aydın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aydın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28.7.11

Ay'ın Aynı Yüzü ve Dünya

Ay'ın sürekli aynı yüzünü görüyor olmamız beni şaşırtan ve düşündüren enteresan bir gök olayı.

'Bunda şaşıracak ne var' demeye herhalde kimsenin hakkı yoktur. Gel gör ki insanlar içinde buna şaşıran sayısı da azdır.

Kainat kitabının bir sayfasını da bu gök olayı oluşturuyor olsa gerek.

Dünya Güneş'in etrafında dönerken kendi etrafında da dönüyor ve böylece sürekli olarak dünyanın farklı yerleri Güneş'le yüz yüze geliyor. Peki ama, Dünya Güneş'e sürekli farklı bir yüzüyle bakarken Ay neden hep aynı yüzüyle Dünya'ya bakıyor. Bunun hikmeti nedir?

Eğer Dünya da Ay gibi davransaydı ve etrafında dönüp durduğu gök cismine hep aynı yüzüyle baksaydı, mevsimler, iklim kuşakları, yağışlar, kısacası atmosfer ile alakalı herşey alt üst olurdu. Dünyanın yarısı sürekli karanlık, yarısı da sürekli aydınlık olurdu. Sıcaklık farklılıkları artardı. Acaba bu durumda dünya tarımı nasıl olurdu? Herhalde karanlık kısımda bir yeşil ot bile yetişemezdi. Ya da tarım diye bir şey olur muydu? Bu durumda dünyadaki su döngüsü, karbon döngüsü ve azot döngüsü nasıl olurdu, yer altı kaynakları nasıl bir şekil alırdı? Dünya ekonomisi bu coğrafi şartlar altında nasıl şekillenirdi? Dünyanın demografik yapısı nasıl şekillenirdi, yani nüfus küreye nasıl dağılırdı? 

Üzerine uzun uzun düşünülebilecek, yazılar yazılabilecek, çokça ibret  alınabilecek bir konu..

Bizlere bu kainatın ve dünyamızın nasıl hassas dengeler üzerine kurulduğunu gösteren belki milyonlarca örnekten bir tanesi, ancak her an karşımızda duran bir örnek. Her 29 günde bir dolunayla parlayan bir işaret. Hakkı arayanlara yol gösterici bir kandil. Hakikati yansıtan bir ayna, bir ibret, bir işaret, bir ayet. 

Evet, işte böyle hassas dengeler üzerinde, onlardan faydalanarak yaşayıp gidiyoruz. Tüm bu dengelerin ise bize gösterdiği tek bir hakikat var, o da bu derece hassas dengeyi muhakkak bir kuranın olması gerektiği gerçeği. Düşünsenize, bir süper markete gittiniz ve sıra sıra reyonlarda muntazaman dizili çeşit çeşit ürünleri gördünüz, o anda birisi gelip size 'bunlar kendiliğinden ve kendi insiyatifleriyle bu dizilişi aldılar, bunlar burada rastgele bulunuyor' dese o kişi hakkında ne düşünürsünüz? Ya gerçeği bilerek saptırıyordur, ya da delidir. Üzerinde yaşadığımız gezengen ve içinde bulunduğumuz kainat ise marketteki düzenden çok daha büyük ve  büyüleyici düzenleri ihtiva etmekte, bünyesinde bulundurmakta. O halde muhakkak ki bu düzeni buraya koyan bir düzen koyucu var. Muhakkak ki bir düzenleyici var. Muhakkak ki dengeleri gözeten bir yaratıcı var. Muhakkak ki Allah var.

Üstelik bu düzen koyucunun işinde ortağı olmadığı da açık. Eğer bir ortağı olsaydı düzende bir bozukluk olmaz mıydı, herhangi bir zamanda bir yerinde bir aksaklık meydana gelmez miydi? Elbette o zaman düzen bu denli kusursuz olmazdı. Böyle tıkır tıkır işlemezdi, dağılır giderdi. Şu aciz gözlerimizle kafamızı kaldırıp; üzerimizde parlayıp duran gökyüzüne baksak, ve hatta teleskoplarla baksak, ve hatta en gelişmiş teleskoplarla, milyon dolarlık, milyar dolarlık teleskoplarla baksak, önümüzde tüm güzelliğini sergileyen gökyüzünde hiçbir eksiklik bulamayız. Demek ki bu düzeni koyan tek, bir, ve işinde ortağı yok.

Ay'ın üzerinde gözüken kraterlerden, büyük çaplı çukurlardan da çokça çıkarılacak şeyler var, çokça ibretler var. Allah nasip ederse onlar hakkında da   kendi küçük çapımda derinlemesine düşünmek ve ilerleyen günlerde bir şeyler yazmak istiyorum..



5.10.10

1993 Yılını Anlamak





93 yılını anlamadan siste rotamızı doğru çizemeyiz! Artık deliller süpürülmesin, insanlar korkup sinmesin!




  • 24 Ocak 1993 Gazeteci Uğur Mumcu hayatını kaybetti.
  • 5 Şubat 1993 Devlet Bakanı Adnan Kahveci trafik kazasında hayatını kaybetti.
  • Ahmet Cem Ersever 17 Mart 1993'te ordudaki görevinden 30 arkadaşıyla birlikte istifa etti.
  • 17 Nisan 1993 Cumhurbaşkanı Turgut Özal hayatını kaybetti.
  • 24 Mayıs 1993 Bingöl-Elazığ karayolunda 33 sivil er silahsız pusuya düştü ve şehit edildi.
  • 2 Temmuz 1993 kanlı Madımak Oteli tezgahı düzenlendi.
  • Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın 22 Ekim 1993 tarihinde öldürüldü. (Terör örgütü üstlenmedi)
  • 4 Kasım 1993 A. Cem Ersever Ankara Elmadağ'da ölü bulundu.

Son günlerde bir de mektup ortaya çıktı. Bir haber sitesinden kısaca aldım, aşağıda:

PKK'YA YARDIM
Bitlis, mektubunda devlet içindeki bazı unsurların terörden rant sağladığını vurguluyor ve isimler veriyor. Güneydoğu'daki bazı işadamlarının güvenlik güçlerinin de desteğini alarak bölgede terör örgütü PKK adına kaçakçılık yaptığını belirtiyor. Mektubun ikinci bölümünde ise Kürt Sorunu Çözüm önerilerini içeren bir rapordan bahsediliyor. "Kod Adı: Kale" olarak tanımlanan planda öncelikli olarak terör belasının defedilmesi gerektiği belirtiliyor. İkinci aşamada ise Kürt halkına yönelik ılımlı adımların atılması için devlet politikası oluşturulması gerektiği vurgulanıyor ve "Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır" tespitinde bulunuluyor. 



MGK GÜNDEMİ OLDU 
Kürt sorunu çözüm planını ciddi şekilde değerlendiren Turgut Özal, kendisine gelen mektuptan sonra Org. Bitlis ile iki görüşme gerçekleştiriyor. Bitlis Paşa'dan planın nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin ayrıntılı yeni bir çalışma yapmasını istiyor ve bu konuda bazı sivil isimlerden yardım alabileceğini belirtiyor. Turgut Özal, Bitlis'le yaptığı ilk görüşmeden sonra konuyu devletin zirvesinde tartışmaya açıyor. Planın içeriğini önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş ile değerlendiriyor. Konunun ayrıntıları daha sonra MGK toplantılarında ele alınıyor. Özal, Bitlis'in de tavsiyesine uyarak MGK'nın Ağustos 1992 tarihli toplantısını Diyarbakır'da olağanüstü topladı. 27 Ağustos tarihinde gerçekleştirilen toplantı sonrasında 6 maddelik bir bildiri yayınlandı. Adeta "Kod Adı: Kale" planının izlerini taşıyan bildiride "terörle mücadelenin yasalar çerçevesinde yürütüleceği" ve "Bölge halkının yaşam seviyesinin yükseltilmesi için" çalışmalar yapılacağı vurgulandı. Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 1992 tarihli MGK toplantılarda da terör konusu ayrıntılı bir şekilde işlendi ve aynı şekilde bildirilere yansıtıldı. 

RAHATSIZ OLDULAR
Org. Bitlis'in Kürt sorununa ilişkin çözüm planı devlet içinde bazı kesimlerde rahatsızlığa neden oldu. TSK içinde de bazı komutanlar Org. Bitlis'e yönelik sert eleştiriler dile getiriyor, rahatsızlığın bir başka boyutunu ise Org. Bitlis'in planın uygulanması konusunda doğrudan Cumhurbaşkanı Özal ile temasa geçmesi oluşturuyordu. Bitlis'in bu çalışmaları bazı dış güçler tarafından da yakın takibe alındı. Bitlis'i Erbil'e götüren helikopter taciz ateşi ile karşılaştı. Özal ile ikinci görüşmesini Aralık 1992'de yapan Bitlis, bütün ağırlığını bundan sonra Kürt sorunu üzerine verdi. Kendine yakın kurmay kadrodan bir ekip oluşturdu. Bu isimlerle planın ayrıntıları üzerine yeni bir çalışma başlattı. Ancak bu sırada uçak kazası oldu. Yapılan açıklamalarda uçağın buzlanmadan düştüğü belirtildi, ancak kaza sonuç raporu kimseyi tatmin etmedi. 





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...