11.12.14

Büyüklerden Hikmetli Sözler - 2 ( Kartelalar 40 )

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Evliya Çelebi :
Beraber olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme. Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Yumuşak söz ve bol selam insanların sevgisini kazandırır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Dilin adeti, kalbin düşüncesidir. Hakkı zikredeni, Hak da zikreder.

Bişr-i Hafi :
Kardeşlerim, dün öldü, bu gün can veriyor. Yarın henüz doğmadı. Zamanın kıymetini bilin.

Bişr-i Hafi :
Kulağın şükrü bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır.

Bişr-i Hafi :
Ölçünüz Allah rızası olsun. Şükredin. Bütün azalarınızla şükrederek gerçek şükredenlerden olun.

Hacı Bayram-ı Velî :
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.

Hacı Bayram-ı Velî :
Allah´a isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.

Sadi Şirazi :
Allah’ın emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı çıkmasın...

Sadi Şirazi :
Hiddetle hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler

Hz Mevlana :
Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.

İmam Azam :
Hakki söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.

Ebû Hâşim :
İğne ile dağı devirmek, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.

Hz Ali (ra) :
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi mîras ve ilim gibi şeref olmaz.

Abdullah bin Mübârek :
Allahü teâlâdan korkan kimselerle berâber ol. Bid'at sâhipleriyle oturmaktan sakın!

Bişr-i Hafi :
İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz.


Ebû Abdullah Dîneverî :
Nefsini hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle meşgul eder.

Bündâr bin Hüseyin :
Allahü teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam kavuşamaz.

Hasan Basrî :
Hiç kimse altın ile Allah katında azîz olmadı. Altını olmayan hiçbir kimse de Allah katında bu sebeple zelîl olmadı.

Süfyân-ı Sevrî :
Allahü teâlânın senin üzerinde hakları vardır. Bu vazîfelerden gâfil olma. Kıyâmet gününde onlardan hesâba çekileceksin.

Ebû Abdullah el-Kureşî :
Dostlarının, arkadaşlarının hukûkunu gözetmeyen, onlarla sohbetin, berâber olmanın bereketine kavuşamaz.

Bündâr bin Hüseyin :
Dünyâ sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü teâlâya ibâdet etmekten alıkoyar.

Yûsuf bin Hüseyin Râzî :
Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Ahmet bin Ebûl-Havârî :
Kalbinde katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, yemeği azalt, nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır.

Bişr-i Hâfi :
Bir kimse gadabını, öfkesini yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.

Bişr-i Hâfi :
Şâyet insanlar Allahü Teâlânın büyüklüğünü düşünselerdi, O'na isyân etmezlerdi.

Zünnûn-i Mısrî :
İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza etmektir.

Hz Ali (ra) :
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.

Hz Hüseyin (ra) :
Dil gönlün,gönül rûhun, rûh da insanın hakikatinin aynasıdır.

Hz Mevlana :
Gerek yok her sözü laf ile beyana.. Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana.

İbrahim Hakkı Erzurum :
Dünya harâbdır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları kederlidir. Kendini kovalayandan kaçar, kaçanı ise kovalar.



Ahmed bin Hanbel :
İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kafî gelmez.

Ahnef bin Kays :
Yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca da arkadaşın hayrı yoktur.

Zünnûn-i Mısr :
“Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”

Şah-ı Nakşibend :
Sevgi, bütün sıkıntıları, kirli şeyleri, yok etmese de örter. Sevgi, sevdiği insanın birçok kusurlarını affettirir.

İmam-ı Rabbani :
Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!

Mîrim Halvetî :
Hak yolun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara kapılmamalıdır. Bir olan Allah'a bağlanmalı,başka şeylere heves etmemelidir.

Hasan-ı Basri :
Eshab-ı kiram öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı.

Kasım bin Muhammed :
Büyüklerimiz, gelen musibetleri güzellikle karşılamayı, kendilerine verilen nimetleri alçak gönüllülük ederek almayı severlerdi.

İmam-ı Gazali :
Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip, mağrur olsun?

Malik bin Dina :
Ağır hastanın yediği kıymetli gıdalar sağlığına fayda vermediği gibi,dünya sevgisine dalmış kalplere de nasihat fayda vermez.

Abdülganî Nablüsî :
İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi, kıskançlığı terk eder.

Hasan-ı Basri :
Dinde seninle yarışanla yarış! Dünyalıkta yarışanla yarışma, dünyayı onun kucağına at!

Hatem-i Esam :
Cehennemde, yalancılar köpeğe, hasetçiler domuza, gıybetçiler maymuna çevrilecektir.

İmâm-ı Gazâl :
Dünyâda herkes yolcudur. Geldik gidiyoruz. Yolcuların birbirlerine yardım etmesi, el ele vermeleri, kardeş gibi olmaları lâzımdır.

Hazret-i Mevlana :
İnsan, beyinle ve yürekle sevmemeli, Çünkü yürek durur, beyin unutur. Ruhla sevmeli; Ruh ne durur, ne unutur, ne de ölür.

Vehb bin Münebbih :
Başkalarının elindeki nimetleri kıskanıp, bunun için üzülen, aslında Rabbinin takdirine kızmıştır.

Süfyân bin Uyeyne :
Allahü Teâlâyı seven Allahü Teâlânın sevdiklerini de sever.Allahü Teâlânın sevdiklerini seven,Allahü Teâlânın rızâsı için sever.

Süfyan-ı Sevri :
Bir zamanlar günahlarımız için ağlardık, şimdi Müslümanlık elden gidecek diye endişeleniyorum.

Rûzbehân Baklî :
Kalb, şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.

Hazret-i Ali (ra) :
Sonu cennet olan bir hayatta şer yoktur, böyle hayatta kötülük olamaz. Sonu ateş olan bir hayatın da hiçbir kıymeti yoktur.

Selman-ı Faris :
Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, değil midir?

Ubeydullah-ı Ahrar :
Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.

Ali bin Muhammed :
Müminde, ihlâs ve pişmanlık bulunursa, Allahü teâlâ onun bütün günahlarını affeder.

Hazret-i Osman :
“Cenab-ı Hak, size bu hayatı ve dünyayı verdi ki onunla ahiretinizi kazanasınız diye. Yoksa dört elle sarılasınız diye değil.”

Hazreti Mevlana :
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Hz Ali (ra) :
Hüküm verdiğiniz zaman karşınızdaki dostunuz da düşmanınız da olsa adil davranınız. Verdiğimiz hükümlerden hesaba çekileceğiz.

Şah-ı Nakşibend :
Bizim yolumuzun başı edeb, ortası edeb, sonu yine edebdir. Hiç bir edebsiz, Allah dostu olamaz.

Hz Ali (ra) :
Neşeli olduğunuz zamanda da, kızgın olduğunuz zamanda da söylediğiniz sözlere dikkat ediniz. Daima hak söz söyleyiniz.

İmam-ı A’zam :
Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur.

Câfer-i Sâdık :
Bir müslümana ait, kötü bir şey duyduğun vakit, bir'den, yetmiş'e kadar özür kapısı ara. Yine de hiç su-i zan etme müslümanlara.

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir?

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir? 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...