4.8.12

Yapraktaki Hücre Cemaati

Bazı hadisler bize gösteriyor ki, Peygamber Efendimiz, kabirlere bitki- ağaç - kurumamış dal vb. şeylerin dikilmesinin, konulmasının, kabirde yatanın  (varsa) üzerindeki kabir azabını hafifleteceğini buyuruyor.

Burada azabı hafifleten, kabre dikilen canlının yapacağı zikrullahtır, tesbihattır. İkinci planda örneğin bir ağaç dikilmişse ondan istifade edecek mahlukattan hasıl olan ecirdir, duadır.

Burada dikkatimizi celbeden nokta şudur. 

Canlı cansız her şey Allah'ı zikreder. Kendi dilleriyle yapar bunları. 

Bir kuş öterek zikrede, kuşun kursağı öğüterek zikreder, hücresi belki bölünerek zikreder, lizozomu sindirerek zikreder, enzimi çözerek zikreder, atomu dönerek zikreder, elektronu yüzerek zikreder, ondan da küçükleri ve bilemediklerimiz, yine kendi dilleriyle zikrederler. Her biri kendi vazifelerini yaparlar, ve böylece o vazifeyi onlara vereni anarlar, Allah'a işaret ederler ve böylece  Allah'ı zikrederler. 

Evet, bir kabri düşünelim. Kabirdeki kuru toprak da zikreder, kabrin başındaki taş da zikreder. Kabre dikeceğin bir gül de zikreder.

Kabirdeki toprağın taşın zikri kabirde yatan faninin azabını hafifletmiyor, ancak bir yaş dalın, bir çiçekin, belki bir yaprağın, canlı ve yaş olduğu sürece kabirdekinin azabını (varsa) hafifletmesi umuluyor. Demek ki burada bize bir ders veriliyor. Belki bir ton gelecek toprağın yapamadığı kuvvette zikri bir yaprak yapıyor.

Yapraktaki sır ne de, bu derece çok toprağa-taşa nispetle bu derece küçük ve hafif oluyor da, bu derece kıymetli bir zikir yapabiliyor?

Bir kere yaprak canlı ve hareketli. İçindeki parçalar topraktaki cansız ve hareketsiz parçalar gibi değil. Demek ki yaprağın birinci sırrı aksiyon.

İkincisi yaprak bir iş yapıyor, fayda yaratan bir faaliyette bulunuyor. Tabiat çevriminin bir halkası oluyor. Demek ki yaprağın ikinci sırrı fayda.

Üçüncüsü yaprağı birbirine bağlı bir topluluk meydana getirmiş. Bu topluluk hücre topluluğudur ve her bir hücrenin görevi bellidir. Kimisi yaprağın üstündedir fotosentez yapar, kimi altındadır şeker depolar, kimi damardadır suyu taşır, kimi hava kapakçığı olur, açılır kapanır. Aslında yaprak, hücrelerden vücuda gelmiş bir cemaattir. Demek ki yaprağın üçüncü sırrı cemaat.

Yaprağın zikrini kıymetli kılan kim bilir daha ne sırlar var. Ne kadar az biliyor, ne kadar az düşünüyor, ne kadar da az ibret alıyoruz.

Yaprak ve toprak bize hoca oluyor ve Zikrullahı anlatıyor. Diyorlar ki: Aksiyon içindeysen, çevrene fayda veriyorsan ve bir cemaat olmuşsan, senin kütlen 1 gram da olsa, yaptığın zikrin Allah katındaki ağırlığı 1 ton vasıfsızın zikrinden daha ağırdır. 10 milyon faydasız, icraatsız ve dağınık insanın zikrindense, 10 kişiden müteşekkil, faydalı işler yapan, çabalayan, kenetlenen bir cemaat-topluluk daha hayırlıdır.

Hz. Peygamberin her işi hikmetli, her hareketi zahiri ve batıni çokça hakikate işaret ediyor. O, yol göstericilik vazifesini yaşamının her anında icra etmiş. Biz peygamber okyanusundan ancak kendi kabımızın büyüklüğü kadar yararlanabiliyoruz. Allah'ım ilmimizi, ibretimizi ve Hz. Peygamberden nasibimizi arttır. (Amin)


Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur" (Buhârî Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26) buyurmuşlardır.

  

Ramazan Kredisi Saçmalığı

Faiz almak da, vermek de, faizli bankada çalışmak da müslüman bir memlekette müslüman bir şahsiyete haramdır: Faizli kredi almak da, vermek de, muamelesini yapmak da haramdır. Bunu Allah ve Resulü böyle söylüyor. İslamın emri faiz almamak, vermemek ve muamelesini de yapmamaktır.

Gel gör ki son zamanlarda televizyonlarda bağışlayın saçmalık diyeceğim, bir kredi saçmalığı çıktı. Ramazan kredisi.

Faizli kredinin her türlüsü haramken, büyük günahken, büyük günahlardan bile büyükken, dini motifli reklamlarla müslümanlara kredi vermeye çalışmak ancak şeytanın aklına gelir.

Aynı zamanda bu teşebbüs kanaatimce müslümanlara da bir hakarettir. Bir müslümana Ramazan kredisi satmaya çalışmak, ona  "Sen faiz almanın da vermenin de haram olduğunu bilmeyecek kadar cahilsin" demek anlamına gelir. Zaten alan da en az, cahil olur.

Bayram kredisi de aynı şekilde. Bayram demek, müslümanların bayramı demektir. Müslümanlar Ramazanda günahlarından arındıkları düşüncesiyle bayram ederler. Bayram dini bir bayramdır, kredi bayramı değildir. Bayram kredisi vereceksen dini olmayan, adına bayram dedikleri bayramlar da var. Benim dini bayramımı haram kredinle kirletme.

Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır Ramazan kredisi, Bayram kredisi. Derlerse ki sana ne, alan razı veren razı; bize düşen ancak bildiğimizi söylemektir.


Bir hadisi şerif meali:


Bir kötülük gördüğünde gücün yetiyorsa elinle engellemeye çalış. Buna gücün yetmezse dilinle engellemeye çalış. Buna da güç yetiremezsen kalbinle buğz et. Bu üçüncüsü imanın en zayıf noktasıdır.


Başka bir hadisi şerif meali:


Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) faiz yiyene, yedirene, faiz muamelesini yazan-yapan kimseye ve bu muamelenin şahitlerine lanet etti! ve ‘Onlar günahta eşittir!’ buyurdu”
(Müslim , Ebu Davud, Tirmizi )



Şu yazıya da bakabilirsiniz:
Bankada Çalışmanın İslamdaki Yeri - Hükmü - Durum...

2.8.12

Karzı Hasen (Güzel Borç-Ödünç) Sandıkları

Karzı Hasen nedir?
Allah ve Resulü bildirmeseydi biz nereden bilecektik karzı haseni?
Karzı hasen güzel bir borçtur, bir ödünçtür, ölçülebilen maldan verilen.
Faiz karışmaz, çıkar karışmaz, hırs karışmaz bu güzelliğin içine.
Tek hedefi ve amacı Allah'ın rızasını kazanmaktır, alırken de, verirkende.


Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde "Bir şeyi ödünç vermek, onu sadaka olarak vermekten hayırlıdır" (el-Azîzî, es-Sirâcü'l-Münîr Şerhu Câmi's-Sağîr Fi Hadisi'l-Beşîri'n-Nezîr, III, 57) buyurmuşlardır.


Müslüman bir toplumda faizi azaltmanın yolu karzı haseni arttırmaktan geçer.

Karzı haseni arttırmak için projeler üretilmeli, kurumlar tasarlanmalı, sistemler geliştirilmeli. Devlet yönetiminde yapılacak inovasyon ile insanların karzı hasen vermeleri teşvik edilmeli. (Bkn. Devlet Yönetiminde İnovasyon)


Bir Karzı Hasen Modeli Üzerine Bir Fikir Pratiği


  1. İslam dinine uygun olarak karzı hasen sandıkları kurulmalı.
  2. Bu sandıkalara, devlet bankalarından ve/veya kurulacak şubelerden, işlem masrafı alınmadan para yatırılabilmeli ve çekilebilmeli.
  3. Karzı hasen veren parasını sandıktan geri alırken enflasyon farkı ile geri alabilmeli. (Enflasyon farkını almak faize girmez, fazlasını alırsa faize girer, azını alırsa da faize girer.) Enflasyon farkı karzı haseni alandan(borç alandan) karşılanır. 
  4. Enflasyonu güvenilir bilim ve ilim adamları birlikte belirler. (Gizli faizin önüne geçmek için böyle bir uygulama şarttır.) Ya da borç altın veya gümüş üzerinden de verilebilir.
  5. Karzı hasen alan, bir gerekçe beyan etmek zorunda olmalı. Zaruret olmadan, keyfi bir şekilde borç alınamaz. (Örneğin ticaret malı alacaktır, bir ev ihtiyacını giderecektir, borcunu kapatacaktır vb. Borç alıp da aldığı parayı bankaya yatırıp işletemez, bankada mevduatı olan borç alamaz, elinin altındakilerin mevduatı olan borç alamaz.)
  6. Bu sandıklardan alınan borç ile dine aykırı ve dinin yasakladığı işler ve dinin yasakladıklarının ticareti yapılamaz. (Çünkü borç ibadet maksadıyla verilmektedir.)
  7. Karzı hasen karşılığında gerekirse ödüncün değerinin bir kısmını ya da tamamını karşılayabilecek kadar taşınır-taşınmaz mallar ipotek edilmeli ya da rehin alınmalıdır. (Güvence için konan ipotek miktarı-oranı zamana ve mekana göre değişebilir.)
  8. Borç ödeme sicilleri kötü olanlara karzı hasen verilemez, ya da özel şartlar-koşullar altında verilir. (Sağlam ipoteklerin yapılması, kefiller getirmesi vb.)


Bu sistem ile yastık altında saklanan para olarak tabir edilen ve ekonomiye doğrudan katılamayan para ekonomik hayata daha fazla katılır. Günümüzde dinini bilen müslümanlar faizden uzak durmakta ve banka ra bu nedenlerle paralarını yatırmamaktadırlar. Faizsiz bankacılık kuruluşlarına ise şüphe ile yaklaşanların olduğu da bir gerçek ve vakıadır. Tüm bu çerçevede devlet kontrolünde bir karzı hasen sistemi ile ekonominin de bereketleneceği açıktır.

Böyle bir sistem milletler arasında da kurulabilir. Zaten insanlar için olan bazı prensiplerin ve insanlar arasındaki bazı sistemlerin milletler planında uygulanmasıyla güzel şeyler ortaya çıkabilir. İnovasyona açık bir alandır. "Devletler planında inovasyon" başlığı altında üzerinde çalışılabilir.

Yukarıdaki yazı sonucunda internette yaptığımız araştırmada Karzı Hasen Müessese Modeli ile ilgili bir e-kitap'a rastladık. En azından, e-kitabın takdim kısmı dahi okunsa, böyle bir kuruma ümmeti Muhammedin bugün ne kadar muhtaç olduğu kolayca tasavvur edilebilir.

E-Kitabı İndirmek İçin Tıklayınız

Not: Karzı Hasen Kur'an'ı kerimde daha derin bir manada kullanılmıştır.
( Karz-ı hasen ile ilgili âyetler bk. 2/245; 5/12; 57/18; 64/17; 73/20 )


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...