11.10.10

Sen Ki Fransa Vilayetinin...





Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner resmi ziyaret için Türkiye'ye gelmiş. Fransa denince artık aklıma Montaigne ya da Eyfel gelmiyor, garip bir şekilde Sarkozy'nin Türkiye ile ilgili yaptığı tuhaf çıkışlar geliyor. 

Sen ki Fransa vilayetinin cumhurbaşkanı Sarkozy'sin, ağzından çıkanlara dikkat et.

Türkiye ile Fransa arasında diplomatik ilişkiler, 1525 senesinde Fransa Kralı I. Fransuva'nın Habsbourg İmparatorluğu'na karşı Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım istemesiyle başlamıştır. Almanya İmparatoru Şarlken'e Paive'de esir düşen Fransa kralının annesinin Kanuni'ye mektup göndererek yardım istediği söylenir.

Bakın imparatorluğumuzun, o zamanlar vilayetlerimizden bir vilayet gibi gördüğümüz Fransa'nın esir kralına gönderdiği mektup.

Kanuni'nin I. Fransuva'ya mektubu

Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yeryüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım. Sen ki Fransa vilayetinin Kralı Fransuva'sın. Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip, kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah'ın istediği ne ise olur. Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenesiniz. Böyle biliniz. (Dr. Erhan Afyoncu tarafından sadeleştirilmiştir.)

Yabancı hayranı arkadaşlar biraz tarihimizi okusun. Belki o zaman akılları başlarına gelir. 


Ben burada biz şöyleyiz böyleyiz edebiyatı yapmıyorum. Sadece diyorum ki eskiden başardık, yine başarırız, yalnız tek bir şeye ihtiyacımız var, çalışkan olmak.

10.10.10

C# Uygulamasında Google Earth Kullanmak

Joseph Armbruster adındaki vatandaşın yazdığı, hem kendi sitesine hem de codeproject'e koyduğu uygulamanın linkini veriyorum. Bu olay, c# da hazır kütüphaneleri kullanarak üç beş satır kodla browser yapmanın verdiği sahte ama güzel duyguyu insana verir. Az emekle çok iş yaptığında fazla havalara girmemek lazım, diğer taraftan da böyle güzel bir uygulama varken Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.


Bazı uygulamalar için faydalı olabileceğini düşünüyorum. Örneğin bir araç takip sistemi yaptığınızda bedava olarak Google Earth'ü kullanabilirsiniz. Gprs ile aldığınız 2 byte'lık koordinat bilgisini haritanın üzerinde yanıp sönen kırmızı bir nokta olarak doğrudan basabilirsin. Bu bir bitirme projesi olabilir. 

Yok ben Amerika'yı yeniden keşfetmek istiyorum dersen raster formatlarından birini ve vector formatlarından(Bak. GIS file formats) birini çözmelisin, data satın almalısın ve baya bi kod yazmalısın. GIS diye aratırsan konu hakkında bilgi edinebilirsin. En basit uygulamayı yapmak en az 4 adam/aylık bir maaliyet gerektirir.

9.10.10

Köşkün Hediyesi

ABD Yüksek Mahkemesi, kendini korumak ve avlanmak için silah taşıma veya bulundurmanın Amerikan halkının anayasal hakkı olduğuna karar verdi. ABD tarihinin en önemli kararlarından biri olarak nitelenen bu hüküm, Bush yönetiminin istediğinden bile daha ileri çıktı.Yargıçların dörde karşı beş oyla onayladıkları karar,Washington’da 32 yıldır uygulanan silah yasağına da son vermiş oldu.”(2008 Tarihli Bir Haber)


Şimdi bizim memlekette bi ara sempatik, sevimli esprili bi cumhurbaşkanı vardı, bilmiyorum, ben o zamanlar küçüktüm, aklımda öyle kalmış. Aklımda kaldığı kadarıyla Amerika’yı da seviyordu. Hatta bizi “tam bağımsız” küçük Amerika mı yapacaktı, ya da biz küçük Amerika olacağız mı demişti, hatırlamıyorum. Şu an internete de bağlı değilim bakamıyorum maalesef, siz bakarsınız artık. O yıllarda katma değer vergisi de hayatımıza girdi. Bir silah alışverişi bir fiş anlamına geldiği için silah almak hemen kolaylaştırıldı tabii. Hem küçük Amerika olacaksak silahsız olmaz yani, herkesin belinde olacak! Baksanıza yukarıdaki habere, silah bir Amerikalının anayasal hakkıymış. Onların anayasal hakkıysa biz de kanununu çıkarırız, ne de olsa anayasadaki hükmün bi küçüğü kanun, biz de küçük Amerika!

Neyse uzatmayalım. Cumhurbaşkanımız o zamanın emniyet müdürlerinden birine(Şükrü Balcı Smith &Wesson marka bir silah hediye ediyor. Süleyman Demirel’in Uzanlara Uzi hediye etmesinden daha masum duruyor değil mi. Adam zaten polismiş, silah hediye edilebilecek biri değil mi? Bence değil işte. Silahtan hediye mi olur? Bakın sonra o silahla neler oluyor: Şükrü Balcı’nın oğlu Ertuğrul Balcı Gayrettepe’deki Discorium barda tartıştığı güvenlik görevlisi Nemci Akın’ı üç el ateş ederek öldürüyor, merhumun eşi de 2 aylık bebeğini düşürüyor.

Kimse özenmesin, çoluğunu çocuğunu da özendirmesin. Bunlar güzel şeyler değil.

Cumhurbaşkanımızın kendisi de silahlı saldırıya uğramıştı, sonra da altına benim de çekinmeden imzamı atabileceğim  "Bilhassa belirtmek istiyorum; Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur." sözlerini sarf etmişti. Evet, O’nun isteğinin dışında kimse can alamaz ama, canların haksız yere alınmasına vesile olmak da hoş bir durum olmasa gerek. Silah hobi olsun diye alınacak, keyif için kullanılacak, hele ki keyfe keder hediye edilecek bir şey değildir. Artık biraz bazı şeyleri düşünelim öyle hareket edelim.

                                                                                                     mademir.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...