20.4.11

Anlık Mesajlaşma ve Görüşme Uygulamaları

İnternet uygulamalarında bahsettiğim daha önceki iki yazıma bir yenisini daha ekliyorum..


Bu uygulamalar ilk önce anlık mesajlaşma uygulaması olarak başladı, daha sonra internet hızının artmasıyla ses ve görüntü transferine kadar iş ilerledi. Hatta dosya transferi için de günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. Ancak trend bu uygulamaların bir üstte anlattığım sosyal paylaşım uygulamaları içine gömülmesi yönünde. Örneğin Facebook’un anlık mesajlaşma (sohbet) bölümü var. Bu bölüm şu an MSN ya da GTalk kadar başarılı değil ancak öyle tahmin ediyorum ki yakın gelecekte Facebook bu alanda da kendisini geliştirecek ve anlık mesajlaşma uygulamaları sosyal paylaşım uygulamaları tarafından yutulacak.
Kool Im uygulaması internet üzerinden tüm anında mesajlaşma uygulamarını kullanma imkanı sağlamaktadır.[1] Bu sayede birden fazla anında mesajlaşma uygulaması tek çatı altında toplanabilmektedir. Aynı zamanda fazladan bir program yüklemeye gerek kalmadan web tarayıcısı üzerinden mesajlaşma imkanı sağlamaktadır.

Teamviewer uygulamasının bir bölümü aslında anlık mesajlaşma ve görüşme uygulaması olarak da görülebilir. İleride internet hızının daha da artmasıyla ücretsiz olarak anlık mesajlaşma ve görüşme hizmeti sağlayan MSN Messenger, Gtalk gibi servislerin Teamviewer sağladığı uzaktan kontrol özelliğini de bünyelerine katacağını tahmin ediyorum. Bugün Teamviewer kişisel kullanım için ücretsiz, kurumsal kullanım için ücretli, ancak öyle tahmin ediyorum ki gelecekte anlık mesajlaşma ve görüşme uygulamalarının hizmet yelpazesinin gelişmesiyle Teamviewer tarih olacak.

Kaynak: 1-      http://www.koolim.com/ (Erişim Tarihi: 01.04.2011)



Not: Mesajlarınızı paylaşırken dikkatli olun, önemli bilgileri anlık mesajlaşma programları üzerinden kesinlikle göndermeyin, gizli servisler ve art niyetli kişiler bu mesajlaşma programlarında giden gelen verileri rahatlıkla izleyebilir, elde edebilir. Örneğin MSN mesajlarınızın internette şifrelenmeden dolaştığını biliyor muydunuz? Lütfen bu tür uygulamalara güvenmeyin. Hatta internet üzerinde babanıza bile güvenmeyin :)

12.4.11


Iftira son derece kötü ve tahribedici bir hadisedir. Hem iftirayı yapan ve hem de kendisine iftira edilen kimse için oldukça rahatsız edici bir tutumdur. Iftira sonucunda insanlar arasındaki sevgi ve dostluk bağları zayıflar; dayanışma gücü ortadan kalkar. insanlar birbirine güven duymaz olurlar. Bu güvensizlik, bir toplumun sosyal hayatını tamamen felce uğratan yıkıcı bir etki yapar. Iftira, toplumdaki güzellikleri yakıp bitiren bir ateş gibidir.

Iftira, toplumda adaletin tam olarak etkisini kaybettiği zamanlarda yaygınlaşabilen bir sosyal ve ahlâkı hastalıktır. Çünkü adaletsizlik ve takipsizlik, kötü fiillerin yaygınlaşmasına ve artmasına yol açan bir başıboşluğa sebep olmaktadır.

Islâm`da iftira konusu, üzerinde oldukça fazla durulan bir konu olmaktadır. Çok sayıda ayet-i kerime, iftira`nın özelliğinden ve onun Allah`ın nezdinde sevilmeyen ve hatta yerilen bir davranış olduğundan bahsetmektedir.

Iftiranın en ağırı namus üzerine atılan iftiradır. Bunu, Hz. Âîşe ile ilgili olarak "Ifk"* olayında görmekteyiz Olay özet olarak şöyle cereyan etmiştir: Hz. Peygamber ashab-ı kirâmla sefere çıkarken, kura ile belirlenen bir eşini de beraberinde götürürdü. Bu usulle, Mustalıkoğulları Gazâsına da Hz. Âîşe katılmıştı. Konaklama yerinde, devenin üzerindeki gölgelikten (mahfel) tuvalet ihtiyacı için çıkan Âîşe (r.anhâ), dönüşünde gerdanlığını düşürdüğünü farketmiş, aramak için yeniden çıkmıştır. Bu sırada ordu yola çıkmış, Hz. Âîşe, devenin üzerindeki gölgeliğin içinde zannedilmiştir. Dönüşte unutulduğunu anlayan Hz. Âîşe, orada beklemiş, ordunun arka gözcüsü Safvân b. Muattal O`nu devesine bindirerek yolda orduya yetiştirmişti.

Münâfıkların reisi Abdullah b. Ubey ve arkadaşları bunu fırsat bilerek Hz. Âîşe`ye zina iftirasında (ifk) bulundular. Bir aydan fazla bir süreyle bu dedikodu Medîne`de dolaştı. Hz. Peygamber ve Âîşe validemizin yakınları bu olaya çok üzüldü.

Daha sonra Hz. Âîşe Nûr sûresindeki şu ayetlerle temize çıkardı:

"O uydurma haberi getirip iftira (ifk) atanlar, içinizden bir topluluktur. Onu kendiniz için bir ser sanmayın, bilakis o, sizin için hayırdır. Iftirada bulunanlardan her birinin kazandığı günaha göre cezası vardır. Onlardan günahın en büyüğünü yüklenene de büyük bir azap vardır."

"Iftirayı işittiğiniz zaman, mümin erkeklerin ve mümin kadınların, kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulunup da: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?"

"Bir de dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki, bu şahitleri getiremediler, o halde onlar, Allah nezdinde, yalancıların da kendileridir"

"Eğer Allah`ın lütuf ve merhameti, dünyada ve ahirette üzerinizde olmasaydı, yaydığınız fitne yüzünden, size mutlaka büyük bir azap dokunurdu."

"Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz birşey sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah nezdinde büyük bir günahtır "

"O asılsız sözü duyduğunuz zaman: "Bunu konuşmak bize yakışmaz. Haşa! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?" (en-Nûr, 24/1116).

Hz. Peygamber inen bu ayetleri tebliğ ettikten sonra; "Ya Âîşe, Allah`a hamd et. Allah seni, iftiracıların isnadından kesin olarak berî kıldı" buyurdu. Bunun üzerine Âîşe (r.anhâ) nin annesi: "Kızım, kalk da Resulullah (s.a.s)`a teşekkür et" deyince, Hz. Âîşe; "Hayır kalkmam ve yalnız Allah`a hamdederim" diye cevap verdi (bk. Buhârî, Tefsîru Sûre, 24/6, Meğâzi, 12, 32, 34, Şehâdet, 2, 15, Eymân, 13, 18, I`tisâm, 28, Tevhîd, 35, 52; Müslim, Tevbe, 56; Ebû Dâvud, Salât, 122; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 194, 195, 197; Kamil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Ankara 1984, VIII, 73-97).

Iftira eden kimse, bununla amacına ulaşamaz ve sonunda dünyevî ve uhrevî bakımdan kendisi zararlı çıkar. Nebî (s.a.s) "Iftira eden kimse zarara uğramıştır" (Ahmed b. Hanbel, I, 91) buyurur.

Iffetli bir kadına zina isnadında bulunup da bunu dört erkek şahitle ispat edemeyen bir kimse kazıf cezasına çarptırılır. Bunlara ceza olarak seksen değnek vurulur ve bundan sonra şahitliklerine güvenilmez (bk. en-Nûr, 24/4; "kazf" mad.). Zina isnadında bulunan kimse kadının kocası olur ve dört şahitle bunu ispat edemezse "mulâane" yoluna başvurulur (bk.en-Nûr, 24/6-9; "Liân" mad.).

En ağır iftirayı atan kimse bile sonradan pişmanlık duyar ve durumunu düzeltirse Cenâb-ı Hakkın mağfiretine nail olabilir (en-Nûr, 24/4-5).

Günümüzde fertlerin birbirine iftirası yanında basın ve yayın yoluyla da iftiralar yapılmaktadır. Namus, iffet, haysiyet ve zimmet üzerindeki bir iftira ne kadar çok yayılırsa, iftiracının sorumluluğunun da o nisbette artması tabiidir. Ayette şöyle buyurulur: "Mümin erkek ve o kadınlara işlemedikleri bir günahla eziyet edenler (onlara iftira atanlar), doğrusu açık bir günah yüklenmişlerdir" (el-Ahzab, 33/38).
Sorularla İslamiyet.

10.4.11


Kutlu Doğum Haftası

Yazar: Sorularla İslamiyet 2009-03-07

"Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiya Suresi, 107)
Yapılan hiçbir icraat, okunan hiçbir metin, anlatılan hiçbir kıssa O'nu tam manasıyla anlamaya elbette yeterli değildir.
Ancak bugün insanlığın içinde bulunduğu buhranlı ortamın en büyük nedeninin, O'nun tarif ettiği ve yaşadığı gibi yaşamamaktan kaynaklandığı en büyük bir gerçektir.
Bugün insanlar faiz bataklıklarında boğuluyorsa, aile binasında çatırdamalar varsa, ebedi yaşama arzusunun tatmini için eğlencelerle kendilerini uyutmaya çalışıyor ve bunlar gibi daha nice kaoslarla hayatlar karartılıyorsa bunların tek kurtuluşu O'nu tanımakla ve yaşadığı gibi yaşamakla mümkün olacaktır.
O yüzden bizler bugünleri fırsat bilmeli, O'nu tanımalı, anlamalı, O'nun gibi yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Bugün bir fırsat, O'nu tanımaya bugün başlayabilirsin:
1. O'nun güzelliğinin kaynağı olan Kur'anı oku. Oku, çünkü tüm maddi ve manevi dertlerin dermanı O'nda. O'nu anlamadan, O'nunla yaşamadan hayat hayat değil.
2. O'nun hayatını oku. İnsanlara örnek olan hayatından bazı kesitleri ailenle ve yakınlarınla paylaş, Oku ve paylaş ki, O'nu örnek alan insanlar ancak bu dünyayı yaşanabilir yapabilirler.
3. O'nun hakkında bilmediklerini öğren. Öğren ki, O'nun hakkında hem kendi yanlışlarını, hem de başkalarının yanlış bildiklerini düzelt.
Özetle; oturacağız, bugün Peygamberimizin doğum günü, "Allah'ım! Bu mübârek günün yüzü suyu hürmetine ben söz veriyorum ki İslâmiyet'i öğreneceğim ve yaşayacağım." diyeceğiz. Peygamberimizin hayatının gayesi olan Kur'an'ı anlama gayretine gireceğiz. Sonra da Peygamber Efendimiz, ne yapmış, nasıl yaşamış, namazını nasıl kılmış, orucunu nasıl tutmuş, sıkıntılara nasıl katlanmış, nasıl duâ etmiş, Allah'tan neler istemiş, ümmetine neleri tavsiye etmiş, bütün bunları düşüneceğiz. O'nun hayatına dair yazılmış bir kitabı okuyacağız. Sonra da yaptıklarını kendimize örnek alıp hayatımıza katacağız; yâni sünnetine uyacağız...

Sorularla İslamiyet'den alıntıdır!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...