ölçünüz Allah rızası olsun. Şükredin. Bütün azalarınızla şükrederek gerçek şükredenlerden olun.

Hacı Bayram-ı Velî :
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.

Hacı Bayram-ı Velî :
Allah´a isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.

Sadi Şirazi :
Allah’ın emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı çıkmasın...

Sadi Şirazi :
Hiddetle hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler

Hz Mevlana :
Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.

İmam Azam :
Hakki söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.

Ebû Hâşim :
İğne ile dağı devirmek, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.

Hz Ali (ra) :
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi mîras ve ilim gibi şeref olmaz.

Abdullah bin Mübârek :
Allahü teâlâdan korkan kimselerle berâber ol. Bid'at sâhipleriyle oturmaktan sakın!

Bişr-i Hafi :
İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz.

Ebû Abdullah Dîneverî :
Nefsini hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle meşgul eder.

Bündâr bin Hüseyin :
Allahü teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam kavuşamaz.

Hasan Basrî :
Hiç kimse altın ile Allah katında azîz olmadı. Altını olmayan hiçbir kimse de Allah katında bu sebeple zelîl olmadı.

Süfyân-ı Sevrî :
Allahü teâlânın senin üzerinde hakları vardır. Bu vazîfelerden gâfil olma. Kıyâmet gününde onlardan hesâba çekileceksin.

Ebû Abdullah el-Kureşî :
Dostlarının, arkadaşlarının hukûkunu gözetmeyen, onlarla sohbetin, berâber olmanın bereketine kavuşamaz.

Bündâr bin Hüseyin :
Dünyâ sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü teâlâya ibâdet etmekten alıkoyar.

Yûsuf bin Hüseyin Râzî :
Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Ahmet bin Ebûl-Havârî :
Kalbinde katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, yemeği azalt, nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır.

Bişr-i Hâfi :
Bir kimse gadabını, öfkesini yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.

Bişr-i Hâfi :
Şâyet insanlar Allahü Teâlânın büyüklüğünü düşünselerdi, O'na isyân etmezlerdi.

Zünnûn-i Mısrî :
İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza etmektir.

Hz Ali (ra) :
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.

Hz Hüseyin (ra) :
Dil gönlün,gönül rûhun, rûh da insanın hakikatinin aynasıdır.

Hz Mevlana :
Gerek yok her sözü laf ile beyana.. Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana.

İbrahim Hakkı Erzurum :
Dünya harâbdır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları kederlidir. Kendini kovalayandan kaçar, kaçanı ise kovalar.

Ahmed bin Hanbel :
İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kafî gelmez.

Ahnef bin Kays :
Yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca da arkadaşın hayrı yoktur.

Zünnûn-i Mısr :
“Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”

Şah-ı Nakşibend :
Sevgi, bütün sıkıntıları, kirli şeyleri, yok etmese de örter. Sevgi, sevdiği insanın birçok kusurlarını affettirir.

İmam-ı Rabbani :
Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!

Mîrim Halvetî :
Hak yolun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara kapılmamalıdır. Bir olan Allah'a bağlanmalı,başka şeylere heves etmemelidir.

Hasan-ı Basri :
Eshab-ı kiram öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı.

Kasım bin Muhammed :
Büyüklerimiz, gelen musibetleri güzellikle karşılamayı, kendilerine verilen nimetleri alçak gönüllülük ederek almayı severlerdi.

İmam-ı Gazali :
Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip, mağrur olsun?

Malik bin Dina :
Ağır hastanın yediği kıymetli gıdalar sağlığına fayda vermediği gibi,dünya sevgisine dalmış kalplere de nasihat fayda vermez.

Abdülganî Nablüsî :
İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi, kıskançlığı terk eder.

Hasan-ı Basri :
Dinde seninle yarışanla yarış! Dünyalıkta yarışanla yarışma, dünyayı onun kucağına at!

Hatem-i Esam :
Cehennemde, yalancılar köpeğe, hasetçiler domuza, gıybetçiler maymuna çevrilecektir.

İmâm-ı Gazâl :
Dünyâda herkes yolcudur. Geldik gidiyoruz. Yolcuların birbirlerine yardım etmesi, el ele vermeleri, kardeş gibi olmaları lâzımdır.

Hazret-i Mevlana :
İnsan, beyinle ve yürekle sevmemeli, Çünkü yürek durur, beyin unutur. Ruhla sevmeli; Ruh ne durur, ne unutur, ne de ölür.

Vehb bin Münebbih :
Başkalarının elindeki nimetleri kıskanıp, bunun için üzülen, aslında Rabbinin takdirine kızmıştır.

Süfyân bin Uyeyne :
Allahü Teâlâyı seven Allahü Teâlânın sevdiklerini de sever.Allahü Teâlânın sevdiklerini seven,Allahü Teâlânın rızâsı için sever.

Süfyan-ı Sevri :
Bir zamanlar günahlarımız için ağlardık, şimdi Müslümanlık elden gidecek diye endişeleniyorum.

Rûzbehân Baklî :
Kalb, şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.

Hazret-i Ali (ra) :
Sonu cennet olan bir hayatta şer yoktur, böyle hayatta kötülük olamaz. Sonu ateş olan bir hayatın da hiçbir kıymeti yoktur.

Selman-ı Faris :
Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, değil midir?

Ubeydullah-ı Ahrar :
Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.

Ali bin Muhammed :
Müminde, ihlâs ve pişmanlık bulunursa, Allahü teâlâ onun bütün günahlarını affeder.

Hazret-i Osman :
“Cenab-ı Hak, size bu hayatı ve dünyayı verdi ki onunla ahiretinizi kazanasınız diye. Yoksa dört elle sarılasınız diye değil.”

Hazreti Mevlana :
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Hz Ali (ra) :
Hüküm verdiğiniz zaman karşınızdaki dostunuz da düşmanınız da olsa adil davranınız. Verdiğimiz hükümlerden hesaba çekileceğiz.

Şah-ı Nakşibend :
Bizim yolumuzun başı edeb, ortası edeb, sonu yine edebdir. Hiç bir edebsiz, Allah dostu olamaz.

Hz Ali (ra) :
Neşeli olduğunuz zamanda da, kızgın olduğunuz zamanda da söylediğiniz sözlere dikkat ediniz. Daima hak söz söyleyiniz.

İmam-ı A’zam :
Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur.

Câfer-i Sâdık :
Bir müslümana ait, kötü bir şey duyduğun vakit, bir'den, yetmiş'e kadar özür kapısı ara. Yine de hiç su-i zan etme müslümanlara.





Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in(s.a.v.) Kısaca Kronolojik Hayatı (Kartelalar - 38)

Peygamberimizin Soyu: Hz. İbrahim, Hz. İsmail… Adnan (21. batın)... Fihr, Gaalib, Luey, Kâ’b, Mürre, Kilâb, Kusay, Abdulmenaf, Haaşim, Abdulmuttalib, Abdullah, HZ. Muhammed Mustafa (s.a.v.)

M.S. 571 - Fil Olayı. Habeşistan'ın Yemen Valisi Ebrehe, Kâbe'ye saldırdı.

20 Nisan 571 - İnsanlığın en büyük önderi Hz Muhammed (s.a.v.) doğdu.
575 - Dört sene süt annesi Halime'nin yanında kaldıktan sonra ailesine dönüşü.

576 - Annesi Amine ve hizmetçileri Ümmü Eymen ile birlikte Medine'ye gidip babasının mezarını ziyaret etmesi ve dönüşte Ebvâ'da annesinin vefâtı.
578 - Dedesi Abdulmuttalib'in vefatı ve amcası Ebû Talib'in himâyesine girmesi.

583 - Amcası Ebû Talib ile Suriye'ye ticaret kervanıyla gitmesi ve Busra'da Bahîra'nın, bu genç çocuğun beklenen son peygamber olabileceğini sezmesi.

588 - Diğer amcası Zübeyr ile Yemen seyahati.

591 - Kureyş-Hevâzîn arasında dört yıl süren Ficar harbinde tarafsız kalması veHılf’ûl Fudûl Cemiyeti'ne girmesi, bununla hep iftihar etmesi.

595 - Hz. Hatice'nin kervanını Şam'a götürmesi, Meysere'nin Hz. Muzammed (asv)'e hayranlığı.

596 - Hz. Hatice ile evlenmesi, Ebû Talib’in nikâh töreninde konuşması.
598 - Oğlu Kasım'ın doğması. (Kendisine Ebul Kasım denilmesi).

599 - Hz. Ali’nin doğması.

600 - Kızı Zeyneb doğdu,

604 - Kızı Rukiye doğdu,

608 - Kızı Ümmügülsüm doğdu.

608 - Muhammed’ül Emîn denilen Hz. Muhammed’in Kâbe hakemliği.

610 - Hira mağarasında (Ramazan ayında Kadir Gecesi’nde) ilk vahyin gelişi, peygamber oluşu. En yakınlarını İslâm'a davet etmesi. Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve Hz. Zeyd’in Müslüman olmaları. 
        - Kızı Hz. Fatma'nın doğumu.

613 - Üç yıl gizli davetten sonra Safâ Tepesi’ne çıkıp açıktan davete başlaması.
615 - Müşriklerin ağır baskıları üzerine Hz. Osman liderliğindeki 14 Müslümanın Habeşistan'a hicreti. Putperest müşriklerin zulüm ve işkencelerini iyice artırmaları üzerine Müslümanların Dâr’ul Erkam’a sığınmaları.

616 - Hz. Hamza ve Hz. Ömer'in Müslüman olmaları.
        - İran Hükümdârı Perviz’in, Suriye ve Mısır'ı zabtetmesi.

617 - Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer- i Tayyar liderliğindeki (13 kadın, 77 erkek) 90 Müslümanın ikinci Habeşistan hicreti. Müşriklerin muhacirleri geri istemesi.
        - Habeş Necâşî’sinin, Hz. Câfer’in okuduğu ayetlerden etkilenerek, bunu reddetmesi.
        - Kureyş kabilesinin Haşimoğulları'yla münâsebeti keserek boykot ilanı.

619 - Kureyş’in üç senelik ablukayı kaldırması. Hz. Hatice ve hemen peşinden Ebû Talib'in vefatı. Müslümanların sevinçle üzüntüyü bir arada tatması (Hüzün Yılı).

620 - Peygamberimiz (asv)'in İslâm'a davet için Taif'e gitmesi. Ağır hakaretlere uğrayarak Mut’im bin Adiy himâyesinde geri Mekke'ye dönmesi.
        - İsrâ ve Mi'rac Olayı. Allâhu Zülcelâl’in Peygamberimizi onurlandırması.
        - Peygamberimiz (asv)'in hac münâsebetiyle dışarıdan gelen yabancılarla görüşmesi.
        - I. Akabe Biatı. Medineli (Yesribli)12 kişinin müslüman olması. Beş vakit namaz farz kılındı.

621 - II. Akabe Biatı. Peygamberimiz (asv) geçen yıl Medinelilere İslâm’ı ve Kur’an’ı öğretmek için Mus’ab b. Umeyr’i göndermişti. Mus’ab’ın gayretiyle 75 kişilik Evs ve Hazreçli, Peygamberimizle gizlice buluştu, O’nu Medineye davet etti.

622 - Hz. Muhammed (asv)'in, dostu Hz. Ebû Bekir’le Mekke'den Medine'ye hicreti.  Hicrî takvimin başlangıcı.       - Rasûlullah (asv)'ın Kuba Mescidi'ni yaptırması. Ranuna vadisinde ilk Cuma namazını kıldırması ve ilk hutbeyi okuması. Neccâr oğullarının Rasûlullah (asv)’ı Medineye götürmesi.
       - Ebû Eyyûb el Ensârî’nin evinde yedi ay misafir kalması.
       - Muhacirlerle Ensar arasında kardeşliğin kurulması.
       - Mekke’de nişanlandığı, Hz. Ebubekir’in kızı Hz. Aişe ile evlenmesi.
       - Bizanslıların Suriye ve Mısır'ı İran’dan (Sâsânîler’den) geri alması.

623 - Medine'de Mescid-i Nebevî'nin ve Hâne-i Saâdet’in yedi ayda inşâsı.
       - Ezanın meşrû kılınması. İlk nüfus sayımı.       - Mescidin önünde fakirleri barındırmak için Suffa yapılması.
       - Kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan, Mekke-i Mükerreme’deki Kâbe-i Muazzama'ya çevrilmesi.       - Müslümanlarla Yahudiler arasında vatandaşlık antlaşması.
       - Medine İslam Şehir Devleti' nin ilk anayasasının hazırlanması.       - Medine Şehir (site) Devleti'nin kurulması. Yönetimin başına Allah Rasûlünün geçmesi. (Müslümanlar hicretle; ezilen horlanan bir cemaatten devlete geçmişlerdi. Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’de yalnızca bir peygamberdi. Şimdi ise hem peygamber, hem de bir devlet başkanı idi).
       - Cihada izin verilmesi.

624 - İslam'da ilk harb olan şanlı Bedir zaferi ve küfrün elebaşısı Ebû Cehil'in öldürülüşü (Yerine Ebû Süfyan’ın geçmesi).
       - Ramazan orucunun ve zekâtın farz kılınışı. İlk bayram namazı.
       - Peygamberimiz (asv)'in kızı ve Hz Osman'ın hanımı Rukiye'nin vefatı.
       - Peygamberimiz (asv)'in kızı Hz. Fatma ile Ebû Talib'in oğlu Hz. Ali'nin evlenmesi.       - Yahudilerin Müslümanlara karşı düşmanca harekete başlamaları, münâfıkların türemesi.

625 - Uhud harbi, Hz. Hamza'nın şehid olması.        - Hz. Hasan’ın doğumu (Ramazan ayında)
        - Peygamber Efendimiz (asv)'in Hz. Ömer’in kızı Hafsa ile evlenmesi.
        - Reci’ vak’ası: İslâm’a davet için çevre kabilelere gönderilen muallimlerden dördünün şehid edilmesi, Zeyd ve Hubeyb’in Mekkeliler’e satılması ve şehid edilmesi.
        - Bi’r-i Maûne faciası: Necid’e gönderilen yetmiş muallimin şehâdeti.
        - Benî Nâdir Gazvesi: Şımaran Yahudilerin sürgün edilmesi.
        - Hz. Hüseyin’in doğumu. (Şaban ayında)
        - Tercüme işlerinde Yahudilere güven kalmadığından Hz. Peygamber (asv)'in Zeyd b. Sabit'e İbrânice öğrenmeyi emretmesi.

626 - Dûmetü’l Cendel Gazvesi. Suriye'de toplanan eşkıyalar dağıtıldı.        - Peygamberimiz (asv)'in Ümmü Seleme ile evlenmesi.
        - İçki ve kumarın haram kılınması.
627 - Hendek (Ahzab) Harbi: Medine'yi kuşatan müşriklerin perişan olmaları.
        - Hendek harbinde hainlik eden Benî Kureyza Yahudilerin cezalandırılmaları.
        - Peygamberimiz (asv)'in, halasının kızı Zeyneb ile evlenmesi.
        -Müreysî (Benî Mustalık) Gazâsı: Bu kabile Medine’ye saldırmak istediğinden susturuldu. Dönüşte ifk (Hz. Aişe’ye iftira) dedikodusu yayıldı.
        - Teyemmüm meşrû kılındı.
628 - Hudeybiye Antlaşması. Bazı şartları ağır görülen bu antlaşma Müslümanlar için siyâsî bir zaferdi. Çünkü, bu antlaşma ile Mekke müşrikleri İslam Devleti'ni resmen tanımış oluyorlardı. 10 yıllık ateşkes süresi içinde Peygamberimiz (s.a.v.) Kureyş tarafından emîn olarak tebliğ faaliyetlerini rahatça sürdürebilecekti. Bu sayede zamanın hükümdarlarını İslâma davet fırsatını buldu. Mektuplar göndererek onları İslâm’a çağırdı. (Bizans İmparatoru Heraklius’a, İran Kisrâsı Perviz’e, Mısır Azîzi Mukavkıs’a, Habeşistan Necâşîsi’ne, Yemen Vâlisi Bâzân’a, Bahreyn, Umman, Dımeşk (Şam) ve Yemâme emirlerine elçiler ve mektuplar gönderdi. Yemen Vâlisi, Bahreyn ve Umman emîri, Habeş Necâşîsi (gizli) Müslüman oldu. Heraklius ile Mukavkıs elçilere iyi davrandı.)
        - Hayber'in Fethedilmesi. Hz. Ali'nin dillere destan kahramanlıklar göstermesi, Yahudilerin baş cengâveri (savaşçısı) Merhab'ı bir hamlede yere sermesi.
        - Fedek Yahudileri’nin vergiye bağlanması.
        - Bir Yahudi kadının Hz. Muhammed (asv)'i (zehirli etle) zehirleme girişimi.
        - Peygamberimiz (asv)'in Hz. Safiyye ile evlenmesi.
        - Mut’a nikâhının yasaklanması.        - Mekke'den Habeşistan'a göçmüş olan Müslümanların Câfer-i Tayyar başkanlığında Medine'ye dönmeleri. Necâşi tarafından Peygamberimize gıyaben nikâhlanan Ümmü Habibe vâlidemiz de bu kafiledeydi.
         - Bizans-İran savaşı. İran’da müthiş veba salgını.

629 - Hudeybiye Antlaşması hükümlerine göre Müslümanların Kâbe'yi ziyaret etmeleri (Umret’ül Kazâ).
        - Halid bin Velid ve Amr İbnü’l As'ın Müslüman olup Medine’de Müslümanlara katılması.
        - İran’ın Yemen Vâlisi Bazan’ın Müslüman oluşu.
        - Mu’te Harbi. İslam sancaktarı Zeyd bin Hârise, Cafer-i Tayyar ve Abdullah bin Revâha'nın peşi peşine şehit olmaları. Halid bin Velid’in askerî dirâyeti sayesinde üç bin kişilik İslam ordusunun, yüz bin kişilik Bizans ordusuna zor anlar yaşatması ve ordunun fazla zâyiat vermeden geri çekilmesi. Mu’te Savaşı, Suriye’de Müslümanların Bizans'la ilk karşılaşması idi.
         - Zâtu’s-Selâsil Olayı’nda Amr İbnü’l As’ın kumandanlık etmesi.

630 - Mekke'nin Fethi, Kâbenin putlardan temizlenmesi. Gâlibin, mağlupları toptan affederek dünyada eşine rastlanmayan bir büyüklük göstermesi. İşte İslâm İnkılâbı!..
        - Ebû Süfyan ve oğlu Muaviye’nin Müslüman oluşu.
       - Huneyn Gazâsı ve Evtas Savaşı.       - Taif’in muhasarası, putlarının Ebû Süfyan ve Mugîre’nin eliyle yıkılması.       - Savaş esirleri arasında (Halime’nin kızı) süt kardeşi Şeymâ’yı görünce serbest bırakması ve Hevâzîn heyetine bütün esirlerin serbest bırakıldığını bildirmesi.
       - Savaş ganimetlerinden müellefe-i kulûba (kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlara) hisse verilmesi.
       - Çevredeki bazı Arap emirliklerine elçiler göndermesi.
       - Kasîde-i Bürde şairi Kâ'b bin Züheyr'in Peygamberimiz (asv)'in huzuruna gelerek “Bânet Suâdü” diye başlayan meşhur kasîdesini okuması ve "Peygamber etrafı aydınlatan bir meşaledir, her fenâlığı kökünden kazıyan Allah'ın kılıçlarından biridir" beytini söyleyince Efendimiz (asv)'in çok memnun olması ve Hırka-i Şerîf’ini hediye etmesi.
       - Kızı Hz. Zeyneb'in vefatı. Eşi Mâriye’den oğlu İbrahim’in doğumu.
       - Mescid-i Nebevî'de üç basamaklı bir minber yapılması.
       - Tebük Seferi. Peygamberimiz (asv)'in son gazâsı. Bir çatışma olmadı ama çok zor şartlar altında dünyanın en büyük devleti olan Bizans’a karşı 30 bin kişilik bir ordunun gönderilebilmesi askerî ve siyâsî bir zaferdir.
       - Münafıkların Tebük Seferi'ne katılmaktan kaçınmaları ve toplandıkları fesat yuvası Mescid-i Dırar'ın yıktırılması.
       - Sulh ve sükûn devresi. Elçiler yılı (Senetü’l Vüfûd). Yetmiş kadar kabileye heyetler ve muallimler gönderilmesi, bütün kabilelerden gelen heyetlerin Müslüman olduklarını arz etmeleri.       - Sevgili oğlu İbrahim'in vefatı. Necâşî için gâib namazı kılması.

631 - Hz. Ebubekir’in hac emirliği.

632 - Peygamberimiz (asv)'in (ilk ve son) Vedâ Haccı ve yüz bini aşkın hacıya yaptığı Vedâ Hutbesi. İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi’nden asırlarca önce insan haklarının ilânı.
       - Müslümanlığın hemen hemen bütün Arabistan’a yayılması. (M. Hamîdullah’ın tahminine göre Müslümanların sayısı bu sırada 400. 000 idi.)
       - Peygamberimiz (asv)'in Bakî Mezarlığı'na esrârengiz bir ziyaret yaparak âhirete göçmüş mü'minleri selamlaması ve şehidlere duası.
       - Vefâtından üç gün önce Hz. Ali ile Fahd’a dayanarak mescide gelip cemaata namaz kıldırması, ashâbına hayır temennîlerde ve son tavsiyelerde bulunması.
Fazîlet dolu nurlu bir hayattan sonra bu fânî âlemden ebedî âleme göç etmeleri ve ruhunun Refîk-i A’lâ’ya (Yüce Dost'a) yükselişi.
Salâtımız O'nadır, selâmımız O'na... Rabbim bizi şefaatından ayırmasın. (Amin)

Kaynak : www.sorularlaislamiyet.com










Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...