15.12.14

Kırk Hadiste Komşuluk Akrabalık ve Dostluk (Kartelalar -41)

Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 42)

Komşusu açlıktan kıvranırken, tok yatan kimse iman etmiş olamaz.”
(İbn Ebî Şeybe, Musannef, Îmân ve Rü’yâ, 6)

Sizden biri kendisi için istediğini din kardeşi için –yahut komşusu için- de istemedikçe (tam) iman etmiş olamaz.”
(Müslim, İman, 71)

Bir adam Hz. Peygamber’e (s.a.s.), “İyi veya kötü yaptığımı nasıl bilebilirim?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Komşularının, ‘İyi yaptın’ dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların, ‘Kötü yaptın’ dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır.”
(İbn Mâce, Zühd, 25)

Ebû Zer (r.a.) şöyle demiştir: “Dostum (Hz. Peygamber) (s.a.s.) bana şunu tavsiye etti: Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşularının hâline bak da uygun bir şekilde kendilerine ondan ikram et.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 143)

Şerrinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.”
(Müslim, Îmân, 73)

Ey mümin hanımlar! Sizden biri –yanık bir koyun parçası dahi olsa- komşusunun ikram ettiği şeyi küçümsemesin.”
(Muvatta, Sıfatü’n-nebî, 10)

Bir Müslüman öldüğünde, yakın komşularından üç hane halkı onun iyi bir insan olduğuna şahitlik ederse, Yüce Allah da onun için şöyle der: “Şahitlikte bulunan kullarımın bildiklerine göre yaptıkları şahitliğini kabul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 409)

Allah’a ve âhiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun; Allah’a ve âhiret gününe iman eden komşusunu rahatsız etmesin; Allah’a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin.”
(Buhârî, Rikâk, 23)

İki kişi birden davet edecek olursa sen kapısı en yakın olana git. Çünkü kapısı en yakın olan en yakın komşudur. Eğer onlardan birisi daha önce davet etmişse, onun davetine icabet et.”
(Ebû Dâvûd, Et’ime, 9)

Resûlullah (s.a.s.) şöyle demiştir: “Ey Ebû Hüreyre! Şüpheli şeylerden titizlikle sakın ki insanların en iyi kulluk yapanı olasın. Kanaatkâr ol ki insanların (Allah’a) en şükredeni olasın. Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev ki (kâmil) mü’min olasın. Komşularına iyi komşuluk et ki (gerçek) Müslüman olasın. Bir de az gül, zira çok gülmek kalbi öldürür.”
(İbn Mâce, Zühd, 24)

Hz. Âişe’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben Hz. Peygamber’e (s.a.s.) “Ey Allah’ın Resulü! Benim iki komşum var. (Ziyaret veya hediye vermede) hangisinden başlayayım?” diye sorduğumda O, şu cevabı verdi: “Kapısı en yakın olandan.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 122-123)

Bir adam Resûlullah’a (s.a.s.) gelerek “Ey Allah’ın Resûlü! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının çok olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız ettiğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “O cehennemde olacaktır.” Buyurdu. Adam bu kez “Ey Allah’ın Resûlü! Falan kadının namazının, orucunun ve sadakasının az olduğundan ancak diliyle komşusunu rahatsız etmediğinden söz ediliyor, (ne buyurursunuz?) dedi. Resûlullah; “ O da cennette olacaktır.” buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel, II, 440)

Allah katında arkadaşların en hayırlısı arkadaşına karşı en iyi olandır; komşuların en hayırlısı ise, komşularına karşı en güzel davranandır.”
(Dârimî, Siyer, 3)

Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş arayın.”
(Taberâni, el-Mu’cemü’l-Kebir, IV, 268)

Komşu (komşusunun malını satın almada) öncelik hakkına sahiptir.”
(Buhârî, Hıyel, 14)

Bir arazisi olup ta satmak isteyen kişi onu önce komşusuna teklif etsin.”
(İbn Mâce, Şuf’a, 1)

Zarar vermek te zarara uğramak ta yoktur. Bir kimse (kendi evine destek olmak üzere) komşusunun duvarına ağaç dayayabilir.”
(Ahmed b. Hanbel, I, 313)

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle dua ederdi: “Allahım! İkamet ettiğim yerdeki komşunun şerrinden sana sığınırım.”
(İbn Hibbân, es-Sahîh, III, 307)

Merhametlilere, Rahman merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin! ‘Rahim’ (akrabalık bağı) Rahman kökünden türemiş bir ağaçlıktır. Kim akrabalık ilişkisini sürdürürse Allah da onunla ilişkisini sürdürür; kim de bu ilişkiyi koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 16)

Allah, ‘Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının) adı da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de keserim.’ buyurdu.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akrabalık ilişkilerini sürdürsün!”
(Buhârî, Edeb, 12)

Allah’a ve âhirete inanan, misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve âhiret gününe inanan, akrabalık ilişkilerini sürdürsün…”
(Buhârî, Edeb, 85)

Akrabalarla ilişkiyi sürdüren, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi onlarla ilişkiyi sürdürendir.”
(Buhârî, Edeb, 15)

Akrabalarla ilişkiyi kesen, cennete giremez.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 19)

Bir adam yakınından ihtiyaç fazlası eşyasını ister ve o da yanındaki bu eşyayı ona vermezse kıyamet gününde o eşya zehirli yılan olarak karşısına çıkar.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120)

Herhangi bir yoksula verilen sadaka, bir sadaka sayılırken; yoksul akrabaya verilen, biri sadaka, diğeri ise sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka sayılır.”
(Nesâî, Zekât, 82)

Akrabalık ilişkilerinizi sürdürebilmeniz için soyunuzu tanıyınız. Zira akrabalar arası bağların sürdürülmesi, aile içinde sevgiye, malda bolluğa ve ömrün bereketlenmesine sebeptir.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 49)

Sevabı en hızlı verilecek hayır, iyilik etmek ve akraba ile ilişkiyi sürdürmektir. Cezası en çabuk verilecek kötülük de, azgınlık yapmak ve akraba ile iyi ilişkiyi kesmektir.”
(İbn Mâce, Zühd, 23)

Ruhlar, bir araya gelmiş topluluklardır. Birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşmayanlar ise anlaşamayıp ayrılır.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 159)

Mümin cana yakındır. Başkalarıyla kaynaşmayan ve kendisiyle kaynaşılamayan kimsede hayır yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel, II, 400)

Kişi dostunun dini üzeredir. Şu halde sizden biri kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”
(Tirmizî, Zühd, 45)

İyi arkadaşla kötü arkadaşın örneği, misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku alırsın!”
(Müslim, Birr ve Sıla, 146)

Sadece müminle arkadaş ol, yemeğini de takva sahibi olan yesin.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

Resûlullah’ın (s.a.s.) huzuruna bir adam geldi ve; “Yâ Resûlullah! Bir topluluğu seven ama henüz onların aralarına katılmamış kimse hakkında ne dersin?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.); “Kişi sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi.
(Buhârî, Edeb, 96)

Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün nefret edebilirsin. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün dostun olabilir.”
(Tirmizî, Birr ve Sıla, 60)

Sizden biri, din kardeşini sevdiği zaman bunu ona bildirsin.”
(Tirmizî, Zühd, 54)

Bir kimse biriyle arkadaşlık kuracağı zaman ona ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü bu sevgiyi pekiştirir.”
(Tirmizî, Zühd, 54)

İyiliklerin en iyisi, kişinin baba dostuna yaptığı iyiliktir.”
(Müslim, Birr ve Sıla, 12)

(Din) kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (incitici biçimde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”

(Tirmizî, Birr ve Sıla, 58)










11.12.14

Büyüklerden Hikmetli Sözler - 2 ( Kartelalar 40 )

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Evliya Çelebi :
Beraber olduğun, tanıştığın kişilerden asla bir şey isteme. Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Yumuşak söz ve bol selam insanların sevgisini kazandırır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz :
Dilin adeti, kalbin düşüncesidir. Hakkı zikredeni, Hak da zikreder.

Bişr-i Hafi :
Kardeşlerim, dün öldü, bu gün can veriyor. Yarın henüz doğmadı. Zamanın kıymetini bilin.

Bişr-i Hafi :
Kulağın şükrü bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır.

Bişr-i Hafi :
Ölçünüz Allah rızası olsun. Şükredin. Bütün azalarınızla şükrederek gerçek şükredenlerden olun.

Hacı Bayram-ı Velî :
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.

Hacı Bayram-ı Velî :
Allah´a isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.

Sadi Şirazi :
Allah’ın emrinden dışarı çıkma ki, senin emrinden de hiçbir şey dışarı çıkmasın...

Sadi Şirazi :
Hiddetle hemen kılıca sarılan kimse sonra esefle elinin ardını dişler

Hz Mevlana :
Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.

İmam Azam :
Hakki söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.

Ebû Hâşim :
İğne ile dağı devirmek, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.

Hz Ali (ra) :
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi mîras ve ilim gibi şeref olmaz.

Abdullah bin Mübârek :
Allahü teâlâdan korkan kimselerle berâber ol. Bid'at sâhipleriyle oturmaktan sakın!

Bişr-i Hafi :
İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz.


Ebû Abdullah Dîneverî :
Nefsini hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle meşgul eder.

Bündâr bin Hüseyin :
Allahü teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam kavuşamaz.

Hasan Basrî :
Hiç kimse altın ile Allah katında azîz olmadı. Altını olmayan hiçbir kimse de Allah katında bu sebeple zelîl olmadı.

Süfyân-ı Sevrî :
Allahü teâlânın senin üzerinde hakları vardır. Bu vazîfelerden gâfil olma. Kıyâmet gününde onlardan hesâba çekileceksin.

Ebû Abdullah el-Kureşî :
Dostlarının, arkadaşlarının hukûkunu gözetmeyen, onlarla sohbetin, berâber olmanın bereketine kavuşamaz.

Bündâr bin Hüseyin :
Dünyâ sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü teâlâya ibâdet etmekten alıkoyar.

Yûsuf bin Hüseyin Râzî :
Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz.

Ahmet bin Ebûl-Havârî :
Kalbinde katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, yemeği azalt, nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır.

Bişr-i Hâfi :
Bir kimse gadabını, öfkesini yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz.

Bişr-i Hâfi :
Şâyet insanlar Allahü Teâlânın büyüklüğünü düşünselerdi, O'na isyân etmezlerdi.

Zünnûn-i Mısrî :
İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza etmektir.

Hz Ali (ra) :
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.

Hz Hüseyin (ra) :
Dil gönlün,gönül rûhun, rûh da insanın hakikatinin aynasıdır.

Hz Mevlana :
Gerek yok her sözü laf ile beyana.. Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana.

İbrahim Hakkı Erzurum :
Dünya harâbdır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları kederlidir. Kendini kovalayandan kaçar, kaçanı ise kovalar.



Ahmed bin Hanbel :
İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kafî gelmez.

Ahnef bin Kays :
Yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca da arkadaşın hayrı yoktur.

Zünnûn-i Mısr :
“Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır.”

Şah-ı Nakşibend :
Sevgi, bütün sıkıntıları, kirli şeyleri, yok etmese de örter. Sevgi, sevdiği insanın birçok kusurlarını affettirir.

İmam-ı Rabbani :
Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!

Mîrim Halvetî :
Hak yolun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara kapılmamalıdır. Bir olan Allah'a bağlanmalı,başka şeylere heves etmemelidir.

Hasan-ı Basri :
Eshab-ı kiram öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak harcıyorsanız onlar da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı.

Kasım bin Muhammed :
Büyüklerimiz, gelen musibetleri güzellikle karşılamayı, kendilerine verilen nimetleri alçak gönüllülük ederek almayı severlerdi.

İmam-ı Gazali :
Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip, mağrur olsun?

Malik bin Dina :
Ağır hastanın yediği kıymetli gıdalar sağlığına fayda vermediği gibi,dünya sevgisine dalmış kalplere de nasihat fayda vermez.

Abdülganî Nablüsî :
İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi, kıskançlığı terk eder.

Hasan-ı Basri :
Dinde seninle yarışanla yarış! Dünyalıkta yarışanla yarışma, dünyayı onun kucağına at!

Hatem-i Esam :
Cehennemde, yalancılar köpeğe, hasetçiler domuza, gıybetçiler maymuna çevrilecektir.

İmâm-ı Gazâl :
Dünyâda herkes yolcudur. Geldik gidiyoruz. Yolcuların birbirlerine yardım etmesi, el ele vermeleri, kardeş gibi olmaları lâzımdır.

Hazret-i Mevlana :
İnsan, beyinle ve yürekle sevmemeli, Çünkü yürek durur, beyin unutur. Ruhla sevmeli; Ruh ne durur, ne unutur, ne de ölür.

Vehb bin Münebbih :
Başkalarının elindeki nimetleri kıskanıp, bunun için üzülen, aslında Rabbinin takdirine kızmıştır.

Süfyân bin Uyeyne :
Allahü Teâlâyı seven Allahü Teâlânın sevdiklerini de sever.Allahü Teâlânın sevdiklerini seven,Allahü Teâlânın rızâsı için sever.

Süfyan-ı Sevri :
Bir zamanlar günahlarımız için ağlardık, şimdi Müslümanlık elden gidecek diye endişeleniyorum.

Rûzbehân Baklî :
Kalb, şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.

Hazret-i Ali (ra) :
Sonu cennet olan bir hayatta şer yoktur, böyle hayatta kötülük olamaz. Sonu ateş olan bir hayatın da hiçbir kıymeti yoktur.

Selman-ı Faris :
Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, değil midir?

Ubeydullah-ı Ahrar :
Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.

Ali bin Muhammed :
Müminde, ihlâs ve pişmanlık bulunursa, Allahü teâlâ onun bütün günahlarını affeder.

Hazret-i Osman :
“Cenab-ı Hak, size bu hayatı ve dünyayı verdi ki onunla ahiretinizi kazanasınız diye. Yoksa dört elle sarılasınız diye değil.”

Hazreti Mevlana :
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Hz Ali (ra) :
Hüküm verdiğiniz zaman karşınızdaki dostunuz da düşmanınız da olsa adil davranınız. Verdiğimiz hükümlerden hesaba çekileceğiz.

Şah-ı Nakşibend :
Bizim yolumuzun başı edeb, ortası edeb, sonu yine edebdir. Hiç bir edebsiz, Allah dostu olamaz.

Hz Ali (ra) :
Neşeli olduğunuz zamanda da, kızgın olduğunuz zamanda da söylediğiniz sözlere dikkat ediniz. Daima hak söz söyleyiniz.

İmam-ı A’zam :
Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur.

Câfer-i Sâdık :
Bir müslümana ait, kötü bir şey duyduğun vakit, bir'den, yetmiş'e kadar özür kapısı ara. Yine de hiç su-i zan etme müslümanlara.

Câfer-i Sâdık :
İyi ahlak sahibi kimselere yakın ol, çünkü kötü huylu olanlar susuz bir çöl, yeşermeyen bir ağaçtır.

İmam-ı Rabbânî :
Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok, kavuşan güle.

Emîr Sultan :
Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde, Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz.

Hazret-i Ebû Bekr (ra) :
Resûlullah efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur.

Hazret-i Ömer (ra) :
Resûlullah efendimizin doğum zamanına kıymet veren, islâma kıymet vermiştir.

Câfer bin Muhammed :
Pek çok kötülüğün anahtarı, sinirlenmektir.

İmâm-ı Mâlik :
Kendine hayrı olmayan kimsenin, başkasına hayrı olmaz.

İmâm-ı Rabbânî :
Allahü teâlânın aydınlatmadığı kimseye, kimse ışık veremez.

Yunus Emre :
Ana rahminden indik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.

İmam-ı Rabbân :
Dertler, belâlar, sıkıntılar; Muhabbetin, sevginin, şaşmıyan şâhidleridir.

İmâm-ı Mâverd :
Âlimle sohbet eden aziz; cahille düşüp kalkan zelil olur.

Ömer bin Abdülazîz :
Kim cenneti seviyorsa, Cehennemden kaçar.

Hazret-i Ali :
İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün mahkûmudur.

İmâm-ı Rabbânî :
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

Ebû Turâb-ı Nahşebi :
İki şeyi istersiniz ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

İbrâhim bin Edhem :
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar (nafile)ibâdet et, ister uyu.

Hazreti Ömer (ra) :
Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır.

Haci Bayram Veli :
Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

İmam-ı Azam :
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım,başım göğe ererdi.

Şâh Şücâ Kirmânî :
Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyanette bulunmaktan uzak durunuz!

İmam-ı Rabbânî :
Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak, dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür.

Ömer bin Abdülazîz :
Kıyamet günü nereye gitmek istiyorsanız, hazırlığınızı ona göre yapınız.

Hz Ali (ra) :
Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerin ise, süsü ve güzelliğidir.

Hz Ömer (ra) :
Şiddet görmeksizin kuvvetli, zayıflık belirmeksizin yumuşak ol.

Abdullah Harrâz :
Sabrın alâmeti; şikâyeti terk, musibeti ve sıkıntıları gizlemektir.

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî :
Hakîki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

İmam-ı Rabbani :
Ölmek felaket değildir. Asıl felaket öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.

Ebu Zer Gifari :
Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir.

Bâyezîd-i Bistâmî :
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!

İmâm-ı Gâzâli :
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel :
İstediklerini vermediğiniz zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir

Atâ bin Ebû Rebâh :
Üç gün geçince arkadaşınızı arayınız! Hasta ise ziyaret ediniz! Eğer bir işle meşgûl ise, yardımda bulununuz!

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî :
İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resûlullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlâktır.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır.

Hz Ali (ra) :
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Hazreti Mevlana :
Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hâle gelir.

Hazreti Mevlana :
Kötü yaratılışlı kişi Allah’a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun’un başı bir kez bile ağrımadı.

Imam-i Rabbani :
Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile serinleyip râhat bulur.

Seyyid Abdülhâkim Arvâs :
Allahü teâlâ bize fadlı, ihsânı ile tecelli etsin; bizi fadlı ile korusun! Adliyle tecelli ederse, yanarız.

Ali Mahallî :
Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.

Hazreti Mevlana :
İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.

Hazreti Mevlana :
Dertli kişinin tereddüt ve elemle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp havalandırmak demektir.

Hazreti Mevlana :
Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî :
Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur? Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir?

Abdullah Mürteiş :
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir.

Abdullah-ı Ensârî :
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.

Bekâ bin Batû :
Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasihatini kabullenmek, yüksek derecelerden birine sahip olmaya işârettir.

İmâm-ı Rabbân :
Aşk, muhabbet kalpte olur ve kıymetlidir. Gerçek aşk, Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini sevmektir.

Bâyezîd-i Bistam :
İrfân sâhibi, ârif odur ki: Seninle yediğini, içtiğini, seninle eğlendiğini görürsün; ne var ki, onun kalbi Allah'a bağlıdır.

Ahmet bin Ebûl-Havâr :
Günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvî ediniz.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâs :
Temiz ve yeni elbise giyiniz.Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını,kıymetini gösteriniz

Abdülkadir-i Geylân :
Şükrün esası, nîmetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

Amr bin Osman :
Tesavvuf, kulun her vakitde, o vakit için en iyi olan şey ile meşgûl olmasıdır.

İmâm-ı Mâverd :
Âlim, cahili bilir. Çünkü daha önce kendisi cahildi. Fakat cahil, âlimi bilemez. Çünkü o henüz âlim olmamıştır.

Ebû Abdullah Magribî :
Bir kimse samimi olarak dünyadan yüz çevirirse, Allahü teâlâya yönelirse, dünyanın şerrinden ve sıkıntılarından emin olur.

Hazret-i Hüseyin :
İnsanların en cömerdi, istenmeden veren, en asîli de intikâma gücü yeterken bağışlayandır.

Hazreti Mevlana :
Kimin kalbinde kapı açılırsa, gönül göğünde yüzlerce güneş görür.

Bişr-i Hâfi :
Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler.

Vehb bin Münebbih :
Dünya bir leştir, ondan bir şey koparmak isteyen köpeklerle dalaşmaya mecbur kalır.

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir?

Hazret-i Ali :
Kendisine iyilik ettiğiniz kötü kimsenin şerrinden korunmaya çalışın! 

Şakik ez Zâhid :
Âhiret dünyadan hayırlıdır dediği halde, kazandıklarını Allah için harcamayan, sözünde yalancı değil midir? 





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...