19.10.24

Kudüs ve Beyt'i Makdis'le İlgili Hadisler

 


-- BEYT’İ MAKDİS’LE İLGİLİ HADİSLER –


İlk Kıblemiz, Beyt-i Makdis

Berâ b. Âzib (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.s.) Medîne’ye geldikten sonra on altı ve on yedi ay kadar Beyt-i Makdis’e doğru namaz kıldı. (Tirmizî, Salat, 138)

 

Mescid-i Aksâ: Yeryüzünde İnşa Edilen İkinci Mescid

Ebû Zerr’den rivayet edilmiştir: Ben: “Yâ Rasûlallah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. O (s.a.s.): “Mescid-i Haram’dır” buyurdular. “Sonra hangisidir?” dedim. O: “Mescid-i Aksâ’dır” buyurdular. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim.“Kırk sene” dedi. (Müslim, Mesâcid 1)

 

Üç Kutsal Mabed: Mescid-i Nebevî, Kâbe ve Mescid-i Aksâ

Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(Namaz kılıp daha fazla sevap almak için) Ancak şu üç mescide yolculuk yapılabilir: Benim bu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya.” (Müslim, Hac, 511)

 

Mescid-i Aksâ: Nesillerin Yetişeceği Bereketli Mekân

Zi’l-Esâbi’ (Sevbân b. Yemred) (r.a.) dedi ki: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” O (s.a.s.): “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 27/190, no: 16632; İbn Sa’d, VII. 296)

 

Mescid-i Aksâ: Etrafı Bereketle Çevrilen Mübarek Mekân

Ebû Ümâme (r.anha) Rasûlallah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç, muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Yâ Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O: “Onlar, Beyt-I Makdis’te ve Beyt-i Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu.

 (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 36/657, no: 22320)

 

Mescid-i Aksâ: Toplanış ve Diriliş Mekânı

Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): “Yâ Rasûlallah! Beyti Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedim. Allah Rasûlü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu. Ben: “Peki oraya gidecek imkan bulamazsam ne dersiniz?” dedim. O: “Oraya aydınlanmada kullanılmak üzere zeytinyağı gönderirsin. Bunu yapan, oraya gitmiş gibi olur” buyurdu. (İbn Mâce, İkâme, 196)

 

Mescid-i Aksâ: Şayet Gidemezsen, Bari Orayla İlgilen

Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): “Yâ Rasûlallah! Beyti Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedi. Allah Rasûlü: “Gidin ve orada namaz kılın!” diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!” buyurdu.” (Ebû Davûd, Salât 14)

 

Mescid-i Aksâ: Adak Adanılacak Mübarek Mekân

Câbir b. Abdullah’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre bir adam: “Yâ Rasûlallah! Ben, Allah sana fethi nasip ederse Beyt-i Makdis’te namaz kılacağım diye adakta bulundum, ne dersiniz?” dedim. O: “İşte burada kıl!” buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarlayınca Hz. Peygamber: “Öyleyse sen bilirsin (git adağını yerine getir)” buyurdu. (Dârimî, Nüzûr 4)

 

Mescid-i Aksâ: Daralana Ferahlık Vadeden Mekân

Şeddâd b. Evs’in (r.a.) anlattığına göre kendisi Rasûlullah’ın (s.a.s.) yanındaydı ve can çekiştirmekteydi. O (s.a.s.): “Ey Şeddâd! Neyin var?” diye sordu. O: “Bana dünya dar geldi!” dedi. O: “Hayır, dünya sana dar gelmeyecek, aksine Suriye bölgesi ve Beyt-i Makdis fethedilecek de inşallah sen ve çocukların oradakilere önderler olacaksınız.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VII. 289, no: 7162)

 

Kudüs’ten Yapılan Umre, Kefarettir Günahlara

Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme (r.anha) Rasûlullah’ın (s.a.s.) buyurduğunu rivayet etti: “Kim Beyt-i Makdis’ten umre yaparsa, bu onun önceki günahları için kefaret olur.” (İbn Mâce, Menâsik, 49)

 

Mescid-i Aksâ’daki Hıtta Kapısı, Saygı ve İstiğfar Kapısıdır

Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: İsrâiloğulları’na: “(Beyt-i Makdis) kapısından secde ederek (saygı ile) giriniz ve ‘hıtta’ = ‘Hata (ettik Yâ Rabbi, affet bizi)!’ deyiniz” (Bakara, 2/58) denildi. Onlar, kalçaları üzerinde sürünerek girdiler ve bu emri değiştirerek (hıtta yerine) ‘habbetun fî şearatin’ ‘Arpadaki tane!’ dediler. (Buhârî, Tefsir, 7/4, Enbiyâ, 28)

 

Ağlama Duvarı Değil, Burak Duvarı

Büreyde’den (r.a.) rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: Beyt-i Makdis’e vardığımızda Cibril parmağıyla kayayı delerek Burak’ı oraya bağladı. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17)

 

Mescid-i Aksâ’da Kılınan Namaza Kat Kat Sevap

Enes b. Mâlik’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin evinde kıldığı namaza bir, kabile mescidinde kıldığı namaza yirmi beş, cuma namazı kılınan yerlerde kıldığına da beş yüz namaz sevabı verilir. Mescid-i Aksâ’da kıldığı namaza elli bin; benim mescidimde kıldığı namaza da elli bin; Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin namaz sevabı verilir.” (İbn Mâce, İkâme, 198)

 

Mescid-i Aksâ’da Namaz Kılan, Doğmuş Gibi Olacak Anasından

Abdullah b. Amr (r.a.), Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Dâvud’un oğlu Süleyman (a.s.) Beyt-i Makdis’in binasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulundu: 1. “İlâhî hükme uygun bir hüküm verme kudreti; 2. Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat; 3. Namaz kılmak için Mescidi Aksâ’ya gelen kimsenin annesinden doğduğu gün gibi günahlarından çıkması.” Peygamber (s.a.s.) buyurdu ki: “Süleyman’ın (a.s.) dilediği ilk iki şey kendisine verilmiştir. Üçüncü dileğinin de kendisine verilmiş olmasını umarım.”  (İbn Mâce, İkâme, 196)

 

Kubbetu’s-Sahra’daki Kaya, Cennettendir

Râfi’ b. Amr el-Müzenî (r.a.), Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Acve hurması ve (Beyt-i  Makdis’deki) kaya, cennettendir.” (İbn Mâce, Tıb, 8)

 

Mescid-i Aksâ: Peygamber Dilinde Mesafe Ölçüsü

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.), Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Benim (cennette) Kâbe ile Beyt-i Makdis arası kadar genişlikte süt gibi beyaz, yıldızlar sayısınca kapları olan bir havuzum vardır. Ve ben, kıyamet günü, peygamberler içerisinde tabiîleri en çok olan kimse olacağım.” (İbn Mâce, Zühd, 36)

 

Hz. Mûsâ’nın Kabri, Beyt-i Makdis’e Çok Yakın

Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle rivayet etti: “Hz. Mûsâ’ya (a.s.) ölüm meleği gönderildi… O, Allah’dan cesedini mukaddes bölgeye bir taş atımı mesafeye yaklaştırmasını istedi.” Ebu Hüreyre Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şayet ben orada olsaydım, size o yoğun kırmızı topraklı bölgede yola yakın yerdeki kabrinisize mutlaka gösterirdim.” (Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ, 31)

 

Beyt-i Makdis: Semaya Açılan Pencere

Huzeyfe b. el-Yemân, Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ben ve Cibrîl onun sırtında Beyt-i Makdis’e vardık ve bize semanın kapıları  açıldı da ben cennet ve cehennemi gördüm.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 38/356, no: 23332)

 

Kabe’ye de, Mescid-i Aksâ’ya da Arkanı Dönme

Ma’kıl b. Ebî Ma’kıl el-Esedî (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.s.) bize büyük ve küçük abdest bozarken Ka’be’ye ve Beyt-i Makdis’e yönelmeyi yasakladı.” (Ebû Davûd, Tahâre, 4)

Mescid-i Aksâ’da Fıtratın Seçilmesi ve Semaya Geçilmesi

Enes b. Mâlik (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana merkepten büyük, katırdan küçük, beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ona bindim ve Beyt-i Makdis’e vardım. Onu önceki peygamberlerin bağlamış olduğu halkaya bağladım. Sonra mescide girip orada iki rekat namaz kılıp çıktım. Derken bana Cibrîl (a.s.) bir kap şarap ile bir kap süt getirdi. Ben sütü seçtim. Bunun üzerine Cibrîl (a.s.): “Fıtratı seçmiş oldun” dedi ve bizi semaya çıkardı.” (Müslim, Îmân,259)

 

Mescid-i Aksâ’da Fıtrat ve Ümmet

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.s.) İsrâ gecesi götürüldüğünde kendisine birinde şarap diğerinde süt olan iki bardak getirildi. Rasûlullah onlara baktı ve sütü aldı. Bunun üzerine Cibrîl (a.s.), ‘Seni fıtrata (insan tabiatına) uygun olanı almaya yönlendiren Allah’a hamdolsun. Eğer şarabı alsaydın ümmetin azgınlaşırdı.’ dedi.” (Nesâî, Eşribe, 41)

 

İsrâ Dönüşü Ümmete Verilen Semavî Hediyeler

Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.) şöyle demiştir: “İsrâ olayı gerçekleştiğinde Rasûlullah’a (s.a.s.) üç şey verilmiştir: 1. Beş vakit namaz verildi; 2. Bakara Sûresi’nin son âyetleri verildi; 3. Ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların büyük günahları mağfiret olundu.” (Müslim, Îmân, 279)

 

İsrâ ve Mirac’da Hz. Peygamber’e Öteler Ötesinden Gösterilenler

Câbir b. Abdullah’tan (r.a.) nakledildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “(İsrâ konusunda) Kureyş beni yalanlayınca Hıcr’de ayağa kalktım ve Allah Beyt-i Makdis’i gözümün önüne getirdi. Ben de ona bakarak özelliklerini Kureyş’e anlatmaya başladım.” (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 41)

 

İsrâ’da Hz. Peygamber’in Gördüğü Peygamberler

Ebu Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(İsrâ gecesi) yürütül-düğümde ayaklarımı Beyt-i Makdis’te  Peygamberlerin basmış olduğu yerlere koydum. Derken bana Meryem oğlu İsa arz edildi. Bir de baktım ki o insanlar içinde en çok Urve b. Mes’ud’a benziyor. Sonra bana Mûsâ arz edildi. Gördüm ki o da Yemen’in Ezd-Şenüe kabilesindeki adamlardan bir adama benzemektedir. Ardından da bana İbrahim arz edildi. O da insanlar içinde en çok arkadaşınıza (bana) benzemektedir.”  (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XVI, 484, no:10830)

 

Hz. Peygamber’e Gösterilen, Rüya Değil, Gerçeğin Ta Kendisi

İbn Abbas (r.a.) şöyle demektedir: “Sana gösterdiğimiz rüyayı ancak insanlar için bir sınama yaptık” (17 İsrâ 60) âyetinde sözü edilen “rüya”, Beytü’l-Makdis’e yapmış olduğu gece yolculuğunun sonradan Hz. Peygamber’e gözü ile gösterilmesidir. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17, no: 3134)

 

Allah Rasûlü: Burak’a Binenlerin En Hayırlısı

Enes b. Mâlik’in (r.a.) anlattığına göre Hz. Peygamber’e (s.a.s.) İsrâ gecesi gemlenmiş ve eğerlenmiş olarak Burak getirildiğinde onun binmesine zorluk çıkardı. Bunun üzerine Cibrîl: “Muhammed’e bu yapılır mı?! Sana Allah katında ondan daha değerli kimse binmemiştir!” deyince (Burak’tan) ter boşandı.  (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17, no: 3131)

 

Mucizeye İnanmayanlara Verilen İbretlik Ders

İbn Abbas’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ben bu gece götürüldüm.” “Nereye?” dediler. O: “Beyt-i Makdis’e” dedi. “Sonra sabahleyin aramıza katıldın, öyle mi?!” dediler. O: “Evet” dedi. (İbn Abbas) dedi ki: Bunun üzerine onun yalan bir iddiada bulunduğuna şaşırarak kimi el çırptı, kimi elini başına koydu. “Peki, bize oradaki mescidi anlatabilir misin?” dediler. Topluluğun içinde o beldeye gitmiş ve mescidi görmüş kimseler vardı. Rasûlullah (s.a.s.) buyurdu ki: “Ben anlatmaya başlamıştım. Derken bazı yerleri karıştırdım. Tam o sırada mescid Ikâl veya Ukayl’ın evinin önüne getirildi ve ben ona bakarak orayı anlattım.” (İbn Abbas) dedi ki: Bununla birlikte bir anlatım vardı ama ben ezberlemedim. Sonunda topluluk: “Vallahi doğru anlattı!” dedi.  (Ahmed b. Hanbel,Müsned, V, 28, no: 2819)

 

Hz. Peygamber’in, Peygamberlere İmamlık Yaptığı Kutsal Mabed

Enes b. Mâlik (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Beyt-i Makdis’e girdim. Peygamberler (s.a.s.) benim için burada toplandı. Cibrîl beni ileri geçirdi ve onlara imamlık yaptım. Sonra da dünya semasına yükseltildim.” (Nesâî, Salât, 1)

Kudüs'le İlgili Ayetler

 


-- BEYT’İ MAKDİS’LE İLGİLİ AYETLER –

 

İsrâ: Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksâ’ya Kutlu Yürüyüş

Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsrâ, 17/1)

 

Allah’ın Güçlü Kulları Birgün Tekrar Dönecek Beyt-i Makdis’e

İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik). (İsrâ, 17/7)

 

Filistin: Herkes İçin Mübarek Yer

Onu (İbrahim’i) Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık. (Enbiyâ, 21/71)

 

Filistin: Allah’ın Tayin Ettiği Mukaddes Yer

(Mûsâ dedi ki:) “Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı mukaddes bölgeye girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.” (Mâide, 5/21)

 

Kudüs’teki “Hıtta Kapısı”: Tövbe Kapısı

Hani, “Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, hata ettik, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik. (Bakara, 2/58; A’raf, 7/161)

 

Filistin: Doğusuyla, Batısıyla Mübarek Yer

Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (İsrâiloğulları’nı), toprağına bolluk ve bereket verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrâiloğulları’na verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ettik. (A’raf, 7/137)

 

Filistin: Yerleşilecek Güzel Yurt

Andolsun, biz İsrâiloğulları’nı çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. (Yunus, 10/93)

 

Filistin: Dağıyla, Vadisiyle Mübarek Yer

Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.” (Kasas, 28/30)

 

Filistin: Havasıyla, Rüzgârıyla Mübarek Yer

Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz. (Enbiyâ, 21/81)

 

Filistin: Güvenle Yaşanılacak Mübarek Yer

Sebe’ halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: “Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.” (Sebe, 34/18)

 

Süleyman Mabedi: Sanatın Zirvesi

Ona (Belkıs’a) “köşke gir” denildi. Köşkü görünce onu (zeminini) derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman, ona “Bu, (zemini) billurdan döşenmiş bir köşktür” dedi. Belkıs, “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum” dedi. (Neml, 27/44)

 

İlk Kıblemiz Mescid-i Aksâ’dan,Mescid-i Haram’a

(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. (Bakara, 2/144)

Tıp ve Mühendislik Öğrencilerinin Mezuniyeti İçin YDS Şartı Getirilmesi




Cimer'den Yönetime Katıl kısmındaki Gençlerin Gündemi bölümünden paylaştığım önerim aşağıdadır. Eğer bu yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacaksa gençlerimizin dünya ile etkin ve verimli iletişim kurabilmeleri bir zorunluluk. Siz de bu önerimi mantıklı bulursanız lütfen CİMER üzerinden göndererek hayata geçmesine katkı sağlayınız.

Konu: Tıp ve Mühendislik Öğrencilerinin Mezuniyeti İçin YDS Şartı Getirilmesi


Sayın Yetkililer,

Ülkemizdeki eğitim sisteminin kalitesini artırmak ve mezunlarımızı uluslararası düzeyde rekabetçi hale getirmek amacıyla, tıp ve mühendislik öğrencilerinin mezuniyetinde bir yabancı dil yeterlilik şartı olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenecek Yabancı Dil Sınavı (YDS) puanlarının zorunlu hale getirilmesini öneriyorum.

Önerimin Amacı:

1. Uluslararası Standartlara Ulaşmak: Tıp ve mühendislik alanlarında globalleşme ile birlikte, yabancı dil bilgisi, neredeyse olmazsa olmaz hale gelmiştir. YDS puan şartı ile mezunlarımızın, uluslararası standartlara uygun bir dil yeterliliğine sahip olmaları sağlanacaktır.

2. Küresel Rekabet: YDS ile belirlenen puanlar, mezunlarımızın global ölçekte rekabet edebilirliklerini artıracaktır.

3. Akademik ve Mesleki Gelişim: Lisans mezuniyetinde YDS 50, Yüksek Lisans mezuniyetinde 60 ve Doktora mezuniyetinde 70 puan şartı, öğrencileri sürekli olarak yabancı dil öğrenmeye ve geliştirmeye teşvik edecektir. Bu durum, mezunların akademik kariyerlerine ve mesleki gelişimlerine olumlu katkı sağlayacaktır. Dünyada yaşanan gelişmeleri daha iyi takip edebileceklerdir.

4. Hedefe Yönlendirme: Öğrencilerin, mezuniyet aşamasında belirli bir dil yeterliliğine sahip olmaları, eğitim süreçleri boyunca da daha fazla yabancı dil kaynaklarına yönelmelerine neden olacaktır. Bu durum, genel eğitim kalitesini artıracaktır. Mesleki gelişmeleri ilk elden öğrenmelerine olanak sağlayacaktır. Mesleklerinde kullanacakları yeni teknolojilerden ve gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilecekleri gibi bunları da daha etkin kullanabileceklerdir.

Ezcümle, tıp ve mühendislik öğrencilerinin mezuniyetinde bir yabancı dil için (İngilizce, Almanca, Fransızca vb.) YDS puan şartının getirilmesi, ülkemizin eğitim sistemine büyük katkılar sağlayacak ve mezunlarımızın uluslararası düzeyde rekabetçi bir profil geliştirmesine yardımcı olacaktır. Bu önerimin dikkate alınmasını ve gerekli adımların atılmasını saygılarımla arz ederim.

Saygılarımla,

Öneri Sahibi
19.10.2024
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...