16.12.14

Ayet ve Hadislerle Cennet (Kartelalar - 42)

. : Ayet-i Kerimeler : .

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlanma vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
(Muhammed/15)

İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
(Bakara/25)

Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. (Onlara) beğendikleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, saklı inciler gibi iri gözlü huriler, yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
(Vakıa/17-24)

Düzgün kiraz ağacı, meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler.
(Vakıa/28-33)

Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. Berraktır, içenlere lezzet verir. O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
(Saffat/41-47)

Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, tomurcuk gibi yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.
(Nebe/31-34)

Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır. Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır. Gümüşten billur kaplar ki onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir. Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir. Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.
(İnsan/14-18)

Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.
(İnsan/21)

Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.
(Hac/23)

Sabretmelerine karşılıkta onlar cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırılır.
(İnsan/12)

Onlara Adn cennetleri vardır. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir.
(Fatır/33)

Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
(İnsan/13)



. : Hadis-i Şerifler : .


Muaz bin Cebel (r.a.) den;Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:Muhakkak cennet yüz derecedir.
Onlardan her bir derece gök ile yer arasındaki mesafe kadardır. Şüphesiz o derecelerin en yücesi Firdevs’tir, en faziletlisi de Firdevs’tir. Arş, muhakkak Firdevs’in üstündedir. Cennetin ırmakları da Firdevs’ten çıkıp akar. Bu itibarla siz Allah’tan dilemek istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin.
(İbn Mâce 4331, Tirmizî 2651)


Ebû Hureyre (r.a.) den; Ya Rasûlullah! Cennetin yapısı nedir? diye sordum. Rasûl-ü Ekrem (s.a.s.) buyurdu ki: Bir kerpici gümüşten, bir kerpici altından, harcı keskin kokulu misk, çakılları inci ve yakut, toprağı za’ferandır.
(Tirmizî 2646)

Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: İki cennet vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler hep gümüştendir. Diğer iki cennet daha vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler de altındandır. Adn cennetindeki cennetliklerle Rablerine bakmaları arasında Allah’ın vechi üzerindeki büyüklük ridasından başka bir şey bulunmayacaktır.
(Buhârî 4828, Tirmizî 2648)

Abdullah bin Ömer (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennet ehli cennete vardığı, cehennem ehli cehenneme vardığında ölüm (alacalı bir koç suretinde) getirilir. Ta cennetle cehennem arasında yatırılır, sonra kesilir. Sonra bir münadi: “Ey cennet ahalisi! Artık ölüm yoktur. Ey cehennem ahalisi! Artık ölüm yoktur.” diye nida eder. Bu hadise sebebiyle cennet ehlinin ferahı bir kat daha artar, cehennem ehlinin hüzün ve kederi ise bir kat daha artar.
(Müslim 2850/43, Buhârî 6457, İbn Mâce 4327, Tirmizî 2682)

Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.
(Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7)

Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır.
(Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 414/10123)

Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir…
(Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1)

Sehl bin Sa’d (r.a.) dan; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennette sekiz kapı vardır. Bunların içinde bir kapı Reyyan diye isimlendirilir. Buradan cennete yalnız oruçlu olanlar girer.
(Buhârî 3058)

İbn Mes’ud (r.a.) dan; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Ben ateş ehlinin cehennemden son çıkacak ve cennet ehlinin cennete son girecek olanını (Allah'ın bildirmesiyle) biliyorum. Bu bir kimsedir ki, cehennemden emekleye emekleye çıkar. Yüce Allah ona: “Git, cennete gir!” buyurur. O kimse cennete varır, ona öyle bir hayal gelir ki, cennet dopdoludur. Dönüp: “ Ya Rab! Ben cenneti dopdolu buldum.” der. Allah yine: “Git, cennet gir!” buyurur. O kimse cennete varır. Cennet ona yine dopdolu gibi hayal ettirilir. Dönüp: “Ya Rab! Ben cenneti dopdolu buldum.” der. Allah ona: “Git, cennete gir! Dünya kadar ve dünyanın on misli kadar yer senindir.” buyurur. O kul: “Sen yegâne Melik olduğun halde benimle alay mı ediyorsun yahut bana gülüyor musun?” der. Vallahi Rasûlullah’ın gerideki dişleri belirinceye kadar güldüğünü gördüm. Sahabiler arasında: “Cennet ehlinin en aşağı derecesi işte o kimsedir.” denilirdi.
(Buhârî 6469, İbn Mâce 4339)

Ebû Hureyre (r.a.) den; Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu: Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu: “Ben salih kullarım için ahiret azığı olarak hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağım işitmediği ve hiçbir beşer aklına gelmedik bir takım nimetler hazırladım.” Allah’ın sizleri (bu sözlerle) muttali kıldığı şeyleri bir yana bırak. Bir de bunlardan başka onun sizleri muttali kılmadığı bir şey vardır ki, o en büyüktür.
(Müslim 2824/3, Buhârî 3053)

Enes bin Malik (r.a.) den; Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle kuşatılmış, cehennem de nefsin arzularıyla kuşatılmıştır.
(Buhârî 6412, Müslim 2822/1, Tirmizî 2684)


Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler. (Tezkireti’l Kurtubi, s. 326/565) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...